USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000
Gündem

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Geriden gelen değil, ön alan bir ülke haline geldik

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Tehditleri kaynağında engelleme stratejisine geçerek artık geriden gelen değil, ön alan bir ülke haline geldik." ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Geriden gelen değil, ön alan bir ülke haline geldik
30-08-2022 18:20
Google News
Ankara

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Milli Savunma Üniversitesi Kara Harp Okulu Diploma Alma ve Sancak Devir Teslim Töreni'ne katıldı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, buradaki konuşmasında, "Türkiye artık darbeci zihniyetin 70 yıl boyunca örselediği askeri eğitim ve öğretim sistemini tamamen terk etmiştir. Yeni askeri eğitim ve yönetim sistemimizle milli iradenin üstünlüğüne bağlı, sadece milletine, devletine ve meşru idarecilerine tabi bir TSK'ya sahip olduk." dedi.

Erdoğan, şöyle devam etti:

"Terörle mücadeledeki tecrübelerini, savunma sanayisi ürünlerini dostlarıyla paylaşan Türkiye'nin cömertliği, pek çok yerde oyun değiştirici işlev görmüştür."

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Milli Savunma Üniversitesi (MSÜ) Kara Harp Okulu Diploma ve Sancak Devir Teslim Töreni'ndeki konuşmasına, bu yıl diplomalarını alan teğmenleri ve misafir öğrencileri tebrik ederek başladı.

Türk Silahlı Kuvvetlerinin yeni teğmenlerle daha da güçleneceğini dile getiren Erdoğan, "Dünyadaki güç dengelerinin yeni gerilimleri ve muhtemel çatışmaları artırdığı bir dönemde her sınıftan ve rütbeden askeri personelin ordumuz için kritik öneme sahip olduğu muhakkaktır. Milletimizin göz bebeği ordumuz, bölgesel tehditler ve terör örgütleri yanında bünyesinde sızmaya çalışan sinsi yapıların yol açtığı tahribatlarla da mücadele etmek mecburiyetinde kalmıştır." dedi.

Her dönemde farklı kisvelerle ortaya çıkan bu yapıların en son ve alçak örneğinin FETÖ olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:

"Türk Silahlı Kuvvetlerimiz, milletimizin destansı direnişi ile başarısızlığa uğrayan 15 Temmuz darbe girişiminin ardından bünyesinde ciddi bir temizlik yapmıştır. Bu büyük temizliğin ardından ordumuzun ‘bittiğini’, ‘kolay kolay ayağa kalkamayacağını’, ‘dünyaya parmak ısırtacak harekatlar yapamayacağını’ düşünenlerin yanıldıklarını özellikle görmeleri sadece birkaç hafta sürdü. Darbe girişiminden sadece 40 gün sonra başlattığımız Fırat Kalkanı Harekatı ile bölgemizdeki insani krizin en önemli aktörü haline dönüştürülen DEAŞ’a ilk büyük ve ciddi darbeyi biz vurduk. Ardından Zeytin Dalı, Barış Pınarı ve Bahar Kalkanı harekatları ile TSK’nın ülkemizin çıkarlarını koruma ve bölgesinde huzuru sağlama konusundaki gücünü tüm dünyaya gösterdik."

