Başbakan Ahmet Davutoğlu, “İslam dünyasında yaşanan acıların en önemli sebeplerinden biri İslam dünyasında sivil toplumun parçalanmasıdır. Bütün toplumu kuşatacak bir geleneğin yok edilmiş olmasıdır” dedi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Birlik Vakfı tarafından düzenlenen iftar programına katıldı. Birlik Vakfı Genel Merkezi’nde verilen iftara Davutoğlu’nun yanı sıra Orman ve Su İşleri Bakanı Prof. Dr. Veysel Eroğlu, Birlik Vakfı Genel Başkanı Mehmet Alacacı, vakıf üyeleri ve davetliler katıldı. Konuşmasına davet için Birlik Vakfı yöneticilerine teşekkür ederek başlayan Davutoğlu, “AK Parti hareketi her zaman söylediğim gibi tarihin konjonktürel şartları içerisinde çıkmış bir hareket değildir. Aslında Malazgirt’te daha da öncesine, kadim geçmişinde adaleti savunan, Hakkı savunan bütün hareketlerin unvanıdır, adıdır. Ve hep hak ve adalet için son 12-13 yıl içerisinde büyük mücadeleler verdik. Gençlik yıllarımızda neyi hedeflemişsek, neyi yüceltmeye çalışmışsak, hangi menzile ulaşmaya çalışmışsak hep o ideali hiçbir zaman zihnimizden silmeden, kimi zaman Türkiye’nin her bir köşesinde, kimi zaman dünyanın her bir köşesinde o idealleri ayakta tutmaya çalıştık. Bugün aslında tamda bu idealleri yansıtan bir gündü” dedi.
Bugünün 20 Haziran Dünya Mülteciler Günü olduğunu anımsatan Davutoğlu, “Bugün 20 Haziran Dünya Mülteciler Günü. Ve en fazla mülteciyi hem sebebiyet veren bir coğrafya, hem de barındıran bir İslam dünyasından bahsediyoruz. Ramazan ayı sadece güzel iftar sofralarında bir araya gelme vesilesi değildir. Aynı zamanda adalet ile hak arayışında göz göze bakarak, diz dize oturarak bir dayanışma günüdür. Şu soruyu sormamız gerekiyor; neden dünya mültecilerin büyük çoğunluğu İslam ülkelerindendir? Neden İslam dünyasında ki geçmişte başı sıkışanın, adalet arayanının sığındığı o Darulislam diyarlarında bugün bulundukları şehirlerden, sokaklardan kaçarak başka ülkelere sığınmak zorunda kalan insanlar var. Biz Türkiye’de yeni bir inşa faaliyeti içerisine girmiş iken İslam dünyası özellikle son 5 yıl içerisinde devinimlerin çok büyük içerisinden geçiyor, büyük acılar yaşıyor. Bu sofralarda biz huzur içerisinde iftarımızı açarken İslam dünyasının her bir köşesinde evini terk etmek zorunda kalan yetimlerin, eşi öldürülmek durumunda bırakılan kadınların, yaşına bakmaksızın katliamlardan kaçmak durumunda kalan iki büklüm yaşlıların olduğunu hiç unutmamalıyız” diye konuştu.
Başbakan Davutoğlu, “Hem bir hüzün var içimde bugün Dünya Mülteciler Günü’nü bahsederken, hem de bir gurur. Hüzün var çünkü ister Müslüman ister gayrimüslim, İster Türk, ister Arap, ister Acem, ister Sünni, ister Şii. Hangi kökenden gelmiş olursa olsun mültecilerin yaşadığı insanlık dramını bilip de hüzün duymayan kişi vicdanından, yüreğinden bir eser kalmayan kişidir. Geldikleri ilk andan itibaren çok değişik kampları ziyaret ettim. Yurt dışına çıktığımızda hep o kamplardaki yetimlerin başlarını okşamaya çalıştık. Şimdi biz burada Türkiye Cumhuriyeti devleti olarak bir hüznün yanında bir gururu da sizinle paylaşmak istiyorum. Dün BM Yüksek Komiseri Türkiye’de bulunma sebebini izah ederken ‘Dünya Mülteciler Günü’nü Türkiye’de idrak etmek istedim çünkü şuanda dünyada en fazla mülteciyi barındıran ülke, en şefkatli ülke Türkiye Cumhuriyeti devletidir’. Sadece Suriye’den gelen mültecileri değil, şuanda ülkesinde, topraklarında en fazla mülteci bulunduran devlet Türkiye Cumhuriyeti Devleti’dir. Geçen sene ikinci sıradaydık, bu sene son gelenlerle birlikte birinci sıradayız. Bu hoş bir şey değil, birinci olmak istemezdik. Dünya hiç kimse topraklarından kopsun istemezdik. Ama birileri eğer bir zalim onları topraklarından koparmışsa onlar sığınacak bir yer aradıklarında bu aziz Anadolu topraklarını seçmişlerse, işte Ramazan günün hürmetine bir kez daha diyorum ki; bu Anadolu toprakları onlara da kucak açar, onlara da bağrını açar ve onları da şefkatini esirgemez” dedi.
