Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “40 çürük yumurta nasıl bir sağlam yumurta etmezse bu kirli ittifaktan da milletin hayrına bir şey çıkmaz” dedi.
Eskişehir Valilik Meydanı’nda halka seslenen Erdoğan, Balkanlar’daki Evlad’ı Fatihan’a sahip çıkıldığı gibi Türkmenlere de tüm imkanlarıyla sahip çıktıklarını ve sahip çıkacaklarını söyledi. Erdoğan, “Kendi ülkesine ihanetle çanak tutanların bu ülkeye faydaları olabilir mi? Kendi ülkesini iftiralarla teröre destek veriyor gibi göstermeye çalışanların bu ülkeye faydası olabilir mi? Eskişehir buna ne der? Eğri mastardan doğru çizgi olma. Ama 40 çürük yumurta nasıl bir sağlam yumurta etmezse, bu kirli ittifaktan da milletin hayrına bir şey çıkmaz” dedi.
“KILIÇDAROĞLU KASET BAŞKAN”
CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun vaatlerini eleştiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
“Kılıçdaroğlu bana 4 yıl verin diyor. İşsizliği sıfırlayayım diyor. Ondan sonra projeyi açıklıyor. ‘2035’de işsizliği yüzde 5’e indireceğim’ diyor. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu. ‘4 yıl verin sıfırlayayım’ öteki tarafta ‘2035’de yüzde 5’e indireyim’ diyor. Yahu yalan, yalan, yalan. Kars’ta diyor ki, ‘Et Balık Kurumu’nu kaldıracağım, Et Süt Kurumu yapacağım’. Yahu ben başbakanlık dönemimde yaptım onu. Böyle yalan olur mu? Yalancıdan siyasetçi olur mu? Diyor ki harçları kaldıracağım. Üniversitelilere sesleniyorum, Allah aşkına siz harç veriyor musunuz? Yahu ben harçları başbakanken kaldırdım. Bu başka bir dünyada yaşıyor. Ne oluyor, ne bitiyor haberi yok. İstikrar ve güven bunlarla gelmez. Bak yazılı olarak çağırdın, yazılı olarak davet ettin. Dedim ki; ‘Gel, külliyeyi gez, eğer altın klozet kapağı bulursan ben Cumhurbaşkanlığını bırakacağım’. Ne oldu konuyu değiştirdi. ‘Ben külliyeyi kast etmedim’ diyor. Ondan sonra Kocaeli Valiliği dedi. Valimiz de müthiş bir açıklama yaptı. Ona da cevap yok. Yine makaram sarı bağlar, kız oynar gelin ağlar. Aynı şeyi çalıp duruyor. Onun durumu bu. Siyasette dürüstseniz bu millet sizi tanır ama dürüst değilseniz patinaj yapar çıkar gidersiniz. Bu Baykal’a da aynı numarayı yapmadı mı? Baykal’ın yanından çıktı, gazeteciler sordu ‘Aday değilim’ dedi. Hemen aday oldu. Bu kaset genel başkan, kaset. Tabii nerelerden geldik buralara? Milyonlarca insanımızın en çok duyduğu şey borçtu. Gazeteler sadece felaket haberi yapıyordu. Ne yaptılar? IMF’nin kapısına gittiler. IMF’ten borç istediler.”
