Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yeni kabineye ilişkin, "Şuanda zaten yine bir kısmı çok daha farklı görevlerde aslında istihdam ediliyor, istihdam edilecek. Yani bakan olmayabilir, partinin bazı yetkili kurullarında yer alır, bir kısmı parlamentoda yer alır. Yani siyasette kimse boşta kalmaz" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-Moon, İstanbul’da gerçekleştirilen Dünya İnsani Zirvesi’nin sona ermesinin ardından ortak basın toplantısı düzenledi. Toplantının ardından her iki lider gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-Moon, konuşmasına Türkçe selamlayarak başladı. ‘Merhaba değerli katılımcılar, hepiniz hoş geldiniz’ diyerek sözlerine başlayan Ban Ki-Moon’un bu jesti katılımcılardan büyük alkış aldı.
Ban Ki-Moon’un yaptığı konuşmanın ardından soruları yanıtlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, yapılan zirvenin ardından nasıl bir yol çizileceği ve bu zirvenin sonraki süreçlerde devam edip etmeyeceği şeklindeki soru üzerine, “Bu işin koordinatörlüğü Birleşmiş Milletler’de. Bizler şuanda bu işin dertlisi olarak bu işin takipçisi olmaya Türkiye olarak devam edeceğiz. Türkiye dünyadaki donör ülkeler arasında şuanda ilk üçün içerisinde yer alıyor; ABD, Türkiye, İngiltere. Milli gelire oranla baktığımız zaman Türkiye donör ülkeler arasında birinci sırada yer alıyor. Biz bu süreci aynı kararlılıkla bundan sonra da devam ettireceğiz. Tabi BM’nin bunu sürekli gündeminde tutması bize şunu sağlayacaktır; bir defa bütün gelişmiş ülkeler başta olmak üzere G7 ülkelerinin Sayın Şansölye dışında burada olmayışı bana göre de olmayışı üzüntü vericidir. Bunu G7 ülkelerinin yakın takibe alması gerekir. Bu kadar imkanlar, bu kadar güç var ve bu imkanı, bu gücü en azından düşüncelerinizle ne gibi katkılarda bulunuruz, bunları buralarda ortaya koymak suretiyle diğer ülkeleri de teşvik etmek herhalde gelişmiş ülkelerin en önemli görevi arasında olsa gerek” dedi.
“TEMENNİM ODUR Kİ BM’DE BUNUN YAKIN TAKİPÇİSİ OLACAKTIR”
Konuşmasını Afrika seyahatlerini örnek göstererek sürdüren Erdoğan, “Çünkü Afrika ülkelerini dolaşırken benim gördüğüm oradaki hal, oradaki tablo vicdan, vicdan, vicdan diyor. Ben geçen ay üç tane Afrika ülkesini dolaştım. Şimdi önümüzdeki hafta üç tane Afrika ülkesini ziyarete gidiyorum. Oraları dolaşacağım ama sadece turistik seyahat yapmak için değil, bugüne kadar oralarda neler yaptık, onların şuandaki durumu nedir, onları görmek için gidiyorum. Bundan sonra oralarda neler yapacağız, onları tespit etmek için gidiyorum. Basit bir turistik seyahat olsun diye değil. Çünkü elimizdeki gücün, elimizdeki imkanın en az gelişmiş ülkeler noktasında onlara bizim de el atmamızı, tutup onları da kaldırmamızı, onların süratle kalkınmasına vesile olmamızı gerektiriyor. Bu bizim insani görevimizdir, bundan sonraki süreçte Türkiye olarak biz bunu devam ettireceğiz. Temennim odur ki BM’de bunun yakın takipçisi olacaktır. Başta Güvenlik Konseyi, bundan da öteye gidiyorum daimi üyeler” diye konuştu.
“Savaş durmadan yapılan insani yardım ne kadar devam edebilir?” şeklindeki soru üzerine Erdoğan, “Şüphesiz ki savaş durmadan insani yardımların yine faydası var. Fakat tabi ki bu tür yardımların fizibıl hale gelebilmesi başka bir şey ve yaptıklarınızın kaybolması başka bir şey. İşte kendimizden örnek verdik. Sadece bizim faturalı yardımlarımız ülkemizde 10 milyar doları aştı. Ama STK’larla beraber bir o kadar da yapılan yardımlar var. Şimdi bu insanlar nerede kalıyor, çadırlarda kalıyor. Bir de değişik şehirlerimize dağılmış vaziyette kalıyor. Sadece şu İstanbul’da şuanda Suriyeli ve Iraklı olmak üzere 500 bin kişi var. Diğer 2.5 milyon değişik şehirlere dağılmış, bunun 280 bini sadece 26 tane çadır kent ve konteynır kenttedir. Böyle bir durum var” dedi.
