Bursa
Kültür ve Turizm Bakanlığı Geleneksel El Sanatçısı 57 yaşındaki Şengünalp, AA muhabirine, Bursa'da dünyaya geldiğini ve 50 yıldır devdahlıkla uğraştığını söyledi.
Bu sanatı dedelerinden ve babasından öğrendiğini belirten Şengünalp, 7 yaşında başladığı mesleği bugüne kadar getirdiğini, son temsilci olarak Bursa'da bu işi yapmaya devam ettiğini belirtti.
Osmanlı kültüründen gelen sanatın 680 yıllık geçmişi olduğunu vurgulayan Şengünalp, "Ancak sanatın bizden sonrası yok. Bu sanat bitecek diye üzülüyoruz. Çok değerli bir sanat olduğunu herkes biliyor." dedi.
Şengünalp, devdah kelimesindeki "dev"in dev veya güçlü, "dah"ın ise koşmak anlamına geldiğini söyledi.
Bunun kuvvetli, sağlıklı insanların yaptığı bir meslek olduğuna işaret eden Şengünalp, şöyle konuştu:
"Devdahlıkta ipek bükümü yapılıyor. 20 metre uzunluğunda bir atölyemiz var. Her gün bu atölyede mesai yaptığım 6 saat içinde en az 15-20 kilometre koşarak bu sanatı yürütüyorum. Yaptığımız ürünler çok değerli ve el sanatı olduğu için Halk Eğitimi Merkezlerinde, Olgunlaşma Enstitülerinde, kızların çeyiz işlerinde kullanılıyor. Ödemiş yöresindeki genç kızların çeyizlerinde ipek olmazsa olmazdır. Bizim ürettiğimiz ipekleri alıp çeyizlerini hazırlıyorlar. Bizim yaptığımız ipek ipler aynı zamanda iğne oyalarında da kullanılıyor. Bursa Büyükşehir Belediyesi, 3 yıldır İğne Oyası Festivali düzenliyor. Bu festivale gidildiğinde devdahın ne işler yaptığı orada görülecek. İğne oyalarında, nakışlarda, çeyiz işlerinde kullanılan ipeklerin hepsinin bizim bu devdahhaneden çıktığı belli olacak. Makineler bu işi yapıyor ama bizim el sanatıyla yaptığımız gibi ipek üretemiyorlar. Bizim sanatımız çok değerli. Tezgahlarımız en az 100 yıllık. Onlar bize aile yadigarı, dedelerden kalma yadigarlar. Onlar bizim için çok değerli. Manevi değerleri çok fazla."
"Bu tür sanatların hafızalardan silinmemesi gerekiyor"
Şengünalp, bu mesleğin kaybolmaması adına oğluna öğrettiğini söyledi.
Kendisinden sonra mesleğin devam edip etmeyeceğini bilemediğini anlatan Şengünalp, "Oğlum şu anda bu işi yapmıyor. Onun elinden tutulursa, ben nasıl 57 yaşıma kadar bu sanatı yaptıysam oğlum da sağlığı el verdiği müddetçe sanatı devam ettirebilir. Yeni nesle gösteri amaçlı bile olsa 25-30 yıl sürdürebilir. O da bir kişi yetiştirir ve bu şekilde sanatın kaybolmamasını sağlarız. Bu tür sanatların, mesleklerin unutulmaması, hafızalardan silinmemesi gerekiyor." değerlendirmesinde bulundu.
Yarım asırdır bu mesleğe gönül verdiğini belirten Şengünalp, "Çok gururlu ve onurluyum. 2018 düzenlenen ahilik yarışmasında Bursa'nın ahi sanatçısı oldum. Çok güzel duygular bunlar. Bu sanatı gururla, severek yapıyorum. Sağlığım elverdiği sürece isterse 80 yaşıma geleyim el ayağım tutuyorsa, güçlüysem yapmaya çalışacağım bu sanatı. 44 yaşıma kadar amatör liglerde futbol oynadım. Sağlığımı bu sanata ve yaptığım spora borçluyum." ifadesini kullandı.
"Yaptığım ipekler Japonya'ya da gidiyor"
Ertuğrul Şengünalp, devdahlık mesleğinin püf noktalarına dair şu bilgileri verdi:
"Yapacağımız işin inceliğine veya kalınlığına göre ham ipekleri evdeki küçük bir makineyle aparatlara sarıyoruz. Ondan sonra atölyede suyun içine bastırıyoruz. Suda bir gün bekliyor. O ipekler suyu çekiyor. İyice terbiye etmek için sopayla üzerlerine vurarak hiç kuru yeri kalmayana kadar ipeği ıslatıyoruz. Ardından bir süre suyun süzülmesini bekliyoruz. O sırada tezgahımızı yağlayıp çalışma aşamasına geçiyoruz. Tezgahın önünde 24 kanca var. 4 tur koşarak ipekleri o kancalara takıyoruz. Yaptığımız iş, insan gücüne dayandığından ipeklere gerekli inceliği verebilmek için hızlıca koşup ipek ipleri o kancalara takmamız gerekiyor. Ondan sonra tezgah arkasına geçerek büküm yapıyoruz. Yaptığımız ipekleri zeytinyağlı sabunlarla kazanlarda kaynatıp hafta sonları da yapılacak işin renklerine göre boyamasını yapıyoruz. Böylece nihai ürün haline gelmiş oluyor. Bu ipekler sağlamlık açısından çok farklı. Bizim ipekler 10 kilogram çekerken makine ürünleri 5 kilogramı zor çeker. Yaptığımız ürünler çok sağlıklı ve kuvvetli oluyor."
Şengünalp, ürettiği ipeklerin Bursa Kapalı Çarşı'daki dükkanlarda satıldığını belirtti.
Çarşı esnafından İbrahim Koca ile kartela oluşturduklarını, kendisinin ürettiği ipeklerin Türkiye genelinde dağıtımını onun yaptığını dile getiren Şengünalp, şunları kaydetti:
"İbrahim Koca'nın müşterilerinin arasında Japonlar da var. Japonlar bu tarz el sanatlarına çok meraklı. Yaptığım ipekler Japonya'ya da gidiyor. Japonlar bu atölyeye geldi çekimler yaptı ve orada iki kitap basıldı. Onlar buraya geldiğinde 'Sen orada daha çok tanınıyorsun. Daha ünlüsün. Seni orada herkes tanıyor' dediler. Bizim buradaki ipeklerle ve tekniklerle orada iğne oyası kursları veriliyormuş. Japonlardan çok ilgi var. Japonlar el işlerine çok ilgi gösteriyorlar."
Kaynak: AA
dikGAZETE.com