İSTANBUL(AA) - Türkiye Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, TGRT Haber-Beyaz TV'nin ortak yayınında "Cumhurbaşkanı ile Seçim Özel" programında gündeme soruları yanıtladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "En son yaptırdınız bir anket var mı? Bir de kampanya sürecinde en çok 'Anketlere güvenmiyorum.' cümleniz konuşuldu." şeklindeki soruya şu yanıtı verdi:
"Anket çalışmalarını yaptırmıyoruz, dersek bu doğru olmaz. Anket çalışmalarını yaptırıyoruz. Takip de ediyoruz. Vatandaşımızın nabzını anketlerden çok daha meydanlarda tutuyorum. Halkımın sofralarına oturuyorum. Bunun yanında onlarla beraber ayakta karşılıklı elektrik alıp verme çok daha farklı... Onlarla çay içiyorum, sohbet ediyorum. 'Nasıl gidiyor?' diye sorduğumda aldığım cevaplar var. Bu cevaplarla beraber o ilin nabzını koklayabiliyorsunuz. Artık bazı kamuoyu araştırmaları maalesef sipariş üzerine yapılıyor. Şimdi değişik değişik anket çalışmaları çıktı. Sosyal medya üzerinden yapılanlar var. Telefonla yapılanlar var. Yüz yüze yapılan anketler var. Bunlara baktığınızda çok büyük çelişkiler görüyorsunuz. Oranların çok çok farklı olduğunu görüyorsunuz. Onlara takılıp kalırsanız seçim kampanyası yürütemezsiniz. Bu noktada eski seçim kampanyaların havası yok. Onun için en ideali meydanların dilidir. Meydanlara gittiğiniz de bu insanlar mecbur mu? Neden gelsin meydana? On binler geliyorsa meydanlara burada bir şey var. Ya size güveniyor, inanıyorlar, bunun için oraya geliyorlar. Ama şikayetleri de vardır, sıkıldığı yerler de vardır. Bu meydana 1 milyon 600 bin insan geliyorsa Cumhur İttifakı'nın liderlerini takdir ediyor. Seviyor. Buraya da geliyor. Biz de diyelim arkadaşlarımızla ekibimizle adaylarımızı belirlerken yüzde 100 isabet etmemiş de olabiliriz. Ben şimdi partimin genel başkanı olarak Sayın Bahçeli de partisinin genel başkanı olarak adaylarımızı belirlemede bugüne kadar yapılan yanlışlar zaten ortada, onları zaten bir kenara koymuşuz. Ama bundan sonraki süreçte de oralardan esinlenerek bu yanlışları minimize ederek çok daha vasıflı, kaliteli, bu işi götürebilecek arkadaşlarımızı artık adayımız olarak gösterdik ve bu seçime giriyoruz."
Mansur Yavaş'ın adaylığı
CHP'nin Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkan Adayı Mansur Yavaş'ın "10 puan fark attım." söylemini de değerlendiren Erdoğan, şunları kaydetti:
"Aç tavuk kendini darı ambarında sanırmış. Bu arkadaş böyle birisi. Bu arkadaş, bir defa belediye başkanlığını Ankara gibi büyükşehirde yapacak kapasitede birisi değil. Belediye başkanlığı yapmış. Nerede? Beypazarı'nda. Beypazarı nere Ankara Büyükşehir nere. Burada bir ufuk gerekiyor. Burada böyle bir ufuk yok. İki seçimi kaybetmiş. Şimdi bunu tekrar CHP öne sürmüş. Neden öne sürüyor? Sebebi şu; Bay Kemal yerini kimseye kaptırmak istemiyor. Bunu da kaybedeceğini biliyor. 'Öyle bir aday koyayım ki yarın beni zora sokmasın.' diyerek bunu öne çıkarmış vaziyette. Burada bir de dörtlü mekanizmayı çalıştırıyorlar. Bu dörtlü mekanizmanın içerisinde başta CHP, çatı bu. Onun yanında HDP var. Malum İYİ Parti var. Bir de ne yazık ki Saadet Partisi var. Bu dörtlü mekanizmayla bu işi güçlendirme gayreti içerisindeler."
"Bizim adayımız onunla mukayese edilmez"
Cumhurbaşkanı Erdoğan kendilerinin durumunun öyle olmadığını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"MHP ile AK Parti birlikte giriyoruz. Bizim adayımızın bir defa kimliği, kişiliği ve gücü onunla mukayese edilmez. Bizim adayımızın 5 dönem Kayseri gibi bir vilayette büyükşehir belediye başkanlığı var. Ondan sonra kendisini Ankara'ya çektim. Ankara'da milletvekilliği süreci başladı. Bu süreçte de biliyorsunuz devlette yönetimin tavan yaptığı yer neresidir? Çevre ve Şehircilik Bakanlığı. Yerel yönetimle Çevre Şehircilik Bakanlığı iç içedir. Bakan yaptık. Daha sonra bu yeni yönetim sistemine geçince bu defa ben Mehmet Bey'i parlamentoda bir milletvekilinin eksik olmasını istemem. Genel başkan yardımcısı olarak yanıma aldım. Genel başkan yardımcısı olarak da kendisini yerel yönetimlerden sorumlu olma görevini verdim. Mehmet Bey'in bir özelliği var. Mehmet Bey, elif gibi dürüsttür dimdiktir. Öyle bunun gibi sahte senet yaz. Ondan sonra kalk çeşitli şeylerle yargıda her şeyle artık kesinleşmiş. Böyle bir durum var. Bu zatın zaten seçim öncesi ya da seçim sonrası ne olacağı belli değil. Ankara şu anda bir belirsizlik içinde olan bir durumda."
"CHP kendine yaraşır bir Ankara adayı bulmuş"
Yavaş'ın seçilmesi durumunda ne olacağı hususunda gelen soruyu da yanıtlayan Erdoğan, şunları aktardı:
"Şu anda yasal olarak duruma bakıldığı zaman seçimden sonra zaten yargı kararı da belli olduğuna göre gereken kararı... Bu kovalanacaktır. Bu şekilde devam etmez. Nitekim şu anda bu senetle ilgili adı geçen şahıs, 'Benim böyle bir şeyle yakından uzaktan alakam yok.' diyor. Günlerdir televizyonlarda her yerde... Üstelik bir de bu adam, Yavaş, vergi noktasında da vergi kaçakçısı. Bir de bu var. Şu anda Maliye Bakanlığı kayıtlarında bu durum da geçiyor. Neresinden tutarsanız elinizde kalıyor. Böyle bir insanın Ankara gibi bir yere belediye başkan adayı olması hazmedilemez. Düşünün 'Bizim sözümüz senet.' Böyle demekle bu işi savuşturamazsınız. Böyle siyaset de yapılmaz. Bir defa sözünün eri olacaksın. 'Sözümüz senet.' diyeceksin ama senedi sahte çıkan adamı da aday yapacaksın. Bu nasıl iş? Böyle bir şey olabilir mi? Şu anda bunun hesabını Bay Kemal veremez. Bay Kemal zaten akşam yalan sabah yalan. Hayatı bu. Şahsım ve ailemle alakalı Mann Adası hikayesi var. Şimdi yargı bununla ilgili kararını verdi. 2,5 milyona mahkum etti. Bu 2,5 milyona mahkum olan bu zattan üst mahkemeden de onayı aldıktan sonra, 2,5 milyonu tahsil edeceğiz. Bay Kemal bakıyor ki 'Nasılsa benim cebimden çıkmıyor.' Milletvekilleri bir yardım sandığı kurmuşlar. Oraya beşer bin lira ödüyor hepsi. Ondan sonra bu parayı orası ödeyecek. Biz de o parayı tahsil ettiğimizde adres belli. İnşallah biz de o parayı Mehmetçik Vakfı'na bağışlayacağız. CHP kendine yaraşır bir Ankara adayı bulmuş. Kendilerine hayırlı olsun."
