Oscar Ödülleri'ni veren Sinema Sanatları ve Bilimleri Akademisi'nin (Akademi) Başkanı John Bailey,"Amerikan stüdyolarından çıkan büyük filmlerde çok az diyalog olması tesadüf değildir. Bütün dünyadaki stüdyolar ne yazık ki ne kadar az diyalog, ne kadar fazla aksiyon ve şiddet olursa o kadar fazla para kazanacağını düşünüyor." dedi.
Türk sinemasına nitelikli senaryo ve filmler kazandırmak, bu filmlerin uluslararası arenada yer almasını sağlamak ve Türk sinemasının dünya ile buluşmasına katkı sunmak amacıyla düzenlenen "12 Punto TRT Senaryo Günleri" kapsamında, "Filmimi Nasıl Satabilirim?" ve "Oscar'lı Filmlerin Perde Arkası" başlıklı paneller gerçekleştirildi.
Oscar ödülü alan filmlerin de arasında bulunduğu 7 ayrı filmden kısa sahnelerin izlenerek üzerinde konuşulduğu "Oscar'lı Filmlerin Perde Arkası" başlıklı panelde söz alan Bailey, "12 Punto TRT Senaryo Günleri" çerçevesinde yapılan çalışmalara ilişkin bilgi verdi.
Bailey, sahneleri izlenen filmlerin bazılarının görüntü yönetmenliğini üstlendiğini, bazılarının da kurgusunu eşi Carol Littleton'ın yaptığını söyledi.
Son yıllarda çekilen filmlerde konuşmaların bulunduğu sahnelerin giderek azaldığını ifade eden Bailey, "Amerikan stüdyolarından çıkan büyük filmlerde çok az diyalog olması tesadüf değildir. Bütün dünyadaki stüdyolar ne yazık ki ne kadar az diyalog, ne kadar fazla aksiyon ve şiddet olursa o kadar fazla para kazanacağını düşünüyor." diye konuştu.
"İnsanlara birtakım hikayeler anlatmak istiyoruz"
Amerikan sinemasında karakterin diyaloglarının yer aldığı filmlerin azalması nedeniyle kötü bir zamandan geçtiğini dile getiren Bailey, şunları kaydetti:
"Çok fazla diyalog olması filmin görsel olarak iyi olmaması anlamına gelmiyor. Nuri Bilge Ceylan'ın Kış Uykusu filmi buna güzel bir örnek. Çok sayıda diyaloğu var ama aynı zamanda görsel olarak da çok iyi bir film. Yönetmen ve yapımcılar olarak biz insanlara birtakım hikayeler anlatmak istiyoruz."
Bailey, yaşanılan en büyük zorluklardan birinin filmde hem diyalogların hem de görsellerin bir arada bulunmayacağı ön yargısı olduğunun altını çizerek, "İnsanlar sinema filmlerinde giderek daha fazla görsel görmek istiyor. Bizim bir yol bulmamız lazım, film hem görsel olarak ilginç olacak hem de içerisinde diyalog kullanacağız, önemli diyaloglara yer vereceğiz." şeklinde konuştu.
"Sizin için önemli olan filmler mi yapıyorsunuz?"
Hollywood'da iyi kariyer yapmış ve çok güzel filmler çekmiş bazı yönetmenlerin hiçbir filminin Oscar'a aday gösterilmediğini belirten Bailey, "Bu şu anlama geliyor ki işimize odaklanmalıyız. Önemli olan şu, acaba sizin için önemli olan filmler mi yapıyorsunuz? Önemli olan bu, geri kalanını bence düşünmeyin." diye konuştu.
Bailey, filmlerin uluslararası pazarda yer bulabilmesi için kurumsal zorlukların aşılması ve yapımların tanıtılması gerektiğini kaydetti.
Halkla ilişkiler, tanıtım ve satışla ilgili daha çok çalışma yapılması gerektiğini vurgulayan Bailey, "Türk filmlerinin ABD'de dağıtım, pazarlama, tanıtım ve reklam anlamında etkisi çok az. Bana göre buradaki eksiklik sizin yaptığınız filmlerde değil, daha çok tanıtım ve satışla ilgili." ifadelerini kullandı.
Bir filmin ekibinde yer almadan önce senaryoyu okuduğunu, bundan sonra yönetmenle görüşmediğini ifade eden Bailey, "Yönetmen ne kadar iyi olursa olsun elinizde iyi bir senaryo yoksa hiçbir zaman harika bir film ortaya çıkmaz. Carol senaryoya daha çok dikkat ediyor. Genelde kurgucuya son senarist derler." şeklinde konuştu.
"Türkiye çok sıcak, çok konuksever bir ülke"
Energa Camerimage Film Festivali tarafından Benzersiz Görsel Hassasiyet Ödülü ile onurlandırılan, "E.T." filminin kurgucusu ve John Bailey'in eşi Carol Littleton, kendisinin de bir projeyi seçerken ilk bakacağı şeyin senaryo olduğunu söyledi.
Kurgusunu yaptığı sahnelerden örnekler eşliğinde kurgu ve reji çalışmalarıyla ilgili bilgi veren Littleton, "Senarist yönetmenlerle çalışmayı seviyorum. Edebiyat eğitimim de olduğu ve okumayı çok sevdiğim için genellikle böyle kişilerle birlikte çalışmayı tercih ediyorum." dedi.
Littleton, 1 haftadır Türkiye'de olduklarını hatırlatarak, "Türk kültürünün uyumlu olması bizim çok ilgimizi çekti. Türkiye çok sıcak, çok konuksever bir ülke, geldiğiniz gibi o sosyal dokuyu hissediyorsunuz. Hemen o sıcaklığı ve birlikte yaşama uyumunu anlıyor ve hissediyoruz. Bu çok güzel bir şey." değerlendirmesine bulundu.
Panelde 1963 yapımı "Hud", 1988 yapımı "The Accidental Tourist", 1985 yapımı "Silverado" ve "E.T.", 1993 yapımı "In the Line of Fire", 1994 yapımı "China Moon" ve 2002 yapımı "Uzak" filmlerinin bazı sahnelerinden kısa kesitler gösterildi.
"Filmimi Nasıl Satabilirim?" başlıklı panele katılan Wildbunch'ın Alım Direktörü Marie-Pierre Valle ve Saraybosna Film Festivali Cinelink Direktörü Amra Baksic Camo de sektöre ve filmlerin pazarlamasına ilişkin çeşitli bilgiler verdi.
Kaynak: AA
.
dikGAZETE.com