AK Parti Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar, bir televizyon programında yaptığı değerlendirmede, ’paralel yapı’ mensuplarının siyaseten aklanabilmek için diğer cemaat, dini grup ve sivil toplum örgütlerine sızmaya başladığını söyledi.
AK Parti Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar, özel bir televizyon kanalında katıldığı programda, ’paralel yapı’ mensupları hakkında yeni bir iddiada bulundu. Tayyar, “Paralel yapı ile mücadelede dikkat edilmesi gereken çok önemli bir şey. Şu anda Fethullah Gülen’in kendi mensuplarına verdiği bir talimat var. Gerekiyorsa bana küfredin, bana hakaret edin, bana kızın, kendinizi gizleyin varlığınızı sürdürün. Bu Süleymancı, Menzilci, Okuyucu, Yazıcı, İsmail Ağa gibi aklınıza gelen ne kadar dini akım, tarikat ve grup varsa içerisine sızmaya başladı. Ayrıca MÜSİAD gibi meslek gruplarına sızmaya başladılar. Dünün en hızlı, MÜSİAD gibi yerlerde baya etkili görevlere gelmeye başladılar. Ben buradan MÜSİAD gibi sivil toplum kuruluşlarını buradan uyarıyorum. Size il binası, merkez binası, bilmem ne yurdu yapacak diye sakın içinizde bu insanları barındırmayın. Birkaç yerde var böyle. Bana kim diye soracak olursanız, arayın ben söylerim size. Bunların meşrulaşması, legalleşmesi gerekiyor. Bunlar tıpkı kara para aklama operasyonu gibi bir siyasi aklanma derdi içerisindeler. Hızlı bir şekilde bu yapılara nüfuz ediyorlar. Bu mesele devletin üzerinde daha hassasiyetle durması gereken mesele. Bu konuda çok ciddi açıklar olduğunu görüyorum” diye konuştu.
"250-300’Ü YARGIYLA İLGİLİ 500 MAİL ALDIM"
Önceki haftaki programda Mahmut Yalçın Arı’nın Gaziantep Cumhuriyet Başsavcı Vekilliğine atanmasına tepki gösteren Tayyar, açıklamalarının ardından kendisine 500 civarında mail geldiğini, bunların 250-300’nün ise yargıyla ilgili olduğunu kaydetti. Tüm mailleri okuyup değerlendireceğini belirten Tayyar, “Bana gelen tepkilerden görüyor ve anlıyorum ki özellikle yargı çevresi programı izlemiş. Program sonrası Türkiye’nin her yerinden bize mesajlar geldi. 500 civarında mail geldi. 250-300’ü yargı ile ilgili, kalanları diğer kurumlarla ilgili. Ele avuca gelmeyen iddialar da var. Çok ciddi iddialar da var. Bunlarla ilgili rapor hazırlayıp, Cumhurbaşkanımıza iletmek istiyorum. Yargı ile ilgili Cumhurbaşkanımıza iletilen bilgilerin bir kısmının doğru olmadığını, Beştepe’ye yanlış bilgilendirme yapıldığı kanaatindeyim. Savcı, başsavcı, başsavcı vekili, mahkeme başkanı sıfatıyla beni arayan, görüşen, mesaj gönderen herkese, mesajlarınız alındı. Hepsini okudum, değerlendirdim. Cumhurbaşkanına ileteceğim, bu konuda hiçbir kaygınız olmasın. Hassasiyetle üzerinde durulacağı konusunda kimsenin kaygısı bulunmasın” ifadelerini kullandı.
"MECLİSİN AKUSTİK ŞEKLİ VAR"
Milletvekili Şamil Tayyar, HDP’li Hasip Kaplan ile meclisteki tartışmasını değerlendirdi. Tayyar, “Meclisin akustik bir şekli var. Ön sıralardan atılan her laf bize balyoz gibi geliyor zaten. Sürekli oradan konuşuyor. Kusura bakmayın CHP sırasında birisi ahlaksız diye bağıracak. Ben de konuşma diyeceğim. Namussuz, şerefsiz diyecek ve sende cevap vermeyeceksin, kusura bakma. Eğer bu küfür ve hareketler karşısında susacak arkadaşlarımız varsa, eyvallah. Onlara hiçbir şey diyemem. Kabullenirler, sessizce kalırlar. Ben sessiz kalmam. Benim doğrudan onlara yönelik hiçbir sözüm yok. Tamamen reaksiyoneldir, tepkiye dayalıdır. Buna da alışacaklar. Kemal Kılıçdaroğlu ifadesi ile ya adam gibi konuşacaklar ya da karşılaştıkları tepkiyi içlerine sindirecekler. Başka çareleri yok” şeklinde konuştu.