“ONLAR ERKEN GİTTİLER, BİZ DE ERKEN GELDİK”
“Artık Türkiye’ye kazandırdıklarımızın aynısını geçmişle mukayese etmiyoruz. Kendi rekorumuzu kırmanın gayreti içindeyiz” diyen Erdoğan, “Gençler, ben niye bugün sizinle beraberim? Sizin için geldim. ‘Dağın emriyle siyaset yapan kişi, bu Cumhurbaşkanını nereye çağırırlarsa gider’ diyorlar. Zaten özelliğim o. Nereye çağırırlarsa gittim, gidiyorum ve gideceğim özelliğim bu. 40 yıllık siyasi hayatım böyle gelişti. 81 vilayetin tamamını ilçelere varıncaya kadar hep gezmişimdir. Bunlar tabi siyasete yukarıdan indiler. Bunların içinde bir tane yok. Biz, toprakları eşeleye eşeleye geldik ve sizler de bu göreve layık gördünüz şimdi de bunu yapıyoruz. Bu da Bahçeli’ye ithaf olunur, CHP’ye ithaf olunur, DSP’ye ithaf olunur; zorunlu tasarruf adı altına memurumuzdan, işçimizden para kestiler. Bunu Kılıçdaroğlu çok iyi bilir. O da o zamanlar SSK’nın içindeydi. 15 katrilyon memurdan işçiden para kestiler. Başbakan oldum, önüme bu geldi. Devlet memuruna işçisine borçlu olur mu? Hemen bunu ödeyeceğiz. Bitmedi bir de KEY vardı. Memurdan işçiden ‘seni ev sahibi yapacağız’ diye 3,5 katrilyon para kestiler. Bunu da biz ödedik. Ey Bahçeli; yahu siz 5 yıllığına iktidara gelmediniz mi? Niye 3,5 yılda bırakıp kaçtın? 5 yıl kalsaydın ya orada. Fakat iyi ki kalmamışlar, iyi ki gitmişler. Onlar erken gittiler de biz erken geldik. Şimdi meydanlara çıkmış, tek başına iktidar olacakmış. Benim milletim sana Düzce depremi altında kalan, Bolu depreminin altında kalan, Sakarya depreminin altında kalan, Kocaeli depremi altında kalan size görev verir mi yahu? Biz geldik oraları düzenledik. Bingöl depremi oldu bir yılda yeni bir Bingöl inşa ettik. Simav depremi oldu, yeniden inşa ettik. Van depremi oldu, 2 yılda yeniden inşa ettik. Bizim ilkelerimizin içinde Türk’ü, Kürt’ü, Laz’ı, Çerkez’i, Abaza’sı, Boşnak’ı böyle bir ayrım yok. Yaradılanı yaradandan ötürü sevdik. 780 bin kilometrekarelik vatan topraklarının her yeri bizim için aynı. Batı neyse doğu o, kuzey neyse güney o. Artık Türkiye’ye kazandırdıklarımızın aynısını geçmişle mukayese etmiyoruz. Kendi rekorumuzu kırmanın gayreti içindeyiz. 2007’de kişi başına milli gelirimiz 10 bin dolar. Dış ticaret hacmimizin 250 milyar dolar olduğunu ifade etmiştim. Söz verdiğimiz gibi 5 yıl içinde bu hedeflere ulaştık, hatta geçtik. Şimdi ise 2023 yılında 2 trilyon dolar diyoruz. 500 milyar dolar ihracat diyoruz. Dünyanın en büyük 10 ekonomisi içinde yer alma hedefimiz var. Biz ne vaat ettiğimizi bilenlerdeniz. Çünkü sırtımızda yumurta küfesi var, onların sırtında böyle bir şey yok. Ana muhalefet ben artık ana muhalefetin başındaki zatın yalanlarını, iftiraların, çarklarını yüzüne vurmaktan usandım. Şimdi 4 gün önce burada aynı şeyleri söylemiş. Harç meselesini yine söylemiş, yahu söyledik yine söylüyoruz. İşsizlere yılda 1 milyon istihdam sözü vermiş” ifadelerini kullandı.
