USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000
Siyaset

Cumhurbaşkanı Sözcüsü Kalın'dan ABD ve Rusya Federasyonu'na çağrı

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, "Hem 17 Ekim anlaşmasının muhatabı olan Amerika Birleşik Devletleri'ne hem de 22 Ekim Soçi Anlaşmasının muhatabı olan Rusya Federasyonu'na bu anlaşmaların gereğini yerine getirmeleri çağrımızı yeniliyoruz." dedi.

Cumhurbaşkanı Sözcüsü Kalın'dan ABD ve Rusya Federasyonu'na çağrı
19-11-2019 23:37
Google News
Ankara

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde yapılan Kabine Toplantısı devam ederken açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın takdim konuşmasında ABD ziyaretine ilişkin değerlendirme yaptığını söyleyen Kalın, toplantıda ayrıca TBMM'de devam eden bütçe görüşmelerinin ele alındığını, Suriye, güvenlik, terörle mücadele, Güvenli Bölgesinin kurulması, mültecilerin yerlerine geri gönderilmesi, İdlib'deki gelişmeler ile yaklaşan NATO Zirvesi'nin de gündemde yer aldığını belirtti.

Toplantıda, güvenlikle ilgili İçişleri, Dışişleri, Milli Savunma Bakanlıkları ile MİT Başkanlığının sunum yaptığını aktaran Kalın, Ticaret Bakanlığı ile Tarım ve Orman Bakanlığının da sunumları olduğunu dile getirdi.

ABD ziyareti

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, ABD ziyaretine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Kalın, "Ziyaretin bizim açımızdan başarıyla neticelendiğini ifade etmek isteriz çünkü bu vesileyle Cumhurbaşkanımız Türkiye'nin tezlerini açık, net bir şekilde ortaya koymuştur ve oradan çıkan tablo Türkiye olmadan Suriye'de ve bölgede oyun kurmanın mümkün olmadığı, olmayacağı gerçeğidir." diye konuştu.

Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ABD Başkanı Donald Trump ile yaptığı görüşmede ikili konuların etraflı bir şekilde ele alındığına değinen Kalın, "S-400 konusundan F-35'lere, Patriotlar meselesinden savunma sanayisinde iş birliğine, Kongre'deki siyasi gündemden 100 milyar dolarlık ticaret hacmine kadar geniş yelpazede bu konular etraflı bir şekilde, açık ve samimi bir biçimde bu görüşmelerde ele alınmıştır." bilgisini paylaştı.

Erdoğan'ın 5 senatörle yaptığı görüşmede de Türkiye'nin tezleri, pozisyonu, endişeleri, güvenlik kaygıları ve beklentilerinin açık ve net bir şekilde ifade edildiğini vurgulayan Kalın, "Dolayısıyla ziyaret öncesinde işte 'radikal bir kopuş olacak, kriz olacak' beklentilerini boşa çıkartan bir tablonun ortaya çıktığını söyleyebiliriz." ifadesini kullandı.

Türkiye'nin hem ABD hem de diğer ülkelerle ilişkilerinin temel prensibinin belli olduğuna dikkati çeken Kalın, "Egemenlik hakları çerçevesinde eşit aktör ilişkisini esas alan bir ilişki söz konusudur. Burada karşılıklı çıkarların korunması ve karşılıklı saygıyı esas alan bir ilişki modelitesi bizim sadece Amerika Birleşik Devletleri ile değil dünyanın diğer ülkeleriyle de dış politikadaki ilişkilerimizin temel prensibini oluşturmaktadır." değerlendirmesinde bulundu.

Bu hususun altını özellikle çizmek istediğini belirten Kalın, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Zaman zaman bununla ilgili birtakım spekülasyonlar yapılıyor. Türkiye'nin özellikle Barış Pınarı Harekatı ile elde ettiği başarıyı gölgelemeye dönük birtakım dezenformasyon faaliyetlerinin, çarpıtma çabalarının hala devam ettiğini de maalesef üzüntüyle izliyoruz. Türkiye Cumhuriyeti'nin kendi imkan ve kabiliyetleriyle gerçekleştirdiği bu harekat bizim yakın tarihimizin en önemli hadiselerinden bir tanesidir. İleride inşallah bugünler yazıldığı zaman tarihçiler bu harekat sayesinde ve bundan önce yapılan Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekatlarıyla Suriye'nin kuzeyinde ve sınırımızın güneyinde kurulmak istenen terör koridoruna ve terör devletine çok ciddi bir darbe vurulduğunu mutlaka yazacaklardır. Dolayısıyla burada bu harekatın başarısını ve sonrasında elde ettiğimiz stratejik mevzileri gölgeleyecek spekülasyonlardan uzak durulması gerekiyor. Amerika ziyareti de Sayın Cumhurbaşkanımızın bu tespitleri ve bu kazanımları da teyit eden bir netice doğurmuş ve tabloda bu şekilde ilerlemeye devam etmektedir."

