aşbakan Ahmet Davutoğlu 70’inci Dönem BM Genel Kurulu dolaysıyla geldiği New York’ta dün gerçekleşen ‘2015 Sonrası Kalkınma Gündemi Zirvesi’nde konuşma gerçekleştirdi.
“Bugün hem iddialı hem de evrensel sürdürülebilir kalkınma gündemini benimserken çok tarihi bir olay için bir araya geldik ve birlikte çalışarak önümüzdeki 15 yıl içerisinde dünyayı daha iyi bir yer haline getirmeye çalışacağız” diyerek konuşmasına başlayan Başbakan Davutoğlu, “ Çünkü insanların karşısında çok karmaşık ve birbiriyle ilişkili sorunlar var.
Fakirlik, eşitsizlik iklim değişikliği ve diğer çevre bozulma sorunları, küresel sağlık sorunları ve tehditleri, ihtilaflar, şiddete varan aşırıcılık, terörizm ve bunların sonucunda ortaya çıkan insani krizler… Örneğin bugüne kadar görülmemiş sayıda insanın yerinden edilmesi gibi sorunlar bizim gezegenimizin geleceğini ciddi olarak tehdit ediyor. Dolayısıyla biz bu yeni bin yıl içerisinde çalışmalarımızı sürdürürken bin yıl kalkınma hedeflerini kabul etmiştik.
Bu konuda çok önemli adımlar ve ilerlemeler kaydedildi. Ancak maalesef bazen bazı ülkeler arasında veya bir ülkenin kendi içerisinde bu hedeflere açısından yeterli ve eşdeğer ilerleme sağlayamadık. Dolayısıyla bazı hedeflere ulaşmakta zorluk çekiyoruz. Bu nedenle de bugün konuştuğumuz ve ilan ettiğimiz yeni küresel gündemi gerçekten hep birlikte uygulamalıyız” dedi..
“SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA OLMAKSIZIN BARIŞ VE GÜVENLİK ELDE EDİLEMEZ”
2030 gündemiyle ilgili çalışmaları devam ettirmek ve bin yıl kalkınma vasıtasıyla elde edilen çalışmaları devam ettirmenin önemine dikkat çeken Davutoğlu, “Türkiye bu çerçevede en az gelişmiş ülkeler diğer zor durumda olan ülkelere yapmakta olduğu yardımı geliştirmek konusunda kuvvetle devam ettirmektedir. Çünkü kimsenin geri kalmamasının çok önemli olduğunu düşünüyoruz.
Aynı şekilde 2030 gündemine baktığımız zaman şunu görmek çok net mümkün. Biz yıllardır sürdürülebilir kalkınmanın barış olmadan olamayacağının bilincindeyiz. 2030 gündemi de bunu çok net bir şekilde gösteriyor. Bu nedenle sürdürülebilir kalkınma olmaksızın barış ve güvenliği de elde edemeyeceğimizi biliyoruz” ifadelerine yer verdi.
Ortadoğu’da çok ciddi bir insani bir krizle karşı karşıya olduklarını vurgulayan Davutoğlu, “Bu güvenlik ve istikrar olmamasından dolayı da ortaya çıkan baskılar sonucu ortaya çıkan ciddi bir sorun. 2 milyon Suriyeliyi kamplarda konuk ediyoruz. 66 binden fazla bebek doğdu kamplarda. Biz bu güne kadar uluslararası toplumda çok mütevazı destekler olmasına rağmen kendimiz çok önemli katkılar sağlamaya çalıştık Suriyelilere ev sahipliği yapmak için.
Dolayısıyla biz bu çerçevede sürdürülebilir kalkınma hedeflerimize ulaşmak için elimizden gelen yapmak zorundayız. Bunu yapmadığımız takdirde çok ciddi sorunlarla karşı karşıya kalabiliriz onun içinde insani kalkınma konusuna çok önem vermeliyiz. Bu çerçevede Türkiye’de diplomasi hem insani yardım hem kalkınma hedefi konularını bir arada ele almaktadır. Özellikle Sahra altı Afrika ülkelerine yönelik olarak çalışmalarımızı devam ettiriyoruz” şeklinde konuştu.
Davutoğlu sözlerine “Dünya İnsani Yardım Zirvesi 23-24 Mayıs 2016’da Türkiye İstanbul’da olacak ve bu zirvenin yapılması insani yardım ve kalkınmayı finanse edilmesi açısından bize çok önemli fırsatlar sunacak. Aynı zamanda Ekim ayında da bu sene Küresel Göç ve Kalkınma Zirvesi’ne ev sahipliği yapacağız. Bu toplantıda da göçe yönelik hedefler ve göstergeleri değerlendireceğiz ki bunların hepsi sürdürülebilir kalkınma hedefleri içerisinde mevcut” şeklinde devam etti.
Yeni gündem içerisinde İstanbul Eylem Planı’nın en az gelişmiş ülkeler için uygulanması dahil olmak üzere çeşitli çalışmaların olduğunu söyleyen Davutoğlu, “Biz de Türkiye olarak En Az Gelişmiş Ülkeler Dostluk Grubunun Eşbaşkanı olarak çalışmaları desteklemeye devam edeceğiz. İstanbul Eylem Planı’nın orta dönem gözden geçirme sürecini gelecek sene Haziran ayında ev sahipliği yapacağız.
