USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000
Genel

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Sümela Manastırı Türkiye'nin her türlü medeniyet mirasına sahip çıktığının somut örneği

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "(Sümela Manastırı) Türkiye'nin toprakları üzerindeki her türlü medeniyet mirasına nasıl sahip çıktığının somut bir örneği olan bu çalışmayı ülkemizi eleştirenlerin dikkatine sunuyoruz." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Sümela Manastırı Türkiye'nin her türlü medeniyet mirasına sahip çıktığının somut örneği
28-07-2020 21:43
Google News

ANKARA (AA) - Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Sümela Manastırı 2. Etap Açılış Töreni ve Trabzon Ayasofya Camii Restorasyon Sonrası Açılış Töreni'ne canlı bağlantıyla katıldı.

Erdoğan, yaptığı konuşmada, dün yapılan Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı'nın ardından açıkladıkları fındık fiyatlarına ilişkin kararın, fındık şehirlerine hayırlı olmasını temenni etti.

Restorasyonları tamamlanan Sümela Manastırı ile Ortahisar Ayasofya Camii'nin Trabzon'a ve ülkeye hayırlı olmasını dileyen Erdoğan, dünya mirasının en önemli eserlerini bünyesinde barındıran Anadolu'nun bu iki güzelliğinin, yeniden insanlığın hizmetine sunulmasında emeği geçenleri, başta Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy olmak üzere tebrik etti.

Yamaçlarda nasıl çalışıldığını herkesin gördüğünü ifade eden Erdoğan, çalışmaların, bütün zorluklara ve tehdit edici unsurlara rağmen yapıldığını belirtti.

Sümela Manastırı'nın, ülkenin tanıtımının önemli sembollerinden biri olduğunu anımsatan Erdoğan, yaklaşık 1600 yıllık mazisi olan bu eserin, ecdadın bölgeye yerleşmesi ve tümüyle fethinin ardından korunarak bugünlere geldiğini söyledi.

"Ülkemizin her değeri gibi bu esere de biz sahip çıktık"
Kayalara oyulmuş bir dizi yapıdan oluşan Sümela Manastırı'nda bölgeye hakim tüm medeniyetlerin izlerini görmenin mümkün olduğunu vurgulayan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu eser en parlak dönemlerini 19. yüzyılda yaşamış, Rus işgalinin ardından ise boşaltılarak mahzun kalmıştır. Maalesef bu güzel yapıdaki eserlerin bir kısmı 1930'lu yıllarda Yunanistan'a götürülmüştür. Ülkemizin her değeri gibi bu esere de biz sahip çıktık. Altındere Vadisi'nin gerdanlığı olarak nitelenen bu güzel eseri yeniden dünya kültür mirasına kazandırmak için uzun yıllardır çalışmalar yürütüyoruz. Daha önce çevresini, su kemerlerini ve manastıra çıkan merdivenleri kullanılabilir hale biz getirmiştik. Bugün manastırın üzerinde bulunduğu kaya yüzeylerinin iyileştirilmesi ağırlıklı restorasyonların bir bölümünün daha açılışını yapıyoruz Türkiye'nin toprakları üzerindeki her türlü medeniyet mirasına nasıl sahip çıktığının, koruduğunu, güzelleştirdiğinin somut bir örneği olan bu çalışmayı ülkemizi eleştirenlerin dikkatine sunuyoruz. Eğer biz iddia veya ima edildiği gibi diğer inançların sembollerini hedef alan bir millet olsaydık, beş asırdır elimizde olan bu manastırın yerinde şu anda yeller eserdi."

"Teşekkürü hak ettiğimize inanıyoruz"
Aynı durumun Anadolu'nun dört bir yanındaki benzer eserler için de geçerli olduğuna dikkati çeken Erdoğan, hiçbir zaman yıkmanın, imhanın, yok etmenin peşinde olmadıklarını, tam tersine hep inşanın, ihyanın peşinde koştuklarını vurguladı.

