Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişimi sırasında Genelkurmay Başkanlığındaki eylemlerle ilgili aralarında sözde "Yurtta Sulh Konseyi" üyelerinin de bulunduğu 221 sanık hakkında açılan davanın 18. celsesi tamamlandı. Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Cezaevi Kampüsündeki duruşma salonunda görülen davanın öğleden sonraki kısmında eski Yüzbaşı Ali Çakır savunma yaptı. 15 Temmuz akşamı rütbeli askerlerin koşuşturarak "karargaha saldırı var koşun" dediğini duyduğunu belirten Çakır, bu sözler üzerine kendisinin de grupla beraber koşmaya başladığını söyledi. Koşuşturma esnasında "Birinci Başkanın emriymiş, alarm verilmiş, saldırı bekleniyormuş, destek gelene kadar herkes silah alıp takviye olacak" şeklinde konuşmalar duyduğunu ifade eden Çakır, "Komutan diye söylenince bu en rütbeli kişinin emri demektir. Birkaç kişinin de 'Mehmet Partigöç'ün bahsettiği konu buymuş' dediğini duydum. Orada içim biraz daha rahatladı. O grupla beraber silahlığa gittim. Bir düzen içinde herkese silah dağıtılıyordu. Bir grup güney nizamiyeye gitti, benim olduğum grup ise kuzey nizamiyeye gitti. Bu süreçte herhangi bir arbede yaşanmadığından darbe aklıma gelmedi. Bu olaylar olduğunda saat 21.15 sıralarıydı" diye konuştu.
"Kışlasını teröristlerden koruyacağını düşünen biri ne yaparsa ben de onu yaptım"
Çakır, hangi terörist grubunun saldırı yapacağını kimsenin bilmediğini belirterek, desteğe de kimin geleceğini bilmediklerini söyledi. Emir almaksızın hiçbir şeyi yapmaya yetkilerinin olmadığını kaydeden Çakır, emir doğrultusunda silah aldığını savundu. Çakır, nizamiyeye gittiğinde nöbetçiler tarafından mukavemet görmediğini, onlarla beraber nöbet tutmaya başladığını dile getirdi. Çakır, "Orada kışlasını teröristlerden koruyacağını düşünen biri ne yaparsa ben de onu yaptım. Darbeye ait en ufak bir haber yada emare yoktu. Nizamiye dışındaki yoldan bir polis aracı devriye geziyordu. O polis aracından bize bir uyarı yapılmadı. Sadece süratlen geçiyorlardı. Onların da dış emniyeti sağladığını sandım. Yanımdaki kişilere ne sorsam cevap alamıyordum. Orada 'yetkili benim, emir komuta da bende' diyen yoktu" şeklinde konuştu.
"Biri 'Komutanım tatbikat, tatbikat' diyerek neşeli bir şekilde gülerek geldi"
Bir müddet sonra Özel Kuvvetler Komutanlığı personeli olduğunu söyleyen bir askerin yanına geldiğini aktaran Çakır, "Bana 'komutanım' diye seslenmesinden alt rütbede bir asker olduğunu anladım. 'Komutanım tatbikat, tatbikat' diyerek neşeli bir şekilde gülerek geldi. Ben önce şaşırdım. 'Sen ne saçmalıyorsun? Bu tatbikat değil, gerçek saldırı bekliyoruz kendine gel' dedim. Sonra arkadaşlarıyla konuştu. Durumun tatbikat değil bir terör saldırısı olduğunu öğrenince yüzleri hiç gülmedi. Orada tam bir keşmekeş vardı" ifadelerini kullandı.
Çakır, durumun bir terör saldırısı olduğunu düşündüğünü yineleyerek, "Kuzey nizamiyeye benimle birlikte gelen grup tam anlamıyla seyircilik yapıyordu. Şehit olma heyecanıyla öne gittim" dedi. İzleyici sıralarında oturan şehit yakınları ve gaziler bu sözlere tepki gösterirken Çakır, "Bunu kahramanlık olsun diye anlatmıyorum. O durumu anlatabilmek için söylüyorum" cevabını verdi. Mahkeme Başkanı Oğuz Dik ise "Sen cevap verme devam et" uyarısında bulundu.
"Hiç kimseyi hedef almadım, ateş de etmedim"
Nizamiye bölgesinde elinde silah ile dışarıya hedef alırken ki görüntüleri hakkında konuşan Çakır, "Benim bulunduğum bölgede hiçbir şekilde sivil yoktu. Vatandaşlar ya da bizi uyaracak herhangi bir kişi yoktu. Elimdeki silah da uzun namlulu değil, makineli tabancadır. Hiç kimseyi hedef almamakla beraber ateş de etmedim. Benim bulunduğum hareketli görüntüler ve dış cepheyi gösteren görüntüler incelendiğinde bu anlaşılacaktır diye düşünüyorum" diye konuştu.
Çakır, amirlerinden ya da tanıdıklarından durum hakkında daha ayrıntılı bilgi almak istediğini kaydederek şunları söyledi:
"Sosyal tesisler içerisinden Karargah binasına giriş yapmaya çalıştım. İçeride tüm ışıklar kapalıydı. Sadece ilerden bir ışık sızdığını görüyordum. Ben Genelkurmaya yeni gelmiştim. Herkes bilir ki Genelkurmaya yeni gelenler aydınlıkta bile kaybolabilir. Ben de açıkçası o an şubemin yolunu bulamadım. Işığı takip ettim. O koridordan Birinci Amirim Cemil Turhan'ı gördüm. Neler olduğunu sordum ama o hiç beklemediğim bir şekilde silah bırakmamı ve şubeye gitmemi söyledi. Ben odadan çıkarken arkadan başka birinin alın şu silahı dediğini duydum. Sonra biri gelip silahımı aldı. Silahımı alan kişi benim şubeye gitmeme izin vermedi. Beni orada bulunan boş odalardan birine yönlendirdi ve oraya girmemi istedi. Ben açıkçası bunu yadırgamadım. Terör saldırısı var deniliyordu, elinde silah olmayan kişi ayak bağı olur diye düşündüm."
