USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000
Genel

Darbe çatı davası sanıkları hala inkar ediyor

Darbe çatı davasında şu ana kadar savunma yapan 34 sanığın, elde edilen deliller ve kameralara yansıyan görüntülerine rağmen haklarındaki tüm suçlamaları reddetmeleri dikkati çekti.

Darbe çatı davası sanıkları hala inkar ediyor
10-06-2017 15:26
Google News

ANKARA (AA) - Fetullahçı Terör Örgütü'nün 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında Genelkurmay Başkanlığındaki eylemlerle ilgili, sözde "Yurtta Sulh Konseyi" üyelerinin de aralarında yer aldığı 221 sanık hakkında açılan davanın üçüncü haftası sona erdi.

Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza ve İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nde görülen davalara Oğuz Dik başkanlık etti.

Darbe girişimi sırasında Genelkurmay Başkanlığındaki eylemlere ilişkin dava, 22 Mayıs Pazartesi günü başladı. Duruşmaların ilk haftasında 11, ikinci haftasında ise 10 sanık savunma yaptı. Üçüncü haftasında ise 13 sanığın savunma verdiği davada, şimdiye kadar 34 kişinin savunması alındı.

Genelkurmay çatı davasında üçüncü hafta, Genelkurmay Başkanlığı Özel Kalem Müdürlüğünde görevli eski Kurmay Albay Osman Kılıç'ın savunmasıyla başladı. Kılıç, bir avukatın "Fetullah Gülen'in FETÖ'nün lideri olduğunu kabul ediyor musunuz?" sorusuna, yorum içerdiği için cevap vermek istemediğini söyledi.

Darbe girişimi gecesi sanıklarla yaptığı telefon görüşmeleri kayıtları bulunan Kılıç, telefonuna ait o geceki HTS kayıtlarını kabul etmedi, telefonunun saat 23.30'dan sabah 07.00'ye kadar elinde olmadığını savundu.

"Konu, kumpas, bir emri yanlış anlamaktan kaynaklı"

Kılıç'ın ardından sözde Yurtta Sulh Konseyi üyeleri arasında ismi geçen sanık eski Şırnak Çakırsöğüt Jandarma Komando Tugay Komutanı Tuğgeneral Ali Osman Gürcan savunma yaptı.

Şırnak'taki birliğini darbe girişimi gecesi Ankara'ya getirmeye çalıştığı belirtilen Gürcan, savunmasında, "Konu, kumpas, bir emri yanlış anlamaktan kaynaklı ama gerçeği anlayınca kimsenin burnunu kanatmadan dönmeye çalışmaktan ibarettir." dedi.

Ankara'da Adil Öksüz liderliğinde darbe planlamalarının yapıldığı toplantılara katılmadığını öne süren Gürcan, sözde Yurtta Sulh Konseyi üyeliği ve örgütün şifreli haberleşme programı ByLock'u kullandığı yönündeki iddiaları da kabul etmedi.

Telefon görüşmelerini inkar etti

Davanın salı günkü celsesinde Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar'ın eski Özel Kalem Müdürü Kurmay Albay Ramazan Gözel hakim karşısına çıktı.

Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Salih Zeki Çolak'ı da Genelkurmay Başkanı Orgeneral Akar ile görüştürme bahanesiyle karargaha çağırarak derdest edilmesini sağladığı belirtilen Gözel, hakkındaki iddiaları reddetti.

Gözel, darbe girişiminin yaşandığı akşam, ABD'de Pentagon ile bazı askeri ve güvenlik birimlerinin bulunduğu Washington DC, Belçika'daki NATO merkezi ve İngiltere Büyükelçiliği ile yaptığı telefon görüşmelerini inkar ederek, söz konusu görüşmelerin başkaları tarafından, özel telefonu üzerinden yapılmış olabileceğini savundu.

Halkın darbecilere karşı mücadelesi generali şaşırtmış

Sanık eski Kara Kuvvetleri Komutanlığı Personel Plan ve Yönetim Daire Başkanı Tuğgeneral Ahmet Bican Kırker de savunmasında, halkın darbecilere karşı organize şekilde mücadele etmesi karşısında büyük şaşkınlık yaşadığını dile getirerek, "Halkın demokrasi bilincini alkışlıyorum." ifadesini kullandı.

Etimesgut Zırhlı Birlikler Okul Komutanlığına giderek komutayı ele alıp mevcut tümen komutanı Tümgeneral Erdoğan Akyol'un derdest edilmesi emrini verdiği belirtilen Kırker, zırhlı birliklerin darbe teşebbüsü içinde yer almadığını öne sürdü.

FETÖ/PDY ile hiçbir bağı olmadığını iddia eden Kırker, ayrıca sözde Yurtta Sulh Konseyi üyesi olduğunu da reddetti.

Boğaz Köprüsü'nü kapattıran general

Sanıklardan eski İstanbul 2. Zırhlı Birlik Tugay Komutanı Tuğgeneral Özkan Aydoğdu da savunmasında, darbe girişiminin yaşandığı akşam, Boğaz köprüleri başta olmak üzere İstanbul'un kritik yerlerini tutması için zırhlı birliklere emir verdiğini kabullenerek, olası terör saldırısına karşı böyle bir hamlede bulunduğunu öne sürdü. Aydoğdu, tankları çevik kuvvete neden gönderdiğine ilişkin soruya, "Polislerin güvenliğini sağlamak için gönderdim." yanıtını verdi.

Aydoğdu, sözde Yurtta Sulh Konsey üyeliğini kabul etmediğini, bu oluşumda adı geçenlerle ilişkisinin bulunmadığını savundu.