"Osmanlı'nın daha bir asır önce çekildiği coğrafyalarda tam anlamıyla bir kültürel soykırım yaşandı." ifadesini kullanan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Ecdat yadigarı eserlerin kahir ekseriyeti ya yıkıldı ya yakıldı ya da yok olmaya mahkum edildi. Balkanlar'da bir asır önce 300 cami ile bıraktığımız bir şehirde bugün her nasılsa ayakta kalabilmiş tek bir caminin kalmış olması, kimin nerede durduğunun ispatıdır. Tarihi eserleri koruma noktasında Batılı hiçbir devletin Türkiye'ye söz söyleme, bizi eleştirme hakkı yoktur Ayasofya'yı 1453 yılında dönüştürüldü haliyle cami olarak yeniden hizmete açmamız rahatsızlık sebebi olmamalıdır. Tam tersine bu ulu mabede sahip çıktığımız, koruduğumuz, yaşattığımız için teşekkürü hak ettiğimize inanıyoruz. Bugün hizmete açacağımız Ortahisar Ayasofya Camii için de aynı durum geçerlidir. Yaklaşık 750 yıllık bir geçmişi olan bu eser, ecdadın elinde daha da güzelleşecek günümüze ulaşmıştır. Ortahisar Ayasofya Camii tarihi boyunca sadece bir asır önceki kısa süreli Rus işgali sırasında depo haline dönüştürülerek mabet vasfına aykırı şekilde kullanılmıştır. Yalnızca bu örnek dahi kimlerin tarihi eserlere ve mabetlere saygılı kimlerin de hoyrat ve yıkıcı davrandığını göstermeye kafidir."

Erdoğan, bahçe duvarlarından tavanlarına kadar baştan sona yeniden restore edilen Ortahisar Ayasofya Camii'ni yine kadim ve kucaklayıcı medeniyet anlayışının sembollerinden biri olarak hizmete açtıklarına dikkati çekti.

"Bu töreni yarım bin yıldır cami olarak hizmet veren bu eserin kılına bile dokunmayan ecdadın hoşgörü ve sevgi ikliminden nasibini alamayanlara ithaf ediyoruz." diyen Erdoğan, İstanbul'daki Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi'nin açılışının ülkede ve dünyada hakka ve hukuka saygılı olanlar ile zihni ve kalbi kararmış olanları ayıran bir turnusol kağıdı işlevi gördüğüne işaret etti.

"Ne yaparlarsa yapsınlar artık yolun sonu görünüyor"
Türk milletinin Anadolu'daki 1000 yıllık varlığını kabul edemeyenlerin Ayasofya bahanesiyle bir kez daha kinlerini kustuklarını, aynı şekilde milletin değerlerini ve kültürüne husumet duyanların yine Ayasofya üzerinden gerçek niyetlerini ortaya döktüklerinin altını çizen Erdoğan, şunları kaydetti:

"Bu kesimlerin Sümela Manastırı ve Ortahisar Ayasofya Camii konusunda diyecekleri de bellidir. Bunlar için ne tarihin ne kültürün bir kıymeti vardır. Türk milletine ve İslam dinine düşmanlıklarını açıkça dile getiremedikleri için bu tür konular üzerinden kendilerini konumlandırılıyorlar. Halbuki böyle dolaylı yollara hiç gerek yok. Milletimiz de tüm insanlıkta kimin nerede durduğunu gayet iyi biliyor. Biz bu hakikatleri Birleşmiş Milletler kürsüsünden dünyadaki 200'e yakın ülkenin temsilcilerinin gözlerinin içine baka baka zaten söyledik, söylüyoruz. Özellikle Batılı ülkelerin dünyanın kalanının kanı, gözyaşı, acısı, sömürüsü üzerine kurulu refah düzeninin sonunun geldiğini açıkça ifade ediyoruz. Bölgemizde ve dünyada yaşanan değişim sancılarını yeni ve kutlu bir doğumun habercisi olarak gördüğümüzü belirtiyoruz.

Salgın dönemindeki gelişmelerin bu gerçeği, inkarı ve dönüşü mümkün olmayan bir şekilde ortaya koyduğuna inanıyoruz. Karşımızdakilerden de bu kadar açık bu kadar berrak bu kadar delikanlıca bir duruş bekliyoruz. Maalesef sürekli bel altı vurarak kazanım elde etmeye alışmış olanlar içeride ve dışarıda aynı sinsilikle yollarına devam ediyorlar. İnsanlara iftira atarak, vatandaşlarımızı kışkırtarak milletin değerlerini olan düşmanlıklarını gizlemeye çalışıyorlar ama ne yaparlarsa yapsınlar artık yolun sonu görünüyor."