MERMİ-KOVAN TARTIŞMASI
Şehit yakınlarının Kemal Kılıçdaroğlu’na tepkisiyle ilgili soru üzerine Tayyar, program sunucusu Ferda Yıldırım’ın mermi ifadesini ’boş kovan’ diyerek düzeltti. Kılıçdaroğlu’nun mermi dediğinin hatırlatılması üzerine ise Tayyar, “Boş kovandır o. Bunu biraz ekserejere edecek ya bunun için. Tabi tabi eksereje ettiğini düşünüyorum” dedi.
Şehit yakınlarının CHP’ye yönelik protestolarını da değerlendiren Tayyar, “Eğer şiddet içermiyorsa, vatandaş demokratik hakkını kullanabilir. Bu tür protestolar olabilir. Toplumun çoğunun, ekseriyetinin kabul göreceği türden protestolar olabilir. Mesela oradan biri bağırabilir. Laf atmalar, sataşmalar olabilir. Siyasetçiyseniz, bunlara da bir miktar hazırlıklı olmalısınız. Bu CHP’de de AK Parti’de de olabilir. Geçmişte biz de şehit cenazelerinde sık karşılaşırdık. Biz ölümden döndük. Şehit cenazesinde ben 100 kişilik grubun ortasında kaldım. Millet tekme tokat, aman Allah’ım nasıl girdiler, Gaziantep’te 9 kişinin hayatını kaybettiği Karşıyaka Karakolu saldırıdan sonra. Orada da bir provokasyon vardı. Kemal Kılıçdaroğlu, demek ki 100 kişilik grubun arasında kalsa, tekme tokat kendisine girilse, herhalde Türkiye’de darbe falan olur yani. Bunların çok daha fazlasını yaşadık. İşin hazini, bizim yaşadığımız bu tepkileri, onlar gülerek, bazen de ellerini ovuşturarak karşıladılar” şeklinde değerlendirmesini sürdürdü.
“KÜRTLER PKK’NIN PLANINI BOZDU”
Güneydoğuya giden hizmetlerle PKK’nın artık benzeri konuları kullanamadığını savunan Tayyar, “Geliştirilen Köydes, "Beldes projeleri ile PKK’nın istismar alanları azaltıldı. PKK bunu o kadar çok işliyordu ki bu devlet sizi insan yerine, adam yerine koymuyor, biz hakkımızı istemeliyiz diyordu. Tarih boyunca bunu istismar etti. AK Parti iktidarı yol götürdü, kanal getirdi, su getirdi, gündelik işlerini karşılayacak temel hizmetlerini götürdü. PKK artık bunları kullanamaz hale geldi. Sonra kültürel, siyasi ve sosyal hayata ilişkin çok önemli reformlara imza atıldı. Bütün bu reformlar, PKK’nın tüm istismar alanlarını daralttı. PKK bir şey fark etti ki AK Parti yıkmadan ve devirmeden kendi ideallerine ulaşması asla mümkün olmadığını gördü. Neydi o ideal, Türkiye’yi bölmek ve ayrı bir devlet kurmaktır. Çünkü bölge halkıyla, Kürtlerle devlet arasındaki en güçlü aidiyet bağı dindir. Siyasi olarak ise AK Parti’dir. Dini tahrip ederlerse bu bağ, büyük ölçüde koparılırsa, AK Parti de iktidardan düşürüldüğü zaman bu hedeflerine ulaşabileceklerini umdular. Baktığınız zaman mantıken de son derece doğru. Dindar muhafazakar Kürtler, her ne pahasına olursa olsun, tehdide, şantaja direnerek, devletlerinin yanında yer aldılar. Barikatlar kurdular, çukurlar kazdılar, 14 yaşında çocuk denilecek gençlerin ellerine silah vererek ölüme sürüklediler. Onlar üzerindeki başlatmak istedikleri kalkışma, isyan hareketi, Kürtlere çarptı. Kürtler PKK’nın bu planını bozdu. Süreçte de AK Parti’ye yönelik yıkıcı faaliyetleri hızlı şekilde artacaktır. Aynı zamanda da Kürtlerin, dini duygularını tahrip edecek, arayışlar, çabalar, girişimler bundan sonra devam edecektir” ifadelerine yer verdi.