“BENİM MİLLETİM 6 YILDA KAR EDEN SSK’YI ZARAR EDEN BİR KURUM HALİNE GETİREN MÜFLİSLERE ÜLKEYİ TESLİM ETMEZ”
Kılıçdaroğlu’nun gaflarını da aktaran Erdoğan, “O kadar ki, Haliç’i İzmir’de zannediyordu. Kağıthane’yi Kağıttepe diye biliyordu. ‘Nerede oturuyorsun?’ diye sorduklarında ‘Kağıttepe’ diyordu. İstanbul’da Kağıttepe diye bir semt yok. Kağıthane var. Yürüyen merdivenlerden tersten inmeye çalışıyordu. İşte o günlerde 34’de 34 proje diye afaki projeler açıklamış, belediye başkanı olursa bu projeleri hayata geçireceğini vaat etmişti. Yoksullara 600 lira maaş vereceğini, doğalgaz paralarının bir tarafının belediyeler tarafından karşılanacağını söylemişti. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni alamadı ama kendi partisinden belediye başkanları var. Orada vaat ettiklerini kendi belediyeleri verdi mi? Ne aldanan olacağız, ne aldatan olacağız. Ne diyor Mevlana hazretleri; ‘Ya olduğun gibi ol, ya göründüğün gibi ol’. Bu millet öyle kuru sıkı vaatlere prim vermez. Bu millet yapmayacağı şeyleri söyleyip oyunu çalmak isteyenlere aldanamaz. 6 yılda kar eden SSK’yı zarar eden bir kurum haline getiren müflislere ülkeyi teslim etmez. Şuanda benim vatandaşım istediği hastaneye gidiyor, istediği eczaneden ilacını alıyor mu? Biz gelmeden önce bunlar var mıydı? Ama şimdi var” şeklinde konuştu.
Yapılan yatırımlarla ilgili konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Kardeşlerim Eskişehir bizim hizmet aşkımızı, hizmet siyasetimizi bilir. 12 yılda 12,5 katrilyon yatırım yaptık. Eskişehir’i dünyada parmakla gösterecek, dünya başkentleri ile yarışacak derecede hızlı tren şehri haline getirdik. Hızlı treni nereye getirdik? Şimdi Ankara’yı Eskişehir’den İstanbul’a da bağladık mı? Hizmete aldığımız Eskişehir-Ankara YHT hattında 2013 yılında Konya’yı 2014 yılında İstanbul’u buna dahil ettik. Proje bedeli 8,5 katrilyon olan Antalya-Afyonkarahisar-Eskişehir YHT projesiyle ilgili altyapı projelerimizi sürdürüyoruz. Diğer hatların devreye girmesiyle Türkiye’nin her köşesinden hızlı tren ile Eskişehir’e ulaşım sağlayacağız. Aynı şekilde Eskişehir’i Marmara, Karadeniz, Akdeniz ve Ege Denizi’ne demiryolu hatlarıyla bağlamak için de proje çalışmalarımız devam ediyor. 1894 yılında Eskişehir’de kurulan TÜLOMSAŞ’ı, dünyanın en modern lokomotiflerini üreten bunu Orta Doğu ve Avrupa ülkelerine ihraç eden modern bir kuruluş haline getirdik. Bugün TÜLOMSAŞ 2017 yılında Türkiye’nin milli hızlı trenine de imzayı atacak” dedi.
Eskişehirlilere müjde veren Erdoğan, “Bir müjde veriyorum. Türkiye’nin en modern lojistik merkezini Hasanbey’de kurduk. Kılıçdaroğlu hala lojistik merkezinden konuşuyor. Yahu sen konuştuk biz yaptık. Ulaşım şehri Eskişehir’i bölünmüş yollarla donattık. Biz gene kadar Eskişehir’de yapılan bölünmüş yol 90 kilometreydi. Biz ise 12 yılda buna 210 kilometre bölünmüş yol ilave ettik. Şimdi de Eskişehir’e 33 bin seyirci kapasiteli bir stadyum yapıyoruz. Stadyum inşallah bu yılın sonunda tamamlanıyor. İnşallah mevcut stadın yerine de Türkiye’nin en büyük parklarından, alanlarından bir tanesini inşallah kazandırıyoruz. Adeta milli park, adeta Eskişehirlinin nefes alıp vereceği bir yer olacak. 600 yataklı Yunus Emre Devlet Hastanesi yapımı süratle devam ediyor. Eskişehir’e tam teşekküllü bin 81 yataklı Şehir Hastanesi kazandırıyoruz. 71 Evler Mahallesi’nde inşa edilecek olan şehir hastanesinin ihalesi yapıldı seçimden sonra temeli atılacak. Türk Dünyası Kültür Başkenti olarak Eskişehir seçilmişti, bunu layıkıyla yerine getirdi. Eskişehir’e kültür ve sanat merkezleri, müzeler,, kütüphaneler, huzurevleri, bilim sanat merkezi, Dede Korkut Anıt Duvarı ve 69 dönümlük Dede Korkut Parkı gibi birçok alanda kalıcı eserler kazandırıldı. Eskişehir’e ne yapılsa azdır. İnşallah bu yatırımlarımıza devam edeceğiz” diye konuştu.