NATO Zirvesi

Kalın, 3-4 Aralık'ta Londra'da NATO zirvesi gerçekleştirileceğini ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu zirveye katılacağını hatırlatarak, şöyle devam etti:

"Burada özellikle NATO ile ilgili birçok tartışmaların yapıldığı, NATO'nun beyin ölümünün gerçekleştiği, ittifakın çatırdamaya başladığı, müttefiklerin birbirleriyle uyum içinde hareket etmediği, külfet paylaşımının yapılmadığı şeklinde bir takım tespitlerin, değerlendirmelerin, şikayetlerin hatta suçlamaların olduğu bir ortamda Sayın Cumhurbaşkanımız da NATO Zirvesi'ne ciddi bir hazırlık yaparak gidecek ve burada NATO'nun misyonu, vizyonu, 21'inci yüzyıldaki konumu, bundan sonraki faaliyetleri, tehdit algısı ile ilgili önemli mesajlar verecekler."

Konuya ilişkin hazırlıkların başladığını aktaran Kalın, şunları kaydetti:

"Türkiye NATO'nun güçlü önemli bir müttefiki olarak ittifakın temel prensiplerine bağlıdır. Fakat bizim bunun ötesinde NATO'nun 21'inci yüzyıldaki konumu, pozisyonu, öncelikleri konularında da bir zihni berraklık içerisinde olmamız gerekiyor. Yakın dönemde özellikle bu konuda bir karışıklığın olduğunu, karmaşıklığın olduğunu hepimiz görüyoruz. Yapılan açıklamalar da bu karışık tabloyu daha da karmaşık hale getiriyor. Bu zirvenin NATO'nun geleceğine ilişkin daha belirgin, daha berrak, daha aydınlık bir tablonun ortaya çıkmasına vesile olacağını biz ümit ediyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımız da bu çerçevede hazırlıklarını yürütmekte."

İbrahim Kalın, NATO zirvesi marjında Türkiye, Fransa, Almanya ve İngiltere liderlerinin katılımıyla Dörtlü Zirve yapılacağına da işaret etti.

Zirvenin ön hazırlık toplantısını İstanbul'da yaptıklarını hatırlatan Kalın, "O zirvede de hem bu ülkelerle ikili ilişkilerimizi hem Türkiye'nin genel olarak Avrupa coğrafyasıyla olan ilişkisini hem de Suriye, terörle mücadele, Irak, İran ve diğer konuları Libya da dahil olmak üzere ele almayı planlıyoruz. Avrupalı mevkidaşlarımızın önerisi bu zirvenin sadece bir defalığına değil daha düzenli bir şekilde yapılması yönünde. Bunu tabii liderler de kendi aralarında görüşerek bir karara bağlayacaklar ama prensipte böyle bir platformun etkin bir şekilde kullanılmasının biz de iyi olacağı kanaatindeyiz." değerlendirmesinde bulundu.

Suriye meselesi

Kalın, Barış Pınarı Harekatı'nda Türkiye'nin askeri birliklerinin ve Türkiye'nin desteğiyle ve kontrolüyle ilerleyen Suriye Milli Ordusu unsurlarının Tel Abyad, Rasulayn, diğer bölgelerde güvenlik ve istikrar çalışmalarına devam ettiğini, insani yardımları da muhtaçlara ilettiğini ifade etti.

Sahada birçok zorluğun olduğunu bildiren Kalın, şu bilgileri verdi:

"Zaman zaman tahriklerin ve tacizlerin olduğunu hep birlikte görüyoruz. Burada tabii biz hem 17 Ekim anlaşmasının muhatabı olan Amerika Birleşik Devletleri'ne hem de 22 Ekim Soçi Anlaşmasının muhatabı olan Rusya Federasyonu'na bu anlaşmaların gereğini yerine getirmeleri çağrımızı yineliyoruz. Çünkü burada barış ve istikrarın sağlanması herkesin faydasına olacaktır. Terör unsurlarının yaptığı intihar saldırılarının, taciz atışlarının, özellikle sivillere yönelik baskılarının kabul edilebilir hiçbir tarafı yoktur. Bunları durdurmak Rusya ve Amerika Birleşik Devletleri tarafının tasarrufundadır, mesuliyetindedir."