Kendi parmak izini inkar etti

Duruşmada çarşamba günü, İstanbul'daki eski Kuzey Deniz Saha Komutanlığı Kurmay Başkanı Tuğamiral Ömer Faruk Harmancık da hakim karşısına çıktı.

<br class="k-br" />

Sözde Yurtta Sulh Konseyi üyeliğini reddeden Harmancık, sıkıyönetim mesajlarının hazırlanması, atama listelerinin oluşturulması çalışmasında da bulunmadığını ileri sürdü.

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar'a darbe gecesi, sıkıyönetim bildirisini, "Komutanım siz bizim başımıza geçin, televizyona çıkın, bunu okuyun halk da yatışır ve inanır." diyerek okutmak istediği ortaya çıkan Harmancık, bu iddiayı kabul etmedi.

Firari Adil Öksüz ile Ankara Konutkent'teki bir villada düzenlenen darbeye hazırlık toplantılarına katıldığı belirtilen ve evde parmak izine rastlanan Harmancık, bunu, "Eğer bu parmaklar o evin içine gidip iz koyduysa ben burada kafama sıkarım." diyerek reddetti.

Darbenin merkezine yemeğe gitmiş

Davanın perşembe günü yapılan duruşmasında hakim karşısına çıkan eski Kara Kuvvetleri Komutanlığı Kurumsal Dönüşüm Şube Müdürü Kurmay Albay Muzaffer Düzenli'ye, Akıncı Üssü'nde bulunduğu sırada kamera kayıtlarından elde edilen fotoğrafları gösterildi.

Görev yeri olmamasına rağmen 15 Temmuz akşamı neden Akıncı'da bulunduğu da sorulan Düzenli, "Akıncı'ya iş yemeği meselesiyle çağrıldım. Ahmet Özçetin adına aradığını söyleyen bir binbaşı tarafından çağrıldım, gittim. Akıncı davasında ayrıntılı şekilde anlatacağım." demekle yetindi.

Darbeciler tarafından kurulan "WhatsApp" grubundan çeşitli talimatlar verdiği ortaya çıkan Düzenli, hakim karşısında, "Öyle yazışmalarım yok. O yazışmaların telefonumda yapılıp yapılmadığının tespit edilmesini talep ediyorum." savunmasını yaptı.

İstanbul'daki olayları organize ederek çeşitli emirler verdiği tespit edilen Düzenli, hakkındaki iddiaları reddetti.

Güvercinlik Kışlası'nı ele geçirdi, "Darbede yer almadım" dedi

Güvercinlik Kışlası'nın komutasını ele geçiren ve Kara Havacılık'taki darbeye hazırlık toplantılarına katılan eski Güvercinlik Kara Havacılık Okul Komutanı Tuğgeneral Ünsal Coşkun, darbe girişimi planlaması ve uygulamasında yer almadığını öne sürdü.

28. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığından darbe gecesi personel ve zırhlı araçların kışladan çıkış talimatını veren eski 28. Mekanize Tümen Komutanlığı Kurmay Başkanı Kurmay Yarbay Savaş Kabaklı da hakkındaki iddiaları reddetti. Ankara Altınpark'ta darbeye hazırlık toplantılarına katılan Kabaklı, darbe girişimine yönelik hiçbir toplantı ya da planlamaya katılmadığını, sözde Yurtta Sulh Konseyi içerisinde yer almadığını savundu.

Görüntülerini inkar etti

Davanın dün yapılan duruşmasında ise Genelkurmay Karargahı'nda sivillere ateş açma anı güvenlik kameralarına yansıyan sanık eski Genelkurmay 1. İstihbarat Analiz Değerlendirme Daire Başkanı Tuğamiral Sinan Sürer hakim karşısına çıktı.

Sürer, "Eğer ateş ettiğime dair görüntüleri getirirseniz hem üzerime atılı bütün suçları kabul ederim hem de kafama sıkarım." diyerek, hakkındaki görüntüleri inkar etti.

<br class="k-br" />

Sivilleri vurmadığını iddia eden Sürer, koruma refleksi gereği silahını doğrulttuğunu ileri sürdü. Ateş açtığı anın görüntülerini televizyonda izlediğini bildiren Sürer, bunların gerçekleri yansıtmadığını iddia etti.

Bunun üzerine Mahkeme Başkanı Oğuz Dik, sanığa sivillere ateş açtığı sırada güvenlik kameralarına yansıyan görüntülerden elde edilen fotoğrafları gösterdi.

<br class="k-br" />

Sanık Sürer ise bunun üzerine şu ifadeleri kullandı:

"Kesinlikle ateş etmedim. Tamamen korunma refleksiyle silahımı tuttum. Bu hengamede 'Gidin buradan.' diye bağırdığımı hatırlıyorum. Tekme atmam da söz konusu değildir. Refleks gereği caydırma maksadıyla vurmuş olabilirim. Yaralı birine, kaldı ki böyle biri de yoktu, böyle bir muamelede bulunmam karakterime sığmaz. O gecenin hiçbir anında silah kullanmadım, elimde silahın olması, ateş ettim manasına gelmez. Her türlü incelemenin yapılması durumunda vurulan şahıslara isabet eden mermilerin benim silahıma ait olmadığı gerçeği ortaya çıkacaktır. Eğer ateş ettiğime dair görüntüleri getirirseniz hem üzerime atılı bütün suçları kabul ederim hem de kafama sıkarım. Bu kadar da eminim kendimden."

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
ÇOK OKUNANLAR
ARŞİV ARAMA
PUAN DURUMU TÜMÜ
GÜNÜN KARİKATÜRÜ TÜMÜ
Günün çizgisi
ANKET TÜMÜ