Antalya
Deprem Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Ramazan Özçelik, İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ferhat Erdal ve araştırma görevlisi Hüseyin Söğüt, depremlerin merkez üssü olan Pazarcık ve Elbistan ilçelerinde saha incelemesi gerçekleştirdi.
Ardından Kahramanmaraş, Adıyaman, Gaziantep'in İslahiye ve Nurdağı ilçeleri ile Hatay'da yıkılan yapıları analiz eden bilim insanları, yıkıma uğramış betonarme yapılarla farklı taşıyıcı sisteme sahip yapıları, fabrika binalarını, GES güneş enerji sistemlerini, tarihi yapılar ile çelik yapıları da inceledi.
Saha çalışmalarını tamamlayan ekip, enkazdan ve AFAD'ın istasyonlarından elde ettikleri deprem verilerini rapor halinde TÜBİTAK'a sunacak. Bilimsel veriler, akademik çalışma olarak yayımlanarak, yeni yapılacak binalarda hasarın en aza indirilmesi hedefleniyor.
Prof. Dr. Özçelik, AA muhabirine, depremin hemen ardından hazırladıkları "Depremde Yıkılan Binalardaki Yapısal Kusurların Belirlenmesi" projesinin, TÜBİTAK'ın, depremin analizi için "1002-C Doğal Afetler Odaklı Saha Çalışması Çağrısı" kapsamında kabul edildiğini söyledi.
Proje kapsamında en fazla yıkımın veya hasarın olduğu bölgelerde saha çalışması yaptıklarını anlatan Özçelik, Kahramanmaraş'tan Adıyaman'a, Gaziantep'ten Hatay'a 2 bin 500 kilometrelik yol katederek, hasar alan bölgeleri incelediklerini vurguladı.
Yıkılan binaların klasik özelliklerini de analiz ettiklerini aktaran Özçelik, düşük dayanımlı beton olması, içindeki donatının, demir miktarının az olması, yeterli dizayna sahip olmaması gibi sebeplerin yıkım nedeni olduğunu dile getirdi.
Özçelik, 1998 Deprem Şartnamesi uygulanmış binaların performanslarını da değerlendirdiklerini belirterek, şunları kaydetti:
"Bu yapılar bizim için önemli. Çünkü uyguladığımız deprem yönetmeliğinin aslında bize ne kazandırdığını görmemiz açısından önemli bir saha çalışması oldu. Gördük ki deprem şartnamesine göre binalarımızı dizayn ettiğimizde her ne kadar binayı tekrar kullanamasak da bizim şartnamemizin temeli bunu içerir, can güvenliğini sağlayacak nitelikte olduğunu birçok yerde gördük. 98 şartnamesine göre yapılan binaların bazıları yıkılmıştı ama yıkılma sebeplerini kontrol eksikliği, beton dayanımının yetersizliği ve yetersiz mühendislik hizmeti olarak değerlendiriyoruz."
Mühendisler olarak sünek yapılar dizayn etmeye önem verdiklerini aktaran Özçelik, en küçük bir detay eksikliğinin bile hasar seviyesini büyüttüğünü dile getirdi.
Özçelik, 1998 öncesi yapılan yapıların hızlı şekilde kentsel dönüşümle yeniden inşa edilmesi ya da binaların güçlendirilmesi gerektiğini belirterek, "Binaların güçlendirilmesi can kaybının önlenmesi için önemli. Hatay'da iki blok yıkılırken, aynı sitenin güçlendirme yapılan blokunun ayakta kaldığına gördük." dedi.
"Hasar seviyelerinin sınırlandırılması önemli"
Raporu hazırlamaya başladıklarını bildiren Özçelik, şöyle konuştu:
"Binaların performansı ne olmuş analiz ediyoruz. Beklenen ivme aşılmamışsa mevcut hasarın hangi seviyede olduğu yani yapı stokunun ve işçiliğinin kalitesi konusunda önemli sonuçlara ulaşabileceğimizi düşünüyoruz. Deprem bölgesindeki çalışmamızı, rapor haline getirerek TÜBİTAK'a sunacağız. Rapordaki bilgilerle akademik yayınlar yapacağız. Fakülte olarak yürüttüğümüz TÜBİTAK projesi kapsamında deprem şartnamemize uygun yapımız var. Yapının testinde artık çok daha dikkatli olunacak çünkü biz ne kadar deprem şartnamesine uyarak yapı yapsak da hasar aldığını görüyoruz. Bu çalışmalar hasar seviyelerinin sınırlandırılması için bir öngörü olacak. Deprem bölgelerinde bazı binaların taşıyıcı sistemlerinde hasar olmamasına rağmen tuğla duvarları yıkılmış, paramparça olmuş. Dolayısıyla bunların kontrol altına alınması lazım. Yürüttüğümüz çalışmayla bunu değerlendiriyoruz."
Özçelik, binaların dayanıklı olmasında zemin etütlerinden beton döküldükten sonra sulama işlemine kadar her detayın önemli olduğunu sözlerine ekledi.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com