“SURİYE’NİN KUZEYİNDE BİR BÖLGE KURULMASI TEKLİFİMİZ VAR”
Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyinde güvenli bölge kurulması teklifini hatırlatan Erdoğan, “Fakat şunu açık ve net söylemem lazım; terörden arındırılmış güvenli bölge olarak Suriye’nin kuzeyinde bir bölge kurulması teklifimiz var Türkiye olarak. Ve orada yeniden bir şehir inşa edelim diyoruz. Ve inşa edeceğimiz bu şehre Suriye’den göç etmek isteyenleri yerleştirelim, Türkiye’de kamplarda yaşayanları oraya yerleştirelim. Bunu dünyadaki gelişmiş ülkelerin liderleriyle görüştüm. Fakat herkeste şu endişe var. Bunun güvenliği ne olacak. Bende diyorum ki şuanda uçuşa yasak bölge ilan ederiz ve BM burada gerekli güvenlik tedbirleri alır. Hatta gerekirse NATO’yu devreye sokmak suretiyle buraların güvenliği temin edilir. Yeter ki biz terör örgütlerinden korkmayalım ve tümünün üzerine korkusuzca gidelim. Eğer biz teröristler kadar cesur değilsek insanlığın bağımsızlık mücadelesini veremeyiz” dedi.
“TÜRKİYE LÜTUF BEKLEMİYOR. AMA BİZ DÜRÜSTLÜK BEKLİYORUZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’ye yapılacak yardımlarla ilgili gelinen son nokta zirvede ele alındı mı?” sorusuna ise, “Dünya İnsani Zirvesi aslında AB veyahut göç konularını önceleyen bir zirve olarak öne çıkmadı. Fakat ikili görüşmelerimizde bazı liderlerle konuyu görüştük. Bunlardan bir tanesi de tabi ki Sayın Şansölye idi. Ve bildiğiniz gibi bu para ile ilgili konuyu Türkiye’ye verilecek 2016 yılı için 3 milyar avro, 2017 için 3 milyar avro destek konusu benim ilk görüşmelerimde verilen bir söz idi. Hangisi idi 3 milyar avro. Daha sonra Sayın Davutoğlu’nun yaptığı görüşmelerde 2017-2018 için bir 3 milyar avro verilmesi gündeme geldi. Fakat şuana kadar baktığımızda bu desteklerin söz verildiği gibi yürümediğini görüyoruz. Temmuz ayına kadar 1 milyar avronun verileceği istikametinde dün arkadaşlarımdan bana bir bilgi geldi. Tabi daha önce ben yetkililere şunu söyledim; yani sizler bu desteği verseniz de vermeseniz de, çünkü bu destek Türkiye’ye gelmiyor. Bu destek kamplardaki bizim Suriyelilere, sığınmacılara, mültecilere verilen destektir. Onların şartlarını daha da iyiye götürmeye yönelik desteklerdir. Türkiye lütuf beklemiyor. Ama biz dürüstlük bekliyoruz” yanıtını verdi.
“TÜRKİYE’YE KARŞI HALA KRİTER KOYUYORSANIZ KUSURA BAKMAYIN”
Erdoğan, “Türkiye kriterleri yerine getirecek, ne yerine getirecek Türkiye? Eğer sizin Türkiye’den kriter dediğiniz bu çadırlarda, bu konteynır kentlerde Avrupa’ya gitmek üzere bekleyen veya gidebilecek insanların oralara gidişlerini engellemek suretiyle AB’ye, AB üyesi ülkelere bu konuda gayet önemli bir destek sağlayan Türkiye’ye karşı hala kriter koyuyorsanız kusura bakmayın. Bu bir yere kadar tahammül edilir, bir yere kadar çekilir. Bir yere kadar çekildikten sonra da Türkiye nihai kararını verir ve nihai karanını verdikten sonra da kusura bakmayın ondan sonra da siz düşünün deriz” diye konuştu.
