CHP Grup başkanvekilleri Engin Altay, Özgür Özel ve Engin Özkoç imzasıyla TBMM Başkanlığına sunulan genel görüşme önergesinde, 1967'deki Arap-İsrail savaşında, o zamana kadar Ürdün'ün kontrolü altında bulunan Doğu Kudüs'ü işgal ve fiilen ilhak eden İsrail'in, 1980'de Kudüs'ü ebedi başkenti ilan ettiği anımsatıldı.
Bu kararın, İsrail'i Doğu Kudüs de dahil olmak üzere 1967 savaşında işgal ettiği topraklardan çekilmeye çağıran Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin (BMGK) 1967'de aldığı 242 sayılı kararına aykırı olduğu belirtilen önergede, "BMGK'nin 1980'de aldığı 476 sayılı karar da İsrail'i uyguladığı politikalarda ısrar etmekten vazgeçmeye ve Kutsal Kudüs Şehri'nin statüsünü ve karakterini etkileyen adımlara son vermeye çağırıyordu." denildi.
Önergede, BMGK'nin, Kudüs'ün statüsü konusunda aldığı başka kararların da bulunduğu anımsatılarak, 6 Aralık 2017'de ABD Başkanı Donald Trump'ın Kudüs'ü, İsrail'in başkenti olarak kabul ettiğini açıklamasından bir süre sonra ABD'nin İsrail Büyükelçiliğinin Kudüs'e taşındığı kaydedildi.
Trump'ın bu kararının hem kendisinden önceki ABD başkanlarının Kudüs konusunda izledikleri siyasetten sapma hem de Orta Doğu Barış Süreci’ni baltalayabilecek tehlikeli bir adım olduğu ifade edildi.
Bu tehlikeli tırmanışın, Trump ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun 28 Ocak 2020'de açıkladıkları "Orta Doğu Barış Planı" ile yeni bir evreye ulaştığına işaret edilen önergede, şu değerlendirmede bulunuldu:
"Söz konusu plan, Filistin toprakları üzerindeki İsrail işgalini derinleştirerek Batı Şeria'daki bazı bölgeleri ilhak etmeyi hedeflemekte, BM kararlarına aykırı olarak Kudüs'ün tamamını İsrail'in başkenti olarak tanımakta, Filistinli mültecilerin geri dönüş haklarını ellerinden almakta ve bağımsız bir Filistin Devleti'ni kabul eder gözükürken, aslında bu hususu şartlara bağlayarak ve zamana yayarak bağımsız Filistin devletinin geleceğini ipotek altına almaktadır. Trump ve Netanyahu'nun planı, İsrail-Filistin sorununun bağımsız iki devlet temelinde ve Doğu Kudüs Filistin devletinin başkenti olacak şekilde çözümünün önünde bir engeldir. Uluslararası hukuka aykırı olan bu girişimin, Orta Doğu'da halihazırda mevcut olan gerilimi daha da artırma olasılığı Türkiye için endişe vericidir. Özellikle, Müslüman Filistinlilerin Kudüs'teki kutsal mekanlardaki ibadetlerine zaman bakımından sınırlama getirileceği endişesinin bölgede büyük ölçekli bir gerginliği tetikleyebileceğini uzmanlar ifade etmektedir.
Türkiye, şayet doğru politikalar izlenirse, bölgemizde giderek artan gerilimi yatıştırabilecek tecrübeye sahip bir ülkedir. Türkiye'nin Orta Doğu'daki sorunların çözümünde arabulucu olarak rol alabilmesi ve bu sorunlardan kaynaklanabilecek tehditleri kendisinden uzak tutabilmesi için TBMM'nin devreye girmesi elzemdir. Türkiye'nin etkin diplomasi yürüterek, çatışmaları önlemeye hizmet etmesi ve Filistin halkının haklarını korumayı amaçlayan sağduyulu bir dış politika izlemesi bölgemizin huzur ve istikrarı için yaşamsaldır. Bu nedenle, Filistin meselesinin Kudüs odaklı olarak gündeme alınması ve Türkiye'nin atabileceği adımların masaya yatırılması için genel görüşme açılmasını istiyoruz."
Kaynak: AA
dikGAZETE.com