Zaman zaman "teröre alışmalı mı" diye soruların sorulduğunu belirten Tayyar, “Teröre alışmalı mı diye zaman zaman söyleniyor. Niye alışmalıyız kardeşim. Elbette alışmayacağız. Ama şu gerçeği de göz ardı etmeyelim. 780 bin metrekarelik bu kadim coğrafya, küresel oyun alanının tam merkezinde bir yer. Herkesin hesabının olduğu bir yer. Çin parmağını uzatmış orada. Rusya, ABD, Almanya’sı İngiltere’si, Fransa’sı osu, busu, herkes burada. Artık küresel oyun alan haline gelmiş coğrafyada sizin bu belalardan hiç yokmuş gibi, kendi köşenize, çekilerek, kendi kabuğunuzda bir izole hayat, steril bir hayat yaşama şansınız yok. Buna izin vermezler. Suriye’yi, Irak’ı yaktılar, yıktılar” dedi.
“SURİYE’NİN KUZEYİNDE PKK DEVLETİ KURACAKLAR”
Tayyar, Suriye’nin kuzeyinde eninde sonunda PKK devleti kurulacağını ileri sürerek, bu planların önünde durabilecek 2 güçlü ülke kaldığına dikkat çekti. Tayyar, “Şu anda bölgede 2 güçlü ülke kaldı. Biri İran, diğeri Türkiye. Bu iki ülkeyi de ne yapacaklar, edecekler, yıkmak isteyecekler. Önümüzdeki süreçte kısa vadede Suriye’nin kuzeyinde bir PKK devleti kuracaklar. Bu çok açık. Irak’ın kuzeyindeki gibi, devletleşme süreci zaman alır. Özerk bir yapı olur, Kuzey ıraktaki gibi. Zaman içerisinde onu devletleştirirler” dedi.
“TÜRKİYE’NİN SINIRI PKK İLE ÇEVRELENECEK”
AK Parti Milletvekili Şamil Tayyar, küresel oyunları bozan tek konunun Türkiye’nin gösterdiği direnç ve Cerablus Afrin hattı olduğunu kaydetti. Amacın Cerablus Afrin hattının da PYD’nin eline teslim edilerek, Türkiye’nin sınırlarının PKK ile çevrilmek istendiğini savunan Tayyar, “Problem şu, Türkiye burada direnç gösteriyor. ABD ve diğer oyun kurucuların planında, kurdurulmak istenen PKK’nın coğrafyası henüz olgunlaşmadı. Pazılın eksik parçaları var. İstiyorlar ki Türkiye’nin sınırları tamamen PKK ile kaplı hale gelsin. Orada 98 kilometrelik bir eksiklik var. Cerablus-Afrin hattı. Bu hattı bir şekilde kapatmak isteyecekler. Israrla bir deneme yapıyorlar. Demokratik Suriye güçleri adı altında yüzde 80’i PYD’ya ait olan, bir grup. Az sayıda Türkmen ve Arap aşiretinin de bulunduğu ama PYD’nin domine ettiği bir organizasyon bu. Buradan inceden girmeye başladılar. Türkiye’yi de kandırabilirlerse, IŞİD’i gönderdikten sonra bu hatta gelip, yerleşecekler” şeklinde konuştu.
"SAVAŞ KAPIDA"
Tayyar, uygulanmak istenen planının Türkiye’nin sinir uçlarına dokunduğunu söyleyerek, yakında kapıda savaşın gözüktüğünü kaydetti. Türkiye’nin kararlı olduğunu belirten Tayyar, “Yavaş yavaş, sinir uçlarımıza dokunuyorlar. Türkiye’nin bu konuda çok kararlı olduğunu düşünüyorum. Eğer IŞİD’i gönderip, bu hatta PYD’yi yerleştirmek isterlerse, korkarım ki Türkiye bir savaşa girebilir. Türkiye buna izin vermez. İzin vermemesi de gerekir. Eğer buna izin verirseniz, yıkılmanız mukadderdir. Bugün bu savaşı göze almazsanız, yarın sizi parça parça ederler. Sınırınızda bir PKK devleti, asla huzur bulmazsınız. Daha büyük bir belayı savmak için burada gerekiyorsa, çatışmayı ve savaşı göze almak zorundasınız” dedi.
“SAVAŞ İHTİMALİNE KARŞI HER TÜRLÜ HAZIRLIK YAPILDI”
Terör örgütü PKK’nın Türkiye sınırını çevrelemesi konusunun oldu bittiye getirilebilecek bir konu olmadığını anlatan Tayyar, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin savaş ihtimaline karşı gerekli hazırlıkları yaptığına dikkat çekti. Önümüzdeki bir ay içerisinde herkesin her şeye hazırlıklı olmasını isteyen Tayyar, “Türk Silahlı Kuvvetleri böyle bir ihtimale ilişkin olarak her türlü hazırlığı yaptı. Bu bölgede. Askeri yığınaklar, gerekli her türlü lojistik destek sağlanıyor. Bu konuda ciddi bir siyasi irade de var. Rusya’nın, İran’ın, ABD’nin, diğer ülkelerin oldu bittisine bırakılabilecek bir durum değildir. İleride bölünmemek, parçalanmamak için bu riski, bu ihtimali göz ardı edemezsiniz. Türkiye buna göz yumamaz, gerekiyorsa savaşmayı göze almak zorunda. Buna ilişkin bir risk analizinin yapıldığını, gerekli tedbirlerin alındığını düşünüyorum. Bu nasıl olur? Koalisyonla beraber mi olur, Türkiye doğrudan mı girer. Nasıl olursa olur, bir şekilde yolu bulunur. Türkiye buna asla müsaade etmez, gerekirse, doğrudan kendisi girer. Girmesi de gerekir. Önümüzde bir ay içerisinde herkes sürprizlere açık olsun” ifadelerini kullandı.