İlgili kurumların Suriye'nin farklı yerlerine insani yardımları ulaştırdıklarını anlatan İbrahim Kalın, "Harekat başlamadan önce ve harekat esnasında dile getirilen oradaki azınlıkların, Kürtlerin, dini azınlıkların, Hristiyanların hedef alınacağı şeklindeki kehanetlerinin hiçbirisinin doğru olmadığı açık ve net bir şekilde ortaya çıkmıştır. Daha önce de zaten bizim hem Zeytin Dalı Harekatı'nda hem Fırat Kalkanı harekatında geçmişte yaptıklarımız son derece açık ve nettir, özellikle insani yardımlar ve insani konularda askerlerimizin ne kadar hassas olduğu görülmüştür. Hamdolsun Barış Pınarı Harekatı'nda da aynı tablo açık ve net bir şekilde iftihar duyacağımız bir şekilde ortaya çıkmıştır." diye konuştu.

İdlib'deki durum

İdlib'deki durumun hassasiyetini koruduğunu ve Rus makamlarıyla bu konudaki görüşmelerin devam ettiğini aktaran Kalın, "Burada yine Rus makamlarının üzerine ciddi bir mesuliyet, sorumluluk düştüğünü ifade etmek isterim. Çünkü orada İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi çerçevesinde yaptığımız anlaşma hala bakidir ve mevcut statükonun korunması İdlib'de yeni bir insani krizin yaşanmasının önlenmesi açısından büyük önem arz etmektedir." dedi.

Türkiye'nin bölgede 12 askeri gözlem noktası bulunduğunun altını çizen Kalın, şunları söyledi:

"Bunların güvenliği açısından da bu 12 askeri gözlem noktasının koruduğu sivillerin yaşam haklarının muhafaza edilmesi açısından da Rejim'in tahriklerinin ve tacizlerinin mutlaka engellenmesi gerekiyor. Bu konuda Rusya tarafına da bir sorumluluk düştüğünü özellikle ifade etmek istiyorum aksi halde orada yeni bir kaos, yeni bir göç dalgası yeni bir insani kriz, yeni bir insani dram anlamına gelecektir. Umarız bu konuda da Rus mevkidaşlarımız gerekli çalışmaları vakit kaybetmeden hızlı bir şekilde yaparlar. Şunun altını özellikle çizmek istiyorum, biz İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi Mutabakatına bağlıyız bunun gereklerini yerine getiriyoruz. Oradaki askeri gözlem noktalarımızla ilgili de herhangi bir değişiklik söz konusu değildir."

Kalın, "Batı Şeria'da, Kudüs'te, Gazze'de veya başka bir yerde Filistin topraklarının işgal edilmesini hiçbir şekilde kabul etmediğimizi ve Filistin halkı özgürleşene kadar, iki devletli çözüm hayata geçirilene kadar da Filistin halkının haklı ve meşru davasında onların yanında olacağımızı ifade etmek istiyorum." açıklamasında bulundu.

Kalın, ABD'nin yasa dışı Yahudi yerleşimleri kararına ilişkin, "Uluslararası hukuku ve Filistinlilerin hakkını ayaklar altına alan açıklamayı reddediyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

Kalın, "S-400 konusunda geri adım atmak söz konusu değil. Bu, imzası atılmış, tamamlanmış bir anlaşmadır. S-400'lerin Mevcut NATO savunma sistemine bizde ya da bölgemizde bulunan NATO hava savunma sistemlerine bir tehdit oluşturması söz konusu değil." dedi.

Kalın, siyanür satışına ilişkin, "Erişimin, satışın kontrol altına alınması, ayrıca bir takip sisteminin kurulmasına dönük çalışma yapılacak." diye konuştu.

Kalın, Gümüşhane'deki Dipsiz Göl'e ilişkin, "Bu tür tarihi ve doğal değerleri ortadan kaldırmaya dönük hareketleri toleransla karşılamamız mümkün değil." ifadesinde bulundu.

Kaynak: AA

dikGAZETE.com
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
ÇOK OKUNANLAR
ARŞİV ARAMA
PUAN DURUMU TÜMÜ
GÜNÜN KARİKATÜRÜ TÜMÜ
Günün çizgisi
ANKET TÜMÜ