Adıyaman’ın Çelikhan ilçesindeki Çat Baraj göleti üzerinde oluşan adacıklar yüzüyor. Doğa harikası olan ve rüzgarın etkisiyle sürekli yer değiştiren yüzen adacıklar kıyıya vuruyor. Üç bin yılda bitkilerin kılcal köklerinden oluşan adacıkların son hali drone ile havadan görüntülendi. Türkiye’de 15 ilde yüzen adacık bulunduğu ancak bunların küçük boyutlarda olduğu öğrenildi.
Kalınlığı 3 metre ile 5 metre arasında değişen ve 100 ile 500 metrekare büyüklüğündeki yüzen adaların şuana kadar yüzde 70’e yakını kıyıya vurdu.
Öte yandan önceki yıllarda Adıyaman Üniversitesi ve çeşitli kuruluşlar tahrip olan yüzen adaları kurtarmak için ‘Yüzen Adalar Projesi’ hazırlandı. Çelik halat ve kelepçe sistemi ile yüzen adaların kıyıya vurmasının önüne geçmesi amaçlandı.
Adıyaman Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Talha Gönüllü, kendisinin de içinde bulunduğu bir ekip ile yüzen adalarda inceleme ve projelendirme yapıldığını dile getirerek, "Proje çerçevesinde yüzen adaları kurtarmak istedik. Yüzen adalar çok geniş bir alanı olan, suyun yüzeyinde yüzen bir yapısı var. Bu adalar bizden önce öyle büyükmüş ki üzerinde ağaçlar varmış. Adalar gelecek açısından, günümüz açısından korunması gereken bir varlıktır. Dünyada suni olarak yapmaya gayret etseniz bunu yapmanız mümkün değil, yapamazsınız. Binlerce yılda oluşabilecek bir şeydir. Çünkü bu kadar çok bitki kalıntısının canlı olarak bir araya gelmesini sağlamak, yüzeyde kalmasını sağlamak, korumak imkansız. Kendi kendine üreten, çoğalan bir özelliği var. Bunu eğer koruyabilseydik büyümesi daha fazla söz konusu olabilirdi. Dünyada bu tür yüzen adaların çok küçük örnekleri var. Bu kadar büyüklükte başka yüzen ada yok. Sahiplenmemiz, korumamız lazım. Bu bize bir emanet ve kolayda oluşan bir şey değil" dedi.
Ziraat Mühendisi Müslüm Çakmak ise, yüzen adaların özelliklerinden bahsederek, "Bu yüzen adacıklar yaklaşık 3 bin yıllık bitkilerin kılcal köklerinden oluşmaktadır. Bu yüzen adacıkların kalınlığı 3 metre ile 5 metre arasında değişmektedir. Yani eşsiz bir malzemedir. Bu malzemenin oluşturmuş olduğu yüzen adacıkların bir kısmı geçmişte devlet tarafından bir proje ile koruma altına alınmıştı. Yaklaşık yüzde 30 civarında yüzen ada koruma altına alındı. Kalan yüzde 70’lik kesim ise karaya oturdu. Karaya oturan bu adacıkların zamanla güneşe maruz kalmalarından dolayı kılcal kökleri ya tamamen kurumakta ya da güneşin etkisiyle tutuşup yanıp kül olmaktadır" şeklinde konuştu.
Yazar Sabri Altun ise, yüzen adaların çok büyük bir miras olduğunu dile getirerek, "Çok büyük bir mirastır. Bu mirası maalesef kaybetmenin eşiğine gelmişiz. Bunları insanlığa mal edebilirsek, bunun gerçekten insanlık için önemli bir hazine olduğunu söyleyebilirsek bunlar tekrar kazanılır ve suyla temas ettiğinde yeniden canlanabilir" diye konuştu.
Ahmet Arslantaş-Kemal Altın
Kaynak: IHA
dikGAZETE.com