Ankara
Dışişleri Bakan Yardımcısı Yavuz Selim Kıran, çevrim içi düzenlenen "7. Türkiye-Almanya Göç Diyaloğu Toplantısı"nda konuştu. ​​​​​​​
Türkiye-Almanya iliÅŸkilerinin uzun geçmiÅŸe sahip olduÄŸunu ve zaman içinde test edildiÄŸini belirten Kıran, CumhurbaÅŸkanı Recep Tayyip ErdoÄŸan ve Almanya BaÅŸbakanı Angela Merkel’in liderliÄŸinin, iki ülke iliÅŸkilerine büyük katkı yaptığını söyledi.
Kıran, "Almanya, bizim en büyük ticaret ortağımız ve NATO müttefikimiz. Almanya ile ortaklığımıza değer veriyoruz. Avrupa'daki Türk diasporasının yaklaşık yüzde 60'ı Almanya'da yaşıyor." ifadesini kullandı.
Gelecek yıl Türkiye-Almanya İşçi Anlaşması'nın 60. yılının kutlanacağını söyleyen Kıran, Almanya ve Avrupa'daki Türklerin yaşadıkları toplumlara değer kattığının altını çizdi.
Kıran, yabancı düşmanlığı, ırkçılık ve İslamofobinin Avrupa'da yükseldiğini, Avrupa ülkelerinin, Türk ve Müslüman topluluklarına yönelik saldırıların önemli ölçüde arttığını belirterek, bazı politikacıların da bu saldırıları teşvik ettiğini vurguladı.
"Yeni göç krizlerinden kaçınmak için kaynak ve geçiş ülkelerini desteklemek önemli"
Türk toplumunun, Almanya'ya birçok yönden katkıda bulunduğuna değinen Kıran, "100 bin şirket var ve 500 bin kişiyi istihdam ediyor." dedi.
Kıran, Almanya'da yaşayan Türkler arasında pek çok başarı öyküsünün bulunduğuna dikkati çekerek, "Biontech'in kurucu ortakları Prof. Uğur Şahin ve Dr. Özlem Türeci buna iyi örneklerdir. Aslında Kovid-19 salgını konusundaki yakın iş birliğimiz örnek niteliğindedir." diye konuştu.
Türkiye ve Almanya'nın göç konusunda da yakın ortaklar olduğunu dile getiren Kıran, Türkiye'nin, dünyadaki en fazla mülteciyi barındıran, Almanya'nın ise Avrupa'daki en fazla mülteciyi barındıran ülke olduğuna işaret etti.
Kıran, dünya genelinde göçmen hareketlerindeki artış gözlemlediklerini söyleyerek, "Yeni göç krizlerinden kaçınmak için kaynak ve geçiş ülkelerini desteklemek önemli. Almanya'nın, AB içinde Türkiye'yle dayanışma çağrısı önemli." dedi.
Yunanistan'ın mültecileri sistemli geri itme politikasının ise insan haklarının ve uluslararası hukukun ihlali olduğunun altını çizen Kıran, "Buna karşı birlikte durmalıyız. Son 3 yılda yaklaşık 80 bin göçmen Yunanistan tarafından Türkiye'ye geri itildi. Yunanistan, yalnızca bu yıl yaklaşık 9 bin göçmen ve sığınmacıyı geri püskürttü." ifadesini kullandı.
Kıran, Yunanistan'ın, Moria mülteci kamp ateşinden sonra bile sınırlarına ulaşan sığınmacıların haklarını ihlal etmeye devam ettiğini belirterek, ekimde Yunan makamlarının fiziksel engelli göçmenleri geri püskürttüğünü gördüklerini aktardı.
Yeterli uluslararası destek olmamasına rağmen Türkiye'nin, mültecilerin refahını sağlamak için çok çalıştığını vurgulayan Kıran, şöyle devam etti:
"Küresel salgın zamanında bile göçmen ve mültecilere eğitim, sağlık ve hukuki yardım gibi temel hizmetleri sağlamaya devam ediyoruz. 2012'den bu yana Türk kurumları ve sivil toplum kuruluşları (STK), Suriye'ye 1 milyar dolar değerinde 53 bin tırdan fazla insani yardım ulaştırdı.