Yüksek Seçim Kurulu'nun gelecekte bu işi çok daha farklı ele alması gerektiğini belirten Erdoğan, "GBT sisteminin ben doğru çalıştığına inanmıyorum. GBT sisteminin çok daha doğru çalışması lazım. Bu tür adamların bir defa adaylıklarının daha baştan silinip atılması lazım." diye konuştu.
"Mezara kadar biz bu dayanışmamızı taşıyacağız"
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin Cumhur İttifakı konusunda "kanka" ifadesini kullanmasını değerlendiren Erdoğan, "kanka" ifadesinin "kan kardeşliği" kelimelerinin kısaltılması olduğunu anlatarak, "Bu güzel bir yakıştırma." diye konuştu.
"Sizinkisi kan kardeşliği o zaman" şeklinde araya girilmesi üzerine Erdoğan, "Gibi..." şeklinde karşılık verirken, bugünkü Cumhur İttifakı Mitingi'nde de AK Parti İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Binali Yıldırım da bu sözcüğü kullandığını hatırlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
"Ben de farklı bir versiyonunu kullanıyorum. Diyorum ki 'Pazara kadar değil, mezara kadar biz bu dayanışmamızı, bu birlikteliğimizi inşallah taşıyacağız.' Bunun için buradaki ifade edilmek istenen böyle bir dayanışma ruhudur, bir anlaşma ruhudur. Bunu inşallah bu şekilde götürmek... Benim her zaman söylediğim bir şey var, 'Bizim Milliyetçi Hareket Partisi ile azami müştereklerimiz var, asgari değil ama diğer dörtlünün asgari müşterekleri bile yok. Bizim azami müştereklerimizde ne var? 'Tek millet var, tek bayrak var, tek vatan var, tek devlet var.' Diğerlerinde böyle bir şey var mı? Yok. Bugün yanılmıyorsam bir yerde HDP'nin adayı İstiklal Marşı'nı okumuyor. CHP'liler orada İstiklal Marşı okuyor ama hiç ağızda bir hareket bile yok. Şimdi bu adamlarla yani İstiklal Marşımıza bile karşı olan, -Adalar'da oluyor bu iş, onların adayı- CHP, İstiklal Marşı'na karşı olanla beraber oluyor, Erdem Gül... Bunlar bizim bayrağımıza da karşı değil mi? Bunlar bayrağımızı kongrelerinde dahi asmayacak kadar bayrak düşmanıdır. Yeri geldiği zaman milliyetçiliği kimseye bırakmazmış, CHP böyle ifadeler kullanıyor. Buyur işte ispatı ortada. Bunlarla iş birliği yapıyorsun."
Aynı şekilde İYİ Parti'de de benzer söylemler olduğuna dikkati çeken Erdoğan, "Sözde milliyetçi. Buyur, neyle izah edeceksin? Saadet Partisi neyle izah edeceksin? Bunlarla siz şu anda tam manasıyla iş tuttunuz. Böyle bir yola gidiyorsunuz. Elhamdülillah bizim böyle bir sorunumuz yok." dedi.
"GBT sisteminin doğru çalıştığına inanmıyorum"
"Karşı tarafa baktığınızda onların ortak paydası Erdoğan düşmanlığı olabilir mi?" şeklindeki soru üzerine Erdoğan, "Yani ona ben de doğrusu olumlu bakabilirim. Erdoğan düşmanlığı olabilir ama şu anda bize gelen rakamlara da baktığımız zaman HDP'nin yanılmıyorsam 229 kadar ismi, diğer siyasi partilerin listelerinden meclis üyesi..." ifadelerini kullandı.
Son verilere göre CHP'nin listesinde 299, Saadet Partisi'nde 82, İYİ Parti'de 29 HDP'linin listelere girdiği ve bazılarının PKK/KCK üyeliği gibi bağlantılı olduklarının belirtilmesi üzerine Erdoğan, şunları söyledi:
"Bunların içinde bu soruşturmayı geçirdi, geçirmedi hepsi bir tarafa hemen hemen haklarında soruşturma vesaire açılmayanı yok gibi. Tabii burada gelecekte Yüksek Seçim Kurulunun bu işi çok daha farklı ele alması lazım. GBT sisteminin ben doğru çalıştığına inanmıyorum. GBT sisteminin çok daha doğru çalışması lazım. Bu tür adamların bir defa adaylıklarının daha baştan silinip atılması lazım. Şimdi ne olacak? Seçim sonrası 340 değil mi, bu isimlerle ilgili başta benim partim olmak üzere hepimiz de yükleneceğiz. Bunların hepsinin bir defa başkansa başkanlığını, meclis üyesi ise meclis üyeliğinin düşürülmesi için müracaatlarımızı yapacağız. Çünkü biz bu ülkenin teröre bulaşmış, teröristlerle kalkıp da herhalde yönetilmesine müsaade edemeyiz. Bunların önünde duracağız. Mesela başkanlıklarda, geçen dönemde olduğu gibi. Bunların içinde CHP'nin Kandil adayları var. Mesela bir tanesi şu anda CHP'den Abdülbaki Karağaç diye bir isim. Şimdi bütün bunlar yarın seçim neticeleri belli olduktan sonra hepsinin üzerine üzerine gideceğiz. Bu kayyumluk olayı bizim dönemimizde çıkmış bir şey değil ki. Bu kurum var, bu müessese var. Bu müessese olduğuna göre devletin, milletin parasını bu belediyelere gönderiyor, bunlar da bu paraları nereye gönderiyorlardı? Kandil'e. Artık bunlara bu fırsatı veremeyiz."
"CHP'nin İzmir'deki listelerinde PKK ile ilişkili 27 kişi tespit edildi"
CHP'nin neden Cumhur İttifakı gibi İstanbul'da bir miting yapmadığına ilişkin soru üzerine Erdoğan, "Bugünkü mitingden sonra olay onlar için çok daha düşündürücü olacaktır. Meydana çekebilmek, gelmek bir aşk işi. Dertli olmayı gerektirir." diye konuştu.