"Bu kazanımdan kesinlikle taviz vermeyeceğiz"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu başarıların arkasında Türk Silahlı Kuvvetlerinin personel temin ve eğitim sisteminin yeniden yapılandırılması ve FETÖ’cülerin tasfiyesi ile oluşan boşluğun hızla doldurulmasının yer aldığını belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Ordumuzda çeşitli seviyelerde personel yetiştiren harp okullarımızı, meslek yüksekokullarımızı ve enstitülerimizi Milli Savunma Üniversitemizin bünyesinde daha kaliteli ve etkin eğitim verecek şekilde yeniden kurduk. Üniversitemizin yurt içinde ve yurt dışında uydurma haberlerle karalanmaya çalışılmasının arka planında işte bu başarının getirdiği hazımsızlık bulunuyor. Yaptığımız reformun ordumuzu zayıflatmaya değil, tam tersine güçlendirmeye yönelik olduğunun en büyük ispatı kazanılan başarılar, dünyanın dört bir yanında yürütülen görevlerdir. Bir kez daha altını çizerek ifade ediyorum; Türkiye artık darbeci zihniyetin 70 yıl boyunca örselediği askeri eğitim ve öğretim sistemini tamamen terk etmiştir. Yeni askeri eğitim ve öğretim sistemimizle milli iradenin üstünlüğü ilkesine sıkı sıkıya bağlı, sadece millete hizmet eden, sadece devletine ve onun meşru idarecilerine tabi bir Türk Silahlı Kuvvetlerine hamdolsun sahip olduk. Bu kazanımdan kesinlikle taviz vermeyeceğiz. Küresel ve bölgesel gelişmeler ordumuzu daha nitelikli ve daha fazla sayıda insan gücüyle takviye etmemiz gerektiğine işaret ediyor. Önümüzdeki dönemde tüm enerjimizi, konsantrasyonumuzu ve imkanlarımızı bu doğrultuda kullanacağız. Türkiye'nin böyle bir kabiliyete ulaşmasında emeği geçen rektörümüz başta olmak üzere MSÜ'nün tüm mensuplarına şahsım, milletim adına teşekkür ediyorum."

Yeni soğuk savaş düzeni

"Milletin Meclisi ile milletin Cumhurbaşkanı ile milletin yargısıyla ve en önemlisi milletin bizatihi kendisiyle birlikte ülkemizi 2053 vizyonuna hazırlarken en büyük güç kaynağımız milletimizin ordusudur." diyen Erdoğan, Milli Savunma Bakanı'ndan Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanlarına kadar kahraman ordunun yönetim kademesindeki herkesi büyük ve güçlü Türkiye'nin inşasına verdikleri katkılar için tebrik etti.

Erdoğan, Birinci ve İkinci Dünya Savaşları sonunda kurulan küresel güç ve yönetim dengesinin son dönemdeki gelişmelerle ciddi bir sarsıntı içine girdiğini aktardı.

Türkiye'nin özellikle de İkinci Dünya Savaşı sonrasının soğuk savaş yılları boyunca Ortadoğu, Kafkasya ve Karadeniz'de hep istikrar sağlayıcı bir unsur olarak yer aldığını vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:

"Soğuk savaşın ardından ülkemiz bu istikrar sağlayıcı rolünü Balkanlar'dan Güney Asya'ya, Kuzey Afrika'dan Orta Asya'ya kadar geniş bir alana teşmil etmiştir. Terörle mücadelesindeki tecrübelerini ve geliştirdiği savunma sanayi ürünlerini tüm dostlarıyla paylaşan Türkiye'nin bu cömertliği pek çok yerde oyun değiştirici bir işlev görmüştür. Göreve geldiğimizde savunma sanayimizin yüzde 20'si milliydi. Bunun dışında elimiz boş... Ama şimdi hamdolsun bu yüzde 20, yüzde 80'e çıktı. Artık belli bir gücümüz var. Dünyada 2008 finans kriziyle başlayan ekonomik sarsıntı, koronavirüs salgını ve Rusya-Ukrayna savaşı ile giderek şiddetlenmiştir. Öyle ki artık uluslararası mecralarda girilen dönemi 'yeni soğuk savaş düzeni' olarak tanımlayanlar dahi vardır Bu dönemin en baskın özelliği jeopolitiğin tekrar önem kazanmasıdır. Doğu Akdeniz ve Karadeniz, yeni enerji kaynaklarının keşfinden, gıda ve tedarik zincirlerinin istikrarına kadar pek çok vasfıyla öne çıkan coğrafyalar arasındadır."

Erdoğan, hiç şüphesiz güncellenen siyasi coğrafyanın beraberinde yenilenen güvenlik konseptlerini de getirdiğini dile getirdi.

