Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Devletin güvenlik kuvvetleri dışında elinde silah olan herkes bu ülkenin ve bu milletin düşmanıdır. Bu silah ister Ağrı’da Tendürek Dağı’nda olsun isterse İstanbul’da Okmeydanı’nda olsun hiç fark etmez" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı Mehmet Büyükekşi ve beraberindeki heyeti Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda kabul etti. Kabulde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Cansen Başaran-Symes’in geçen hafta bir konferansta yaptığı konuşmada ekonomiye yönelik eleştirilerine sert cevap verdi.
Ekonominin istikrar ve güvene ihtiyaç olduğunu herkesin bildiğinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında ihracatçılara bir derdini paylaşmak istediğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı makamında olduğunu, kenara, köşeye çekilmiş bir makamda olmadığını vurguladı.
Türkiye’de gerek ihracat noktasında, gerek ekonomiyle ilgili konularda en hassas olması gereken kurumların içinde TÜSİAD’ın geldiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ancak, TÜSİAD Başkanı yaptığı açıklamalarla adeta istikrar ve güveni baltalamaya çalışan, temsil ettiğini iddia ettiği iş dünyasını tedirgin eden bir tavır içinde bulunuyor. Hadi Türkiye’nin tüm gerçekleri gibi ekonomiyi de okumaktan aciz bir takım siyasetçileri anladık. Onlar sorumsuzluk yapıyorlar, onların menfaat dengeleri ve ölçüleri farklı. Peki en azından iş dünyasının hassasiyetlerine vakıf olması gereken TÜSİAD’ın başkanına ne oluyor? Bu üslup yanlış. Enflasyonun düştüğünden bahsedecek kadar maalesef enflasyon ölçülerini göremiyor. Bu yanlış. Cari açıktaki olumlu gelişmeleri göremeyecek kadar maalesef gözler adeta bu işlerde ama. Böyle şey olabilir mi ve Türkiye bir büyüme trendini nerelerden alıp nerelere getirdi bunlar ortada iken Türkiye’de bir istikrarsızlıktan bahsetmek kadar istikrarsız bir zihniyet olabilir mi? Şuanda TÜSİAD’ın mensuplarını yatırın masaya hepsi güçlerini bire beş katladılar bunu kendileri bize özel görüşmelerde söylüyorlar. Bire beş katlıyorsun ve ondan sonra hala istikrarsızlıktan bahsediyorsun. Böyle bir şey olabilir mi?” diye konuştu.
“AĞZINDAN ÇIKANI KULAKLARININ DUYMASI GEREKİR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu ülkede bir istikrarsızlık olursa bu yanlışın bedelini de ödeyecek olanın şahsen TÜSİAD’ın başkanı olmadığını, tüm iş dünyasının ve tüm Türkiye olduğuna dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
“TÜSİAD gibi kurumun başında olan insanlar ağızlarından çıkanı kulakları duyması gerekir. Çok açık söylüyorum, ben bazı konularda çok hassasımdır ve her şeyi belki somut olarak ortaya koymam ama kendisi onu düşünmesi lazım. TÜSİAD Başkanının geçmişte Türkiye’ye ne tür bedeller ödettiğini gayet iyi bilen birisiyim. Onu değerli arkadaşlarımın inceleyip ortaya çıkarması mümkündür. Hangi işle iştigal etmişse o iş sebebiyle yaptıkları ve ödettikleri bedeller ortadadır. Hangi denetim kurumunda ne gibi görevler yaptılar ve oralardan ne tür bedeller ödettiler bunun üzerinde iyi durulması lazım. Bundan sonra bu tür yeni bedellere biz fırsat vermeyeceğiz bunu da bilmeleri lazım. Sorumluluğunun bilinciyle hareket etmeyen bunun da hesabını verir. Ben noktada herkesin aklı selimle hareket etmelerini bekliyorum. Türkiye’nin büyümesinden, güçlenmesinden, kalkınmasından milletimiz ve dostlarımız ne kadar memnunsa içimizdeki bir takım gafillerle dışarıdaki bir takım odaklar o kadar huzursuzdur, o kadar mutsuzdur. Bizim güçlenmemizi istemiyorlar. Türkiye güçlensin istemiyorlar. Bu ülkede büyüme oranı beklenenden düşük çıktı, enflasyon ve işsizlik şöyle azıcık kıpırdadı, bölgesel gelişmeler beklediğimiz gibi gitmedi diye adeta sevinç naraları atanlar var.”