RUSYA İLE İLİŞKİLER
Türkiye’nin uluslararası ilişkiler konusunda olumlu gelişmeleri olduğunu belirten Tayyar, “Rusya Türkiye ilişkileri farklı bağlamda yürüyebilir. Bunlar kendiliğinden olan şeyler değil. El altından bir diplomasi yürütülüyor. İsrail’le de ilişkiler farklı bir noktada yürüyor. Şartlarımızı kabul ederlerse, ilişkiler daha da artar. Küçük hesaplar ve hamaset ile hareket etme lüksümüz yoktur. Etrafın kuşatılmış, neden bahsediyorsun. Bir PKK bile kalkıyor, diplomasi yapıyor. İsrail ile ABD ile Almanya ile aynı yatağa giriyor” dedi.
"TELEFONA ÇIKMAYAN BÜROKRATIN KOLTUĞUNDA OTURMAMASI GEREKİYOR"
Milletvekili Tayyar, bürokrasiden de yakındı. Kendisinin bir emniyet müdürünü ilgili bakana veya başbakana şikayet ettiğinde, bakanın valiye, valinin de o emniyet müdürüne durumu sorduğunu hatırlattı. Böyle bir durumda şikayetçinin yalancı duruma düştüğünü vurgulayan Tayyar, “Hangi görevde olursak olalım, bilgi kanallarımızı mutlaka çeşitlendirmemiz gerekir. Eğer çeşitlendiremezsek, tek kanaldan beslendiğimizde bizi yanıltma oranları her zaman yüksek olur. Başbakanımızın ‘Milletvekillerinin telefonuna çıkmayan bürokratı, o yerinde oturtmam’ dedi. Bu çok önemli bir tavırdır. Bir bürokrat, siyasetçiyi kayda almıyorsa, telefonuna çıkmıyorsa, onun makul, meşru ve mantıklı talebi olduğunda yerine getirmiyorsa, hangi partiden olursa olsun, o koltukta oturmaması gerekiyor. Siyaset bunu gerektirir. Bu memleketi siyaset mi yönetiyor, bürokrasi mi yönetiyor. Eğer biz bürokrasi üzerinden yönetim planlaması yaparsak, siyaset kurumunu zayıflatırız, sivil siyaset alanını daraltırız. Zaman içerisinde bürokrasinin siyaset üzerinde gücünü arttırırız. Son 3-4 yıldaki gözlemim, bürokrasinin siyaset üzerindeki ağırlığı giderek artıyor. Bu bir risk. Ben de buradan kendi partimi uyarıyorum. Bu doğru bir şey değil. 2002’de AK Parti iktidara geldiği zaman AK Parti’yi oluşturan kadrolar, başta Sayın Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere devleti tanımıyorlardı. O devleti tanımama hali, bu kadroları daha devrimci, daha protez ve daha reformcu yapıyordu. Bu kadrolar devleti dönüştürürken, çatışma riskini de göze alarak, yola çıktılar. Zaman içerisinde devlet o kadar büyük bir aygıt ki sizin bu direncinizi bürokrasi üzerinden kırarsa, siz reformist özelliğinizi yavaş yavaş kaybetmeye başlarsınız. O riski görüyorum. Artık 14 yıllık bir tecrübemiz oluştu. Bürokraside bizim dönemimizde, önemli görevlere gelmiş kadrolar oluştu. Bu kadrolar siyaset yapmaya başladılar. Haliyle üst düzey görevden siyasete girdiği zaman bir üstünü istiyor. Bu psikolojik de bir hadisedir. Zaman zaman devlette çalışma süresi ile siyasi tecrübe eş değer görülür hale gelmeye başladı. Komisyonlardaki, bakanlardaki görev dağılımı, bürokrat kökenlilere ciddi bir avantaj sağlıyor. Bu siyaseten doğru bir tavır değildir. Bürokrasi çarkı sizi öyle etkiliyor, sarıp sarmalıyor ki, ben bazı bakanlar arkadaşlarımızda bu sıkıntıyı görüyorum” diye konuştu.
