Küçükçekmece Belediye Başkan Yardımcısı ve İlkyardım Eğitmeni Dr. Sibel Güllüçayır, denize girenleri her türlü deniz canlısının sokmasına ve zehirlemesine karşı dikkatli olmaları konusunda uyararak, deniz canlılarına çıplak elle dokunulmaması gerektiğini söyledi.
Küçükçekmece Belediye Başkan Yardımcısı ve İlkyardım Eğitmeni Dr. Sibel Güllüçayır, yaz aylarında serinlemek için denize girmeyi tercih eden vatandaşlara önemli uyarılarda bulundu. Dr. Güllüçayır, denize girerken vatandaşlara deniz ayakkabısı giymeleri tavsiyesinde bulunarak, 'Kaya balığı, vatoz, müren, trakonya (çarpan balığı) gibi bazı tehlikeli balık türleri su dibinde yaşarlar. Renklerinden dolayı onları fark etmek zordur. Taş gibi görünen kaya balığı üzerine basan bir kişiyi felç ederek öldürebilir. Kumlu çamurlu zeminlerde kendilerini zemine gömerek yaşayan trakonya balığının zehri ise bir insanı sakat bırakabilir. Böyle durumlarda hemen tıbbi müdahale yapılmalı, kişi doktora götürülmelidir. Bu nedenle denizde ayak bastığımız yere dikkat etmeliyiz. Özellikle çocuklara deniz ayakkabısı giydirmek, bu tür balıkların sokma ve ısırmalarına karşı önleyici olacaktır' dedi.
“DENİZ CANLILARININ ZEHRİNE İDRAR İYİ GELİR”
Deniz anası, deniz kestanesi gibi diğer deniz canlılarının sokma ve ısırmasında görülecek başlıca belirtileri “kızarma, şişme, iltihaplanma, sıkıntı hissi, huzursuzluk, havale, baş ağrısı” olarak sıralayan Güllüçayır, bu gibi durumlarda yapılacak en pratik müdahalenin yaranın üzerine işemek olduğunu söyledi. Güllüçayır, “Karada meydana gelen ısırma ve sokmalarda soğuk uygulama tavsiye edilirken, tersine denizde sıcak uygulamak önemlidir. Deniz canlılarının zehirleri proteindir. Proteinin yapısı ısıyla bozulur. Sıcak 45 santigrat ile 60 santigrat uygulaması da pek çok deniz canlısının zehrini etkisiz hale getirir. Yaralanan bölge dayanılabilecek en sıcak suda 30 santigrat ile 90 santigrat dakika bekletilmelidir. Acının devam etmesi durumunda sıcak su tedavisi tekrarlanmalıdır. Kanama yoksa yaranın üzeri kesinlikle kapatılmamalı, kanama varsa hemen durdurulmalıdır. Zehirlenmeyle ilgili hiçbir şey bilmesek bile ülkemizde bu konuda bize yardımcı olabilecek bir Zehir Danışma Merkezi (tel no: 114) bulunuyor. Orayı arayarak da herhangi bir zehirlenme durumunda doktor yardımıyla ilk yardımı kendiniz yapabilirsiniz” dedi.
“DENİZ CANLILARINA ÇIPLAK ELLE DOKUNMAYIN”
Deniz kestanesi, deniz anası ya da yengeç gibi deniz canlılarının oluşturduğu bir diğer tehlikenin de olta veya ağlarla yakalanması sırasında ortaya çıktığına değinen Güllüçayır, “Balık sudan dışarıya çıkarılırken korunma içgüdüsüyle dikenlerini, solungaç kapaklarını açar. Bu yüzden zehirlenmeler genellikle dikkatsizce elleme nedeniyle balık ağdan ya da oltadan çıkarılırken meydana gelir. Balık tutmayı seven vatandaşların ya da çocukların mutlaka eldiven giymeleri gerekir. Bu herhangi bir zehirlenmeden koruyacaktır” diye konuştu.
“PANİK YAPMADAN SAKİNCE YÜZÜN”
Herkesin korkulu rüyası olan köpek balıklarına, özellikle kıyılarımızda görülen camgöze karşı da vatandaşları uyaran Güllüçayır, “Köpek balıklarının görme duyuları çok zayıftır. Buna karşılık koku alma ve su içindeki titreşimleri algılama duyuları çok gelişmiştir. Bu nedenle köpek balığı gördüğünüzde paniğe kapılmadan yavaş hareketlerle kıyıya doğru yüzmelisiniz. Bu sırada hayvanın ilgisini çekmemek için olabildiğince sakin ve gürültüsüzce hareket etmek gerekir. Herhangi bir nedenle oluşacak kesik ya da yaralarla suya karışacak kan köpek balıklarını saldırıya yöneltebilir. Bu yüzden hemen sudan çıkmak gerekir. Köpek balıklarıyla karşılaşıldığında eğer sahil yakındaysa doğrudan yüzeye çıkmak yerine dipten sahile yüzüp oradan çıkmak daha güvenlidir” dedi.
dikGAZETE