"Milli güvenlik kavramının kapsamının genişlemesi"

Türkiye'nin Akdeniz'den Karadeniz'e, Balkanlar'dan Kafkasya'ya kadar tüm etki alanındaki artan gücünün bu yeni dönemin sonuçlarından biri olduğunu anlatan Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Bu dönemin bir başka özelliği de sosyal medyadan ve dijital mecralardan dizilere kadar farklı alanlarda kendini gösteren yeni tehditler sebebiyle milli güvenlik kavramının kapsamının genişlemesidir. Tabii göç gibi, radikalleşme gibi, yabancı karşıtlığı ve İslam düşmanlığı gibi sorunlar da artık milli güvenlik kavramı çerçevesinde tartışılmaktadır. Türkiye asimetrik tehditlerle mücadele konusunda bir hayli müktesebat sahibi olmasına rağmen karşımızdaki tablo bizim için de üzerinde uzun uzun düşünülmesi gereken bir vahamet arz ediyor." 

Krizlerle yüzleşen her ülke gibi strateji taktik ve uygulamalarını gözden geçirdiklerini belirten Erdoğan şunları söyledi:

"Bizim diğerlerinden farkımız, son 20 yılda yaptığımız hazırlıklar sayesinde krizleri fırsata dönüştürme kapasitemizin ve kabiliyetimizin en yüksek seviyede oluşudur. Bilhassa gelişmiş ülkeler bu konuda çok ciddi tereddüt ve yalpalama içerisindedir. Türkiye uzunca bir süredir kendisine dayatılan veya şartlar gereği yapmak mecburiyetinde olduğu bekle gör yaklaşımını bir süre önce terk etmiştir. Tehditleri kaynağında engelleme stratejisine geçerek artık geriden gelen değil, ön alan bir ülke haline geldik. Bölgemizde ve dünyada yaşanan her gelişmeyi yakından takip ederek kendi stratejilerimize ve çıkarlarımıza en uygun adımları atarak yolumuza devam ediyoruz. Bunun için gereken kapasiteye ve kabiliyete sahibiz. Ancak bu kapasiteyi ve kabiliyeti sürekli geliştirmemiz gerekiyor. Aksi takdirde geriye düşmemiz ve eskisi gibi istikrarsızlık bataklığına saplanmamız kaçınılmazdır."

Eser ve hizmet altyapısının yeni atılımları hayata geçirmek için kendilerine uygun bir zemin oluşturduğunu vurgulayan Erdoğan, "Halihazırda önümüzdeki en büyük sıkıntı, ekonomide yaşadığımız hayat pahalılığı meselesidir. Esasen beklenmedik birtakım gelişmeler uyguladığımız programların sonuçlanma süresini uzatmasıydı. Çoktan bütün bu meseleleri geride bıraktık, geride bırakıyoruz. Biz her şeyde olduğu gibi 'Bunda da bir hayır vardır.' diyerek işimize bakıyoruz. İnşallah yılbaşından itibaren hedeflerimizin somut neticelerini almaya başlayacağız." diye konuştu.

"İlişkilerimizin toplamındaki kar ve zarar hanesine bakarak hareket ediyoruz"

Bölgesel ve küresel gelişmelerin önlerine getirdiği fırsatları en iyi şekilde değerlendirmek için gereken her türlü çalışmayı kararlılıkla yürüttüklerini bildiren Erdoğan şöyle devam etti:

