Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Bize ister taşıdığı dini kimlikle Papa, ister Avrupa’da son dönemde artan ırkçılığın neredeyse sesi haline gelmiş olan Avrupa Parlamentosu kimse bize tepeden konuşamaz. Bizimle konuşacak olan göz mesafesinde konuşacak" dedi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Büyük Anadolu Otel’de düzenlenen ’Memur-Sen Kongresi’nde yaptığı konuşmada, Memur-Sen’in bütün sendikalar içerinde öncü rol oynadığını belirterek, “Ben buradayım ben buradaysam emeği savunduğum kadar demokrasiyi de savunurum dedi. Kat sayı zulmümü var Memur-Sen ayağa kalktı, başörtüsü zulmü mü var Memur-Sen konuştu, 27 Nisan e-muhtırası mı var Memur-Sen sessiz kalmadı. Parti kapatma davalarımı mı var Memur-Sen sessiz kalmadı. Gezi olaylarıyla provokasyon mu yapılıyor, Memur-Sen sessiz kalmadı. Sadece 1 Mayıs’ta etrafa zarar verecek şekilde bir sendikal hareketi böyle anlayanlar gibi davranmadı. 1 Mayıs’ta da ayaktaydı. 27 Nisan’ın ertesi günü de ayaktaydı. 17-25 Aralık’tan sonra da ayaktaydı. 28 Şubat’ta ayaktaydı” diye konuştu.
“AYRIMCILIK, İLTİMAS KÜLTÜRÜNÜ TÜMDEN YIKACAĞIZ”
“Amir olan millettir, memur olan millettir. Emredecek olan millettir” diyen Davutoğlu, şöyle konuştu:
“Bizler devleti temsil edenler hangi konumda olursak olalım bilelim ki milletin huzurunda memur makamındayız. Milletin huzurunda emreden değil, emir alan makamdayız. Birileri milleti yukarıdan bakılan, tepeden bakan bir konumda görmüyor. Biz 12 yıl içinde demokrasiye kurulan tuzakları, milli iradeye karşı kurulan tuzakları birer birer kırdık bugünlere öyle geldik. Şimdi de yeni Türkiye derken kast ettiğimiz şey tarihin derinliğinden gelen eskimez kültürümüzün üzerinde yepyeni bir geleceğe yürümektir. Bu geleceğe yürümenin anahtar kavramı da insan onurudur. İnsan onuruna saygı göstermeyen hiçbir siyasi yapı meşru değildir. Bu demokrasi mücadelesini biz kararlılıkla yürütmeye devam edeceğiz. 7 Haziran bu bakımdan kritik bir eşiktir. Bu demokrasi mücadelesinde hep beraber daha ileri bir aşamaya, daha evrensel standartlarda demokrasiye, bir özgürlük alanına ulaşmamız içinde önemli bir fırsattır. Memurlar ve bürokrasi bizim için Yusuf Has Hacip, Nizamülmülk, Kınalızade, Ahlak-i Ala-i bütün bu gelenekten gelen ehliyet esaslarına göre görev yürütür. Başka hiçbir kriter uygulamayız. Bütün memurlarımız, hangi etnik, mezhebi kökenden gelmiş olurlarsa olsunlar, hangi bölgeden gelmiş olurlarsa olsunlar bu anlamda eşittirler. Bizim kültürümüzde nepotizm yoktur. Ayrımcılık, iltimas kültürünü tümden yıkacağız. Tek bir esas var; ehliyet ve liyakat. Bu benim akrabamdır, bu benim tanıdığımdır gibi bir kültürle devlet yönetilmeye başladı mı çöküşün izlerini görürsünüz.”
“AMİR OLAN MİLLETTİR, MEMUR OLAN DEVLETTİR”
Seçilmiş siyasi iradeyle iş yapılacağını ve o iradeye tabi olunacağını ifade eden Davutoğlu, “Hiçbir şekilde seçilmişlerin demokratik olarak kullandıkları haklar söz konusu olduğunda ne askeri ne sivil bürokrasinin ve memurun bu iradenin üzerine çıkması söz konusu olamaz. Aynı şekilde memurlar arasında örgütlenerek, bürokrasi içinde örgütlenerek, seçim sandığına gitmeden bu milletin iradesine hükmetmeye kalkan bir yapı varsa ister bu yapı paralel yapı olsun, ister vesayet olsun, ister cuntalaşma olsun hiçbirine izin vermeyi. 7 Haziran’a gidiyoruz. Bürokrasinin kapalı odalarında yargıyla emniyet, emniyetle başka birimler bütün bürokrasi de örgütlenerek güç kullanmaya kalkmayacak. Memurlarımız tek tek bütün bir kamu yönetimi olarak da hepsi milletimizin ve sadece milletimizin emrindedir. Dışarıdaki paralel imamların ya da başka yapıların emrinde olmalarına izin verilemez. Onun için ısrarla altını çiziyoruz. Amir olan millettir, memur olan devlettir. Amir olan millet ise milletin huzuruna gideceğiz. 7 Haziran’da hepimiz eşit şartlarda her sandıkta mücadele edeceğiz” ifadelerini kullandı.
