LONDRA
İngiltere’nin eski başbakanı Tony Blair, dünyada yükselen popülist siyasete karşı "Merkezi temsil edecek" bir enstitü kuracak.
Blair’in resmi ofisinden yapılan yazılı açıklamada, İngiliz siyasetçinin dünyada yükselen popülist sağ ve sol akımların karşısında merkez siyaseti gündeme taşıyacak bir enstitü kuracağı belirtildi.
İngiltere’nin AB’den ayrılması (Brexit) kararının çıktığı referandum sürecinde , ABD’deki başkanlık seçiminde ve Avrupa genelinde popülist siyasetin yükseldiğine dikkat çekilen açıklamada, "Popülizm sol siyasette ticarete karşı, sağ siyasette ise göçmenlere karşı bir söylemle ortaya çıkıyor. Ortak noktaları da tecrit ve korumacılık politikası gütmeleri. Her ikisi de küreselleşmeye ve uluslararası angajmana karşı." ifadeleri kullanıldı.
Enstitünün bir düşünce kuruluşundan ziyade, siyaset üretecek ve sosyal ağ oluşturacak bir platform niteliğinde olacağı dile getirilen açıklamada, "Enstitünün hedefi merkez siyaset için gündem belirlemek ve makul, kanıta dayalı tartışma ortamı sağlamak olacak." değerlendirmesinde bulunuldu.
Açıklamada, enstitünün çalışmalarının ana odağının Avrupa olacağı ancak Ortadoğu gibi, çatışmaların, aşırı görüşlerin yükselmesine neden olduğu bölgeler üzerinde de yoğunlaşılacağı vurgulandı.
Blair’in halihazırda başkanlığını yaptığı Afrika Yönetim İnisiyatifi, Tony Blair İnanç Vakfı ve Ortadoğu İnisiyatifi gibi kuruluşları da çatısı altında toplayacağı belirtilen enstitünün, kar amacı gütmeyeceği kaydedildi.
Aktif siyasete dönmeyecek
Geçtiğimiz ay bir İngiliz dergisine verdiği röportajında, İngiltere’nin AB'den sert bir şekilde ayrılmayı savunan Muhafazakar Parti ile Jeremy Corbyn’in liderliğinde aşırı sola kayan İşçi Partisi arasında kaldığını belirterek, "(Siyasette) Benim için bir rol var mı, bilmiyorum. Bütün söyleyebileceğim siyasetin bu noktaya gelmiş olduğu. Bu konuda kaygılı mıyım? Evet. Bu durum beni motive ediyor mu? Evet. Buradan nereye varırım? Tam olarak ne yaparım? Bu ucu açık bir soru." ifadelerini kullanmıştı. Bu, Blair’in aktif siyasete geri dönebileceği şeklinde yorumlanmıştı.
Enstitüyle ilgili yaptığı açıklamada bu iddiaları reddeden Blair, "Bunun benim siyasetin ön saflarına dönemle bir ilgisi yok. Böyle birşeyin mümkün olmadığını pek çok kez açıkça söyledim." ifadelerini kullandı.
İsmi henüz açıklanmayan yeni enstitünün 2017 yılında faaliyete geçeceği bildirildi.
10 yıl başbakanlık yaptı
İngiltere’de 1994'de liderliğine seçildiği İşçi Partisini merkez solda konumlandıran Blair üst üste 3 seçim kazanarak 10 yıl başbakanlık yaptı. Ancak Blair İngiltere’nin 2003 yılında ABD öncülüğünde Irak’ın işgaline katılmasında oynadığı rol nedeniyle kamuoyunun büyük tepkisini çekmişti. Blair, işgaldeki rolü etrafındaki tartışmalar nedeniyle oluşan kamuoyu baskısı karşısında 2007'de hem başbakanlıktan hem de İşçi Partisi liderliğinden istifa etti.
Blair'in Irak'ın işgaline giden süreçteki rolüyle ilgili resmi soruşturmanın sonucunda geçen temmuz ayında açıklanan Chilcot Raporu'nda İngiliz siyasetçinin dönemin ABD Başkanı George Bush'la özel yazışmalarına yer verilmişti. Yazışmalarla Blair'in Bush'a İngiliz Parlamentosunun onayını beklemeksizin kayıtsız şartsız destek sözü verdiği görülmüştü.
Blair, 2007’de başbakanlık görevini bıraktıktan sonra iş hayatına atıldı. Çok uluslu şirketler ile bazı ülkelere danışmanlık hizmeti veren Blair’in eski bir başbakan olarak ekonomik faaliyetleri de İngiliz kamuoyunda eleştirilere yol açtı.
Başbakanlık görevini bıraktıktan sonra Blair, uluslararası diplomaside de rol aldı. 8 yıl süreyle Ortadoğu Dörtlüsü Temsilciliği yapan Blair, bu görevden geçen yıl istifa etti.
Blair sonrasında bir daha seçim kazanamayan İşçi Partisi, geçen yıl yapılan genel başkanlık seçiminde Jeremy Corbyn’in bu göreve gelmesiyle, sol bir söylemi benimsedi. Demiryollarının kamulaştırılması gibi politikalarla kamuoyu karşısına çıkan Corbyn’e karşı parti içindeki Blair taraftarları sert bir muhalefet benimsedi. Ancak Corbyn geçen ay yapılan parti kongresinde üyelerin ezici bir çoğunluğunun oyu ile yeniden genel başkan seçildi.
Siyasi gözlemciler, 63 yaşındaki Blair’in aktif siyasete dönme sinyali vermesinin İşçi Partisi içinde Corbyn’e karşı merkez solu temsil eden güçlü bir alternatif lider adayı bulunamamasından kaynaklandığı yorumunu yapıyor.
dikGAZETE.com