Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, Çevre ve Şehircilik Bakanı Fatma Güldemet Sarı ile Kültür ve Turizm Bakanı Mahir Ünal, sabah saatlerinde havayolu ile Diyarbakır’a geldi. Valiliğe geçen Bakanlar, daha sonra kamu kurum ve kuruluşların müdürleri ile toplantı gerçekleştirdi. Toplantının ardından basın mensuplarının karşısına geçen Bakanlar, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
İlk olarak açıklamalarda bulunan Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, 3 Bakan olarak bugün burada bulunduklarını söyledi. Bugün Bakanlar ile birlikte belirli değerlendirmeler, çalışmalar, incelemeler gerçekleştirdiklerini kaydeden Bakan Yılmaz, “Yarın da inşallah başbakanımızı Diyarbakır’da ağırlayacağız. Bizim politikamız nettir, bir taraftan terörle kararlı bir şekilde ve sonuna kadar mücadele ediyoruz, edeceğiz. Bunu da insan odaklı bir anlayış içinde gerçekleştiriyoruz. Bütün amacımız, insanımızın daha emniyetli bir ortamda yaşaması, çoluk çocuğunu yetiştirmesi, iş hayatını sürdürmesidir. Maalesef terör örgütü sivil yerleşim alanlarına girerek buralarda çukurlar açarak bombalar döşeyerek, el yapımı patlayıcılar düzenekler kullanarak toplumsal hayatımızı olumsuz bir şekilde etkilemiştir. Devletimiz güvenlik güçlerimiz de halkımızın emniyeti, mal ve can güvenliği için gerekli olan çalışmaları gerçekleştirmektedir.
Terör unsurları ile yapanlar ile halkın net şekilde, kalın çizgilerle ayrılmasıdır. Bunu da çok başarılı bir şekilde gerçekleştiriyoruz. Bazı operasyonların uzamasında da en temel faktörlerden bir tanesi de budur. Belli bölgelerimizde operasyonlar tamamlandı. Her türlü fiziki alt yapı ile ilgili, vatandaşlarımızın sorunları ile ilgili en detaylı şekilde çalışma yapıyoruz, hiçbir esnafımızı vatandaşımızı mağdur etmeyecek şekilde bir anlayışla bu çalışmalarımızı yürütüyoruz. Sosyal konularla ilgili gayretimiz var. Operasyonda ve sonrasında, sosyal anlamda sıkıntıları gidermeye dönük çok yoğun bir gayret içindeyiz" dedi.
“SLOGANLARLA BU İŞLER OLMUYOR”
Sadece Diyarbakır’da, Sur için 14 milyon liraya yakın bir kaynağın sosyal projelere harcandığını aktaran Bakan Yılmaz, şöyle devam etti:
“Halkımızın gıda barınma desteği için harcandı. Önümüzdeki süreçte, halkımızın zarar gören, özellikle evi, yapısı zarar gören belli bir süre kullanamayacak olanlara bu sosyal desteklerimizi devam ettireceğiz. Ekonomik boyuta da önem veriyoruz. Kısa vadede yerel ekonominin hızlı bir şekilde canlanması için tedbirler aldık, alıyoruz. Toplum yararına çalışma programı dediğimiz çalışma programını devreye sokarak Silopi’de bin 200 kişiye, Cizre’de 2 bin gencimize Diyarbakır Sur’da 3 bin gence geçici iş imkanı sağlandı. Kadınlara dönük mikrokredi anlamında bazı çalışmalarımız var. Orta ve uzun vadede ekonomide çok daha iyi adımlar atmayı planlıyoruz. Huzur ortamının iyileşmesi ile bütün kurumlarımızın çok aktif bir şekilde katkısı ile ekonomik hayatı refahımızı da arttıracağız.
Bizim bu çalışmalarda muhatabımız bütün toplumdur, hiçbir kesim bu toplumun tamamını temsil etme hakkına yetkisine de sahip değildir. Bütün toplumu muhatap alıp toplumun bütün kesimleri ile bu süreci yönetiyoruz. Sur hepimizindir, Sur bütün insanlığındır sadece Türkiye’nin değil bütün insanlığın mirasıdır. Buna yakışır bir şekilde çalışmaları ele alıyoruz. Yerel yönetimler maalesef üzerlerine düşen görevi de yapmamışlar bugüne kadar. Yerel yönetimlerin eksiklerini sahada çok net bir şekilde görebiliyorum. Sloganlarla bu işler olmuyor, ideolojik söylemlerle veya iş yapmaya çalışanları karalama ile bu işler olmuyor. Herkes oturup görevini en iyi şekilde yapmak durumunda. Çarpık bir şehirleşme varsa yerel hizmetler eksikse bunun sorumlusu yerel yönetimlerdir. Yerel yönetimlerden de herkesin hesap sorması gerektiğini özellikle belirtmek istiyorum.”
