İSTANBUL - ADEM DEMİR - HİKMET FARUK BAŞER
Osmanlı'nın son zamanlarında kurulan ve günümüze kadar faaliyeti devam ettirilen 122 yıllık Darülaceze'de kalan sakinlerin rehabilitasyonu için kurulan atölyelerde "maharetli eller" harikalar yaratıyor.
Darülaceze'nin Okmeydanı'ndaki yerleşkesindeki iki katlı binada, sakinler, sabahtan akşama kadar el emeği göz nuru eserler üretiyor. Rehabilitasyon atölyeleri birimde, el sanatlarının her çeşidi sakinlerce büyük emek sarf edilerek hazırlanıyor.
500'ü aşkın kişinin kaldığı Okmeydanı'ndaki tarihi Darülaceze yerleşkesinde günlük 150 kişi bu atölyelerde vakitlerini değerlendiriyor. Kimisi elektrikli sandalyeyle kimisi felçli haliyle kimisi de gören tek gözüyle rehabilitasyon atölyelerine gelerek emek verip, üretip hayatlarına renk vermeye çalışıyor.
El sanatları atölyelerinde; herkes kendi kabiliyetine göre farklı birimde çalışıyor. Kimisi resim yaparken, kimisi kilim ve battaniye dokuyor, kimileri çorap örerken kimisi de kağıt veya renk renk iplerden kadınlar için çanta yapıyor.
"Boş durmak istemiyoruz"
Bir ailenin tek çocuğu olarak bedensel engelli olarak dünyaya geldiğini söyleyen 48 yaşındaki Orhan Kıran, 28 yıldır kaldığı Darülaceze'de boş durmak istemediğini ifade etti.
Her gün düzenli olarak sabah erkenden atölyeye geldiğini belirten Kıran, "Yakarak ahşaptan resim yapıyorum. Bu eserleri yaparken kendimi çok mutlu hissediyorum. Çok zevkli bir iş. Bedensel engelli olmama rağmen buraya gelmeyi hiç aksatmıyorum. Zamanımın büyük bölümünü geçiriyorum." dedi.
2 yıldır Darülaceze'de yaşadığını kaydeden Erhan Taşkın (57) gönüllü hocalardan çok şey öğrendiklerini, ellerinin yatkın olduğu alanda üretimde bulunduklarını belirtti.
Taşkın şunları söyledi:
"Boş durmak istemiyoruz. Elimizden ne geliyorsa, hocaların yönlendirilmesiyle öğrenim yapıyoruz. Sabah 08.00'de iş başı yapıyorum. 11.00 civarında öğlen yemeği nedeniyle ara veriyorum, tekrar 15.00'e kadar çalışıyorum. Şimdiye kadar kabartma eserler ile kadın çantaları yaptım."
"Her sakini öneririm"
Dursun Baysal (67) ise 4 yıldır kurumda ikamet ettiğini bu süre zarfında ise bir şeyler öğrenerek battaniye, şal, kaşkol ürettiğini ve bundan da büyük keyif aldığını belirterek, "Burada çalışırken kendim çok mutlu hissediyorum. Bu iş var diye çok seviniyorum. Ayrıca güzel arkadaşlıklar kuruluyor, düzgün ve güzel insanlar da olunca zaman çabuk geçiyor." diye konuştu.
Esnaflık yaparken geçirdiği rahatsızlıklar nedeniyle Darülaceze'de kalma durumuna geldiğini anlatan Mehmet Atok Çetinbilek (59) de daha önce hiç el sanatlarıyla ilgilenmediğini ancak burada kısa surede kabartma sanatı konusunda epeyce ilerleme kaydettiğini anlattı.
"El sanatlarını özellikle de kabartma işini yapmakta büyük keyif alıyorum" diyen Çetinbilek, şunları kaydetti:
"Yaptığınız işe kendinizden bir şey katabilirseniz eğer ortaya değişik bir şey çıkıyor. O zaman daha çok keyif alıyorsunuz. Burada vakit harika geçiyor. Rehabilitasyon bambaşka bir dünya. Burada bir bakıyorsunuz birdenbire oynuyorlar, bir bakıyorsunuz ellerinde biri pastayla birilerinin doğum günü kutlanıyor. Farklı ziyaretçiler geliyor."
"Üretilenlerin hepsi el emeği, göz nuru"
Darülaceze Başkanı Hamza Cebeci ise AA muhabirine yaptığı açıklamada, rehabilitasyon atölyelerinin Darülaceze'nin en önemli birimlerinden olduğunu belirtti.
Cebeci, kurumdaki sakinlerin hoş vakit geçirmeleri ve herkesin kabiliyeti nispetinde üretimde bulunmalarının önemli olduğunu söyledi.
Darülaceze'de seramik, resim, kilim, battaniye üretim atölyeleri olduğunu vurgulayan Cebeci, "Burada çok kaliteli çoraplar üretiyoruz. Siirt battaniyeleri, şallar, kağıttan objeler yapılıyor. Buraya; devletin çeşitli birimlerinden gelerek eğitim veren gönüllü hocalarımız var. Yani hiçbir şey bilmeyen sakinlerimize kabiliyetli oldukları, becerili oldukları alanda eğitim görerek işi sanatçı boyutuna götürüyorlar. Ayrıca bu atölyelerimizde çalışan sakinlerimize belli oranda bir cep harçlığı da veriyoruz." bilgilerini paylaştı.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com