"SİZ BU MİLLETİ NE SANIYORSUNUZ"
"Türküyle, Kürdüyle, Gürcüsüyle, Arnavutuyla tüm milletimizle yaptığımız için çözüm sürecini bugünlere getirebildik. Açık söylüyorum eğer iş bunlara kalsa şu anda ortada çözüm süreci filan olmazdı" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
"Ağrı’da yaşanan hadisenin devletin çözüm süreci konusundaki duruşuyla kesinlikle bir ilgisi yok. Tam tersine bu olay bölücü terör örgütünün ve onunla aynı çizgideki siyasi partinin samimiyetsizliğinin bir defa daha ispatı mahiyetindedir. Bunu, söz konusu siyasi partinin eş genel başkanının ve diğer yetkililerinin ifadelerinde açıkça görmek mümkün. Neymiş efendim ’bölücü örgüt mensupları da bu etkinliklere katılma hakkına sahipmiş.’ Siz kendinizi ne sanıyorsunuz, siz bu milleti, bu devleti ne sanıyorsunuz. Çözüm süreci askeri bir zorunluluğun değil siyasi bir kararın neticesi olarak başlatılmıştır. Türkiye Cumhuriyeti devletinin dün olduğu gibi bugün de bölücü terör örgütünü bertaraf etme konusunda herhangi bir eksiği, herhangi bir sıkıntısı yoktur ancak biz geçmişte uzun yıllar uygulanan bu yöntemin işe yaramadığı gibi başka sıkıntılara da sebep olduğunu gördük, tespit ettik. Meselenin üstesinden gelinebilmesinin yolunun tüm milletimizle birlikte bölge insanının da demokratik ve ekonomik sorunların çözümünden geçtiğine inandığımız için bu yola girdik."
"DEVLET GÜCÜNÜ YİTİRMEDİ"
"Hiç kimse yanlış değerlendirmesin" diyen Erdoğan, "Devlet gücünü yitirmedi, bunu böyle bilmeniz lazım. Sadece bizim milletimizle vardığımız mutabakat neticesi yöntem değiştirdi. Nedir bu, insanı yaşat ki devlet yaşasın. Daha önce neydi, öncelikli anlayış devletti, insan geri plandaydı. Biz vatandaşına buyuran, vatandaşını ezen değil insan odaklı, hak, hukuk, özgürlük, huzur, refah odaklı bir devlet yönetimine geçişin yolunu açtığımız için bu süreç başladı. Milletimiz de işte bu değerler etrafında şekillendirdiğimiz ortak gelecek tasavvuru çerçevesinde yürütülen çözüm iradesine gerçekten çok büyük destek verdi" şeklinde konuştu.
"KARŞIMIZA SÜREKLİ BEDDUACILAR ÇIKIYOR"
Çözüm sürecinde en büyük desteği bölge insanından gördüklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
"Kardeşliği yüceltmek, farklılıkları zenginlik haline dönüştürmek için ’analar ağlamasın’ diyerek çıktığımız bu yolda analar ve babalar başta olmak üzere tüm milletimizden aldığımız hayır duasını çok iyi biliyoruz. Biz milletimizin hayrı duasıyla yolumuza devam ederken karşımıza sürekli bedduacılar çıkıyor. Ülkenin ve milletin bekası meselesi olan bu konuyu bir takım hesaplar adına eğip bükerek, çarpıtarak kamuoyunu yönlendirmeye çalışan medya kuruluşlarını da ibretle takip ediyoruz. Yazılı, görsel bunun yanında sosyal medya bunları da görüyoruz. Milletimiz dün birbirlerini yolda görse selam vermeyecek olanların bugün niçin birlik olduklarını manşetlerinden, köşe yazılarından, ekranlarından dökülen sinsiliğin gerisindeki kini, nefreti gayet iyi görüyor ama ne yapsalar boş, başaramayacaklar."
"ELİNDE SİLAH OLAN TÜRKİYE’NİN DÜŞMANIDIR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu ülkenin cumhurbaşkanı olarak huzurlarınızda bir kez daha ifade ediyorum. Devletin güvenlik kuvvetleri dışında elinde silah olan herkes bu ülkenin ve bu milletin düşmanıdır. Bu silah ister Ağrı’da Tendürek Dağı’nda olsun isterse İstanbul’da Okmeydanı’nda olsun hiç fark etmez. Çünkü silahın olduğu yerde kan, ölüm, tehdit ve baskı vardır. Bu silahların namluları devletin güvenlik güçlerine değil bizatihi millete çevrilidir" dedi.
