Ankara
Myanmar ordusunun yönetime el koyması ve iktidardaki Ulusal Demokrasi Birliği (NLD) yöneticilerini gözaltına almasının ardından ülkenin içine sürüklendiği siyasi kriz sürüyor.
Myanmar'da geçen seneki darbeden bu yana 1500 sivil öldü, 400 binden fazla kişi yerinden edildiMyanmar ordusu, 8 Kasım 2020 seçimlerinde hile yapıldığı iddiasıyla 1 Şubat 2021’de ülke yönetimine bir yıllığına el koydu.
Devlet Başkanı Win Myint ile ülkenin fiili lideri, Devlet Konseyi Başkanı ve Dışişleri Bakanı Aung San Suu Çii gözaltına alındı.
Olağanüstü hal 2023'e kadar uzatıldı
Ordu ilk başta seçimler yapılana kadar iktidarda kalacağını açıkladı. 1 Ağustos 2021’de ise Genelkurmay Başkanı General Min Aung Hlaing, ülkedeki olağanüstü hal hükümlerini 2023'e kadar uzatma kararı aldı.
Darbeyle devrilen iktidar partisi NLD halka direniş çağrısı yaptı. Çağrının ardından 6 Şubat 2021’den itibaren sokaklara dökülen halk, kitlesel gösteriler başlattı ve ülke genelinde son 15 yılın en kalabalık protestoları düzenlendi.
Darbenin getirdiği siyasi çalkantılarla boğuşan ülkede uçuşlar iptal edilirken, internet erişimi kısıtlandı. Öğretmenler, doktorlar başta olmak üzere çok sayıda kamu görevlisi darbeye karşı sivil itaatsizlik başlattı.
19 Şubat’ta darbe karşıtı gösterilerde ilk can kaybı yaşandı. Başkent Nepido'da protesto gösterilerinde başından ağır yaralanarak hastaneye kaldırılan 20 yaşındaki Mya Thwate Thwate Khaing ordu müdahalesinin ilk kurbanı oldu.
Güneydoğu Asya merkezli insan hakları kuruluşu Fortify Rights'a göre, darbeden bu yana ordu 1400'den fazla kişinin ölümüne yol açtı. Son 1 yılda ülkede 11 binden fazla kişi tutuklanırken, 8 binin üzerinde kişi hala gözaltında tutuluyor.
Birleşmiş Milletler (BM) de darbe sonrasındaki 4 ayda ülkede 121 binden fazla kişinin yerinden edildiğini açıkladı.
Uluslararası Çalışma Örgütüne (ILO) göre, 2021 yılında yaklaşık 1,6 milyon Myanmarlı işini kaybetti.
Devrik lider Suu Çii’nin yargılanması sürüyor
Suu Çii, 1 Şubat’ta gözaltına alındı. Gözaltı süresi defalarca uzatılan ve aylarca avukatlarıyla görüşmesine izin verilmeyen 76 yaşındaki devrik lider, ilk defa 24 Mayıs 2021’de yüz yüze duruşmaya çıkarıldı.
14 Haziran’da ise Suu Çii’nin yargılanma süreci başladı.
Hakkında Kovid-19 tedbirlerine uymadığı gerekçesiyle Ulusal Doğal Afet Yasası'nı ihlal etme, seçimlerde hile yapma, zimmetine para geçirme, rüşvet kabul etme, isyana teşvik etme, Devlet Sırları Yasası’nı, iletişim kanununu, ithalat ve ihracat yasalarını ihlal etme suçlamaları bulunan Suu Çii’nin, mahkemede verdiği ifadelerin kamuoyuyla paylaşılması yasaklandı.
Suu Çii, 6 Aralık’ta, yargılandığı davaların ilkinde 4 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
Genelkurmay Başkanı Min Aung Hlaing ise devrik lidere verilen cezayı 2 yıl ev hapsine düşürdü.
10 Ocak’ta yargılandığı bir diğer davada mahkeme Suu Çii’ye bir kez daha 4 yıl hapis cezası verdi.
Uluslararası toplumun darbeye tepkisi
Myanmar’daki darbe çok sayıda ülke ve örgüt tarafından kınandı.
ABD, İngiltere ve Kanada şubat ayında Genelkurmay Başkanı Hlaing ve darbeci askerlere yaptırım uygulama kararı aldı.