İslam dünyasındaki sivil toplum kuruluşlarının parçalandığına dikkat çeken Davutoğlu, "Şu bize ağır bir mesuliyet yüklüyor. Çok ağır bir mesuliyet, ve bu mesuliyet sadece devlet tarafından yüklenilecek bir mesuliyet değildir. Eğer toplum ayakta değilse, sivil toplum bu konuda bilinçli değilse hiçbir resmi makamın üstlenebileceği bir mesuliyet değil. Bütün bu coğrafyada kimin ayağına bir diken batsa, kimin herhangi bir derdi olsa; ‘nasıl olsa Türkiye var, nasıl olsa Anadolu var, nasıl olsa Dersaadet var deyip buraya bakıyorlar. Allah onları bir daha yetim bırakacak bir zilliyeti bize göstermesin. İşte bu ağır sorumluluğu taşıyoruz. Burada İslam dünyasında yaşanan acıların en önemli sebeplerinden biri İslam dünyasında sivil toplumun parçalanmasıdır. Bütün toplumu kuşatacak bir geleneğin yok edilmiş olmasıdır” şeklinde konuştu.
“BİZİM HIZIMIZ HİÇ KESİLMEDİ, HİÇ KESİLMEYECEK”
Başbakan Davutoğlu, “7 Haziren seçimleri Türkiye’de suhuletle yapılması açısından, milli iradenin tecellisi açısından büyük bir başarıdır. Sonuçları ne olursa olsun hepimiz milli iradeye saygı duyarız. Ve şunu da ifade etmek isterim ki Türkiye’nin 13 yılda ulaştığı kudret ve şefkate bundan sonra da daimi bir nitelik kazandırmak için her şartta çalışmaya devam edeceğiz. Bizim hızımız hiç kesilmedi, hiç kesilmeyecek. Çünkü biz gücümüzü milletten alırız, hızımızı da tarihimin derinliğinden gelen o köklü idrakimizden alırız. Bu çerçevede bütün milletimiz, bütün sivil toplum kuruluşlarımız geleceğe ümit içerisinde bakmalıdır. Birileri Türkiye’nin hızının düştüğünü düşünüyor gibi olabilirler. Birileri Türkiye’nin önümüzdeki dönemde durgunlaşacağını, mazlumlara uzanan elin zayıflayacağını hesap ederek köşelerinde mutlu olabilirler. Biz ise çok daha büyük bir azimle, çok daha büyük bir kararlılıkla, bütün o çevrelerin oluşturmaya çalıştığı yese karşı tam bir ümitvar şekilde istikbale bakarak diyoruz ki; kim ne yaparsa yapsın kervan yola çıkmıştır, surda bir delik açılmıştır ve biz yolumuza devam ederiz” dedi.
Başbakan Davutoğlu, “Neyin neye sebep olduğunu biz bilemeyiz ama şunu biliriz; vakitler içinde vakti halk eden Rabbimiz en zor şartlar içinde o duaların ile bir milleti ayağa kaldırır. Gönülden konuşanlar için tercümana da tercümeye de ihtiyaç yoktur. Biz 12 yıldır gönülden gönüle konuştuğumuz için her başarımız o gönül coğrafyasının başarısı olarak tarihe geçti, gönüllerde sürur oldu. Şimdi 8 Haziran sonrası onların sahipsiz kaldığını düşünen bazı zalimler, bazı o zalimlerin peşine giden o işbirlikçiler şunu düşünebilirler; evet şimdi dönüp bakacağınız bir yer kalmadı. Ben biz nefes alıp verdikçe onların dönüp bakacağı bir Türkiye Cumhuriyeti Devleti her zaman olacaktır. Seçim sonuçlarına saygı duyar tekrar milletin huzuruna gideriz. Elimizden geldiğince gereğini yaparız. Ama görevde bulunduğumuz her an 78 milyon inşanızın huzuru için ve dahi o 78 milyona umut bağlamış her bir gönül coğrafyamızdaki kardeşlerimiz için çalışmaya devam ederiz. Gün ümitvar günüdür, gün karamsarlık günü değil, kararlılıkla ayağa kalkma günüdür, gün zalimleri sevindirme günü değil mazlumlara biz buradayız deme günüdür. Biz buradayız, 35 sene ence buradaydık, bugün buradayız, yarın burada olacağız. Bizden sonraki nesiller bizden bayrağı devraldığında çok daha kudretli ve şefkatli bir Türkiye’nin vatandaşı olacaklar ve kıyamete kadar mutlaka bu davanın sahibi olacaklar” diye konuştu.
Birlik Vakfı tarafından Başbakan Davutoğlu’na katılımlarından dolayı bir plaket tepsi hediye edildi. Davutoğlu, burada yaptığı konuşmasının ardından salondan ayrıldı.
(İHA)