İSTANBUL
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında, kapatılan Kuleli Askeri Lisesi, Vaniköy, Beykoz'da yaşananlar ve Çengelköy Polis Merkezi'nin işgali ile burada çıkan olaylarda 8 kişinin şehit edilmesine ilişkin 14'ü eski polis 117 sanığın yargılandığı davanın 13. duruşması tamamlandı.
İstanbul 32. Ağır Ceza Mahkemesi'nce, Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi karşısındaki binada yapılan duruşmada savunması alınan Kuleli Askeri Lisesi Komutanı eski Albay Mürsel Çıkrıkçı darbe girişimine ilişkin toplantılara katıldığı iddiasını reddetti.
15 Temmuz’da saat 20.00 sıralarında kendisini "Volkan" olarak tanıtan bir yarbay tarafından arandığını söyleyen Çıkrıkçı, "Bu yarbay bütün birlikleri sırayla aradığını, Türkiye’de terör eylemleri gerçekleşeceğini, 6-7 Ekim gibi olayların olacağını, süratle görev yerlerine gidilmesi emri verdi. Kuleli'nin köprünün arasında olması nedeniyle yol güvenliği almamızı söyledi. 1. Ordu'dan gerekli bilgiyi alabileceğimizi söyledi. Ben de bağlı olduğum komutanlığı aradım, kimseye ulaşamadım. 1. Ordu Karargahı'nı aradım, telefonu açan şahıs ismini söylemedi, kim olduğunu bilmiyorum. Benden üst birisi olduğunu düşündüm, direk 'efendim' dedi. 1. Ordu'ya Genelkurmay'dan arandığımı emir aldığımı, yazılı emir gelmediğini, köprülere en yakın birlik olmamız nedeniyle bize bu görevin verildiğini söyledim. Onlarda böyle bir emir geldiğini teyit etti." diye konuştu.
Askeri lise öğrencilerinin silah kullanmayı bilmediğini, çocuklara mühimmat verilmediğini savunan Çıkrıkçı, darbe girişiminde bulunulması durumunda bile öğrencileri kullanarak ayak bağı yapmayacağını öne sürdü.
Vatandaşları ve polisi biraz silkelemiş15 Temmuz’da akşam saatlerinde alarm verdirdiğini ve tüm personelin iç bahçede toplanmasını istediğini anlatan Çıkrıkçı, "Tüm personel içeride toplanmıştı. Tüm Türkiye genelinde terör eylemleri olacağını, TSK’ya yetki verildiğini söyledim. Bizim de üzerimize düşen görevi yerine getireceğimizi söyledim. Bazı sanıkların iddia ettiği gibi yönetime el koyulduğunu, bu nedenle sıkıyönetim ilan edildiğini söylediğim iddiaları gerçek dışıdır." ifadelerini kullandı.
Sanık Çıkrıkçı, gece boyunca halkı uyarmak için uğraştığını ileri sürerek, "Siyah renkli bir araç okul önüne gelmişti. Diğer araçları uyardığımız gibi onun da geldiği yöne dönmesini istedik. Geldiği istikamete yönelik hafifçe döndü. Bana ve yanımdaki askere ithafen küfretti. Öndeki askerlere bağırdım 'önünü kesin' diye. İçinden 3 kişi indi, küfür ettikleri için ben onlara bağırdım. 'Sen hangi cesaretle askere bunu yapabiliyorsun?' dedim. Nizamiyeye çekmek istediğim üç vatandaştan birisi agresif tavırlar sergiledi. Ben de birazcık silkeledim, bazı sanıkların söylediği gibi canice darbetmedim. Ben üçünü de ellerini bağlayıp oturtturdum. Bir hakaret veya küfür etmedim." beyanlarında bulundu.
Çıkrıkçı, Kuleli Askeri Lisesi’nin önünden bir polis minibüsünün geçtiğini, durduramadıklarını, ileride bulunan tutuklu sanık eski Albay Mehmet Karabekmez’i arayarak polisleri okulun önüne yönlendirmesini istediğini ifade etti.
Minibüsün okulun önüne geri geldiğini belirten Çıkrıkçı, savunmasına şu iddialarla devam etti.
"10-15 polis indi. Onlara durumu ilettim, Genelkurmay'dan aldığımız emri söyledim. Köprülere personel gönderdiğimizi, burada kendilerinden istifade etmemiz gerektiğini söyledim. Emri gösterince ve kanundan bahsedince onlar da ikna oldular. O polislerin bir suçu yoktur, ortada bir darbe varsa o suç bana aittir. İndiklerinde bazılarının ellerinde silah vardı. Bizim arkadaşlara trafiğin yönlendirilmesi konusunda yardımcı olmasını istedim. Müşteki polis Tuğrul Y. o direndiği için ona kötü muamele yaptığımı, küfür ettiğimi, onu bağlayarak diğer elleri bağlananların yanına oturtturduğumu söylüyor. Bütün polis arkadaşlar bize uyarken, biz ne yapacağımızı anlatırken, elinde cep telefonuyla oynuyordu. Ben de burada ciddi bir durum konuştuğumuzu, neden ilgilenmediğini sordum. Cebine koydu telefonu önce, baktım tekrar telefonla oynuyordu. Kendisini yeniden ikaz ettiğimde, sevgilisiyle görüştüğünü söyleyince ben iyice sinirlendim. Ben dedim ki böyle lakayıt davranan bir adamın böyle ciddi bir işte işi olamaz. Onu silkeledim biraz, daha sonra ellerini bağlayıp oturtturdum. Bir askerin dediği gibi dipçikle darbetmedim."
"Emri beklemeden atışa başladılar" iddiası15 Temmuz Şehitler Köprüsü’nde bulunan başka davadan tutuklu sanık eski Yarbay Turgay Ödemiş ile Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’nde bulunan ve ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla cezalandırılan eski Yarbay Adnan Uygun ile telefonda konuştuğunu, daha sonra şarjının bittiğini söyleyen Çıkrıkçı, komutanlığın tahsis ettiği tuşlu telefonu kullanmaya başladığını iddia etti.
Çengelköy yönünden ateş seslerinin gelmesinin ardından, yanına personel alarak oraya yöneldiğini belirten Çıkrıkçı, "Bazı siviller toplanmıştı. Dağılmaları yönünde uyarılarda bulundum. Önümde bulunan personele yere yatma emri verdim. Benim emrimle ateş etmelerini istedim. Yüzbaşı Şafak Gündoğdu’dan (tutuklu sanık) üzerimizde bulunan lambaya ateş etmesini, bulunduğumuz ortamın karartılmasını istedim. İlk atışta vuramadı, ikinci atışında tam kararttığı anda karşı taraftan ateş sesi geldi. Bu sıra yerde yat emri verdiğim personel ateş açmaya başladı. Ben benim emrimle ateş etmelerini istemiştim ama karşıdan ateş sesi gelince atışa başladılar." ifadelerini kullandı.
Çıkrıkçı, ilerlemeye başladıklarını söyleyerek, bir bölgede hareketlerinden şüphelendiği vatandaşların ellerini bağladığını, bu vatandaşların başına asker ve polis koyduğunu anlattı.
Karakolun oraya geldiğinde polis göremeyince, karakolun rehin alındığını düşündüğünü iddia eden Çıkrıkçı’nın savunmasına ara verildi.
Mahkeme heyeti Çıkrıkçı’nın savunmasına kaldığı yerden devam edilmek üzere duruşmayı yarına erteledi.
Muhabir: Melike Gallenkuş, Mustafa Hatipoğlu
Kaynak: AA
dikGAZETE.com