CHP'nin seçimlerde en çok HDP'den medet umduğunu ifade eden Erdoğan, İstanbul'da, Ankara'da ve İzmir'de HDP'nin adayı olmadığını, aday çıkarmamasının da manidar olduğunu söyledi.
"Demek ki CHP bütün umudunu oraya bağlamış. Listelerinde bolca da HDP'lilere yer vermişler. Aynı şekilde İYİ Parti'de öyle." diyen Erdoğan, HDP'nin birçok yerde seçime girmediğini kaydetti.
Erdoğan, sadece AK Parti'nin kazandırılmaması için AK Parti kazanırsa nelerin olabileceğini ve yerel yönetimlerde başarı grafiğinin artacağını çok iyi gördükleri için böyle davrandıklarını vurgulayarak, şöyle devam etti:
"İzmir'in sadece 14 ilçesindeki CHP listelerinde terör örgütü PKK ile ilişkili 27 kişinin tespit edildiğini biliyorum. Bunların 19'u direkt dağ kadrolarıyla bağlantılı. Bundan daha güzeli olur mu ispat için? Sadece bu örnek bile CHP ile PKK arasındaki ittifakı göstermesi açısından çok çarpıcıdır. Bugün medyada CHP, HDP, İYİ Parti ve Saadet Partisi'nden belediye meclis üyesi olan yüzlerce ismin PKK ile ilişkisini resmeden kayıtlar ortaya kondu. Manzara korkunç. Sıradan bir olay yaşamıyoruz. FETÖ ile PKK'yı almışlar, oturmuşlar listelerini birlikte yapmışlar. Yetmemiş belediye meclisi üye listelerinde bunlara yer vermişler, seçim stratejilerini de birlikte belirliyorlar. Olay ortada."
Yeni Zelanda'daki saldırı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Yeni Zelanda'daki saldırının bireysel bir terör eylemi değil örgütlü terör eylem olduğunu söyledi.
Yeni Zelanda yönetiminin kendilerine verdiği söz üzerine bu saldırısının arkasında kimler olduğunu ortaya çıkaracaklarına inandığını vurgulayan Erdoğan, şöyle konuştu:
"Sayın Başbakanın yaptığı açıklamalar her yönüyle takdire şayandır. Bu işin acısını hissetmiştir. İslam İşbirliği Teşkilatını olağanüstü düzenledik. Bu toplantıya başbakan yardımcısı ve göçten sorumlu Müslüman bakan katıldı. Kendileriyle baş başa görüşmeyi yaptık. Onlar da bu işin takipçisi olduklarını, hatta ben anında başkan yardımcımla Fuat Beyi ve Dışişleri Bakanımı geniş bir heyetle Yeni Zelanda'ya gönderdim. Onlar orada genel valiyle, başbakanla, belediye başkanıyla, oradaki Müslüman cemaatlerin temsilcileriyle görüşmeler yaptı. Hatta bana bağlantı kurdular, telefonla onlara hitap ettim. Halk bu konuda asla böyle bir terör içerisindeki halk diye değerlendirilemez. Yeni Zelanda halkı, aslında insanlıktan nasibini almamış olanlara bir insanlık dersini vermiştir. Merasimler veya olayların olduğu yere gelip çiçekler koymaları falan bu bir insani duruştur. İnsani duruşu bir kenara koymamız mümkün değil. "
Erdoğan, Yeni Zelanda halkına şükranlarını dile getirdiğini, gelen misafir heyete özellikle söylediğini vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Ama ortada bir gerçek var. Avustralya'da bir senatör çıkıyor, ahlaksızca, edepsizce bir açıklama yapıyor. Ama benzer açıklamayı da ne yazık ki bu ülkede Bay Kemal yapıyor. Ne diyor? 'İslam ülkelerinden kaynaklı terör' diyor. Senin batılılar gibi, terörün kaynağını İslam'a dayıyorlar ya. Bay Kemal de aynı şeyi yapıyor, aynı şeyi söylüyor. Avustralya'daki senatör de aynı şeyi söylüyor. 'İslam dünyasından kaynaklanan terör' diyemezsin arkadaş, haddini bil. O zaman sen, kendinden şüphe etmen lazım. Barış dini olan İslam'a sen terörü fatura edemezsin. Haddini bil. İslam dünyasının içinden teröristler çıktı diye de İslamı terörize edemezsin. Bu adam Hristiyan. 51 Müslümanı öldürdü. Şimdi biz Hristiyanlığa terör dini mi diyeceğiz veya Hristiyan dünyasından kaynaklanan terör mü diyeceğiz. Böyle bir haddimiz veya hakkımız var mı? Yok. Hepsinin içinden, Musevilerin içinden de bunlar çıkabilir, Hristiyanların içinden de bunlar çıkabilir, Müslümanların içinden de bunlar çıkabilir. Biz DEAŞ'ı savunabilir miyiz? Savunamayız. O başka bir şey bu başka bir şey."
"AK Parti sizin gibi çürük, çarık tipleri içine alacak bir parti değildir"
Seçimden sonra yeni bir parti kurulacağı söylemlerine ilişkin görüşü sorulan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bu ülkede, siyasetin acemileri var. Yolda giderken siyasete bulaşmış olanlar var ama çekirdekten bu işin içinden gelmek başka bir şey. Bir defa biz bu yola makam ve koltuk aşkı ile çıkmadık. Bizim sevdamız millet. Sevdası millet olmayanların çabası beyhude bir çabadır. Bazı denemeler oldu biliyorsunuz. Sonuçlar ortada, bizim partimizden çok kişiler ayrıldı. Ne oldu? Parti kurdular. Sonra ne oldu? Sıfırlandılar.
Davamıza baş koyan arkadaşlarımız koltuk değil, halkımıza hizmet derdinde. Bu derdi olmayanlar, bu anlayışa sahip çıkmayanlarla biz yol yürüyemeyiz. Yoldan çıkanları da zorla yola sokmak gibi bir zaman israfına girmeyiz. Şu anda bizimle yola çıkıp da CHP'nin içinde olanlar var, onlarla beraber yol yürüyenler var. 'Akademik çalışma yapacağız.' deyip de ne yazık ki istikametini kaybedenler var. Bu tür tartışmalar yeni değil. Türk siyasi tarihinin son 20 yılına baktığımız zaman Türkiye'nin büyük badireler atlattığını görüyoruz. Bu badirelerin hepsinin altında AK Parti'nin emeği, milletimizin desteği yatmaktadır. Türkiye'nin beka mücadelesi verdiği bu dönemde yeni bir siyasi oluşumdan ziyade güçlü bir birlikteliğe ihtiyacımız var."
