ANKARA (AA) - Emniyet Genel Müdürlüğü İkmal ve Bakım Dairesi Başkan Yardımcısı Latif Şentürk'ün Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişiminde bulunduğu 15 Temmuz gecesi, Silah, Mühimmat ve Teçhizat Şube Müdürlüğü deposundan Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ne götürülmesi gereken silah ve mühimmatı kamyon bulunamayınca kendi aracıyla gönderdiği ortaya çıktı.
Emniyet kaynakları, darbe girişiminin yaşandığı saatlerde, Külliye'yi savunan Cumhurbaşkanlığı Koruma Dairesi Başkanlığı ekipleri, Emniyet Genel Müdürlüğü İkmal ve Bakım Dairesi Başkanlığından silah ve mühimmat talebinde bulundu.
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki polislerin talebi üzerine İkmal ve Bakım Dairesi Başkanı Kadir Yılmaz, İstanbul yolu 7. kilometredeki Emniyet Genel Müdürlüğü İkmal ve Bakım Dairesi Başkanlığına bağlı Silah, Mühimmat ve Teçhizat Şube Müdürlüğü deposundan 50 adet G3 silah ve bunlara ait mühimmat sevkiyatını gerçekleştirmeleri için Silah, Mühimmat ve Teçhizat Şube Müdürü Oğuz Kaan Öztürk ile polis memuru Serdar Parsuk'u görevlendirdi.
Ankara'nın değişik noktalarına yapılan sevkiyatlar nedeniyle hazırda kamyon kalmayınca, Latif Şentürk, kendi aracının sevkiyat için kullanılmasını söyledi.
Bunun üzerine Öztürk ve Parsuk, Şentürk'ün aracı ile Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki ekiplere silah ve mühimmat ulaştırmak üzere saat 01.40'ta yola çıktı.
Darbeciler, halkın bulunduğu yeri hedef gözeterek taradılar
Külliye çevresindeki yolların darbeci askerler, tanklar ve zırhlı personel taşıyıcılarla kapatıldığını gören Öztürk ve Parsuk, durumu Cumhurbaşkanlığı koruma polislerine bildirerek, kısmen daha sakin görünen Millet Camii önünden geçerek Külliye'nin 1 nolu giriş kapısına yöneldi.
Kapıya ulaşan Öztürk ve Parsuk, Cumhurbaşkanlığı koruma polislerine silah ve mühimmatları teslim ettiği sırada durumu fark eden helikopterlerdeki cuntacı askerler bu noktayı taramaya başladı.
Helikopterden atılan mermiler polislerin yakınlarına düşerken silah ve mühimmat Cumhurbaşkanlığı koruma polislerine aceleyle teslim edildi.
Teslimat sonrası Öztürk ve Parsuk'un dönüş yolu halk tarafından kesildi ve mevcut duruma ilişkin sorular soruldu. Öztürk, halkı gayretlendirmek adına darbe girişimine katılanların yurdun her yerinde etkisiz hale getirildiğini sadece havadaki birkaç helikopter ile uçağın kaldığını ve onların da yakıtları bitince teslim olmak zorunda kalacaklarını vatandaşlara anlattı. Bu sırada, helikopterler darbe girişimin engellemeye çalışanların bulunduğu yeri hedef gözeterek taradı.
Başka sevkiyatları gerçekleştirmek üzere mühimmat deposuna giderken kullandıkları otomobilin yakıtı biten iki polis, bir yakıt istasyonuna girdiler ancak buradaki görevliler patlamalardan dolayı yakıt satışı yapamayacaklarını kendilerine iletti.
Öztürk, tüm ısrarlarına rağmen kendilerine yakıt verilmemesi üzerine şirket yöneticisini arayarak eğer yakıt verilmezse darbecilerle birlikte hareket ettiği suçlamasıyla savcıya ifade vermek zorunda kalacağını söyledi.
