İSTANBUL
Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Başkanı Nail Olpak, seçim ortamına rağmen iş dünyasının takviminin çalışmaya devam ettiğini belirterek, "Ülke yönetiminin bu konudaki kararlılığını, biz iş dünyası olarak son derece önemsiyoruz." dedi.
Olpak, AA'nın 100. Yıl Vizyonu çerçevesinde geliştirdiği ve finans piyasası profesyonelleri ile buluştuğu platformu AA Finans Haberleri Terminali'nden canlı yayınlanan Finans Masası'na konuk oldu.
Döviz kurlarındaki artışın 2018 yılında ihracata bir baskı yapmasını beklemediğini ifade eden Olpak, son aylarda ihracatta hep artış eğiliminde olan trendi, gelecek 6-7 aylık süreçte geri düşürecek olağanüstü bir durum olmadığını dile getirdi.
Bu trendin aynı şekilde artarak devam edeceğini belirten Olpak, "İhracat müşterisini bir günde bulamazsınız. Bulduğunuzu da öyle hemen kaybetmezsiniz.” dedi.
Türkiye ekonomisi için bu yılın ilk çeyreğinde 2017’nin son çeyreğine uygun bir büyümenin gelebileceğini aktaran Olpak, Orta Vadeli Plan'da (OVP) yüzde 5,5 olarak açıklanan 2018 toplam büyümesinin de bunun en az 1 puan üzerinde, yüzde 7 bandında gerçekleşmesini beklediğini söyledi.
Bu yıl için ekonomide kırılgan bir nokta görmediğini belirten Olpak, şunları kaydetti:
“Tam tersine, hükümet bir kısmı 2018’e, bir kısmı daha sonraki süreçlere yansıyacak bazı paketler açıklıyor. Özel teşvik paketleri, yatırım olduğu için 2018’e yansımasını hemen beklemeyiz ama bu yıla onun rüzgarı, pozitif havası yansır.
Bu da önemlidir. Çünkü ekonomi beklenti yönetimidir. Ekonomi düne değil yarına, geleceğe yatırım yapar. O pozitif rüzgar bizim açımızdan önemli.
Ayrıca geçen hafta sayın Başbakan’ın açıkladığı paketlerin de piyasaya yansımalarına bakıldığında, ben 2017’ye göre 2018’in toplam ekonomik değerlendirmesinde herhangi bir sıkıntı ve kırılganlık olacağını düşünmüyorum. Hatta daha da iyi olacağı kanaatindeyim.”
Olpak, bir soru üzerine, dövizle borçlanmaya getirilen sınırlamanın tüketimde baskı yaratmasından ziyade, belirli ölçekteki firmaları bir süre zorlayabileceğini düşündüğünü aktardı.
Türk firmalarının intibak yeteneğinin çok hızlı olduğunu vurgulayan Olpak, “Dövizle borçlanma imkanı vardı ve firmalarımız bir alışkanlık içinde çalışmışlar, hesaplarını ona göre yapmamışlardı.
Şimdi bu alışkanlıklarını ve fonlamalarını değiştirmek zorunda kalacaklar. Bu, tüketimden daha ziyade, o firmaların kendi finansal tablolarında bir süre zorluk oluşturacaktır ama sonrasında üstesinden gelineceğini düşünüyorum. Farklı yansımaları olabilir. 15 milyon dolar limit koyuldu.
Bunun özellikle belli boyuttaki firmaları zorlayacağını tahmin ediyorum. Ama uzun vadede hükümetin bir tedbiridir. ‘Döviz gelirin yoksa, dövizle borçlanıp kendinin de, benim de başımı derde sokma’ diyor.
Bu geçiş döneminden sonra bunun oturacağını düşünüyorum. Ama başlangıçta biraz silkelenmeler, zorlanmalar, etkilenmeler olacaktır” dedi.
"Türkiye Sahraaltı Afrika'da avantajlı..."
Nail Olpak, her bölgenin sunduğu fırsatlara ayrı ayrı odaklanarak çalıştıklarını, imkanlar barındıran ve kendilerinin de yoğunlaştığı Sahraaltı Afrika'nın, Türkiye açısından hem bugün hem orta hem de uzun vadede sonuç verecek bir bölge olduğunu söyledi.
Türkiye’nin bu bölgede avantajlı olduğuna işaret eden Olpak, “Gittiğimizde bize bizzat ‘Siz sadece kendiniz kazanmak için buraya gelmiyorsunuz, bizim de kazanmamıza fırsat veriyorsunuz. Biz sizi bu yüzden tercih ediyoruz” diyorlar. Bu önemli” dedi.
Orta Asya Cumhuriyetleri ile ilişkilerin de ivme kazandığını ifade eden Olpak, “Bunun son örneklerinden birini geçtiğimiz hafta içinde sayın Cumhurbaşkanımızla Özbekistan seyahatimizde yaşadık.
Bizim için çok önemli bir ülkeden bahsediyoruz. Diğer tarafta da bizim için uzak ama az değerlendirdiğimiz Latin Amerika pazarı var. Buralar tercih edilebilir bölgeler...” diye konuştu.