Erdoğan, AK Parti'nin milletin karşılaştığı sorunlara yönelik çözümler üretmeyi, millete hizmet etmeyi kendisine şiar edinmiş bir parti olduğunu vurgulayarak, şunları söyledi:
"Gitmiş bir başka partiden aday olmuş şöyle veya böyle... Şunu bilecek bir defa; 'Seçimden sonra ben tekrar AK Parti saflarında yerimi alırım.' kusura bakma. AK Parti sizin gibi çürük, çarık tipleri içine alacak bir parti değildir. Müslüman bir sokulduğu delikten bir daha sokulmaz çünkü dava adamı davasına ihanet etmez. Davasına ihanet edenlerle de yol yürümez. Biz şu anda bu yolumuzu samimi olanlarla yürüyoruz. Yürümekte de kararlıyız. Böyle bir şey yapacak olursak, milletimiz de bizi affetmez."
"Müze statüsünden çıkar"
Ayasofya'nın Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına ücretsiz olup olmayacağına ilişkin soruyu Erdoğan, şöyle yanıtladı:
"O, anormal bir teklif değil. Olabilir. Olmayacak bir şey değil, rahatlıkla olabilir. Hatta hatta bunun üzerinde öyle dururuz ki bunun (adını) müze değil, artık Ayasofya Cami olarak koyarız. Nasıl Sultanahmet Camisi'ne turistler geliyorlar, herhangi bir ödeme yapıyorlar mı? Ziyaretini Sultanahmet Camisi'nde, Süleymaniye Camisi'nde, Fatih Camisi'nde yapıyor. Aynı şeyi Ayasofya'da da yapar. Müze statüsünden çıkar. Zaten daha sonradan buraya böyle bir statü verildi. Bu da yine CHP zihniyetinin bir adımıdır. CHP zihniyetinin attığı bu adımı değiştiririz."
Bedelli askerlik ücretinin düşürülmesine ilişkin beklentilerin olduğunun hatırlatılması üzerine Erdoğan, "El insaf. Burada bu kadar harcamalar yapılacak ki bu bedel ta nerelerdeydi biliyorsunuz. Düşürdük, düşürdük, düşürdük şu anda geldiği yer 5 bin avro. Bu şimdi o günün kuru üzerinden değerlendirilecek. Ücretler orada TL olarak neye tekabül ediyor, o parayı ödeyecek. Bir şöyle olsun, bir böyle olsun böyle bir durum söz konusu olmayacak." dedi.
Erken emeklilik
Bir diğer konunun da erken emeklilik olduğuna işaret eden Erdoğan, şunları söyledi:
"Burada rahmetli Demirel bir yanlışın içerisine düştü. Erken emeklilikle bu ülkede adeta bir çift ücret anlayışı geldi. Düşünün 38 yaşında bir insanın emekli edilmesi demek, hem o insana saygısızlık, hakarettir, hem de bu devletin hazinesine, kasasına. Çünkü bu insan 38 yaşında emekli olduğu zaman boş mu durur? Ne yapacak? Gidip kendisi bir yerde bir iş bulacak. Oradan da bir ücret alacak. Çift maaşla çalışacak. Şu anda dünyada başta İskandinav ülkeleri olmak üzere, artık onlar erken emekliliği yapan ülkeler olmasına rağmen, şimdi onlar 60-65 üzerine çıktılar. Daha da geliştiriyorlar ve emekliliği oralarda 70'e doğru taşıyorlar. Böyle bir durumun olduğu dünyada şimdi bizde bu erken emeklilik olayını kimler tahrik ediyor? Muhalefet. Eğer biz vatanseversek, milletimizi seversek ne için erken emeklilik diyoruz? Çalışıyorsun, çalıştığın yerde çalışmana devam et. Maaşın sürekli zaten orada artıyor, artmaya devam edecektir. Boşta kalmaktansa orada çalış. Ne için ayrılmayı, ne için emekli olmayı düşünüyorsun?"
Emekli olmanın insanı çok farklı yollara tahrik edebileceğini vurgulayan Erdoğan, "Bunlar muhalefetin desteğini alıyorlar. Türkiye geçmişte bu tür popülist politikalardan çok çekti. Yönettikleri dönemde Türkiye sosyal güvenlik sistemi bir batağın içindeydi. İşte Bay Kemal'in SSK Genel Müdürü olduğu zaman o hastanelerimizin durumu neydi? Şimdi ise hastanelerimizin durumun ne? Bizim dönemimizde sistemde infiale yol açabilecek şeyler nispeten düzeltildi. Geçmişte yaşanılanlardan hiç bir ders alınmadı. Buna bir bakmamız lazım. Ben burada popülist bir şeyle verdim gitti diyebilirim. Ama ben böyle bir şey diyemem. Bunu dersem ben milletime saygısızlık yapmış olurum." diye konuştu.
"Dövize yönelik tabii manipülatif bazı dayatmalar var"
Seçimden sonraki süreçte yaşanacak ekonomik duruma ilişkin değerlendirmesi sorulan Erdoğan, şunları söyledi:
"Dövize yönelik tabii manipülatif bazı dayatmalar var ve bunların arkasında da ne yazık ki bazı bankalar var. Bunları biliyoruz. Bunlar piyasadan döviz çekilmesini tahrik ediyorlar, teşvik ediyorlar. Çünkü piyasadan döviz çekildiği zaman ne olacaktır? Ciddi manada TL'nin değeri düşecektir. Biz buna bir defa fırsat veremeyiz. Şu anda gelebileceği yere geldi. Seçimin arkasından bu manipülasyonları yapan bankaların üzerine çok sert bir şekilde gideceğiz. Yani bunların gözünün yaşına bakmayız. Şu anda BDDK'nın attığı adım bunun bir örneğidir. Uluslararası camiada da bunu yapanların üzerine de gideceğiz. Onlara da gerekli bu noktada darbeyi şu anda biliyorsunuz SPK da indirdi, BDDK da indirdi. Bunu yine aynı şekilde indireceğiz.
2019'un ilk 3 ayında dünya sermaye piyasalarından ülkemize 11 milyar dolar finansman geldi. Bu her ülkede olabilecek bir şey değil. Bu konjonktür de bu önemli bir gelişme. Tabii bunu çekemeyen o manipülatif güçlerin seçim arefesinde kalkıp da devreye girerek hem vatandaşlarımızın hem de uluslararası finans çevrelerinin algısını bozmaya çalıştıkları ortaya çıkıyor. Seçimleri başarılı bir şekilde atlatınca, ekonomide ilave güçlü adımlarla yatırımcı algısını iyileşmesine ve zorlu küresel ekonomik koşullara rağmen Türkiye'nin artık pozitif ayrışmasına odaklanacağız. Yalnız şunu söyleyeyim. Biz yerel seçime gitmiyoruz. Şu anda bizim önümüzde 4,5 yılımız var. Bu ülkenin Cumhurbaşkanı olarak kabinemle beraber biz buna herhangi bir tereddüde fırsat vermeden üzerine gideceğiz."