Milletten demokrasi yoluyla hukuk yoluyla alamadığı gücü silahla elde etmeye çalışanların "zavallı", "korkak" olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Hem silaha, şiddete, baskıya karşı samimi bir tavır ortaya koymayıp hem de demokrasiden söz eden açık söylüyorum yalancıdır, iki yüzlüdür, riyakardır. Biz çözüm sürecini kararlılıkla sürdürmeye devam edeceğiz. Çünkü bu bizim milletimize taahhüdümüz, milletimize sözümüz. Biz sözümüzden dönmeyiz. Ama devletin ve milletin huzuruna, güvenliğine, geleceğine kast eden hiçbir saldırıyı da cevapsız bırakmayız" ifadelerini kullandı.
"ÇÖZÜM SÜRECİNİN ŞARTI SİLAHLARIN EBEDİYEN TERK EDİLMESİ"
Gelinen noktada çözüm sürecinin sağlıklı şekilde devam etmesinin şartı olarak "silahların ebediyen terk edilmesi"ni gösteren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Öyle silahların yurt dışına çıkarılması, oraya buraya saklanmasından söz etmiyorum. İrlanda’da nasıl yaptıysalar toprağa gömülecek, üzerine beton dökülecek ben ondan bahsediyorum. Bunlar tespit edilecek. Bu yapılmadığı sürece karşı taraf sözünde durmamış ahdini yerine getirmemiş olacaktır, elan durum da budur" diye konuştu.
"SİYASETLE SİLAH ATEŞLE SU GİBİDİR"
Milletin desteğini onun gönlüne girerek, onun kalbini kazanarak değil baskıyla zorbalıkla sindirmeyle elde edeceğini sananların hala silahtan medet umduğuna dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Siyasetle silah ateşle su gibidir, birlikte olamazlar, eninde sonunda biri diğerini imha eder. Silahlı bölücü terör örgütüne destek vererek kendi meşruiyetlerini zayıflatanlar bizzat o silahı tutanlar tarafından imha olmaya her geçen gün yaklaştıklarını bilmelidirler.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, açıklamalarına şöyle devam etti:
"Hiç kimse teröristi aklamak, askerimizi itibarsız hale getirmek için servise sundukları görüntülerin, yazdıkları senaryoların arkasında saklanmaya çalışmasın. Bizim milletimiz Mehmedini, Mehmetçiğini, askerini gayet iyi tanır, gayet iyi bilir. Bunu da kötülemeye onların gücü yetmez. Bu istismarlar terörist silahların namlularından çıkan kurşunları ötmeye yetmez. Bu senaryolar mürekkeple değil kanla yazılmıştır. Ellerine kan bulaşmış olanlar da kimseye insanlık dersi vermez. Önce o kanı temizlemeniz lazım. Türkiye partisi olma iddiasında olanlar önce bu ülkenin bütünlüğünü, milletini birliğini, beraberliğini, kardeşliğini hazmedecekler. Daha da ötesi siyasi parti olma iddiasındaysanız önce milletin oyunu baskıyla tehditle tedhişle değil rızayla programınızla vizyonunuzla almayı öğreneceksiniz. Aksi takdirde parti iradeniz tabelanızda, siyaset iddianız havada kalır. Maalesef karşımızda çözüm sürecinde elde edilen bunca kazanımı siyaset yoluyla demokrasi yoluyla mücadele etme cesareti bulamadığı için silaha, şiddete, kana feda eden aciz bir anlayış var. 6-8 Ekim olaylarında hatırlayın insanları sebepsiz yere sokağa döküp Türkiye’de 40 kişinin ölümüne yol açanların barıştan söz etmeye hakkı olabilir mi? Masum çocukların pencerelerden atılıp taşla kafalarının ezilmesine ses çıkarmayanlar insan hakları lafını ağızlarına alabilir mi?"
"CAN DEĞİL KAN PEŞİNDE BUNLAR"
"Teröristleri silah bırakmaya davet etmek yerine şehirlere inmeye teşvik edenler siyasetin değil terörün emrine girmiştir, can değil kan peşindedir bunlar" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ama Türkiye bunları aştı, aşıyor ve aşacak. Geçmişte Faşist tek parti anlayışını yıkan, darbecileri, vesayet heveslilerini tasfiye eden bu millet yeni Faşist örgütlenmeleri de bu zihniyetleri de en kısa sürede hak ettiği akıbete mahkum edecektir. Teröre teslim olanlar eninde sonunda terörle birlikte yok olup gidecektir. Bugün eski Türkiye manzaraları asla yaşanmaz, bundan herkes emin olsun. Ama yeni Türkiye’de silahla baskıyla sindirmeyle arasına kesin sınırlar koyamayanlara yer olmadığını da herkes bilmeli. Bu yanlışa düşenlerin tasfiyesini milletimizin bizzat kendisi yapacaktır. Ben 7 Haziran seçimlerinin bu bakımdan da önemli olduğuna inanıyorum."