(İHA)
AK Parti Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar, özel bir televizyon kanalında katıldığı programda, ’paralel yapı’ mensupları hakkında yeni bir iddiada bulundu. Tayyar, “Paralel yapı ile mücadelede dikkat edilmesi gereken çok önemli bir şey. Şu anda Fethullah Gülen’in kendi mensuplarına verdiği bir talimat var. Gerekiyorsa bana küfredin, bana hakaret edin, bana kızın, kendinizi gizleyin varlığınızı sürdürün. Bu Süleymancı, Menzilci, Okuyucu, Yazıcı, İsmail Ağa gibi aklınıza gelen ne kadar dini akım, tarikat ve grup varsa içerisine sızmaya başladı. Ayrıca MÜSİAD gibi meslek gruplarına sızmaya başladılar. Dünün en hızlı, MÜSİAD gibi yerlerde baya etkili görevlere gelmeye başladılar. Ben buradan MÜSİAD gibi sivil toplum kuruluşlarını buradan uyarıyorum. Size il binası, merkez binası, bilmem ne yurdu yapacak diye sakın içinizde bu insanları barındırmayın. Birkaç yerde var böyle. Bana kim diye soracak olursanız, arayın ben söylerim size. Bunların meşrulaşması, legalleşmesi gerekiyor. Bunlar tıpkı kara para aklama operasyonu gibi bir siyasi aklanma derdi içerisindeler. Hızlı bir şekilde bu yapılara nüfuz ediyorlar. Bu mesele devletin üzerinde daha hassasiyetle durması gereken mesele. Bu konuda çok ciddi açıklar olduğunu görüyorum” diye konuştu.
"250-300’Ü YARGIYLA İLGİLİ 500 MAİL ALDIM"
Önceki haftaki programda Mahmut Yalçın Arı’nın Gaziantep Cumhuriyet Başsavcı Vekilliğine atanmasına tepki gösteren Tayyar, açıklamalarının ardından kendisine 500 civarında mail geldiğini, bunların 250-300’nün ise yargıyla ilgili olduğunu kaydetti. Tüm mailleri okuyup değerlendireceğini belirten Tayyar, “Bana gelen tepkilerden görüyor ve anlıyorum ki özellikle yargı çevresi programı izlemiş. Program sonrası Türkiye’nin her yerinden bize mesajlar geldi. 500 civarında mail geldi. 250-300’ü yargı ile ilgili, kalanları diğer kurumlarla ilgili. Ele avuca gelmeyen iddialar da var. Çok ciddi iddialar da var. Bunlarla ilgili rapor hazırlayıp, Cumhurbaşkanımıza iletmek istiyorum. Yargı ile ilgili Cumhurbaşkanımıza iletilen bilgilerin bir kısmının doğru olmadığını, Beştepe’ye yanlış bilgilendirme yapıldığı kanaatindeyim. Savcı, başsavcı, başsavcı vekili, mahkeme başkanı sıfatıyla beni arayan, görüşen, mesaj gönderen herkese, mesajlarınız alındı. Hepsini okudum, değerlendirdim. Cumhurbaşkanına ileteceğim, bu konuda hiçbir kaygınız olmasın. Hassasiyetle üzerinde durulacağı konusunda kimsenin kaygısı bulunmasın” ifadelerini kullandı.
"MECLİSİN AKUSTİK ŞEKLİ VAR"
Milletvekili Şamil Tayyar, HDP’li Hasip Kaplan ile meclisteki tartışmasını değerlendirdi. Tayyar, “Meclisin akustik bir şekli var. Ön sıralardan atılan her laf bize balyoz gibi geliyor zaten. Sürekli oradan konuşuyor. Kusura bakmayın CHP sırasında birisi ahlaksız diye bağıracak. Ben de konuşma diyeceğim. Namussuz, şerefsiz diyecek ve sende cevap vermeyeceksin, kusura bakma. Eğer bu küfür ve hareketler karşısında susacak arkadaşlarımız varsa, eyvallah. Onlara hiçbir şey diyemem. Kabullenirler, sessizce kalırlar. Ben sessiz kalmam. Benim doğrudan onlara yönelik hiçbir sözüm yok. Tamamen reaksiyoneldir, tepkiye dayalıdır. Buna da alışacaklar. Kemal Kılıçdaroğlu ifadesi ile ya adam gibi konuşacaklar ya da karşılaştıkları tepkiyi içlerine sindirecekler. Başka çareleri yok” şeklinde konuştu.