"Savunma sanayimizin geliştirilmesi de bu çalışmalardan biridir. Güvenlik krizi yaşanan her yerde savunma sanayi ürünlerimizin kritik rolünü görmemiz, verdiğimiz emeklerin boşa gitmediğinin ispatıdır. Artık insansız hava araçlarımız var. Artık silahlı insansız hava araçlarımız var. Artık Akıncımız var. Hepsinden öte, şimdi bizler ciddi manada farklı ülkelerle bu mücadeleyi kararlı bir şekilde verme gücüne sahip olduk. Kriz yaşayan ülkelerin her biriyle ilişkimizi ortak çıkarlar ve dengeler çerçevesinde yürütmemiz, ülkemizin bir diğer ayırt edici vasfıdır. Ülkemize yönelik tehditlerle kendi yöntemlerimiz ile mücadele ederken NATO ve Avrupa Birliği başta olmak üzere uzunca süredir içinde yer aldığımız ittifaklarla bağımızı da koruyoruz. Elbette güya müttefik olduğumuz ülkelerin Türkiye'ye yönelik düşmanca tavırları veya bu tür tavırlar sergileyenlere verdikleri destekler canımızı sıkıyor. Ancak biz bu ilişkilerimizin toplamındaki kar ve zarar hanesine bakarak hareket ediyoruz. Bir yandan da ihtiyaçlarımıza uygun yeni ortaklıklar kurmayı ihmal etmiyoruz. Biz her zaman diyalogdan, iş birliğinden, birlikte kazanmaktan, dostluktan yana olduk. Gönlümüzü ve kollarımızı bize bu şekilde yaklaşan herkese açık tuttuk. Aksi yönde hareket edenlere karşı ise sabırla, anlayışla hüsnüniyetle yaklaşmayı prensip edindik. Türkiye'yi vesayetle, darbeyle, ekonomik tuzaklarla dize getiremeyenlerin hala siyaset ve toplum mühendisliği yöntemlerinden medet ummasını acı bir tebessümle izliyoruz. Sadece bu tablo bile bu tür heveslerin kursaklarda kalmaya mahkum olduğunu göstermeye yeterlidir."

"Bizim kimsenin toprağında, kazancında, özgürlüğünde gözümüz yok"

"Osmanlı'nın son asrındaki kayıplarımız öyle dramatik, öyle acı, öyle beklenmedik olmuştur ki bunu yaşayan neslin ruhunda derin yaralar açmıştır." diyen Erdoğan şunları kaydetti:

"Milli Mücadelemizi zafere ulaştırıp yeni devletimizi kurduğumuzda bu tarihi zaferin kahramanlarının çoğunun doğup büyüdükleri yerler bile sınırlarımız dışında kalmıştır. Yahya Kemal'in kaybedilişini Bursa ile eş tuttuğu Üsküp, İstanbul'dan 61 yıl öncesinden bizimdi. Böylesine büyük bir enkazın üzerinde yeni devletimizi yükseltebilmiştik. Yine Yahya Kemal'in dizeleri ile ifade edecek olursak 'Kalbimde bir hayali kalıp kaybolan şehir! / Ayrılmanın bıraktığı hicran derindedir! / Çok sürse ayrılık, aradan geçse çok sene, / Biz sende olmasak bile, sen bizdesin gene'. Malazgirt'teydik. Alparslan, onun ruhu ile beraberdik. Orada başlayan, Fatih ile devam eden, Gazi Mustafa Kemal ile doruğa çıkan, attığımız bu adımlarla işte yeni Türkiye Cumhuriyeti'ni inşa veya ihya edişimiz, muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkma hamlemiz, bir şeylerin birilerine işaretidir. Evet, tarih boyunca ecdadın kanlarıyla, alın terleriyle suladığı, bıraktığı eserlerle mühürlediği yerler bugün bizde olmasa bile bizim gönlümüz ve kalbimiz daima oralardadır. Harp Okullarımızdan mezun ettiğimiz dost ve kardeş subaylarımızın her birini de işte bu kadim bağların gönül elçileri olarak görüyoruz."

Erdoğan, Türkiye'nin ayak bastığı her yere sadece huzur, barış, dostluk ve refah götürdüğünü dile getirerek "Bizim kimsenin toprağında, kazancında, özgürlüğünde gözümüz yoktur, olamaz. Bu anlayışın örneklerini dünyanın dört bir yanında sergiledik, sergiliyoruz. Afrika'dan Güney Amerika'ya kadar nerede asırlardır zulüm altında inlemiş, canları ve malları yağmalanmış toplum varsa bugün hepsinin en hasbi ve fedakar yol arkadaşı Türkiye'dir. Çünkü biz 'Yaratılanı severiz Yaradan'dan ötürü' felsefesiyle dünyaya ve insanlığa bakıyoruz. İnşallah hedeflerimize ulaşarak Türkiye'yi dünyanın en büyük ekonomileri, askeri güçleri, siyasi ve sosyal toplumları seviyesine çıkardığımızda aynı anlayışla daha çok insanı kucaklayacağız. Bu duygularla bir kez daha mezun olan teğmenlerimizi ve dost ülke öğrencilerimizi tebrik ediyorum." dedi.