“GÖRÜŞMELERDE NETİCE ALINDI ALINDI, ALINMADIĞI TAKDİRDE KUSURA BAKMASINLAR”
Geri kabul anlaşmasına dikkat çeken Erdoğan, “Vize meselesinde ben mesela soruyorum. Latin Amerika ülkelerine şuanda Schengen vizesi noktasında Türkiye’den istenen şartlar isteniyor mu? Sordum. Böyle bir şey yok. Ve onlar rahatlıkla giriyorlar Türkiye’den siz müzakereci bir ülke olması hasebiyle, aynı zamanda Gümrük Birliği’ne dahil bir ülkeden bu tür şeyleri neden istiyorsunuz? İşte buralarda hep soru işaretleri var. Bunları benim milletim biliyor. Onun içinde şuanda 1 Haziran itibariyle geri kabul anlaşmasına yönelik bir adım vardı, 30 Haziran itibariyle de vize noktasındaki adım atılacak. Eğer şuanda bu konuyla ilgili arkadaşlarımız görüşmeleri yapacaklar. Ve bu görüşmelerde netice alındı alındı, alınmadığı takdirde kusura bakmasınlar bu Türkiye Cumhuriyeti’nin parlamentosundan geri kabul anlaşmasına yönelik, geri kabul sürecine yönelik adım atılmasına ait karar yasaldır. Bize iki de bir kriter dayatmasınlar. Çünkü burası Türkiye” dedi.
“KABİNEDE 9 ARKADAŞIMIZIN DEĞİŞİMİ SÖZ KONUSU OLDU”
Oluşturulan yeni kabineye ilişkin soruları da değerlendiren Erdoğan, “Özellikle bugün Türkiye Cumhuriyeti’nin yeni tablosuyla alakalı olarak gece geç saatlere kadar Sayın Başbakanın getirmiş olduğu liste üzerinde çalışmalarımı yaptım. Bu sabahta onayımı verdim. Ve kabinede 9 arkadaşımızın değişimi söz konusu oldu. Tabi bugüne kadar bu hizmeti vermiş olan arkadaşlarıma şahsım ve milletim adına çok çok teşekkür ediyorum. Kurucusu olduğum bir partide bu arkadaşlarımızın birçoğuyla beraber yürüdük. Şuanda zaten yine bir kısmı çok daha farklı görevlerde aslında istihdam ediliyor, istihdam edilecek. Yani bakan olmayabilir, partinin bazı yetkili kurullarında yer alır, bir kısmı parlamentoda yer alır. Yani siyasette kimse boşta kalmaz. Yeter ki azmi olsun, yeter ki kararlılığı olsun, yeter ki olaya sıradan parti mensubu olarak değil, bir dava adamı olarak baksın. Böyle baktığı zaman zaten bu ülkeye hizmette inanıyorum ki kendilerine de bir görev düşecektir. Tabi buradaki anlayış adama iş mantığıyla değil, işe adam mantığı ile yaklaşmaktır. Sayın Başbakan bu yaklaşım tarzıyla bir liste önümüze getirdiler ve o liste üzerinde çalışmamı yaptım. Daha sonra kendileriyle sabah bir istişarem oldu ve bu istişareden sonra da onayımı verdim, kendileri de süratle kabineyi açıkladılar. Kabineyi açıkladıktan sonra grup konuşmalarını yaptılar, ardından merkez yürütme kurulunu açıkladılar. Nitekim bakan olamayan bazı arkadaşların şimdi merkez yürütme kurulunda görev aldıklarını gördüm. Demek ki bu noktada istihdam edilme alanları mevcut. Bundan sonra daha farklı birimlerde de istihdam edilme şansları muhakkak olacaktır ve ülkemiz bu yeni süreci yeni kabineyle inşallah yürüyüşe devam diyerek süratle çok daha farklı bir heyecanla yürüteceğine inanıyorum ve yeni kabineye başarılar diliyorum. Yarın ilk Bakanlar Kurulu toplantısını da Beştepe’de gerçekleştireceğiz. Orada da şuanda okunmakta olan hükümet programını da birlikte bir değerlendirme imkanımız olacak. İç- dış terörle mücadelede neler yapacağız, bunları değerlendirme imkanımız olacak ve ekonomide ne gibi adım atacağımız konularını değerlendirme imkanımız olacak. Ülkemiz için milletimiz için hayırlı olsun diyorum” dedi.