İşsizlik konusuna da değinen Erdoğan, "İşsizlik bir defa şu anda mevsimseldir. Biz işsizlikte de bunu süratle aşabilecek güç ve kabiliyetteyiz. Çünkü bütün olay yatırımlar konusundadır. Biz yatırımları zaten teşvik ediyoruz ve yatırımlar noktasında durmak yok. onları teşvike devam edeceğiz." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "En son yaptırdınız bir anket var mı? Bir de kampanya sürecinde en çok 'Anketlere güvenmiyorum.' cümleniz konuşuldu." şeklindeki soruya şu yanıtı verdi:
"Anket çalışmalarını yaptırmıyoruz, dersek bu doğru olmaz. Anket çalışmalarını yaptırıyoruz. Takip de ediyoruz. Vatandaşımızın nabzını anketlerden çok daha meydanlarda tutuyorum. Halkımın sofralarına oturuyorum. Bunun yanında onlarla beraber ayakta karşılıklı elektrik alıp verme çok daha farklı... Onlarla çay içiyorum, sohbet ediyorum. 'Nasıl gidiyor?' diye sorduğumda aldığım cevaplar var. Bu cevaplarla beraber o ilin nabzını koklayabiliyorsunuz. Artık bazı kamuoyu araştırmaları maalesef sipariş üzerine yapılıyor. Şimdi değişik değişik anket çalışmaları çıktı. Sosyal medya üzerinden yapılanlar var. Telefonla yapılanlar var. Yüz yüze yapılan anketler var. Bunlara baktığınızda çok büyük çelişkiler görüyorsunuz. Oranların çok çok farklı olduğunu görüyorsunuz. Onlara takılıp kalırsanız seçim kampanyası yürütemezsiniz. Bu noktada eski seçim kampanyaların havası yok. Onun için en ideali meydanların dilidir. Meydanlara gittiğiniz de bu insanlar mecbur mu? Neden gelsin meydana? On binler geliyorsa meydanlara burada bir şey var. Ya size güveniyor, inanıyorlar, bunun için oraya geliyorlar. Ama şikayetleri de vardır, sıkıldığı yerler de vardır. Bu meydana 1 milyon 600 bin insan geliyorsa Cumhur İttifakı'nın liderlerini takdir ediyor. Seviyor. Buraya da geliyor. Biz de diyelim arkadaşlarımızla ekibimizle adaylarımızı belirlerken yüzde 100 isabet etmemiş de olabiliriz. Ben şimdi partimin genel başkanı olarak Sayın Bahçeli de partisinin genel başkanı olarak adaylarımızı belirlemede bugüne kadar yapılan yanlışlar zaten ortada, onları zaten bir kenara koymuşuz. Ama bundan sonraki süreçte de oralardan esinlenerek bu yanlışları minimize ederek çok daha vasıflı, kaliteli, bu işi götürebilecek arkadaşlarımızı artık adayımız olarak gösterdik ve bu seçime giriyoruz."
Mansur Yavaş'ın adaylığı
CHP'nin Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkan Adayı Mansur Yavaş'ın "10 puan fark attım." söylemini de değerlendiren Erdoğan, şunları kaydetti:
"Aç tavuk kendini darı ambarında sanırmış. Bu arkadaş böyle birisi. Bu arkadaş, bir defa belediye başkanlığını Ankara gibi büyükşehirde yapacak kapasitede birisi değil. Belediye başkanlığı yapmış. Nerede? Beypazarı'nda. Beypazarı nere Ankara Büyükşehir nere. Burada bir ufuk gerekiyor. Burada böyle bir ufuk yok. İki seçimi kaybetmiş. Şimdi bunu tekrar CHP öne sürmüş. Neden öne sürüyor? Sebebi şu; Bay Kemal yerini kimseye kaptırmak istemiyor. Bunu da kaybedeceğini biliyor. 'Öyle bir aday koyayım ki yarın beni zora sokmasın.' diyerek bunu öne çıkarmış vaziyette. Burada bir de dörtlü mekanizmayı çalıştırıyorlar. Bu dörtlü mekanizmanın içerisinde başta CHP, çatı bu. Onun yanında HDP var. Malum İYİ Parti var. Bir de ne yazık ki Saadet Partisi var. Bu dörtlü mekanizmayla bu işi güçlendirme gayreti içerisindeler."
"Bizim adayımız onunla mukayese edilmez"
Cumhurbaşkanı Erdoğan kendilerinin durumunun öyle olmadığını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"MHP ile AK Parti birlikte giriyoruz. Bizim adayımızın bir defa kimliği, kişiliği ve gücü onunla mukayese edilmez. Bizim adayımızın 5 dönem Kayseri gibi bir vilayette büyükşehir belediye başkanlığı var. Ondan sonra kendisini Ankara'ya çektim. Ankara'da milletvekilliği süreci başladı. Bu süreçte de biliyorsunuz devlette yönetimin tavan yaptığı yer neresidir? Çevre ve Şehircilik Bakanlığı. Yerel yönetimle Çevre Şehircilik Bakanlığı iç içedir. Bakan yaptık. Daha sonra bu yeni yönetim sistemine geçince bu defa ben Mehmet Bey'i parlamentoda bir milletvekilinin eksik olmasını istemem. Genel başkan yardımcısı olarak yanıma aldım. Genel başkan yardımcısı olarak da kendisini yerel yönetimlerden sorumlu olma görevini verdim. Mehmet Bey'in bir özelliği var. Mehmet Bey, elif gibi dürüsttür dimdiktir. Öyle bunun gibi sahte senet yaz. Ondan sonra kalk çeşitli şeylerle yargıda her şeyle artık kesinleşmiş. Böyle bir durum var. Bu zatın zaten seçim öncesi ya da seçim sonrası ne olacağı belli değil. Ankara şu anda bir belirsizlik içinde olan bir durumda."
"CHP kendine yaraşır bir Ankara adayı bulmuş"
Yavaş'ın seçilmesi durumunda ne olacağı hususunda gelen soruyu da yanıtlayan Erdoğan, şunları aktardı:
"Şu anda yasal olarak duruma bakıldığı zaman seçimden sonra zaten yargı kararı da belli olduğuna göre gereken kararı... Bu kovalanacaktır. Bu şekilde devam etmez. Nitekim şu anda bu senetle ilgili adı geçen şahıs, 'Benim böyle bir şeyle yakından uzaktan alakam yok.' diyor. Günlerdir televizyonlarda her yerde... Üstelik bir de bu adam, Yavaş, vergi noktasında da vergi kaçakçısı. Bir de bu var. Şu anda Maliye Bakanlığı kayıtlarında bu durum da geçiyor. Neresinden tutarsanız elinizde kalıyor. Böyle bir insanın Ankara gibi bir yere belediye başkan adayı olması hazmedilemez. Düşünün 'Bizim sözümüz senet.' Böyle demekle bu işi savuşturamazsınız. Böyle siyaset de yapılmaz. Bir defa sözünün eri olacaksın. 'Sözümüz senet.' diyeceksin ama senedi sahte çıkan adamı da aday yapacaksın. Bu nasıl iş? Böyle bir şey olabilir mi? Şu anda bunun hesabını Bay Kemal veremez. Bay Kemal zaten akşam yalan sabah yalan. Hayatı bu. Şahsım ve ailemle alakalı Mann Adası hikayesi var. Şimdi yargı bununla ilgili kararını verdi. 2,5 milyona mahkum etti. Bu 2,5 milyona mahkum olan bu zattan üst mahkemeden de onayı aldıktan sonra, 2,5 milyonu tahsil edeceğiz. Bay Kemal bakıyor ki 'Nasılsa benim cebimden çıkmıyor.' Milletvekilleri bir yardım sandığı kurmuşlar. Oraya beşer bin lira ödüyor hepsi. Ondan sonra bu parayı orası ödeyecek. Biz de o parayı tahsil ettiğimizde adres belli. İnşallah biz de o parayı Mehmetçik Vakfı'na bağışlayacağız. CHP kendine yaraşır bir Ankara adayı bulmuş. Kendilerine hayırlı olsun."