Törenden notlar

Cumhurbaşkanı Erdoğan, MSÜ Kara Harp Okulu’na gelişinde Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, MSÜ Rektörü Prof. Dr. Erhan Afyoncu ve diğer yetkililer tarafından karşılandı.

Erdoğan’ın tören alanına girişinde "Merhaba Harbiyeliler" diyerek yeni mezun teğmenleri selamlamasıyla başlayan törende saygı duruşunda bulunuldu, İstiklal Marşı okundu.

Kara Harp Okulu Komutanı Tümgeneral Gültekin Yaralı, 2021-2022 akademik yılında 51’i dost ve müttefik ülkelerden olmak üzere toplam 954 teğmenin Kara Harp Okulundan mezun olduğunu belirtti.

Rektör Prof. Dr. Afyoncu da bu sene MSÜ’ye bağlı okul ve enstitülerden 3 bin 872 öğrencinin mezun edildiğini ifade etti.

30 Ağustos Zafer Bayramı’nın 100’üncü yılını kutlayan Afyoncu, "Dumlupınar Meydan Muharebesi'nde büyük Yunanistan hayalleri kuran ve ülkemizi işgal eden Yunan kuvvetleri imha edildi. 100 yıl sonra da biz burada oradaki atalarımızın torunlarını teğmen olarak mezun ediyoruz ve ülkemize göz dikecek herkese aynı neticeye, akıbete uğrayacaklarını hatırlatıyoruz." dedi.

Genç teğmenlere de hitap eden Afyoncu, "Her zaman büyük Türk milletinin hizmetinde olun. Bu millete ihanet edenler tarihin çöplüğünde kaybolurken bu millete hizmet edenler her zaman tarihe altın harflerle yazılır. Her zaman seçilmiş sivil iradenin emrinde olun. Bu ülke, seçilmiş sivil iradenin emrinde olduğunuz müddetçe huzur içinde büyüyerek refah içinde kalkınacaktır." diye konuştu.

MSÜ Kara Harp Okulu devre birincisi Mustafa Dede mezunlar adına yaptığı konuşmada, "En genç subaylar olarak milli değerlerimize sahip çıkacağız, her zaman Türk milletinin ve seçilmiş millet iradesinin emrinde olacağız." ifadesini kullandı.

Dede yeni teğmenlere mezuniyet andını yaptırdı. Mezuniyet andının yaptırılmasının ardından Mustafa Dede yaş kütüğüne dönem yıldız ve plaketini çaktı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan da konuşmasının ardından okulunu birincilikle bitiren Dede’ye diplomasını verdi.

Dereceye giren diğer öğrenciler diplomalarını TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ile Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler ve kuvvet komutanlarından aldı.

Dereceyle mezun olan misafir teğmenlerin diplomalarını almalarının ardından Kara Harp Okulları sancak devir teslim töreni gerçekleştirildi. Kara Harp Okulu Komutanı Yaralı tarafından sancaktar ve sancak muhafızlarına kılıç ve diploma verilmesinin ardından tören resmi geçitle sona erdi.

Törene Azerbaycan Savunma Bakanı Orgeneral Zakir Hasanov, KKTC Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, Kazakistan Savunma Bakan Yardımcısı Tümgeneral Sultan Kemaleddinov, Kırgızistan Savunma Bakan Yardımcısı Tuğgeneral Akylbek İbraev ve Özbekistan Savunma Bakan Yardımcısı Albay Hamdan Karşıyev de katıldı.

Kaynak: AA

.

dikGAZETE.com

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
ÇOK OKUNANLAR
ARŞİV ARAMA
PUAN DURUMU TÜMÜ
GÜNÜN KARİKATÜRÜ TÜMÜ
Günün çizgisi
ANKET TÜMÜ