(İHA)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-Moon, İstanbul’da gerçekleştirilen Dünya İnsani Zirvesi’nin sona ermesinin ardından ortak basın toplantısı düzenledi. Toplantının ardından her iki lider gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-Moon, konuşmasına Türkçe selamlayarak başladı. ‘Merhaba değerli katılımcılar, hepiniz hoş geldiniz’ diyerek sözlerine başlayan Ban Ki-Moon’un bu jesti katılımcılardan büyük alkış aldı.
Ban Ki-Moon’un yaptığı konuşmanın ardından soruları yanıtlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, yapılan zirvenin ardından nasıl bir yol çizileceği ve bu zirvenin sonraki süreçlerde devam edip etmeyeceği şeklindeki soru üzerine, “Bu işin koordinatörlüğü Birleşmiş Milletler’de. Bizler şuanda bu işin dertlisi olarak bu işin takipçisi olmaya Türkiye olarak devam edeceğiz. Türkiye dünyadaki donör ülkeler arasında şuanda ilk üçün içerisinde yer alıyor; ABD, Türkiye, İngiltere. Milli gelire oranla baktığımız zaman Türkiye donör ülkeler arasında birinci sırada yer alıyor. Biz bu süreci aynı kararlılıkla bundan sonra da devam ettireceğiz. Tabi BM’nin bunu sürekli gündeminde tutması bize şunu sağlayacaktır; bir defa bütün gelişmiş ülkeler başta olmak üzere G7 ülkelerinin Sayın Şansölye dışında burada olmayışı bana göre de olmayışı üzüntü vericidir. Bunu G7 ülkelerinin yakın takibe alması gerekir. Bu kadar imkanlar, bu kadar güç var ve bu imkanı, bu gücü en azından düşüncelerinizle ne gibi katkılarda bulunuruz, bunları buralarda ortaya koymak suretiyle diğer ülkeleri de teşvik etmek herhalde gelişmiş ülkelerin en önemli görevi arasında olsa gerek” dedi.
“TEMENNİM ODUR Kİ BM’DE BUNUN YAKIN TAKİPÇİSİ OLACAKTIR”
Konuşmasını Afrika seyahatlerini örnek göstererek sürdüren Erdoğan, “Çünkü Afrika ülkelerini dolaşırken benim gördüğüm oradaki hal, oradaki tablo vicdan, vicdan, vicdan diyor. Ben geçen ay üç tane Afrika ülkesini dolaştım. Şimdi önümüzdeki hafta üç tane Afrika ülkesini ziyarete gidiyorum. Oraları dolaşacağım ama sadece turistik seyahat yapmak için değil, bugüne kadar oralarda neler yaptık, onların şuandaki durumu nedir, onları görmek için gidiyorum. Bundan sonra oralarda neler yapacağız, onları tespit etmek için gidiyorum. Basit bir turistik seyahat olsun diye değil. Çünkü elimizdeki gücün, elimizdeki imkanın en az gelişmiş ülkeler noktasında onlara bizim de el atmamızı, tutup onları da kaldırmamızı, onların süratle kalkınmasına vesile olmamızı gerektiriyor. Bu bizim insani görevimizdir, bundan sonraki süreçte Türkiye olarak biz bunu devam ettireceğiz. Temennim odur ki BM’de bunun yakın takipçisi olacaktır. Başta Güvenlik Konseyi, bundan da öteye gidiyorum daimi üyeler” diye konuştu.
“Savaş durmadan yapılan insani yardım ne kadar devam edebilir?” şeklindeki soru üzerine Erdoğan, “Şüphesiz ki savaş durmadan insani yardımların yine faydası var. Fakat tabi ki bu tür yardımların fizibıl hale gelebilmesi başka bir şey ve yaptıklarınızın kaybolması başka bir şey. İşte kendimizden örnek verdik. Sadece bizim faturalı yardımlarımız ülkemizde 10 milyar doları aştı. Ama STK’larla beraber bir o kadar da yapılan yardımlar var. Şimdi bu insanlar nerede kalıyor, çadırlarda kalıyor. Bir de değişik şehirlerimize dağılmış vaziyette kalıyor. Sadece şu İstanbul’da şuanda Suriyeli ve Iraklı olmak üzere 500 bin kişi var. Diğer 2.5 milyon değişik şehirlere dağılmış, bunun 280 bini sadece 26 tane çadır kent ve konteynır kenttedir. Böyle bir durum var” dedi.
