BERLİN (AA) - ABD Ticaret Bakanlığının, Çinli teknoloji devi Huawei ve bağlı ortaklıklarını ABD'nin ulusal güvenliğine aykırı faaliyetlerde bulunan şirketler listesine alması, Huawei'nin insanlığın yaşam biçimini değiştiren teknolojilerdeki başarısı ve ABD'li şirketlerle olan rekabetini yeniden gündeme getirdi.
ABD'de Donald Trump yönetimi, Çinli şirketi ABD'nin İran'a yönelik yaptırımlarını ihlal etmekle, Amerikalı şirketlerin teknolojilerini ve fikri mülkiyetlerini ele geçirmeye çalışmakla suçlarken, söz konusu suçlamaları kabul etmeyen Huawei, ABD’nin amacının şirketin yükselişini durdurmak olduğunu savunuyor.
ABD ile ticaret müzakereleri yürüten Çin hükümeti de Huawei'yi suçlamalara karşı koruyacağını duyurdu.
5G yarışında en ön sırada
Çin'in Silikon Vadisi olarak bilinen Şenzen kentinde 1987’de 21 bin yuan sermaye ile eski bir subay olan Ren Zhengfei tarafından kurulan Huawei, dünyanın en büyük telekomünikasyon ürünleri ve hizmeti sağlayıcısı olmasının yanı sıra en büyük ikinci akıllı telefon üreticisi konumunda.
Akıllı telefon satışlarında ABD'li Apple'nin pazar payını ele geçirmeye devam eden Huawei, dünyada telekomünikasyon sektörünü çok daha üst düzeye taşıyacak 5G teknolojisinde de küresel yarışın en ön sırasında yer alıyor.
Çin'in telekomünikasyon firmalarına yaptırımlar getiren ve ABD'li firmaların kritik iletişim ağlarında Çin malı ekipman kullanmalarını tamamen yasaklayan Trump yönetimi, "ciddi bir ulusal güvenlik meselesi" olarak gördüğü bu konuda müttefiklerinden de aynı tutumu bekliyor.
Japonya, Avustralya ve Yeni Zelanda, dünyanın en büyük telekomünikasyon ekipmanı üreticisi olan Huawei'nin 5G ağları ile ilgili ihalelere girmesini yasaklarken, halihazırda 3G ve 4G ağlarında Huawei ile çalışmakta olan Avrupa ülkelerinden de değişik sesler geliyor.
Teknolojik alanda üstünlüğe sahip olmanın; ülkelere, uluslararası rekabette ön plana çıkmayı, küresel düzendeki güç dağılımında avantajlı bir konuma geçmeyi sağladığı günümüzde ABD'nin, Çin'in 5G gibi gelişmiş teknolojilerdeki atılımını kendisine karşı "varoluşsal bir tehdit" olarak görmesi dikkati çekiyor.
Apple'den 17 milyon fazla akıllı telefon sattı
Bu yılın ilk çeyreğinde 59,1 milyon adet akıllı telefon satarak merkezi ABD'de bulunan Apple'ye 17 milyondan fazla fark atan Huawei, küresel akıllı telefon satışlarındaki pazar payını geçen yılın ilk çeyreğine göre yüzde 50 artırarak yüzde 17'ye çıkardı. Söz konusu dönemde Apple'ın telefon satışları yüzde 20 düşerek 42 milyona, pazar payı da yüzde 14'ten yüzde 12'ye geriledi.
Merkezi Çin'de bulunan akıllı telefon üreticilerinden Xiaomi, ilk çeyrekte 27,8 milyon akıllı telefon satarak yüzde 8'lik pazar payını korurken, Oppo ise 26,5 milyon satışla payı payını yüzde 7'den yüzde 8'e çıkardı.
Google ve Microsoft ile aynı ligde
2008'de 12 milyar dolar olan Huawei'nin satışları, geçen yıl 2017'ye göre yüzde 20 artarak 107 milyar dolara yükseldi. Yıllık gelirinin 100 milyar doların üzerine çıkması Huawei'yi, ABD'li teknoloji şirketleri Google ve Microsoft ile aynı lige taşıdı. 2018'de şirketin karı da bir önceki yıla göre yüzde 20 artarak 8 milyar dolara ulaştı.
“5G ABD için bir nükleer bomba”
Huawei Kurucusu Ren Zhengfei, 21 Nisan'da Alman gazetesi Handelsblatt'a verdiği röportajda, "Ne yazık ki ABD, 5G teknolojisini stratejik bir silah olarak görüyor. Onlar için bir nükleer bomba. Ancak bu durum böyle değil. Kanımca, teknolojimiz veri paketlerinin dolaşıma sokulduğu, yani ağa girdiği bir musluk gibi. Sadece 5G musluğu, 4G musluğundan daha büyük ve daha geniş." ifadelerini kullandı.