MERMİ-KOVAN TARTIŞMASI
Şehit yakınlarının Kemal Kılıçdaroğlu’na tepkisiyle ilgili soru üzerine Tayyar, program sunucusu Ferda Yıldırım’ın mermi ifadesini ’boş kovan’ diyerek düzeltti. Kılıçdaroğlu’nun mermi dediğinin hatırlatılması üzerine ise Tayyar, “Boş kovandır o. Bunu biraz ekserejere edecek ya bunun için. Tabi tabi eksereje ettiğini düşünüyorum” dedi.
Şehit yakınlarının CHP’ye yönelik protestolarını da değerlendiren Tayyar, “Eğer şiddet içermiyorsa, vatandaş demokratik hakkını kullanabilir. Bu tür protestolar olabilir. Toplumun çoğunun, ekseriyetinin kabul göreceği türden protestolar olabilir. Mesela oradan biri bağırabilir. Laf atmalar, sataşmalar olabilir. Siyasetçiyseniz, bunlara da bir miktar hazırlıklı olmalısınız. Bu CHP’de de AK Parti’de de olabilir. Geçmişte biz de şehit cenazelerinde sık karşılaşırdık. Biz ölümden döndük. Şehit cenazesinde ben 100 kişilik grubun ortasında kaldım. Millet tekme tokat, aman Allah’ım nasıl girdiler, Gaziantep’te 9 kişinin hayatını kaybettiği Karşıyaka Karakolu saldırıdan sonra. Orada da bir provokasyon vardı. Kemal Kılıçdaroğlu, demek ki 100 kişilik grubun arasında kalsa, tekme tokat kendisine girilse, herhalde Türkiye’de darbe falan olur yani. Bunların çok daha fazlasını yaşadık. İşin hazini, bizim yaşadığımız bu tepkileri, onlar gülerek, bazen de ellerini ovuşturarak karşıladılar” şeklinde değerlendirmesini sürdürdü.
“KÜRTLER PKK’NIN PLANINI BOZDU”
Güneydoğuya giden hizmetlerle PKK’nın artık benzeri konuları kullanamadığını savunan Tayyar, “Geliştirilen Köydes, "Beldes projeleri ile PKK’nın istismar alanları azaltıldı. PKK bunu o kadar çok işliyordu ki bu devlet sizi insan yerine, adam yerine koymuyor, biz hakkımızı istemeliyiz diyordu. Tarih boyunca bunu istismar etti. AK Parti iktidarı yol götürdü, kanal getirdi, su getirdi, gündelik işlerini karşılayacak temel hizmetlerini götürdü. PKK artık bunları kullanamaz hale geldi. Sonra kültürel, siyasi ve sosyal hayata ilişkin çok önemli reformlara imza atıldı. Bütün bu reformlar, PKK’nın tüm istismar alanlarını daralttı. PKK bir şey fark etti ki AK Parti yıkmadan ve devirmeden kendi ideallerine ulaşması asla mümkün olmadığını gördü. Neydi o ideal, Türkiye’yi bölmek ve ayrı bir devlet kurmaktır. Çünkü bölge halkıyla, Kürtlerle devlet arasındaki en güçlü aidiyet bağı dindir. Siyasi olarak ise AK Parti’dir. Dini tahrip ederlerse bu bağ, büyük ölçüde koparılırsa, AK Parti de iktidardan düşürüldüğü zaman bu hedeflerine ulaşabileceklerini umdular. Baktığınız zaman mantıken de son derece doğru. Dindar muhafazakar Kürtler, her ne pahasına olursa olsun, tehdide, şantaja direnerek, devletlerinin yanında yer aldılar. Barikatlar kurdular, çukurlar kazdılar, 14 yaşında çocuk denilecek gençlerin ellerine silah vererek ölüme sürüklediler. Onlar üzerindeki başlatmak istedikleri kalkışma, isyan hareketi, Kürtlere çarptı. Kürtler PKK’nın bu planını bozdu. Süreçte de AK Parti’ye yönelik yıkıcı faaliyetleri hızlı şekilde artacaktır. Aynı zamanda da Kürtlerin, dini duygularını tahrip edecek, arayışlar, çabalar, girişimler bundan sonra devam edecektir” ifadelerine yer verdi.
Zaman zaman "teröre alışmalı mı" diye soruların sorulduğunu belirten Tayyar, “Teröre alışmalı mı diye zaman zaman söyleniyor. Niye alışmalıyız kardeşim. Elbette alışmayacağız. Ama şu gerçeği de göz ardı etmeyelim. 780 bin metrekarelik bu kadim coğrafya, küresel oyun alanının tam merkezinde bir yer. Herkesin hesabının olduğu bir yer. Çin parmağını uzatmış orada. Rusya, ABD, Almanya’sı İngiltere’si, Fransa’sı osu, busu, herkes burada. Artık küresel oyun alan haline gelmiş coğrafyada sizin bu belalardan hiç yokmuş gibi, kendi köşenize, çekilerek, kendi kabuğunuzda bir izole hayat, steril bir hayat yaşama şansınız yok. Buna izin vermezler. Suriye’yi, Irak’ı yaktılar, yıktılar” dedi.
