İSTANBUL
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TRT'nin ortak canlı yayınında Erhan Çelik'in gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, halk oylaması anketlerine ilişkin, "Şu an itibarıyla tüm araştırma gruplarından bize gelenler, hepsi de hemen hemen olumsuzu hiç yok, hepsi 'evet' istikametinde. Ama bakıyorsunuz aralarında birer, ikişer, üçer puan var. Bunların içerisinde açık ara olanlar da var. Pazar günü öyle zannediyorum ki, çok çok farklı bir netice de 'evet' lehinde gelebilir. 'Evet' lehinde çıkacak olan bu netice, milli iradenin bu yeni yönetim sistemini ne denli benimsediğini de ortaya koyacaktır. Oran, 55'in altında gösterenler de var, 55-60 aralığında gösterenler de var."
'Sen bir defa HDP'nin üyesi misin?'Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AGİT İnsan Hakları Ofisi Direktörü Michael Link'in Die Welt Gazetesi'ne yaptığı açıklamaları aktararak, "Sen bir defa HDP'nin üyesi misin? Devlet CHP'ye de para yardımı yapıyor, aynı oran olarak eşit oranda, diğer partilere de HDP'ye de ciddi manada para veriyor. Birinci derecede para alan devletten AK Parti'dir, ikinci derecede CHP'dir, üçüncü derecede HDP'dir. Bunlar aldıkları parayı nerede kullandılar? Seçim kampanyasında mı kullandılar? Bunlar aldıkları paraları dolaylı yollarla dağa gönderiyorlar, sıkıntı burada." şeklinde konuştu.
"Türkiye daha ileriye gidecek"AB'nin büyüme ortalamasının yüzde 1,8-1,9 iken Türkiye'de bunun yüzde 2,9 düzeyinde olduğuna değinen Erdoğan, "Bu, tabii bunları 'Biz nereye gidiyoruz?' diye ister istemez düşündürüyor. Çünkü Türkiye burada kalmayacak, Türkiye daha ileri gidecek. Sipariş üzere kredi derecelendirme kuruluşlarının notları vardı, değil mi? Ne oldu? Şimdi aynı notu verebiliyorlar mı? Hepsi bu noktada geri adım atmaya başladı. Şimdi hakkaniyete yaklaşır duruma geldiler çünkü isteseler de istemeseler de gerçek ortaya çıkacak, Türkiye ekonomide de tavan yapacak, daha iyi bir yere geleceğiz. Biz yatırımlarımızı durdurmayacağız, aynı kararlılıkla yatırımlarımız devam edecek." diye konuştu.
"Bu şarlatanı ülkesinde barındırıp, başına bela etmemeli"Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Fetullah Gülen'in iadesine ilişkin bir soruya, şu karşılığı verdi:
"Ümidimi kaybetmek istemiyorum, yani hala ben bu ümidimi koruyorum. Ve bizim elimizden gelen nedir? Onlara sürekli olarak tüm bakanlarımızla, başbakanımız, şahsım, muhataplarımızla bunları hep kendilerine iletiyoruz. Temennim odur ki, Amerika bu yanlışı görmüştür. Dolayısıyla artık bu şarlatanı ülkesinde barındırıp, başına bela etmemeli. Tabii bu şarlatanla beraber, bu şarlatanın bütün yavruları da orada. Orada karargahı kurmuşlar. Charter School'lardan 750 milyon dolar yılda gelir elde ediyor. Ve bunların hepsi muvazaalı gelirler. Bütün bunlar nereye harcanıyor? İşte bakıyorsunuz, kongre üyelerine bunların paralar verdiğini, bunların tespit edilerek, biz bunların hepsini kendilerine ilettik. Dosyalar, vesaire bunların hepsi, 80-85 koli evrak gönderdik. Ama nedense bunları idari bir tasarrufla dahi bu adamı hala içeri almayışları düşündürücü."
"Herkes haddini bilecek"Avrupa Birliği ile ilişkilerin 16 Nisan sonrası çıkacak sonuca göre yeniden revize edilip edilmeyeceğine ilişkin soruya karşılık Erdoğan, pazar gününden sonra Başbakan Binali Yıldırım ve hükümet ile bu konuyu konuşacaklarını bildirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Çünkü Avrupa Birliği'nin 54 senedir bize çektirdiği çile yeter. Böyle bir ülke yok. Hiçbir ülkeye bunlar böyle çile çektirmediler. Türkiye herhalde bunların şamar oğlanı değil. Herkes haddini bilecek." ifadelerini kullandı.