DİYANET İŞLERİ BAŞKANI’NA UÇAK TAHSİSİ
Diyanet İşleri Başkanı’na tahsis edilen uçağa ve iade edilen makam aracına değinen Erdoğan şöyle devam etti:
“Kılıçdaroğlu Diyanet İşleri Teşkilatı’nı kaldıracakmış. Ben Kürtçe mealli Kur’an-ı Kerim gösteriyorum. Diyor ki “Bir tane var”. Ertesi gün Diyanet İşleri Başkanlığı 10 bin adet bastırdıklarını depolardan gösterdi. Kalktı dedi ki, ‘Biz Diyanet İşleri Başkanı’nın altındaki Mercedes’i alacağız, kaynak o’ dedi. O ara biz de Arnavutluk’a bir seyahat yapmıştık. Namazgah Camii’nin temelini attık. 140 yıl önce Arnavutluk’un başkentinde namazgah mescidi varmış. Başbakanlık döneminde anlaştık, yerini verdiler ve temelini attık. Dedim ki ‘Sayın Başkan, bana bunu sorsaydın, ben sana bu arabayı iade etme derdim. Madem bunu yaptın, o makamın bir iade-i itibarı var. Cumhurbaşkanı havuzundaki zırhlı Mercedes’lerden bir tanesini ben size tahsis edeceğim’ dedim. O dönemden sonra Vatikan’dan Papa Türkiye’ye geldi. Anitalia bir uçağı ona tahsis ediyor. Bizim havuzlarda da uçaklar var. Dedim ki; ‘Yurtdışı seyahatlerle ilgili bu uçaklardan birisini biz Diyanet İşleri Başkanımıza tahsis etmeliyiz’. Çünkü o makam Vatikan’dan asla geri olamaz. Biz de layık olduğu ne ise onu yapmamız lazım. İşte bunlar bunları rahatsız ediyor. ‘Zorunlu din dersini kaldıracağız’ diyor. Neyi kaldırıyorsun yahu dur bakalım. Bu milli iradenin önüne geçemezsin. Türkçe ezan diyenler vardı. Bu millet onları yok etti. Şimdi de Kürtçe ezan diyenler çıktı. Onlar da bu milletten iltibas göremez. Benim kardeşlerim onlara bu pazar gereken dersi vermeliler diye düşünüyorum.”
“MADEM BAŞ İMAMSIN NEDEN MEKKE’YE, MEDİNE’YE GİTMEDİN DE PENSİLVANYA’YA GİTTİN?”
‘Paralel devlet’in ülkeyi bölmeye çalıştığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şimdi çıkmış paralel devlet, milleti bölmek istiyor. Milleti parçalamak istiyor. 40 yıldır bunların derdi memleketi ele geçirmekti. Hamdolsun başaramadılar. 99 yılında başlarındaki baş imam ABD’ye Pensilvanya’ya kaçtı gitti. Madem baş imamsın niye Mekke’ye, Medine’ye gitmedin. Şimdi de küçük imamlar başladı. Onlar da mihrapları terk ediyorlar. Mihrap terk edilir mi? Bunlar eder. Başbakanlığımda ‘İnlerine gireceğiz’ demiştim. Girdik mi? Şimdi kovalıyoruz, onlar kaçıyor biz kovalıyoruz. Adana’daki MİT TIR’larına bu operasyon yapanların da yargı takibinde. Bu ülkeyi bölmek isteyenlere, bu ümmeti parçalamak isteyenlere fırsat vermeyeceğiz. Hukukun verdiği yetki ne ise bunun bedelini ödeyecekler” dedi.
(İHA)