“SURİYE’NİN KUZEYİNDE PKK DEVLETİ KURACAKLAR”
Tayyar, Suriye’nin kuzeyinde eninde sonunda PKK devleti kurulacağını ileri sürerek, bu planların önünde durabilecek 2 güçlü ülke kaldığına dikkat çekti. Tayyar, “Şu anda bölgede 2 güçlü ülke kaldı. Biri İran, diğeri Türkiye. Bu iki ülkeyi de ne yapacaklar, edecekler, yıkmak isteyecekler. Önümüzdeki süreçte kısa vadede Suriye’nin kuzeyinde bir PKK devleti kuracaklar. Bu çok açık. Irak’ın kuzeyindeki gibi, devletleşme süreci zaman alır. Özerk bir yapı olur, Kuzey ıraktaki gibi. Zaman içerisinde onu devletleştirirler” dedi.
“TÜRKİYE’NİN SINIRI PKK İLE ÇEVRELENECEK”
AK Parti Milletvekili Şamil Tayyar, küresel oyunları bozan tek konunun Türkiye’nin gösterdiği direnç ve Cerablus Afrin hattı olduğunu kaydetti. Amacın Cerablus Afrin hattının da PYD’nin eline teslim edilerek, Türkiye’nin sınırlarının PKK ile çevrilmek istendiğini savunan Tayyar, “Problem şu, Türkiye burada direnç gösteriyor. ABD ve diğer oyun kurucuların planında, kurdurulmak istenen PKK’nın coğrafyası henüz olgunlaşmadı. Pazılın eksik parçaları var. İstiyorlar ki Türkiye’nin sınırları tamamen PKK ile kaplı hale gelsin. Orada 98 kilometrelik bir eksiklik var. Cerablus-Afrin hattı. Bu hattı bir şekilde kapatmak isteyecekler. Israrla bir deneme yapıyorlar. Demokratik Suriye güçleri adı altında yüzde 80’i PYD’ya ait olan, bir grup. Az sayıda Türkmen ve Arap aşiretinin de bulunduğu ama PYD’nin domine ettiği bir organizasyon bu. Buradan inceden girmeye başladılar. Türkiye’yi de kandırabilirlerse, IŞİD’i gönderdikten sonra bu hatta gelip, yerleşecekler” şeklinde konuştu.
"SAVAŞ KAPIDA"
Tayyar, uygulanmak istenen planının Türkiye’nin sinir uçlarına dokunduğunu söyleyerek, yakında kapıda savaşın gözüktüğünü kaydetti. Türkiye’nin kararlı olduğunu belirten Tayyar, “Yavaş yavaş, sinir uçlarımıza dokunuyorlar. Türkiye’nin bu konuda çok kararlı olduğunu düşünüyorum. Eğer IŞİD’i gönderip, bu hatta PYD’yi yerleştirmek isterlerse, korkarım ki Türkiye bir savaşa girebilir. Türkiye buna izin vermez. İzin vermemesi de gerekir. Eğer buna izin verirseniz, yıkılmanız mukadderdir. Bugün bu savaşı göze almazsanız, yarın sizi parça parça ederler. Sınırınızda bir PKK devleti, asla huzur bulmazsınız. Daha büyük bir belayı savmak için burada gerekiyorsa, çatışmayı ve savaşı göze almak zorundasınız” dedi.
“SAVAŞ İHTİMALİNE KARŞI HER TÜRLÜ HAZIRLIK YAPILDI”
Terör örgütü PKK’nın Türkiye sınırını çevrelemesi konusunun oldu bittiye getirilebilecek bir konu olmadığını anlatan Tayyar, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin savaş ihtimaline karşı gerekli hazırlıkları yaptığına dikkat çekti. Önümüzdeki bir ay içerisinde herkesin her şeye hazırlıklı olmasını isteyen Tayyar, “Türk Silahlı Kuvvetleri böyle bir ihtimale ilişkin olarak her türlü hazırlığı yaptı. Bu bölgede. Askeri yığınaklar, gerekli her türlü lojistik destek sağlanıyor. Bu konuda ciddi bir siyasi irade de var. Rusya’nın, İran’ın, ABD’nin, diğer ülkelerin oldu bittisine bırakılabilecek bir durum değildir. İleride bölünmemek, parçalanmamak için bu riski, bu ihtimali göz ardı edemezsiniz. Türkiye buna göz yumamaz, gerekiyorsa savaşmayı göze almak zorunda. Buna ilişkin bir risk analizinin yapıldığını, gerekli tedbirlerin alındığını düşünüyorum. Bu nasıl olur? Koalisyonla beraber mi olur, Türkiye doğrudan mı girer. Nasıl olursa olur, bir şekilde yolu bulunur. Türkiye buna asla müsaade etmez, gerekirse, doğrudan kendisi girer. Girmesi de gerekir. Önümüzde bir ay içerisinde herkes sürprizlere açık olsun” ifadelerini kullandı.