Yüksek Seçim Kurulu'nun gelecekte bu işi çok daha farklı ele alması gerektiğini belirten Erdoğan, "GBT sisteminin ben doğru çalıştığına inanmıyorum. GBT sisteminin çok daha doğru çalışması lazım. Bu tür adamların bir defa adaylıklarının daha baştan silinip atılması lazım." diye konuştu.
"Mezara kadar biz bu dayanışmamızı taşıyacağız"
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin Cumhur İttifakı konusunda "kanka" ifadesini kullanmasını değerlendiren Erdoğan, "kanka" ifadesinin "kan kardeşliği" kelimelerinin kısaltılması olduğunu anlatarak, "Bu güzel bir yakıştırma." diye konuştu.
"Sizinkisi kan kardeşliği o zaman" şeklinde araya girilmesi üzerine Erdoğan, "Gibi..." şeklinde karşılık verirken, bugünkü Cumhur İttifakı Mitingi'nde de AK Parti İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Binali Yıldırım da bu sözcüğü kullandığını hatırlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
"Ben de farklı bir versiyonunu kullanıyorum. Diyorum ki 'Pazara kadar değil, mezara kadar biz bu dayanışmamızı, bu birlikteliğimizi inşallah taşıyacağız.' Bunun için buradaki ifade edilmek istenen böyle bir dayanışma ruhudur, bir anlaşma ruhudur. Bunu inşallah bu şekilde götürmek... Benim her zaman söylediğim bir şey var, 'Bizim Milliyetçi Hareket Partisi ile azami müştereklerimiz var, asgari değil ama diğer dörtlünün asgari müşterekleri bile yok. Bizim azami müştereklerimizde ne var? 'Tek millet var, tek bayrak var, tek vatan var, tek devlet var.' Diğerlerinde böyle bir şey var mı? Yok. Bugün yanılmıyorsam bir yerde HDP'nin adayı İstiklal Marşı'nı okumuyor. CHP'liler orada İstiklal Marşı okuyor ama hiç ağızda bir hareket bile yok. Şimdi bu adamlarla yani İstiklal Marşımıza bile karşı olan, -Adalar'da oluyor bu iş, onların adayı- CHP, İstiklal Marşı'na karşı olanla beraber oluyor, Erdem Gül... Bunlar bizim bayrağımıza da karşı değil mi? Bunlar bayrağımızı kongrelerinde dahi asmayacak kadar bayrak düşmanıdır. Yeri geldiği zaman milliyetçiliği kimseye bırakmazmış, CHP böyle ifadeler kullanıyor. Buyur işte ispatı ortada. Bunlarla iş birliği yapıyorsun."
Aynı şekilde İYİ Parti'de de benzer söylemler olduğuna dikkati çeken Erdoğan, "Sözde milliyetçi. Buyur, neyle izah edeceksin? Saadet Partisi neyle izah edeceksin? Bunlarla siz şu anda tam manasıyla iş tuttunuz. Böyle bir yola gidiyorsunuz. Elhamdülillah bizim böyle bir sorunumuz yok." dedi.
"GBT sisteminin doğru çalıştığına inanmıyorum"
"Karşı tarafa baktığınızda onların ortak paydası Erdoğan düşmanlığı olabilir mi?" şeklindeki soru üzerine Erdoğan, "Yani ona ben de doğrusu olumlu bakabilirim. Erdoğan düşmanlığı olabilir ama şu anda bize gelen rakamlara da baktığımız zaman HDP'nin yanılmıyorsam 229 kadar ismi, diğer siyasi partilerin listelerinden meclis üyesi..." ifadelerini kullandı.
Son verilere göre CHP'nin listesinde 299, Saadet Partisi'nde 82, İYİ Parti'de 29 HDP'linin listelere girdiği ve bazılarının PKK/KCK üyeliği gibi bağlantılı olduklarının belirtilmesi üzerine Erdoğan, şunları söyledi:
"Bunların içinde bu soruşturmayı geçirdi, geçirmedi hepsi bir tarafa hemen hemen haklarında soruşturma vesaire açılmayanı yok gibi. Tabii burada gelecekte Yüksek Seçim Kurulunun bu işi çok daha farklı ele alması lazım. GBT sisteminin ben doğru çalıştığına inanmıyorum. GBT sisteminin çok daha doğru çalışması lazım. Bu tür adamların bir defa adaylıklarının daha baştan silinip atılması lazım. Şimdi ne olacak? Seçim sonrası 340 değil mi, bu isimlerle ilgili başta benim partim olmak üzere hepimiz de yükleneceğiz. Bunların hepsinin bir defa başkansa başkanlığını, meclis üyesi ise meclis üyeliğinin düşürülmesi için müracaatlarımızı yapacağız. Çünkü biz bu ülkenin teröre bulaşmış, teröristlerle kalkıp da herhalde yönetilmesine müsaade edemeyiz. Bunların önünde duracağız. Mesela başkanlıklarda, geçen dönemde olduğu gibi. Bunların içinde CHP'nin Kandil adayları var. Mesela bir tanesi şu anda CHP'den Abdülbaki Karağaç diye bir isim. Şimdi bütün bunlar yarın seçim neticeleri belli olduktan sonra hepsinin üzerine üzerine gideceğiz. Bu kayyumluk olayı bizim dönemimizde çıkmış bir şey değil ki. Bu kurum var, bu müessese var. Bu müessese olduğuna göre devletin, milletin parasını bu belediyelere gönderiyor, bunlar da bu paraları nereye gönderiyorlardı? Kandil'e. Artık bunlara bu fırsatı veremeyiz."
"CHP'nin İzmir'deki listelerinde PKK ile ilişkili 27 kişi tespit edildi"
CHP'nin neden Cumhur İttifakı gibi İstanbul'da bir miting yapmadığına ilişkin soru üzerine Erdoğan, "Bugünkü mitingden sonra olay onlar için çok daha düşündürücü olacaktır. Meydana çekebilmek, gelmek bir aşk işi. Dertli olmayı gerektirir." diye konuştu.