Ren Zhengfei, "Teknolojik üstünlüklerini kaybetmekten korktuğu için ABD'nin, Huawei'ye karşı boykotunun siyasi olduğunu düşünüyor musunuz?" şeklindeki soru üzerine, "Evet. ABD, kimsenin önüne geçmesini istemiyor. Çalıştığımız sektör bu kadar önemli olmasa da ABD, Amerikalı şirketlerden daha iyi performans göstermemizi istemiyor." değerlendirmesinde bulundu.
ABD'nin ticaret savaşının, dünyanın radikalleşmesine ve daha az dengelenmesine neden olduğunu belirten Ren Zhengfei şunları kaydetti:
"Bazı Batılı ülkeler belli konularda taraf olmaktan hoşlanıyor. Çin ve Rusya da bir tarafta kalırsa, aslında başka bir soğuk savaşa gidilebilir. Çin hükümetinden casuslukla ilgili bir istekle de asla karşılaşmadık. Gerçekten kim olduğumuzu göstermek için çok çalışıyoruz ancak ABD hükümeti bize inanmıyor. Şimdi Huawei hakkındaki iddialarını desteklemek için gerçekler ve kanıtlar sunmalılar. Eğer Huawei herhangi bir ülkede ekipmanlarımıza bir arka kapı yaptırırsak 170'ten fazla ülkede pazarlarımızı tehlikeye atardık. Tüm çalışanlarımız işlerini kaybedebilir. Bu benim için ölümden daha kötü olurdu. Peki herhangi bir arka kapı yapmayı nasıl kabul edebilirim?"
"ABD'nin Türkiye'ye baskı uygulaması ihtimali düşük"
Koç Üniversitesi Öğretim Görevlisi Altay Atlı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 5G iletişim teknolojisinin günlük hayata girmesine en az birkaç yıl olmasına karşın şimdiden küresel düzenin büyük gücü ABD ile yükselen gücü Çin arasındaki rekabetin merkezine oturduğunu söyledi.
ABD ve müttefiklerinin, 5G yarışında Çin'i dışarıda tutmaya devam etmesi halinde konunun çift kutuplu bir "teknolojik soğuk savaşa" dönüşeceğini savunan Atlı, şunları kaydetti:
"Bir tarafta 5G’de halihazırda öncü durumda olan ve ticari uygulamasına 2020’de başlayacak olan Çin ve bu teknolojiye daha rahat, daha çabuk ve daha ucuza erişmek istediği için Çin’in yanında yer alacak olan ülkeler, diğer tarafta ise şu aşamada halen Çin yapımı ekipman olmadan nasıl bir 5G ağı kuracağını ortaya koyamamış olan ve ticari uygulamaya 2025’ten önce başlaması mümkün görülmeyen ABD ve müttefikleri. Bu şüphesiz ki üçüncü ülkeleri de zorlayacak bir durum. AB, her ne kadar Çinli firmaları 5G'ye dahil etmeyeceğine işaret etse de son 6 yıl içerisinde toplam piyasa değerleri yarı yarıya azalmış olan Avrupa'nın telekomünikasyon şirketleri, 5G'ye daha düşük maliyetle ve daha hızlı geçmeye ihtiyaç duyuyor."
Huawei ürünleri konusunda ABD'nin Türkiye'ye baskı uygulaması ihtimalinin düşük olduğunu, uygulasa bile bunun bir etkisi olmayacağını belirten Atlı, "ABD, füze savunma sistemleri konusunda NATO üyeliğini ileri sürerek bu tür bir baskıyı Türkiye üzerinde uyguluyor ama burada söz konusu olan kolektif bir güvenlik endişesi değil, Türkiye'nin üçüncü bir ülkeden bir telekomünikasyon firması ile çalışıyor olması. ABD'nin bu noktada bu baskıyı üzerine oturtabileceği bir temel yok." diye konuştu.
Türkiye'nin, Huawei ile yaptığı iş birliğinden önemli bir fayda sağladığını ifade eden Atlı, "Huawei, 2002'den beri Türkiye’de aktif ve sadece GSM operatörlerine ve Türk Telekom'a telekomünikasyon altyapısı sağlamıyor, aynı zamanda kurduğu Ar-Ge laboratuvarları ve İTÜ gibi kurumlarla yaptığı iş birliği ile ülkenin teknolojik kapasitesini geliştirmesine de katkı sağlıyor. ABD'nin 'ulusal güvenlik tehdidi' olarak lanse ettiği Huawei, Türkiye açısından bir teknoloji ortağı. Bu nedenle olası bir baskının da bir sonuç vermeyeceğini düşünüyorum." değerlendirmesinde bulundu.