Mart ve nisan aylarında darbe sonrası en kanlı günler yaşandı. 10 Nisan’da askeri mahkeme ilk idam cezası kararını verdi. Gözaltındaki darbe karşıtı 19 kişi idama mahkum edildi.
Ordunun darbe karşıtlarına karşı baskı ve zulmünün artması, uluslararası toplumu da daha güçlü yaptırımları uygulamaya itti.
Bu çerçevede 25 Mart’ta Kanada, ABD ve İngiltere yaptırımlarını ordu ile ilişkili Myanmar Economic Holdings Public Company Limited (MEHL) ve Myanmar Economic Corporation Limited (MEC) şirketlerini kapsayacak şekilde genişletti.
Myanma Gems Enterprise (MGE) adlı kamu şirketi, Myanmar Pearl Enterprise ve Myanmar Tiber Enterprise adlı maden şirketleri ile Htoo Şirketler Grubu ve Myanmar Devlet İdare Konseyi (SAC) de yaptırımlar listesine alındı.
Fransız enerji şirketi TotalEnergies 21 Ocak’ta, Avustralyalı petrol arama ve üretim şirketi Woodside Petroleum 27 Ocak’ta "insan hakları ve hukuk devleti" bakımından durumun kötüleştiği Myanmar'dan çekileceğini duyurdu.
Söz konusu yaptırımların ordu için yeterince caydırıcılık yaratmadığını savunan insan hakları örgütleri ve aktivistler BM Güvenlik Konseyine Myanmar’a silah ambargosu uygulaması çağrısı yaptı. Ancak bu konuda ilerleme kaydedilmedi.
Bölgesel aktör ASEAN, Myanmar krizinde etkin rol oynayamadı
Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği (ASEAN), darbenin ilk günlerinde askeri yönetime karşı etkili duruş sergilememekle eleştirildi. Öte yandan örgütün 24 Nisan’daki zirvesinde Myanmar’ı darbecilerin temsil etmesine izin vermesi de tepkilere yol açtı.
Söz konusu toplantıda ASEAN ve cunta yönetimi, Myanmar’da şiddetin durdurulması, halkın huzur ve güvenliği için taraflar arasında yapıcı diyalog ortamı başlatılması, örgütün tayin edeceği özel temsilcinin ülkedeki diyalog sürecine aracılık etmesi, insani yardımların güvenli bir şekilde ulaştırılmasına izin verilmesi, ASEAN özel temsilcisinin Myanmar’ı ziyaret etmesine izin verilmesi üzerinde mutabık kaldı.
Askeri yönetim, 9 Mayıs’ta ASEAN yetkililerinin ülkeye gerçekleştirmesi beklenen ziyaretine güvenlik endişelerini gerekçe göstererek izin vermedi. ASEAN’ın ilk ziyareti 4 Haziran’da gerçekleşti ancak o zaman da devrik lider Suu Çii’yle görüşmelerine müsaade edilmedi.
Brunei Dışişleri Bakan Yardımcısı Erywan Yusuf, 4 Ağustos’ta Myanmar Özel Temsilcisi olarak görevlendirdi.
Nisan ayındaki zirvede askeri yönetimi muhatap aldığı ve “meşrulaştırdığı” için eleştirilen ASEAN, 26-28 Ekim'de düzenlenecek zirveye Genelkurmay Başkanı Hlaing’i davet etmedi.
Darbe karşıtı düzenli ordunun kurulması iç savaş tehlikesini artırdı
Myanmar'da askeri darbe karşıtı muhalif milletvekillerince seçilmiş hükümeti geri getirmek üzere kurulan Ulusal Meclisi Temsil Komitesi (CRPH), askeri hükümete karşı sivil hükümet kurdu.
Söz konusu girişim, Ulusal Birlik Hükümeti (NUG) olarak adlandırıldı. 5 Mayıs’ta ise NUG darbe karşıtı protestocuları Myanmar ordusuna karşı korumak üzere silahlı savunma birliği oluşturdu.
Farklı silahlı etnik gruplar ile anlaşma yapılarak, onların da savunma birliğine dahil edilmesiyle 4 Ağustos’ta darbe karşıtı düzenli ordu, Myanmar Ulusal Savunma Birliği (MNDF) kuruldu.
NUG’un bu girişimi halihazırda etnik çatışmaların yaşandığı ülkede iç savaş tehlikesini artırdı.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com