İSTANBUL
Fetullahçı Terör Örgütü'ne (FETÖ) finansman sağlayıp örgüt adına himmet topladıkları ve kurdukları şirketlerde usulsüzlük yaptıkları gerekçesiyle haklarında dava açılan, Boydak Holding ve Kaynak Holding eski yöneticilerinin de aralarında bulunduğu 39'u tutuklu 135 sanığın yargılandığı dava, sanıkların savunmalarıyla sürüyor.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumları karşısında yapılan binada görülen duruşmada savunma yapan tutuklu sanık Abdülkadir Kazaca, hakkındaki suçlamaları kabul etmeyerek, kimya sektöründe bir şirkette üst düzey yöneticiyken "silahlı terör örgütü üyesi" olduğu iddiasıyla tutuklandığını söyledi.
Bu durumun kendisi için ızdırap verici olduğunu belirten Kazaca, "Dünya Pazarlama şirketiyle hiçbir ilişkimiz yoktur. Finansal destekten bahsedilmektedir. Şirketlerimizin ve şahsımın bu hain örgüte finansal destek iddiası yanlıştır. Ödemeler, 15 Temmuz öncesinde yapılmıştır. Bu ödemeler bir borç tasfiyesidir." diye konuştu.
Kazaca, oğluyla 9 aydır tutuklu olduklarını ve şirketinin batma tehlikesinde olduğunu dile getirerek, şunları kaydetti:
"Kimya sektörüne devam ederken, inşaat sektörüne girdik. Selim Şenocak bize Abdurrahman Uzun'u tavsiye etti. 2009 tarihinde şirkete ortak olduk. 15 Temmuz sürecinde Uzun ve Şenocak ülkeyi terkettiler ve bütün problemleriyle bizi baş başa bıraktılar. Banka kredi borçları, taşeron alacakları, kentsel dönüşüm mağdurları elimizde kaldı. Problemleri çözerek, şirketi yönetebilir hale getirdik. Bu durum, Şenocak ve Uzun’a destek değildir. Ahlaki sorumluluğumuzdu. Zaruri destekti."
Cezaevi koşullarında zorlandığını, 70 yaşında olduğunu aktaran sanık Kazaca, iş adamı sorumluluğu nedeniyle kaçmasının mümkün olmadığını savunarak tahliyesini istedi.
Tutuklu sanıklardan Adem Sarıca da savunmasında, yeminli mali müşavirlik firmasında çalışmaktayken Dünya Pazarlama AŞ'de muhasebe bölümünde işe başladığını ve daha sonra şirketten istifa ettiğini söyledi.
Şirkette çalıştığı sürede para yatırıp, çekme işinin muhasebe biriminde olmadığını, imza sirkülerinde yetkisinin olmadığını iddia eden Sarıca, hakkındaki suçlamaları kabul etmeyerek tahliyesini talep etti.
''Belgeleri yok etmeyle bir ilgim yok"Tutuklu sanıklardan Ahmet Kahveci de savunmasında, 9 aydır tutuklu olduğunu ve iddianamede Samanyolu AŞ'nin eski yetkilileri arasında olduğunun belirtildiğini anlatarak, ticari kayıtlarda ise bu şirketin ortak ve yöneticisi olmadığının görüldüğünü öne sürdü.
Dünya Pazarlama grubunun satılmasıyla birlikte 19 tapuyu alarak Samanyolu şirketine götürdüğünü, bunun haricinde bir bağlantısının olmadığını iddia eden Kahveci, şunları kaydetti:
"Bank Asya'da hiçbir hesabım yoktur. Bana gelen havaleler vardır. Temizlik malzemeleri, yakıt giderleri gibi. İddianamede, belirtilen organizasyon içinde etkin isimler arasında olduğum belirtilmiştir. Yönetim kurulu ve patronlarla ilişkim olmamıştır. Yemekhane ve araçların bakım işleriyle ilgileniyordum. Bir işçi olarak nasıl irtibatım olabilir? 17-25 Aralık'tan sonra şirket belgelerini yok ettiğim iddiaları vardır. Bakanlık belgeleri istediğinde ben araçla bu belgeleri bakanlığa teslim ettiriyordum, belgeleri yok etmeyle bir ilgim yok."
Tutuklu sanıklardan Ahmet Karaoğlu da iddianamede kendisiyle ilgili Işık Medya ve Samanyolu AŞ'de SGK kaydının olduğunun belirtildiğini ancak hangi tarih aralığında olduğuna yer verilmediğini belirterek, 2004 yılında şirketten ayrıldığını, Samanyolu'nda 2015 yılında binada yaptığı tadilat işleri nedeniyle 3 ay mecburiyetten sigortalı göründüğünü savundu.
Samanyolu AŞ'de pay sahibi olduğu iddialarının gerçek dışı olduğunu öne süren Karaoğlu, "Pay ve hisse almadım. Kasım ve Aralık 2015’te kısa bir sürede yönetim kurulunda imza yetkim olmadan bulundum. İzmir’e taşınmam nedeniyle istifa ettim. Parasal işlemlerle bir ilgim yoktur. Sosyal çevremi genişletmek için Kimse Yok Mu Derneği'ne üye oldum. İşlerim bozulunca irtibatım kesildi. FETÖ’ye finansal destek suçlamalarını kabul etmiyorum." diye savunma yaptı.
Mahkeme heyeti, duruşmaya öğle arası verdi.
dikGAZETE.com