CHP'nin seçimlerde en çok HDP'den medet umduğunu ifade eden Erdoğan, İstanbul'da, Ankara'da ve İzmir'de HDP'nin adayı olmadığını, aday çıkarmamasının da manidar olduğunu söyledi.
"Demek ki CHP bütün umudunu oraya bağlamış. Listelerinde bolca da HDP'lilere yer vermişler. Aynı şekilde İYİ Parti'de öyle." diyen Erdoğan, HDP'nin birçok yerde seçime girmediğini kaydetti.
Erdoğan, sadece AK Parti'nin kazandırılmaması için AK Parti kazanırsa nelerin olabileceğini ve yerel yönetimlerde başarı grafiğinin artacağını çok iyi gördükleri için böyle davrandıklarını vurgulayarak, şöyle devam etti:
"İzmir'in sadece 14 ilçesindeki CHP listelerinde terör örgütü PKK ile ilişkili 27 kişinin tespit edildiğini biliyorum. Bunların 19'u direkt dağ kadrolarıyla bağlantılı. Bundan daha güzeli olur mu ispat için? Sadece bu örnek bile CHP ile PKK arasındaki ittifakı göstermesi açısından çok çarpıcıdır. Bugün medyada CHP, HDP, İYİ Parti ve Saadet Partisi'nden belediye meclis üyesi olan yüzlerce ismin PKK ile ilişkisini resmeden kayıtlar ortaya kondu. Manzara korkunç. Sıradan bir olay yaşamıyoruz. FETÖ ile PKK'yı almışlar, oturmuşlar listelerini birlikte yapmışlar. Yetmemiş belediye meclisi üye listelerinde bunlara yer vermişler, seçim stratejilerini de birlikte belirliyorlar. Olay ortada."
Yeni Zelanda'daki saldırı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Yeni Zelanda'daki saldırının bireysel bir terör eylemi değil örgütlü terör eylem olduğunu söyledi.
Yeni Zelanda yönetiminin kendilerine verdiği söz üzerine bu saldırısının arkasında kimler olduğunu ortaya çıkaracaklarına inandığını vurgulayan Erdoğan, şöyle konuştu:
"Sayın Başbakanın yaptığı açıklamalar her yönüyle takdire şayandır. Bu işin acısını hissetmiştir. İslam İşbirliği Teşkilatını olağanüstü düzenledik. Bu toplantıya başbakan yardımcısı ve göçten sorumlu Müslüman bakan katıldı. Kendileriyle baş başa görüşmeyi yaptık. Onlar da bu işin takipçisi olduklarını, hatta ben anında başkan yardımcımla Fuat Beyi ve Dışişleri Bakanımı geniş bir heyetle Yeni Zelanda'ya gönderdim. Onlar orada genel valiyle, başbakanla, belediye başkanıyla, oradaki Müslüman cemaatlerin temsilcileriyle görüşmeler yaptı. Hatta bana bağlantı kurdular, telefonla onlara hitap ettim. Halk bu konuda asla böyle bir terör içerisindeki halk diye değerlendirilemez. Yeni Zelanda halkı, aslında insanlıktan nasibini almamış olanlara bir insanlık dersini vermiştir. Merasimler veya olayların olduğu yere gelip çiçekler koymaları falan bu bir insani duruştur. İnsani duruşu bir kenara koymamız mümkün değil. "
Erdoğan, Yeni Zelanda halkına şükranlarını dile getirdiğini, gelen misafir heyete özellikle söylediğini vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Ama ortada bir gerçek var. Avustralya'da bir senatör çıkıyor, ahlaksızca, edepsizce bir açıklama yapıyor. Ama benzer açıklamayı da ne yazık ki bu ülkede Bay Kemal yapıyor. Ne diyor? 'İslam ülkelerinden kaynaklı terör' diyor. Senin batılılar gibi, terörün kaynağını İslam'a dayıyorlar ya. Bay Kemal de aynı şeyi yapıyor, aynı şeyi söylüyor. Avustralya'daki senatör de aynı şeyi söylüyor. 'İslam dünyasından kaynaklanan terör' diyemezsin arkadaş, haddini bil. O zaman sen, kendinden şüphe etmen lazım. Barış dini olan İslam'a sen terörü fatura edemezsin. Haddini bil. İslam dünyasının içinden teröristler çıktı diye de İslamı terörize edemezsin. Bu adam Hristiyan. 51 Müslümanı öldürdü. Şimdi biz Hristiyanlığa terör dini mi diyeceğiz veya Hristiyan dünyasından kaynaklanan terör mü diyeceğiz. Böyle bir haddimiz veya hakkımız var mı? Yok. Hepsinin içinden, Musevilerin içinden de bunlar çıkabilir, Hristiyanların içinden de bunlar çıkabilir, Müslümanların içinden de bunlar çıkabilir. Biz DEAŞ'ı savunabilir miyiz? Savunamayız. O başka bir şey bu başka bir şey."
"AK Parti sizin gibi çürük, çarık tipleri içine alacak bir parti değildir"
Seçimden sonra yeni bir parti kurulacağı söylemlerine ilişkin görüşü sorulan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bu ülkede, siyasetin acemileri var. Yolda giderken siyasete bulaşmış olanlar var ama çekirdekten bu işin içinden gelmek başka bir şey. Bir defa biz bu yola makam ve koltuk aşkı ile çıkmadık. Bizim sevdamız millet. Sevdası millet olmayanların çabası beyhude bir çabadır. Bazı denemeler oldu biliyorsunuz. Sonuçlar ortada, bizim partimizden çok kişiler ayrıldı. Ne oldu? Parti kurdular. Sonra ne oldu? Sıfırlandılar.
Davamıza baş koyan arkadaşlarımız koltuk değil, halkımıza hizmet derdinde. Bu derdi olmayanlar, bu anlayışa sahip çıkmayanlarla biz yol yürüyemeyiz. Yoldan çıkanları da zorla yola sokmak gibi bir zaman israfına girmeyiz. Şu anda bizimle yola çıkıp da CHP'nin içinde olanlar var, onlarla beraber yol yürüyenler var. 'Akademik çalışma yapacağız.' deyip de ne yazık ki istikametini kaybedenler var. Bu tür tartışmalar yeni değil. Türk siyasi tarihinin son 20 yılına baktığımız zaman Türkiye'nin büyük badireler atlattığını görüyoruz. Bu badirelerin hepsinin altında AK Parti'nin emeği, milletimizin desteği yatmaktadır. Türkiye'nin beka mücadelesi verdiği bu dönemde yeni bir siyasi oluşumdan ziyade güçlü bir birlikteliğe ihtiyacımız var."
Erdoğan, AK Parti'nin milletin karşılaştığı sorunlara yönelik çözümler üretmeyi, millete hizmet etmeyi kendisine şiar edinmiş bir parti olduğunu vurgulayarak, şunları söyledi:
"Gitmiş bir başka partiden aday olmuş şöyle veya böyle... Şunu bilecek bir defa; 'Seçimden sonra ben tekrar AK Parti saflarında yerimi alırım.' kusura bakma. AK Parti sizin gibi çürük, çarık tipleri içine alacak bir parti değildir. Müslüman bir sokulduğu delikten bir daha sokulmaz çünkü dava adamı davasına ihanet etmez. Davasına ihanet edenlerle de yol yürümez. Biz şu anda bu yolumuzu samimi olanlarla yürüyoruz. Yürümekte de kararlıyız. Böyle bir şey yapacak olursak, milletimiz de bizi affetmez."