“SURİYE’NİN KUZEYİNDE BİR BÖLGE KURULMASI TEKLİFİMİZ VAR”
Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyinde güvenli bölge kurulması teklifini hatırlatan Erdoğan, “Fakat şunu açık ve net söylemem lazım; terörden arındırılmış güvenli bölge olarak Suriye’nin kuzeyinde bir bölge kurulması teklifimiz var Türkiye olarak. Ve orada yeniden bir şehir inşa edelim diyoruz. Ve inşa edeceğimiz bu şehre Suriye’den göç etmek isteyenleri yerleştirelim, Türkiye’de kamplarda yaşayanları oraya yerleştirelim. Bunu dünyadaki gelişmiş ülkelerin liderleriyle görüştüm. Fakat herkeste şu endişe var. Bunun güvenliği ne olacak. Bende diyorum ki şuanda uçuşa yasak bölge ilan ederiz ve BM burada gerekli güvenlik tedbirleri alır. Hatta gerekirse NATO’yu devreye sokmak suretiyle buraların güvenliği temin edilir. Yeter ki biz terör örgütlerinden korkmayalım ve tümünün üzerine korkusuzca gidelim. Eğer biz teröristler kadar cesur değilsek insanlığın bağımsızlık mücadelesini veremeyiz” dedi.
“TÜRKİYE LÜTUF BEKLEMİYOR. AMA BİZ DÜRÜSTLÜK BEKLİYORUZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’ye yapılacak yardımlarla ilgili gelinen son nokta zirvede ele alındı mı?” sorusuna ise, “Dünya İnsani Zirvesi aslında AB veyahut göç konularını önceleyen bir zirve olarak öne çıkmadı. Fakat ikili görüşmelerimizde bazı liderlerle konuyu görüştük. Bunlardan bir tanesi de tabi ki Sayın Şansölye idi. Ve bildiğiniz gibi bu para ile ilgili konuyu Türkiye’ye verilecek 2016 yılı için 3 milyar avro, 2017 için 3 milyar avro destek konusu benim ilk görüşmelerimde verilen bir söz idi. Hangisi idi 3 milyar avro. Daha sonra Sayın Davutoğlu’nun yaptığı görüşmelerde 2017-2018 için bir 3 milyar avro verilmesi gündeme geldi. Fakat şuana kadar baktığımızda bu desteklerin söz verildiği gibi yürümediğini görüyoruz. Temmuz ayına kadar 1 milyar avronun verileceği istikametinde dün arkadaşlarımdan bana bir bilgi geldi. Tabi daha önce ben yetkililere şunu söyledim; yani sizler bu desteği verseniz de vermeseniz de, çünkü bu destek Türkiye’ye gelmiyor. Bu destek kamplardaki bizim Suriyelilere, sığınmacılara, mültecilere verilen destektir. Onların şartlarını daha da iyiye götürmeye yönelik desteklerdir. Türkiye lütuf beklemiyor. Ama biz dürüstlük bekliyoruz” yanıtını verdi.
“TÜRKİYE’YE KARŞI HALA KRİTER KOYUYORSANIZ KUSURA BAKMAYIN”
Erdoğan, “Türkiye kriterleri yerine getirecek, ne yerine getirecek Türkiye? Eğer sizin Türkiye’den kriter dediğiniz bu çadırlarda, bu konteynır kentlerde Avrupa’ya gitmek üzere bekleyen veya gidebilecek insanların oralara gidişlerini engellemek suretiyle AB’ye, AB üyesi ülkelere bu konuda gayet önemli bir destek sağlayan Türkiye’ye karşı hala kriter koyuyorsanız kusura bakmayın. Bu bir yere kadar tahammül edilir, bir yere kadar çekilir. Bir yere kadar çekildikten sonra da Türkiye nihai kararını verir ve nihai karanını verdikten sonra da kusura bakmayın ondan sonra da siz düşünün deriz” diye konuştu.