Olpak, son dönemde Türk iş adamına dışarıdaki bakışa yönelik soru üzerine, şunları kaydetti:
“Tüccarlık noktasını geçtiğimiz kanaatindeyim. Türkiye’nin o konudaki algısını çok net görüyorlar. Yakın zaman içinde, sayın Başbakan ile bir önceki hafta İspanya’daydık. Sonra yine sayın Başbakan ile Moğolistan ve Afganistan seyahatleri vardı.
Sayın Cumhurbaşkanı ile de Özbekistan ve Kore seyahatleri oldu. Oralarda şunun farkındalar; ‘Türkiye, ticaretinin dışında, içeriye yatırım çekmesinin dışında, kendi sermayesi çerçevesinin yurt dışında müteahhitliğin haricinde de yatırım yapıyor.
Müteahhitlik gibi bir gücü de var. O zaman biz bu gücü birlikte niye kullanmıyoruz?’ Bizim söylediklerimizi, masada, muhataplarımızın da getirdiğini gördük. İspanya’da bu ciddi şekilde gündeme getirildi. Dolayısıyla bizi günlük tüccar olarak görmüyorlar. Bunu da net şekilde ifade ediyorlar.”
Olpak, bu noktada Türkiye’ye gelen yatırımın yanı sıra fırsat olması halinde Türk iş adamlarının yurt dışında yapacağı yatırımların da dışarıya açılma noktasında önemli olduğunu vurguladı.
"Türkiye’de her şeye rağmen çarkların dönmesiyle ilgili sıkıntı yok..."
DEİK Başkanı Olpak, son seyahatleri içinde, Korelilerin Türkiye’de yatırım yapmaya iştahlı olduklarını net şekilde ifade ettiklerini, İspanya’nın da bu şekilde gündeme gelebileceğini söyledi.
Türkiye’den dışarıya gidecek yatırım anlamında en hızlı ve somut ilerlemenin Özbekistan’da olacağını vurgulayan Olpak, şunları söyledi:
“Biz son Özbekistan seyahatine çok güçlü gittik. Özbekistan Cumhurbaşkanı sayın Mirziyoyev’in bakışı bu noktada çok önemliydi.
Son cümlesi hepimizi etkiledi. Bizim orada yatırım yapan iş adamlarımızı birer birer ismen onore ettikten sonra, ‘Türk iş adamlarını engelleyeni vatana ihanetle eş değer tutarım. Bunun hesabını da sorarım’ dedi. Bu, idarecinin kararlılığı noktasında çok önemli.
Bu hız devam edecektir. Şu anda orada var olan yatırımlar artarak devam edecek”.
Olpak, erken seçim kararı alınması üzerine 29 Nisan’da planlanan Özbekistan seyahatinin ertelenebileceği beklentisi oluştuğunu ancak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 21 Nisan’da katıldığı DEİK Genel Kurulu’nda kendisine ilk olarak “Özbekistan ve Kore’ye çok güçlü gidiyoruz değil mi?” diye sorduğunu anlattı.
Bu seyahatlerin devam etmiş olmasının iş dünyası açısından önemini vurgulayan Olpak, şunları kaydetti:
“20 gündür seçim atmosferine girmiş ve Türkiye’de siyasal sistemin değişiminin uygulanacağı bir süreç var. Klasik bir politikacının şunu demesini bekleyebilirdik; ‘Arkadaşlar, bu yurt dışı seyahatler sizin işleriniz için önemli.
Bizim siyasi görüşmelerimiz açısından da önemli ama 24 Haziran hepsinden önemli. Bunlar biraz kenarda kalsın. Gelin buna 25 Haziran’dan sonra bakalım.’ Ama böyle denmedi. Sayın Başbakan’la İspanya’daydık.
Sonrasında Cumhurbaşkanımızla iki ülkeye gittik. Devamında Sırbistan Cumhurbaşkanı’nı biz pazar günü burada ağırladık, pazartesi günü Ankara’daydı. Bir değişiklik olmazsa yarın sayın Başbakan’la Kuveyt seyahati söz konusu.
Bunun anlamı şu; iş dünyasının takvimi çalışmaya devam ediyor. Ülke yönetiminin bu konudaki kararlılığını, biz iş dünyası olarak son derece önemsiyoruz. Bu dış dünyanın algısı açısından da önemli.
Demek ki Türkiye’de her şeye rağmen çarkların dönmesiyle ilgili çok ciddi bir sıkıntı yok. Demek ki bu kadar önemli bir seçim ortamına rağmen, ki rastgele bir seçimden bahsetmiyoruz. Sistem değişikliğinin olacağı bir seçime rağmen buralara bu idareciler zaman ayırıyorsa, bunun sağladığı pozitif algı ölçülemez.
Ben bunu çok önemsiyorum. Böyle yaptıklarından dolayı da sayın Cumhurbaşkanımıza ve sayın Başbakanımıza iş dünyası adına teşekkür ediyorum. O seyahatlerde hem devlet kurumları hem de özel şirket anlaşmaları imzalandı. İşte bunlar 2018’i, 2019’u kazandıracak adımlar."