"Müze statüsünden çıkar"
Ayasofya'nın Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına ücretsiz olup olmayacağına ilişkin soruyu Erdoğan, şöyle yanıtladı:
"O, anormal bir teklif değil. Olabilir. Olmayacak bir şey değil, rahatlıkla olabilir. Hatta hatta bunun üzerinde öyle dururuz ki bunun (adını) müze değil, artık Ayasofya Cami olarak koyarız. Nasıl Sultanahmet Camisi'ne turistler geliyorlar, herhangi bir ödeme yapıyorlar mı? Ziyaretini Sultanahmet Camisi'nde, Süleymaniye Camisi'nde, Fatih Camisi'nde yapıyor. Aynı şeyi Ayasofya'da da yapar. Müze statüsünden çıkar. Zaten daha sonradan buraya böyle bir statü verildi. Bu da yine CHP zihniyetinin bir adımıdır. CHP zihniyetinin attığı bu adımı değiştiririz."
Bedelli askerlik ücretinin düşürülmesine ilişkin beklentilerin olduğunun hatırlatılması üzerine Erdoğan, "El insaf. Burada bu kadar harcamalar yapılacak ki bu bedel ta nerelerdeydi biliyorsunuz. Düşürdük, düşürdük, düşürdük şu anda geldiği yer 5 bin avro. Bu şimdi o günün kuru üzerinden değerlendirilecek. Ücretler orada TL olarak neye tekabül ediyor, o parayı ödeyecek. Bir şöyle olsun, bir böyle olsun böyle bir durum söz konusu olmayacak." dedi.
Erken emeklilik
Bir diğer konunun da erken emeklilik olduğuna işaret eden Erdoğan, şunları söyledi:
"Burada rahmetli Demirel bir yanlışın içerisine düştü. Erken emeklilikle bu ülkede adeta bir çift ücret anlayışı geldi. Düşünün 38 yaşında bir insanın emekli edilmesi demek, hem o insana saygısızlık, hakarettir, hem de bu devletin hazinesine, kasasına. Çünkü bu insan 38 yaşında emekli olduğu zaman boş mu durur? Ne yapacak? Gidip kendisi bir yerde bir iş bulacak. Oradan da bir ücret alacak. Çift maaşla çalışacak. Şu anda dünyada başta İskandinav ülkeleri olmak üzere, artık onlar erken emekliliği yapan ülkeler olmasına rağmen, şimdi onlar 60-65 üzerine çıktılar. Daha da geliştiriyorlar ve emekliliği oralarda 70'e doğru taşıyorlar. Böyle bir durumun olduğu dünyada şimdi bizde bu erken emeklilik olayını kimler tahrik ediyor? Muhalefet. Eğer biz vatanseversek, milletimizi seversek ne için erken emeklilik diyoruz? Çalışıyorsun, çalıştığın yerde çalışmana devam et. Maaşın sürekli zaten orada artıyor, artmaya devam edecektir. Boşta kalmaktansa orada çalış. Ne için ayrılmayı, ne için emekli olmayı düşünüyorsun?"
Emekli olmanın insanı çok farklı yollara tahrik edebileceğini vurgulayan Erdoğan, "Bunlar muhalefetin desteğini alıyorlar. Türkiye geçmişte bu tür popülist politikalardan çok çekti. Yönettikleri dönemde Türkiye sosyal güvenlik sistemi bir batağın içindeydi. İşte Bay Kemal'in SSK Genel Müdürü olduğu zaman o hastanelerimizin durumu neydi? Şimdi ise hastanelerimizin durumun ne? Bizim dönemimizde sistemde infiale yol açabilecek şeyler nispeten düzeltildi. Geçmişte yaşanılanlardan hiç bir ders alınmadı. Buna bir bakmamız lazım. Ben burada popülist bir şeyle verdim gitti diyebilirim. Ama ben böyle bir şey diyemem. Bunu dersem ben milletime saygısızlık yapmış olurum." diye konuştu.
"Dövize yönelik tabii manipülatif bazı dayatmalar var"
Seçimden sonraki süreçte yaşanacak ekonomik duruma ilişkin değerlendirmesi sorulan Erdoğan, şunları söyledi:
"Dövize yönelik tabii manipülatif bazı dayatmalar var ve bunların arkasında da ne yazık ki bazı bankalar var. Bunları biliyoruz. Bunlar piyasadan döviz çekilmesini tahrik ediyorlar, teşvik ediyorlar. Çünkü piyasadan döviz çekildiği zaman ne olacaktır? Ciddi manada TL'nin değeri düşecektir. Biz buna bir defa fırsat veremeyiz. Şu anda gelebileceği yere geldi. Seçimin arkasından bu manipülasyonları yapan bankaların üzerine çok sert bir şekilde gideceğiz. Yani bunların gözünün yaşına bakmayız. Şu anda BDDK'nın attığı adım bunun bir örneğidir. Uluslararası camiada da bunu yapanların üzerine de gideceğiz. Onlara da gerekli bu noktada darbeyi şu anda biliyorsunuz SPK da indirdi, BDDK da indirdi. Bunu yine aynı şekilde indireceğiz.
2019'un ilk 3 ayında dünya sermaye piyasalarından ülkemize 11 milyar dolar finansman geldi. Bu her ülkede olabilecek bir şey değil. Bu konjonktür de bu önemli bir gelişme. Tabii bunu çekemeyen o manipülatif güçlerin seçim arefesinde kalkıp da devreye girerek hem vatandaşlarımızın hem de uluslararası finans çevrelerinin algısını bozmaya çalıştıkları ortaya çıkıyor. Seçimleri başarılı bir şekilde atlatınca, ekonomide ilave güçlü adımlarla yatırımcı algısını iyileşmesine ve zorlu küresel ekonomik koşullara rağmen Türkiye'nin artık pozitif ayrışmasına odaklanacağız. Yalnız şunu söyleyeyim. Biz yerel seçime gitmiyoruz. Şu anda bizim önümüzde 4,5 yılımız var. Bu ülkenin Cumhurbaşkanı olarak kabinemle beraber biz buna herhangi bir tereddüde fırsat vermeden üzerine gideceğiz."
İşsizlik konusuna da değinen Erdoğan, "İşsizlik bir defa şu anda mevsimseldir. Biz işsizlikte de bunu süratle aşabilecek güç ve kabiliyetteyiz. Çünkü bütün olay yatırımlar konusundadır. Biz yatırımları zaten teşvik ediyoruz ve yatırımlar noktasında durmak yok. onları teşvike devam edeceğiz." dedi.