Bir ara silah sesleri geldiğini duyduğunu aktaran Çakır, "İçerideydim ve 'Eyvah nizamiyeden girmişler ve bina içine de girmişler' dedim. Ben Afganistan'da görev yaptım. Taliban ve El Kaidenin nasıl çatıştığını biliyorum. Bunlar son adamı ölene kadar içeride olabildiğince insanı öldürmeye çalışırlar. Ben de nizamiyeden girdiler ve çatışıyorlar diye düşündüm. Hem silah bırakarak arkadaşlarımı yalnız bıraktığım için canım sıkıldı hem de her an kapıdan kimin gireceğini bilmediğim için canım sıkıldı. Saat 03.37'de dışarıya çıktığımda bir şey yoktu. İddianameden öğrendiğim kadarıyla vatandaşların içeriye girmesinden dolayı silah sesleri gelmiş. Onlarla ilgili en ufak bir emare yoktu. Kamuflajlı askerler beni gördü ve tekrardan odaya girmemi istediler. Ben tekrardan girdim ve ne zaman çıktığımı hatırlamıyorum" dedi.
Çakır, saat 08.00-09.00 arasında televizyonda darbe haberlerini gördüğünü belirterek, "O an şoka girmiş gibi oldum. Bir an önce o bölgeyi terk ettim. Bizi anlamak istemezseniz, anlayamazsınız. Bir taraftan önceki gece yaşadıklarımı, bir taraftan da televizyondaki haberleri düşünüyorum, anlayamıyorum. Kimse darbe diye bir şey dememişti. Televizyondakileri görünce 'yaşadıklarımız darbe olabilir' dedim. Daha sonra şubeme gittim. Oradakilerde bir garip haldeydi. Benim de konuşacak halim yoktu. Ne onlar bana soru sordu ne de ben onlara. Bir ara birinin masanın altında yattığını gördüm. 'Neden masanın altında yatıyorsun?' diye sorduğumda 'Gece boyunca helikopterler bombaladı duymadın mı? Bir şey olur diye ben de burada yatıyorum' cevabını verdi" ifadelerini kullandı.
"Böyle bir davada yer almanın şoku ve şaşkınlığı içindeyim"
Çakır'ın savunmasının tamamlanmasının ardından, Birinci Ordu Komutanı Orgeneral Ümit Dündar'ın eski emir subayı Oğuzhan Konuk'un "abi"si olduğu iddia edilen elektronik mühendisi Mustafa Akyıldız'ın savunmasına geçildi. "Terör örgütü üyeliği" ile suçlandığını belirten Akyıldız, FETÖ'ye üye olmadığını, bu suçlamayla karşı karşıya olmanın zoruna gittiğini söyledi. FETÖ'nün yaptığı darbe girişimi ile ilgili uzaktan yakından alakasının olmadığını savunan Akyıldız, "Böyle bir davada yer almamın şoku ve şaşkınlığı içindeyim" dedi.
Akyıldız, "Oğuzhan Konuk'u hayatımda hiç görmedim, tanımam. 'Aydın' kod adını da hiç kullanmadım, sohbetlere katıldığım iddiaları gerçeği yansıtmıyor. 8 Ağustos'ta Oğuzhan Konuk ile yüzleştirme yapılmıştır. Kimseyi tanımadığını söyledi. İki gün sonra duvara dayatılıp üzeri kapatılarak baskı altında bir tutanak imzalatıldı. İki gün önce yüzleştirmede beni tanımadığını söyleyen kişi iki gün sonra nasıl böyle bir ifade veriyor?" diye konuştu.
Eşi ve kendisi KPSS şüphelisi
Eşinin ve kendisinin KPSS şüphelisi olduğunun söylenildiğini, bunu da Genelkurmay Başkanlığındaki eylemlere ilişkin açılan davada öğrendiğini anlatan Akyıldız, kamu da hiç çalışmadığını, Türk Telekom'da sözleşmeli olarak çalıştığını belirtti. Akyıldız, Türk Telekom'a kurum tarafından açılan sınavla girdiğini ifade ederek, KPSS'ye de 4 defa girdiğini, sınavlarda yeteri kadar puan alamadığı için kamuya atanamadığını dile getirdi.
Faizsiz diye Bank Asya'da hesap açmış
Akyıldız, Bank Asya'da hesabının bulunmasına ilişkin de konuştu. Yaklaşık 15 yıl önce Bank Asya'da hesap açtığını anlatan Akyıldız, Türk Telekom'daki işinin yanı sıra internet üzerinden araç alım satım işi yaptığını, buradan kazandığı parayı faizsiz olduğundan dolayı Bank Asya'ya yatırdığını kaydetti. Bir iftira nedeniyle yargılandığını savunan Akyıldız, mağdur olduğunu öne sürerek, FETÖ'den şikayetçi olduğunu söyledi.
Davanın bugünkü celsesi tamamlandı. Yarın sanık savunmaları ile davaya devam edilecek.
Abdullah Sarıca
dikGAZETE.com