Erdoğan, mağdurların ve mazlumların feryadı arşı kaplamışken artık kimsenin hakikatin üzerini sahte gülücükler ve içi boş kavramlarla kapatamayacağını bildirdi.

Türkiye olarak medeniyetlerinden ve tarihlerinden aldıkları ilhamla hak, hakikat, adalet ve barış uğrunda verdikleri mücadeleyi sürekli daha ileriye taşımak da kararlı olduklarını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, müdahil oldukları her meselede bu perspektifle hareket ettiklerini sözlerine ekledi.

"Kendimiz ve dostlarımız için ne tür bir mücadele gerekiyorsa onu vermekten tereddüdümüz olmaz"
Erdoğan, Türkiye'nin, Suriye'de nasıl mazlumların feryatlarına bigane kalmadıysa Libya'da da ülkenin meşru yönetiminin iş birliği çağrısını cevapsız bırakmadıklarını vurguladı.

"Azerbaycanlı kardeşlerimizin işgal altındaki topraklarını kurtarma ve vatanlarını savunma çabalarını da aynı anlayışla destekliyoruz." ifadesini kullanan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Kendileri bin yıl önceki, 500 yıl önceki hesapları bir türlü kapatamayıp bizden yüzyıl önceki haksızlıkları daha öteye taşıma çabalarına sessiz kalmamızı bekleyenlere verecek cevabımız elbette olacaktır. Her mücadele de istenildiği gibi sonuçlanmayabilir ama mücadele etmeyen zaten baştan teslim olmuştur, kaybetmiştir, zelil duruma düşmüştür. Mensubu olmaktan şeref duyduğumuz milletimiz ise tarihinin hiçbir döneminde mücadeleden kaçmamıştır. Bugün de kendimiz ve dostlarımız için siyasi, ekonomik, askeri, diplomatik hangi alanda ne tür bir mücadele gerekiyorsa onu vermekten en küçük bir tereddüdümüz olmaz. Taviz de vermeyiz.

Hep dediğimiz gibi başaramayacaksınız, bu ülkeye diz çöktüremeyeceksiniz, bu milleti teslim alamayacaksınız. Şehit kanlarıyla yoğrulmuş bu vatanın tek karış toprağını bile karanlık emellerinizle kirletemeyeceksiniz. Çünkü artık karşınızda eski, zayıf ve ürkek ülke değil, büyük ve güçlü Türkiye hedefi yolunda son ferdine kadar canı dahil tüm varlığını ortaya koyarak yürüyen bir devlet var."

Erdoğan, restorasyonlarının açılışı yapılan Sümela Manastırı ve Ortahisar Ayasofya Camii'nin hayırlı olmasını diledi.

Bu eserlerin ihyasında emeği geçenlere teşekkür eden Erdoğan, "Bu sene 15 Ağustos'ta Ortodoks vatandaşlarımızın Sümela Manastırı'nda restorasyon döneminde ara verilen Meryem Ana Ayini'ni gerçekleştirebileceklerini duyurmak istiyorum." diye konuştu.

Açılışlar
Konuşmasının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan, talimatıyla tören alanında bulunan Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Ahmet Misbah Demircan ve diğer yetkililer açılışları gerçekleştirdi.

Erdoğan, tören alanındaki yetkililere, açılışta kullanılan kurdele ve makasın, günün anısına kendilerine hediye edildiğini söyledi.

Açılış sonrası Erdoğan'ın, "Sayın Bakanımdan bir ricam olacak. Aynen İstanbul Ayasofya'da olduğu gibi süratle dış cephelerin de hemen restorasyonlarını yapıp, boya vesaire ne gerekiyorsa inşallah bunları da pırıl pırıl hale getireceğiz." ifadesi üzerine Bakan Ersoy, "Sayın Cumhurbaşkanım bir yıl içinde tamamlayacağız. 1 Temmuz 2021'e inşallah yetiştireceğiz." dedi.

Muhabir: Mümin Altaş, Esin Işık

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
ÇOK OKUNANLAR
ARŞİV ARAMA
PUAN DURUMU TÜMÜ
GÜNÜN KARİKATÜRÜ TÜMÜ
Günün çizgisi
ANKET TÜMÜ