İstanbul'da yaşayan ve çocuğuna köy hayatını tattırmak isteyen Belma Atakan, arkadaşlarıyla konuştuktan sonra yer aramaya başladı.
Araştırma yaparken, okuduğu 3 bine yakın kitap nedeniyle Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından "sıra dışı okur" seçilen Bedriye Berber Engin'in haberlerine denk gelen Atakan, Engin'in yaşadığı köyü çok beğenerek kendisiyle irtibata geçti.
Engin ile bir kamp programı hazırlayan Atakan, 14 çocuk ve anneleri ile Gölpazarı ilçesine bağlı Kurşunlu köyüne gelerek bölge halkının evlerinde misafir oldu.
Köyde teknolojiden uzak zaman geçiren çocuklar, kahvaltıda kümeslerden topladığı yumurtaları yedi, hep birlikte yapılan köy kahvaltısının ardından traktörle tarlaya gidip mısır, sarımsak ve çiçek dikti, şarkı söyleyip oyunlar oynadı. Anneler de kadınlardan köy hayatı hakkında bilgiler alıp farklı deneyimler kazandı.
Ev sahibi Bedriye Berber Engin, AA muhabirine, dönem dönem bu tür taleplerin geldiğini, anne-çocuk kampının kendilerine mutluluk verdiğini ve köye renk kattığını belirterek, "Burası aslında Anadolu'nun sıradan bir köyü, çok özelliği olan bir köy değil ama insanlar buraya geliyor. Buranın sessizliğine ve doğasına geliyorlar." dedi.
Bu yıl anne-çocuk kamplarına başladıklarını dile getiren Engin, şöyle konuştu:
"Burası hafta sonu cıvıl cıvıl çocuk sesiyle doluyor. Onlar gittiğinde yine aynı eski sessizliğine dönüyor. İnsanlar doğaya ve sessizliğe hasret. Çocukları bu kamplarda hayvanlarla ve tohumlarla tanıştırıyoruz, kendilerini özgür hissediyorlar. Kaplumbağalarla arkadaş oluyorlar, çok mutlu oluyorlar. Anneleri de belirlenen evlerde köy hayatını öğrenip çay kahve içiyor. Anneler dinleniyor, çocuklar da eğitmenlerden köy hayatını öğreniyor."
"Doğal ortamlar çocuklara çok iyi geliyor"Kampı organize eden Belma Atakan da dünyanın farklı bölgelerine gittiklerini, köy yaşamı için Bilecik'i seçtiklerini anlattı.
Anne ve çocukların toprakla buluşmasının çok değerli olduğunu vurgulayan Atakan, "Burada yaşayan insanların evinde kalmak, onların yaptığı doğal yemeklerden yemek, çocukların sokakta oyun oynaması bizi buraya sürükledi. Çocuklarımız oyun oynarken biz anneler olarak köylü ablalarımızla sohbet ediyoruz. Köy kahvesine gidiyoruz, çay kahve içiyoruz." ifadelerini kullandı.
Drama eğitmeni Ayşegül Kar da kampta çocuklarla toprakla oynadıklarını, her çocuğun bu deneyimi tatması gerektiğini vurgulayarak, şunları söyledi:
"Eski zamanlardaki gibi çocukların sokaklarda, doğayla sokak oyunlarıyla büyümesini istiyoruz. Çocukları teknoloji çağından uzaklaştırıp sokak oyunları oynamaları için fırsat veriyoruz. Bu köyde kesinlikle teknoloji kullanmıyoruz. Ailelerden buraya gelirken patates ve kestane getirmelerini istiyoruz, akşamları soba başında köy sıcaklığını yaşasınlar istiyoruz. Teknoloji artık hastalık haline geldi, çocuklar burada teknolojiden uzaklaşıyor, çocukların bu tür ortamlara daha sık gelmeleri gerekiyor. Bu gibi doğal ortamlar çocuklara çok iyi geliyor."
"AVM'ye gideceğimize buraya geldik"Kampa katılan annelerden Mine Kaya ise kızının toprakla eğlendiğini görmekten mutluluk duyduğunu belirtti.
Bir anne olarak kampta bulunmanın heyecan verici olduğuna dikkati çeken Kaya, "İstanbul'un yoğun yaşamından kaçmak için buraya geldik. Çocuklar sürekli alışveriş merkezi görüyordu, köy hayatını görsünler istedik. Daha yeni başladık ama çok keyifli gidiyor." değerlendirmesinde bulundu.
Kabin memuru Özlem Ardıç, köy hayatını çok sevdiğini ifade etti.
Kızının toprakla oynaması için kampın çok değerli olduğunu anlatan Ardıç, "İstanbul'da çocukların böyle oyun oynayacakları sokak yok. Burada doğayı görüp tanısınlar diye geldik. İnsanların İstanbul'da AVM'lerde vakit geçireceğine, buraya gelip kaliteli vakit geçirmesi daha mantıklı." diye konuştu.
6 yaşındaki Asya Derican da mısır ve çiçek tohumları ektiklerini, oyunlar oynadıklarını, köpeklerle ilgilendiklerini söyleyerek, köy hayatının çok güzel olduğunu dile getirdi.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com
Filiz 5 yıl önce