“GÖRÜŞMELERDE NETİCE ALINDI ALINDI, ALINMADIĞI TAKDİRDE KUSURA BAKMASINLAR”
Geri kabul anlaşmasına dikkat çeken Erdoğan, “Vize meselesinde ben mesela soruyorum. Latin Amerika ülkelerine şuanda Schengen vizesi noktasında Türkiye’den istenen şartlar isteniyor mu? Sordum. Böyle bir şey yok. Ve onlar rahatlıkla giriyorlar Türkiye’den siz müzakereci bir ülke olması hasebiyle, aynı zamanda Gümrük Birliği’ne dahil bir ülkeden bu tür şeyleri neden istiyorsunuz? İşte buralarda hep soru işaretleri var. Bunları benim milletim biliyor. Onun içinde şuanda 1 Haziran itibariyle geri kabul anlaşmasına yönelik bir adım vardı, 30 Haziran itibariyle de vize noktasındaki adım atılacak. Eğer şuanda bu konuyla ilgili arkadaşlarımız görüşmeleri yapacaklar. Ve bu görüşmelerde netice alındı alındı, alınmadığı takdirde kusura bakmasınlar bu Türkiye Cumhuriyeti’nin parlamentosundan geri kabul anlaşmasına yönelik, geri kabul sürecine yönelik adım atılmasına ait karar yasaldır. Bize iki de bir kriter dayatmasınlar. Çünkü burası Türkiye” dedi.
“KABİNEDE 9 ARKADAŞIMIZIN DEĞİŞİMİ SÖZ KONUSU OLDU”
Oluşturulan yeni kabineye ilişkin soruları da değerlendiren Erdoğan, “Özellikle bugün Türkiye Cumhuriyeti’nin yeni tablosuyla alakalı olarak gece geç saatlere kadar Sayın Başbakanın getirmiş olduğu liste üzerinde çalışmalarımı yaptım. Bu sabahta onayımı verdim. Ve kabinede 9 arkadaşımızın değişimi söz konusu oldu. Tabi bugüne kadar bu hizmeti vermiş olan arkadaşlarıma şahsım ve milletim adına çok çok teşekkür ediyorum. Kurucusu olduğum bir partide bu arkadaşlarımızın birçoğuyla beraber yürüdük. Şuanda zaten yine bir kısmı çok daha farklı görevlerde aslında istihdam ediliyor, istihdam edilecek. Yani bakan olmayabilir, partinin bazı yetkili kurullarında yer alır, bir kısmı parlamentoda yer alır. Yani siyasette kimse boşta kalmaz. Yeter ki azmi olsun, yeter ki kararlılığı olsun, yeter ki olaya sıradan parti mensubu olarak değil, bir dava adamı olarak baksın. Böyle baktığı zaman zaten bu ülkeye hizmette inanıyorum ki kendilerine de bir görev düşecektir. Tabi buradaki anlayış adama iş mantığıyla değil, işe adam mantığı ile yaklaşmaktır. Sayın Başbakan bu yaklaşım tarzıyla bir liste önümüze getirdiler ve o liste üzerinde çalışmamı yaptım. Daha sonra kendileriyle sabah bir istişarem oldu ve bu istişareden sonra da onayımı verdim, kendileri de süratle kabineyi açıkladılar. Kabineyi açıkladıktan sonra grup konuşmalarını yaptılar, ardından merkez yürütme kurulunu açıkladılar. Nitekim bakan olamayan bazı arkadaşların şimdi merkez yürütme kurulunda görev aldıklarını gördüm. Demek ki bu noktada istihdam edilme alanları mevcut. Bundan sonra daha farklı birimlerde de istihdam edilme şansları muhakkak olacaktır ve ülkemiz bu yeni süreci yeni kabineyle inşallah yürüyüşe devam diyerek süratle çok daha farklı bir heyecanla yürüteceğine inanıyorum ve yeni kabineye başarılar diliyorum. Yarın ilk Bakanlar Kurulu toplantısını da Beştepe’de gerçekleştireceğiz. Orada da şuanda okunmakta olan hükümet programını da birlikte bir değerlendirme imkanımız olacak. İç- dış terörle mücadelede neler yapacağız, bunları değerlendirme imkanımız olacak ve ekonomide ne gibi adım atacağımız konularını değerlendirme imkanımız olacak. Ülkemiz için milletimiz için hayırlı olsun diyorum” dedi.
(İHA)