Bu çerçevede BM üye devletlerinin desteğini bekliyoruz. Türkiye aynı zamanda önerilen teknoloji bankası ve en az gelişmiş ülkeleri desteklemek için kurulan Bilim Teknoloji ve İnnovasyon Mekanizması’na da ev sahipliği yapmayı önerdi. Bu çerçevede önerilen teknoloji bankasının çalışma sistemiyle ilgili olarak yüksek düzeyli uzman panelinin raporunu da heyecanla bekliyoruz” diye konuştu.
“Kalkınma gündemimiz yeni ve çok iddialı bunu yürütebilmek için uygulama aşamasında somut adımlara ihtiyacımız var ve bu çerçevede sürdürülebilir kalkınma hedeflerini finanse etmek için gerekli kaynakları devreye sokmamız gerekiyor” sözlerini vurgulayan Davutoğlu, “ 2030 gündemi içerisinde uygulama için gerekli bu unsurları etkili bir yürütmemiz gerekiyor.
Bu uygulama araçları ADİSEBABA eylem gündemi içerisinde de ele alındı. Ve bunlar da 3’üncü Kalkınmanın Finansmanı Konferansı’nda benimsendi. Paris’te yapılacak olan İklim Değişiklikleri Zirvesi toplantısında da yine bu süreci devam ettireceğiz. Dolayısıyla bu bahsettiğimiz belgeler önümüzdeki 15 yıl boyunca küresel kalkınma gündeminin çerçevesini oluşturacak” ifadelerine yer verdi.
“ANCAK KALKINMAYLA FAKİRLİĞİN, AÇLIK VE EŞİTSİZLİĞİN ÖNÜNE GEÇİLEBİLİR”
İklim değişiklikleri ve sürdürülebilir kalkınmanın birbiriyle çok bağlantılı olduğuna değinen Davutoğlu, “Biz Türkiye olarak sürdürülebilir kalkınma hedeflerini ulusal kalkınma planlarımızın içerisine entegre ediyoruz. Türkiye bu sene G20 Dönem Başkanlığında da kalkınmayı önemli bir konu olarak ele alıyor. Çünkü dünya ekonomisinin gelişmesinde düşük gelirli ve gelişmekte olan ülkelerin entegrasyonu da bizim için çok önemli bir konu.
Bu çerçevede G20’nin gündemi ve küresel sürdürülebilir kalkınma çabalarının arsındaki ilişkiye çok önem veriyoruz Ancak bu şekilde fakirlik, açlık, eşitsizliğin önüne geçilebilir, alt yapı yatırımları geliştirilebilir gıda güvenliği enerjiye erişim gençlerin istihdamı toplumsal cinsiyet eşitliği kapsayıcı ekonomik büyüme sağlanabilir. Ancak bu şekilde gezegenimiz koruyabiliriz” sözlerini kullandı.
“AMACIMIZ KİMSENİN GERİDE KALMAYACAĞI, HERKES İÇİN DAHA İYİ BİR GELECEĞİ SAĞLAMAK”
G20’nin de en az gelir düzeyine sahip olan ülkelere destek konusunda da çalışmaya devam ettiğini kaydeden Davutoğlu, “Bu çerçevede devlet yardımları da çok önemli, resmi kalkınma yardımları da çok önemli olmaya devam edecek. Bu çerçevede Türkiye’de kendi kalkınma çalışmaları kapsamını geliştiriyor ve yakın yıllarda da bu konuda sağladığı yardımları da arttırdı. Şu ana kadar 2010 yılında 967 milyon olan kalkınma yardımlarını 2014 yılında 3,5 milyar dolara çıkarttık. Bu miktar GSMG’NİN yüzde 0,45’ine eş değerdir ve bu katkılarımızı arttırmaya devam edeceğiz.
Bu çerçevede kamu ve özel sektördeki işbirliğinin geliştirilmesi de bu şekilde önem taşımaktadır. Bu nedenle zaten Türkiye G20 Dönem Başkanlığında özel sektörün kalkınmadaki rolüne öncelik vermiştir ve G20 kalkınma gündemi içerisinde kapsayıcı özel sektör çalışmalarının öneminin altınız çizmiştir bu çalışmalarımızı devam ettireceğiz ve bu Kasım ayında Antalya’da yapılacak olan G20 zirvesinde de G20 liderleri 2030 gündeminin uygulanması konusunda G20’nin katkılarını geliştirecek. ‘Çünkü ailesi iştir kişinin’ lafına bakılmaz.
Biz dünyada ulusların liderleri olarak 2030 gündemi çerçevesinde bu seçkin kurumun çatısı altında bir araya geldik. Amacımız kimsenin geride kalmayacağı herkes için daha iyi bir gelecek sağlamak. Biz bugün yaptıklarımızla gelecek nesillerle bir taahhüdün altına giriyoruz ve bu taahhüdü gerçekleştirmek için bir arada çalışmamız lazım. Biz de bu konuda Türkiye olarak bu konudaki katkılarımızı devam ettireceğiz” notunu düştü.
dikGAZETE.com