Bunun üzerine şirket yöneticisinin talimatıyla yolun karşısındaki aynı şirkete ait istasyondaki görevliler Öztürk ve Parsuk'un kullandığı aracın yakıt ihtiyacını karşıladı. Daha sonra depoya ulaşan polisler sabaha kadar değişik noktalara silah sevkiyatı yaparak darbe girişimiyle mücadelelerini sürdürdü.
Emniyet kaynakları, darbe girişiminin yaşandığı saatlerde, Külliye'yi savunan Cumhurbaşkanlığı Koruma Dairesi Başkanlığı ekipleri, Emniyet Genel Müdürlüğü İkmal ve Bakım Dairesi Başkanlığından silah ve mühimmat talebinde bulundu.
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki polislerin talebi üzerine İkmal ve Bakım Dairesi Başkanı Kadir Yılmaz, İstanbul yolu 7. kilometredeki Emniyet Genel Müdürlüğü İkmal ve Bakım Dairesi Başkanlığına bağlı Silah, Mühimmat ve Teçhizat Şube Müdürlüğü deposundan 50 adet G3 silah ve bunlara ait mühimmat sevkiyatını gerçekleştirmeleri için Silah, Mühimmat ve Teçhizat Şube Müdürü Oğuz Kaan Öztürk ile polis memuru Serdar Parsuk'u görevlendirdi.
Ankara'nın değişik noktalarına yapılan sevkiyatlar nedeniyle hazırda kamyon kalmayınca, Latif Şentürk, kendi aracının sevkiyat için kullanılmasını söyledi.
Bunun üzerine Öztürk ve Parsuk, Şentürk'ün aracı ile Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki ekiplere silah ve mühimmat ulaştırmak üzere saat 01.40'ta yola çıktı.
Darbeciler, halkın bulunduğu yeri hedef gözeterek taradılar
Külliye çevresindeki yolların darbeci askerler, tanklar ve zırhlı personel taşıyıcılarla kapatıldığını gören Öztürk ve Parsuk, durumu Cumhurbaşkanlığı koruma polislerine bildirerek, kısmen daha sakin görünen Millet Camii önünden geçerek Külliye'nin 1 nolu giriş kapısına yöneldi.
Kapıya ulaşan Öztürk ve Parsuk, Cumhurbaşkanlığı koruma polislerine silah ve mühimmatları teslim ettiği sırada durumu fark eden helikopterlerdeki cuntacı askerler bu noktayı taramaya başladı.
Helikopterden atılan mermiler polislerin yakınlarına düşerken silah ve mühimmat Cumhurbaşkanlığı koruma polislerine aceleyle teslim edildi.
Teslimat sonrası Öztürk ve Parsuk'un dönüş yolu halk tarafından kesildi ve mevcut duruma ilişkin sorular soruldu. Öztürk, halkı gayretlendirmek adına darbe girişimine katılanların yurdun her yerinde etkisiz hale getirildiğini sadece havadaki birkaç helikopter ile uçağın kaldığını ve onların da yakıtları bitince teslim olmak zorunda kalacaklarını vatandaşlara anlattı. Bu sırada, helikopterler darbe girişimin engellemeye çalışanların bulunduğu yeri hedef gözeterek taradı.
Başka sevkiyatları gerçekleştirmek üzere mühimmat deposuna giderken kullandıkları otomobilin yakıtı biten iki polis, bir yakıt istasyonuna girdiler ancak buradaki görevliler patlamalardan dolayı yakıt satışı yapamayacaklarını kendilerine iletti.
Öztürk, tüm ısrarlarına rağmen kendilerine yakıt verilmemesi üzerine şirket yöneticisini arayarak eğer yakıt verilmezse darbecilerle birlikte hareket ettiği suçlamasıyla savcıya ifade vermek zorunda kalacağını söyledi.
Bunun üzerine şirket yöneticisinin talimatıyla yolun karşısındaki aynı şirkete ait istasyondaki görevliler Öztürk ve Parsuk'un kullandığı aracın yakıt ihtiyacını karşıladı. Daha sonra depoya ulaşan polisler sabaha kadar değişik noktalara silah sevkiyatı yaparak darbe girişimiyle mücadelelerini sürdürdü.