“YENİ TÜRKİYE İZZET DÖNEMİDİR, ZİLLETE İZİN VERMEYECEĞİMİZ BİR DÖNEMDİR”
Seçim beyannamesine değinen Davutoğlu, “Beyannamenin özündeki insan onuru ve demokrasi, yeni anayasa arayışları yanında millileşme en temel husustur. Her alanda bu milleti onurlu kılmak üzere insan onuru ve milli onuru yan yana ve bir arada değerlendirmek üzere millileşme kampanyası başlatıyoruz. Dün açıkladım. İnşallah 2023’e doğru giderken milli muharip uçağı yapacağız, milli savaş gemimizi yapıyoruz. Milli bölgesel uçağı yapıyoruz. 2018’de Hürkuş’u yapmış olacağız. Milli aşıyı sağlık sisteminde gerçekleştireceğiz. Milli plazmayı geliştireceğiz. Bu memlekette milli olmayan hiçbir şey olmayacak. Bütün bu milli projeler gerçekleştirilirken en büyük katkıyı memurlarımız verecek” şeklinde konuştu.
Zillet dönemlerinin kapatıldığını söyleyen Davutoğlu, “Yeni Türkiye izzet dönemidir. Zillete izin vermeyeceğimiz bir dönemdir. Ne ülkemizin herhangi bir ferdi zillete muhatap kılınacaktır. Memurlarımız fişlenmeyecek. Herkes izzetli bir hayat yaşayacak” dedi.
“BİZİMLE KONUŞACAK OLAN GÖZ MESAFESİNDE KONUŞACAK”
Avrupa Parlamentosu’nun sözde Ermeni soykırımı tasarısı kararına da değinen Başbakan Davutoğlu, şunları kaydetti:
“Sözde soykırım iddialarıyla ilgili olarak biz yüzyıllık acılar konusunda çok çağrılar yaptık. 2005’te TBMM’de bütün partilerin ortak çağrısı oldu. Hep dostluk eli uzattık. Türkler ve Ermeniler ve diğer milletler, 1. Dünya Savaşı’nın acısını yaşayan herkesle oturup konuşmaya hazırız. Biz her şeyden önce insanız. İnsanlık bilinciyle davranırız ama bir şeyi bize yapamazlar. Bize tepeden konuşamazlar. Bize ister taşıdığı dini kimlikle Papa, ister Avrupa’da son dönemde artan ırkçılığın neredeyse sesi haline gelmiş olan Avrupa Parlamentosu kimse bize tepeden konuşamaz. Kimse bize kibirle konuşamaz. Kibirle konuşana izin vermeyiz. Bizimle konuşacak olan göz mesafesinde konuşacak. Bizimle göz mesafesinden konuşacak herkesle her şeyi, tarihi de, geleceği de konuşuruz ama bir milim dahi göz mesafesinin üstüne çıkanla hiçbir şey konuşmaz, hiçbir gücün karşısında eğilmeyiz.”
Toplu sözleşmede masalarda otururken çatır çatır haklar için müzakere edildiğini anlatan Davutoğlu, “Çatır çatır haklarınız içi müzakere edeceksiniz. Bizde devletimizin imkanlarını en iyi şekilde emekçilerimize sunmaya çalışacağız. Toplu sözleşmede alınan kararlar da kesinlikle uygulanır. Hiç kimse bu kararları örtbas etmez, rafa kaldırmaz. Toplu sözleşmede gereğini yaparız, görevimizin gereği ama toplumsal sözleşme söz konusu olduğunda yani demokrasi, milli irade, insan onuru söz konusu olduğunda hep beraber omuz omuza aynı idealler için yürürüz” diye konuştu.
(İHA)