"Vatanımızda, vatandaşlık imkanını alabilirler"Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriyelilere maaş bağlanacağı, iş yeri açarlarsa vergiden muaf tutulacakları, Türkiye vatandaşlığına geçirileceklerine ilişkin iddialara, şu yanıtı verdi:
"Bu insanların içinde bir çadır kentlerde, konteyner kentlerde kalanlar var ama bir de şehirlerde olanlar var. Bunların içinde ciddi meslek sahibi olanlar, doktor, öğretmen, avukat, eczacı olanlar var. Birinci derecede bu insanlardan niye istifade etmeyelim? Bizim şu andaki işçi çalıştırma anlayışımız veya bu konudaki yasal düzenlemelere baktığımız zaman bunları vatandaş olmadığı sürece çalıştıramayız. Kaçak işçi çalıştırma suç. Öyleyse bu adımı atmak, bunların içinde kalifiye olanları değerlendirme imkanı var. Kanada ve Almanya, Suriye'den kalifiye olanları çekip alıyor. Diğerlerini almak işlerine gelmiyor. Biz kalifiye, kalifiye olmayan buna bakmadık. Bombalardan kaçıp gelen kim olursa olsun hepsini aldık. Şimdi diyorum bir sınıflandırmaya gidelim. Birçoğu dillerini de ilerlettiler. Vatanımızda, vatandaşlık imkanını alabilirler. Kalifiye olanlar iş de bulabilirler."
"Allah'ın izniyle pazar gününün neticesi belli"Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bir soru üzerine, muhalefetin elinde argümanı ve malzemesi olmadığı için söyleyecek sözünün de bulunmadığını belirterek, şöyle devam etti:
"Sen kalkıp bu ülkede hem demokrasi diyeceksin. Demokrasinin egemen olduğu bir ülkede kimi denize döküyorsun? Türk oğlu Türk'ünü denize dökeceksin, Yunan mı ulan bu neyi denize döküyorsun? Bu millet tarihinde kimi denize döktü belli. Sen nasıl böyle bir benzetme yaparsın. İşte İzmir'deydik, gelsen dökseydin. Allah'ın izniyle pazar gününün neticesi belli. Bu bizim kanımıza dokunuyor. CHP'ye gönül veren vatandaşlarıma sesleniyorum; bu tür kendini bilmezleri, ahmakları aranızda nasıl barındırıyorsunuz? Onun genel başkanı zerre kadar siyasetten anlamış olsaydı, 'Gel buraya sen böyle nasıl konuşursun.' Hemen ihraç istemiyle disiplin kuruluna gönderirdi. Ama öğrenemedi ki daha bu siyaseti ve öğrenemeyecek. Pazar günkü netice, CHP tabanı için de bir fırsattır."
"Faniler üzerinde inşa edilen bir sistem kurmuyoruz"Cumhurbaşkanı Erdoğan, Çelik'in, "Hayır cephesinin argümanlarından birisi de 'Recep Tayyip Erdoğan sonrası ne olacak?' Siz nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusunu, "Ben maşallah, elhamdülillah diyorum. Allah'a hamd ediyorum. Demek ki bayağı sevenim varmış. Ama ben bir de şuna inanıyorum. Ben faniyim. Benim kalkıp da 2019'a kadar ömrümün olacağını bana kimse garanti edemez. Böyle bir şey söz konusu değil. Kaldı ki biz faniler üzerinde inşa edilen bir sistem kurmuyoruz. Biz, herhangi bir faninin samimiyetle, başarılı bir şekilde yürütebileceği, milli iradenin tecellisiyle ortaya çıkmış bir sistem inşa ediyoruz." diye yanıtladı.
"Türkiye'nin eyalet sistemi gibi bir problemi, bir derdi yok"Cumhurbaşkanı Erdoğan, "rejim değişikliği" iddialarının sorulması üzerine, şunları kaydetti:
"Bu, çok üzücü bir şey. Yıllardır, 40 yıllık siyasi hayatımda benim böyle bir iddiam; 'rejim değişecek.' diye olmamıştır. Rejim, 1923'te bitmiştir ve bu Cumhuriyet'tir. Şu anda bizler Cumhuriyet'in özellikle içindeki aktörler olarak bugüne kadar bu sistemi öyle veya böyle aldık geldik. Ama bu sistem ihtiyaçlara cevap vermiyor. Bu vücuda bu sistem dar geliyor. Tabii burada dert başka. Şimdi işte son zamanlarda ortaya çıkardıkları bu eyalet falan vesaire gibi şeyler; hepsi buralardan neşet ediyor. Bakın bir defa Türkiye'nin eyalet sistemi vesaire gibi problemi, derdi yok. Gündemde böyle bir şey yok. Şimdi bu 18 madde, bunun içinde böyle bir şey var mı? Yok. Nereden çıkıyor bu, kim uyduruyor bunu? Bozukluk burada. Böyle bir şey olmadığına göre bunu söyleyecek birisi varsa meydanlarda ya ben söyleyeceğim ya da AK Parti'nin genel başkanı, başbakan söyleyecek. Böyle bir şey bizden çıktı mı? Yok. Efendim şu söylemiş, bu söylemiş, bırakın bu işleri. Kimden söz sadır oluyor, onun bir kıymeti harbiyesi var mı yok mu? Buna bakılacak. 14 senedir bu işi yapıyoruz. Hiçbir zaman böyle bir şeye teşebbüsümüz olmamıştır. Biz ülkemiz için böyle bir şeyi gündeme getirmedik. Biz hep neyi savunduk? Üniter yapıyı savunduk."