Türk STK'leri ve AFAD, İdlib'de yerinden edilmiş kişiler için 23 binden fazla tuğla barınak inşa etti. Bu yıl sonuna kadar 53 bin sığınağa ulaşmayı hedefliyoruz. Ancak küresel bir göç sorunuyla başa çıkmak için tek bir ülkenin çabası yeterli değil. Bu nedenle adil yük paylaşımı esastır. "
"AB'ye üye devletler, yeniden yerleşim kotalarını artırmalı"
Kıran, Almanya'nın Suriyelilere yönelik insani yardımının farkında olduklarını belirterek, "Ancak AB'nin daha fazlasını yapması gerekiyor. Suriye'deki yerinden edilmiş kişilerin ihtiyaçlarını karşılamak için uluslararası toplumun çabaları elzemdir." dedi.
AB'ye üye devletlerin kapasiteleri doğrultusunda yeniden yerleşim kotalarını artırması gerektiğine işaret eden Kıran, "Aile birleştirme programları, insani vizeler, iş gücü hareketliliği programları gibi kabul için başka tamamlayıcı yollar açmalıdır." ifadesini kullandı.
Kıran, göç yönetiminde daha bütüncül bir yaklaşım beklediklerini vurgulayarak, "AB'nin yeni bir Göç ve İltica Paktı hazırlama girişimini de yakından takip ediyoruz. Pakt, Desteklenmiş Gönüllü Geri Dönüş ve Yeniden Entegrasyon (AVRR) mekanizmalarının güçlendirilmesine yönelik ihtiyaca vurgu yapmaktadır. Bu, olumlu bir adımdır." değerlendirmesinde bulundu.
Ancak özellikle Türkiye başta olmak üzere geçiş ülkelerinin bu mekanizmalardan dışlanmaması gerektiğine işaret eden Kıran, bu bağlamda söz konusu programları için Almanya'nın desteğine güvendiklerini kaydetti.
Kıran, geri dönüşlerden bahsederken aynı zamanda mültecilerin, özellikle Suriyeliler için en uzun ömürlü çözümlerin de tartışılması gerektiğine dikkati çekerek, "Siyasi süreci ilerletmeli ve Suriye'deki terörizm tehdidini ortadan kaldırmalıyız." dedi.
Türkiye'den yaklaşık 411 bin Suriyelinin, terör örgütlerinden temizlenmiş alanlara güven içinde ve gönüllü olarak döndüklerini anımsatan Kıran, "Ekiplerimiz, özellikle son dönemdeki siyasi gelişmeler ve Suriyelilerin dönüşü konusunda daha fazla ikili istişarelerde bulunabilir." ifadesini kullandı.
Kıran, yerlerinden edilmiş Suriyelilerin dönüşü ve imar çabalarının, siyasi süreçle birlikte gitmesi gerektiğine değinerek, gönüllü, güvenli ve onurlu dönüşlerin bu açıdan son derece önemli olduğunun altını çizdi.
"Bazı üye ülkeler, dar çıkarları için AB'yi rehin almaya çalıştı"
Dünkü AB Liderler Zirvesi'nde alınan Türkiye kararlarının dengeli olmadığına dikkati çeken Kıran, "Bazı üye ülkeler, dar çıkarları için AB'yi rehin almaya çalıştı. AB, Türkiye ile ilişkilerinde olumlu bir gündem için stratejik vizyonla hareket etmelidir." değerlendirmesinde bulundu.
Kıran, Türkiye ile AB arasında etkili iş birliği için 18 Mart Mutabakatı'nın bir temel olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti:
"Çabalarımız sayesinde Avrupa'ya düzensiz geçişler yüzde 92 oranında azalmıştır. Ancak belirtmek zorundayım ki, AB taahhütlerini yerine getirmemiştir. Bu taahhütler arasında şunlar bulunmaktadır; gönüllü, insani giriş izinlerinin başlaması, vize serbestisi, gümrük birliğinin güncellenmesi, katılım müzakerelerinin yeniden canlandırılması, Suriyelilerin güvenli, gönüllü ve onurlu dönüşlerinin desteklenmesi."
18 Mart Mutabakatı'nın kısmi olarak hayata geçirilmesini kabul etmediklerini vurgulayan Kıran, "Anlaşmamızdaki bütün unsurları hayata geçirmeliyiz. AB'nin sözlerini tutması için teşvik edilmesi hususunda Almanya'nın desteğine güveniyoruz." dedi.
Kıran, Türkiye-Almanya iş birliğini göç dahil her alanda ilerletmenin, Türkiye için vazgeçilmez olduğunu belirterek, "Bu, Türkiye-AB ilişkilerinde olumlu bir gündemin oluşturulmasına yardımcı olacaktır. Bu hususta Almanya'nın desteğine güveniyoruz." ifadesini kullandı.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com