RUSYA İLE İLİŞKİLER
Türkiye’nin uluslararası ilişkiler konusunda olumlu gelişmeleri olduğunu belirten Tayyar, “Rusya Türkiye ilişkileri farklı bağlamda yürüyebilir. Bunlar kendiliğinden olan şeyler değil. El altından bir diplomasi yürütülüyor. İsrail’le de ilişkiler farklı bir noktada yürüyor. Şartlarımızı kabul ederlerse, ilişkiler daha da artar. Küçük hesaplar ve hamaset ile hareket etme lüksümüz yoktur. Etrafın kuşatılmış, neden bahsediyorsun. Bir PKK bile kalkıyor, diplomasi yapıyor. İsrail ile ABD ile Almanya ile aynı yatağa giriyor” dedi.
"TELEFONA ÇIKMAYAN BÜROKRATIN KOLTUĞUNDA OTURMAMASI GEREKİYOR"
Milletvekili Tayyar, bürokrasiden de yakındı. Kendisinin bir emniyet müdürünü ilgili bakana veya başbakana şikayet ettiğinde, bakanın valiye, valinin de o emniyet müdürüne durumu sorduğunu hatırlattı. Böyle bir durumda şikayetçinin yalancı duruma düştüğünü vurgulayan Tayyar, “Hangi görevde olursak olalım, bilgi kanallarımızı mutlaka çeşitlendirmemiz gerekir. Eğer çeşitlendiremezsek, tek kanaldan beslendiğimizde bizi yanıltma oranları her zaman yüksek olur. Başbakanımızın ‘Milletvekillerinin telefonuna çıkmayan bürokratı, o yerinde oturtmam’ dedi. Bu çok önemli bir tavırdır. Bir bürokrat, siyasetçiyi kayda almıyorsa, telefonuna çıkmıyorsa, onun makul, meşru ve mantıklı talebi olduğunda yerine getirmiyorsa, hangi partiden olursa olsun, o koltukta oturmaması gerekiyor. Siyaset bunu gerektirir. Bu memleketi siyaset mi yönetiyor, bürokrasi mi yönetiyor. Eğer biz bürokrasi üzerinden yönetim planlaması yaparsak, siyaset kurumunu zayıflatırız, sivil siyaset alanını daraltırız. Zaman içerisinde bürokrasinin siyaset üzerinde gücünü arttırırız. Son 3-4 yıldaki gözlemim, bürokrasinin siyaset üzerindeki ağırlığı giderek artıyor. Bu bir risk. Ben de buradan kendi partimi uyarıyorum. Bu doğru bir şey değil. 2002’de AK Parti iktidara geldiği zaman AK Parti’yi oluşturan kadrolar, başta Sayın Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere devleti tanımıyorlardı. O devleti tanımama hali, bu kadroları daha devrimci, daha protez ve daha reformcu yapıyordu. Bu kadrolar devleti dönüştürürken, çatışma riskini de göze alarak, yola çıktılar. Zaman içerisinde devlet o kadar büyük bir aygıt ki sizin bu direncinizi bürokrasi üzerinden kırarsa, siz reformist özelliğinizi yavaş yavaş kaybetmeye başlarsınız. O riski görüyorum. Artık 14 yıllık bir tecrübemiz oluştu. Bürokraside bizim dönemimizde, önemli görevlere gelmiş kadrolar oluştu. Bu kadrolar siyaset yapmaya başladılar. Haliyle üst düzey görevden siyasete girdiği zaman bir üstünü istiyor. Bu psikolojik de bir hadisedir. Zaman zaman devlette çalışma süresi ile siyasi tecrübe eş değer görülür hale gelmeye başladı. Komisyonlardaki, bakanlardaki görev dağılımı, bürokrat kökenlilere ciddi bir avantaj sağlıyor. Bu siyaseten doğru bir tavır değildir. Bürokrasi çarkı sizi öyle etkiliyor, sarıp sarmalıyor ki, ben bazı bakanlar arkadaşlarımızda bu sıkıntıyı görüyorum” diye konuştu.
(İHA)