"Sandığın olduğu yerde tek adamlık olmaz"Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "tek adamlık" iddialarına ilişkin, "Sandığın olduğu yerde tek adamlık olmaz. Sandığın olduğu yerde demokrasi vardır. Gidersin sen de ey Kılıçdaroğlu, yüzde 50 artı biri aldığın anda sen gelirsin iş başına, niye korkuyorsun? Niye çekiniyorsun? Milli irade bu." dedi.
"Bahçeli'nin milli ve yerli duruşu önemli"Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Devlet Bahçeli’nin bu süreçteki performansını nasıl buluyorsunuz?" sorusuna ilişkin, sadece bu kampanya sürecinin ele almanın yanlış olacağını, parlamento sürecinin de ele alınması gerektiğini ifade etti.
Parlamento içinde başlayan sürecin kampanya sürecinden daha önemli olduğunu vurgulayan Erdoğan, "(Bahçeli'nin) Çünkü oradaki yerli ve milli duruşu önemliydi. Bütün atılan o kirli iftiralar şu, bu falan bunlara rağmen kendi içindeki bazı grupların oluşturduğu o saldırılara rağmen, yılmadan, usanmadan hakikaten AK Parti'yle güzel bir dayanışma ortaya koydular. Bu 18 maddeyi ideal bir şekilde halkımıza takdim edilecek bir hale getirdiler." şeklinde konuştu.
"Vatandaştaki coşku ifade edilebilir gibi değil""Evet" oyu kampanyasına Batı'da engel konduğunu ancak "Hayır" oyu için bazı batılı parlamenterlerin bile kampanya yaptığını, kendi araçlarıyla destek verdiğini hatırlatan Erdoğan, "Tehditler, her şey, bunlar yapıldı. Öyle ya da böyle pazar günü bu millet asil bir şahlanış, duruş yapmak suretiyle inşallah en güzel olanını, sandıktan gerçekten dönüşüm için bu kararını verecek. Bu vesileyle milletime 'aman' diyorum. Başınızı iki elinizin arasına alın ve oyunuzu da verirken 'evet' noktasında isabetli bir şekilde vermiş olun." dedi.
"Çok çok çirkin bir ifade"Cumhurbaşkanı Erdoğan, Deniz Baykal'ın 'özellikle hayır çıktığı zaman denize dökmüş kadar mutlu olacağız' sözüne ilişkin, "Tabii bu kadar deneyimlisin, tecrübelisin. Bu da tabii çok çok çirkin bir ifade. Bunları ben şahsen kendilerine yakıştıramadığım gibi zaten başındaki zat, hiç konuşmama gerek yok. O şu anda aslında Cumhuriyet Halk Partisi'nin olumsuzluğa giden kaderinin baş aktörü. Kasetle geldi, büyük ihtimalle CD ile gider herhalde. Olayı bu, fazla da onu konuşmaya gerek yok. Çünkü bu işi de bilen birisi değil. Devamlı yanlış üzerine yanlışlar yapmakla yoluna devam ediyor. Çok da muhatap almaya gerek, bu saatten sonra yok. Ben iyi bir noktaya geldiğimiz kanaatindeyim." dedi.
"Pazar günü 'evet' ile bunu taçlandıracağız"Çelik'in "Son olarak, halk oylaması öncesinde son canlı yayında neler söylemek istersiniz?" sözlerinin ardından Erdoğan, şöyle devam etti:
"Benim son olarak tüm milletime çağrım şu; diyorum ki, bakın bizim Rabiamız malum. Burada bütünlük var. Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet. Bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, beraber olacağız, kardeş olacağız hep birlikte Türkiye olacağız. Pazar günü 'evet' ile bunu taçlandıracağız. Onun için ben bu dar çerçeve çizdiğim bu başlıklarla sevgili vatandaşlarımı özellikle bu beraberliğe, bu birliğe , bu kardeşliğe 'evet' oylarıyla destek vermeye davet ediyorum."
Muhabir: Andaç Hongur, Çiğdem Alyanak, Hatice Şenses Kurukız, Halil İbrahim Başer, Arif Yakıcı, Gökhan Yılmaz