“BAŞKA ÇARE OLMADIĞI ZAMAN KAMULAŞTIRMA YAPILACAKTIR”
Daha sonra konuşan Çevre ve Şehircilik Bakanı Fatma Güldemet Sarı ise, operasyonların sona ermesi ve kamu düzeninin sağlanmasıyla birlikte önce Silopi’ye girdiklerini söyledi. Zarar gören ağır hasarlı binaların, az hasarlı alanların göz önüne alınarak riskli alan planının yapıldığını dile getiren Bakan Sarı, şu ifadeleri kullandı:
“Cizre’de de alandaki zarar tespit çalışmaları tamamlandı. Bölgedeki dokuya uygun olarak riskli anal planını gerçekleştireceğiz. Konut çalışmaları devam edecek. Sur’da yapacağımız çalışmanın temelini 2012 yılında Diyarbakır Büyükşehir Belediye Meclisi’nden onaylanan koruma amaçlı koruma imar planı çerçevesinde yapacağız. Yine bu imar planının uygulanmasından hemen sonra Suriçi’ndeki halka riskli alan ilan edilmiştir. Riskli alandan sonra 3 mahallede kamulaştırma ve oradaki bölgede çalışma başlatılmıştır. Yaklaşık 700 hak sahibine konut verilmiş 20 milyona yakın kamulaştırma bedeli ile oradaki kamulaştırma çalışmaları devam etmiştir.
Bu çalışmalar 2014’te Büyükşehir Belediye Başkanının değişmesi ile tamamen durdurulmuştur. Bugün bu çalışmanın devamı şeklinde bir çalışmayı biz öncelikle operasyonların bittiği terörden temizlenen 6 mahallede başlamak sureti ile gerçekleştireceğiz. Sur’un genelinde yapacağımız çalışma 2012 yılında kabul edilmiş olan koruma amaçlı imar planına uygun şekilde yapılacaktır. Burada bahsedildiği gibi TOKİ’nin yüksek katlı binalar olacak, veya buradan bir rant elde edilecek, burası insansızlaştırılacak gibi iddialar karşılıksızdır ve yanlıştır. Buradaki vatandaşlarımız isterlerse rezerv alanlardaki konutları tercih ediyorlarsa oradan konut sahibi olacaklar, istiyorlarsa kendi mahallelerinde yeni yapılacak konutlardan sahip olabilecekler. Esnafımız yine işlerine devam edecektir. Çalışmanın bütün içeriği koruma amaçlı imar planında belirtilmiştir. Öncelikle bizim yapacağımız vatandaşla bire bir görüşerek vatandaşlarımızın rızası ile onların istediği yönde uzlaşmaya gitmektir. En son çare, hiçbir şekilde bir çözüm bulunamıyorsa kamulaştırma kısmı, bedeli ödenerek, daha önce büyükşehir belediyesinin de yaptığı çalışmanın benzeri bir çalışma yapılacaktır. Vatandaşlara yanlış aktarılan kamulaştırıldı gibi iddialar yanlıştır, öncelikle yapacağımız çalışma ikili görüşmeler ve çözüm üretmektir.
Vatandaşlarımız kesinlikle mağdur edilmeyecektir. Vakıf eserleri üzerinde kamulaştırma söz konusu değil. Kiliselerimiz, camilerimiz de. Tarihi alanlar yakıldı yıkıldı. Çıkarken yaktılar, bunu en iyi bizim vatandaşlarımız biliyor. Bunların tekrar kazandırılması için çaba harcayacağımızı ifade ediyoruz burada. Bunu kamuoyuna yanlı ve yanlış olarak anlatıyorlar. Terörün yerleştirdiği bombalardan dolayı tahrip olan yıkılan binalarda sesi çıkmayanlar bugün bizim vatandaşımız için yapacağımız çalışmayı eleştirme cüreti gösteriyorlar. Bunu da vatandaşın takdirine bırakıyoruz."
“DEVLET BUGÜN ŞEFKAT ELİ İLE BURADA”
Bakan Sarı’nın ardından konuşan Kültür Ve Turizm Bakanı Mahir Ünal da şehirlerin tarihi dokusunun korunması, kültürel mirasın korunması, sosyal dokunun korunması gibi sorumluluklarının olduğunu söyledi. Bakan Ünal, şöyle devam etti:
“Bizim Edirne İznik, Kars, Bursa, Diyarbakır gibi seçtiğimiz pilot illerde yürüteceğimizi daha önce belirttiğimiz bir proje. Eğer şehrin hafızasını ve kimliğini korumazsanız bu defa şehir kültür ve sanat üretmiyor ve taşralaşıyor. Diyarbakır gibi, geçmişte birçok kültür insanını sanatçıyı yetiştirmiş şehrin yeniden ihtişamlı günlerine dönmesi, hafızasını kültürel mirasını kimliğini ve 5 bin yıllık geçmişini yeniden ihya etmesi, kültür ve sanat üretmesi bu anlamda çok önemli. Geçtiğimiz 13 yıl içinde Diyarbekir’imizde birçok tarihi doku ihya edildi. Kültür insan şehir, bir takım ideolojik angajmanlara kurban edilemez. Bizim varoluşumuzu oluşturan bu temel dinamikler birilerinin siyasi angajmanlarına da kurban edilemez.
Hele hele 40 yıldan beri dağda kalbi ve kafası taşlaşmış ve betonlaşmış birilerinin terör bağımlılarının talimatları ile artık insanların yaşam alanları, özgürlük alanları insanların toplumsal talepleri engellenemez. Eğer siz şehirlere tonlarca bomba yerleştirip el yapımı bombalarla şehirleri tahrip edip sonra da kalkıp devlete ve güvenlik güçlerine, güvenliği sağlamakla sorumlu birilerine söz söyleme hakkına sahip olamazsınız. Devlet milletin ta kendisidir. Devlet bugün şefkat eli ile burada. Herhangi bir şekilde birileri engellemeye kalkışsalar da ideolojik angajmanları ile hareket etseler de birileri talimatla hareket etseler de yalanı ve iftirayı ısrarla bir propaganda biçimine dönüştürseler de biz Diyarbekir’den vazgeçmeyiz.”
dikGAZETE.com