İSTANBUL
Koruyucu ailesi olduğu çocuğun evlerine geldiği hafta hamile olduğunu öğrenen moda tasarımcısı Simay Sarıpınar, aynı anda hem koruyucu hem de biyolojik anne olmanın mutluluğunu yaşıyor.
Simay ve Serhan Sarıpınar çiftinin hayatı, 3 yaşındayken koruyucu ailesi oldukları oğullarının ailelerine katılmasıyla değişti.
Simay Sarıpınar, yaklaşık 3 yıl boyunca devlet koruması altındaki çocuklara gönüllü annelik yaptı.
Bu süreçte neredeyse her gün gittiği çocuk esirgeme kurumunda 6 erkek çocuğuyla gönüllü olarak ilgilenen Sarıpınar, daha sonra eşiyle aldıkları karar sonucunda koruyucu aile olma yolunda ilerlemeye başladı.
Bunun için gerekli işlemleri başlatan Sarıpınar çifti, Simay Sarıpınar'ın daha önce gönüllü annelik yaptığı çocuklardan birinin koruyucu ailesi oldu.
Şu anda 5 yaşında olan küçük çocuğun anne ve babası olmalarıyla hayatları değişen Sarıpınar çifti, aynı dönemde biyolojik ebeveyn olmanın da mutluluğunu yaşadı.
"Benim artık evim var"
Çevresine, koruyucu ailelik sistemini sürekli anlattığını dile getiren Sarıpınar, "Herkesin bana dediği bazı şeyler var. 'Çok büyük sevap işlediniz, bir çocuğu kurtardınız.' Aslında dünya, bu dünya değil. Ben sadece onun hayatını kurtarmak adına bunu yapmadım. Zaten böyle gelişmedi. O da benim ve eşimin hayatına bir hediye olarak geldi. Ben ona muhteşem bir hediye diyorum. Her gece oğlumla birbirimize teşekkür ederiz. Ben 'Anneciğim biz iyi ki birbirimizi bulmuşuz' diyorum. Çünkü hayatımı bambaşka değiştirdi. Bir biyolojik oğlum var, bir de o var. Arasında bir fark var mı derseniz, benim için gerçekten hiçbir fark yok. Çünkü gerçekten annelik kan bağıyla olan bir şey değil ama o benim için hayatımdaki en güzel hediyelerden biri." diyerek duygularını anlattı.
Oğlunun evlerine geldiği ilk günü hiç unutamadığını ifade eden Sarıpınar, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Eşimle beraber yuvaya onu almaya gittik. Zaten hiçbir eşyası yok, direkt kendisini alıp çıkıyorsunuz. Oradaki vedalaşma da çok enteresandı. Çünkü görevliler, çocuklar koruyucu ailelerine gidince hem çok mutlu oluyor hem de üzülüyor. Görevliler 'Bizi yine ziyarete gelirsin, biz seni çok seviyoruz' dediler, oğlum dönüp şöyle bir şey söyledi; 'Ben artık buraya bir daha gelmeyeceğim, benim artık evim var.' Bunu dediğinde 3-3,5 yaşındaydı. Eve dönme sürecinde, yol boyunca takılmış bir plak gibi defalarca 'Anne, artık ben evimde uyuyacağım değil mi?' diye sordu. Bu soruyu arka arkaya sordu. O yüzden gerçekten hepsinde bir bilinç ve farkındalık var, sadece anlamlandıramıyorlar."
"Oğlum, ben seni kalbimden doğurdum"
Sarıpınar, çocuğun herhangi bir soru sorduğunda bunu doğru cevaplamak gerektiğini, çocuğa koruyucu ailesi olunduğunun okul öncesi dönemde pedagog eşliğinde söylenmesinin önemli olduğunu vurgulayarak, sözlerini şöyle tamamladı:
"Benim oğlum yaklaşık 4-5 hafta öncesinde bir soruyla bana geldi. 'Anne, ben de senin karnından çıktım değil mi?' diye sordu. Ben buna 'Hayır oğlum. Sen benim karnımdan çıkmadın, biz birbirimizi kalbimizden bulduk ve ben seni kalbimden doğurdum' dedim. Bu ona çok mantıklı, keyifli geldi. Babasıyla ayrı ayrı hikayeler anlatıyoruz ama bu süreci muhakkak pedagogla geçirmek gerekiyor. Bu uzun bir süreç, bir kere söylemekle atlatılabilecek bir süreç değil. Özellikle ilkokul çağında farklı problemler gelecek, bu zamanlarda da onun alt yapısını en doğru şekilde hazırlayabilmek önemli. En önemli problemlerimizden birisi soyadlarımız farklı.
Gerçekten yuvalarda bekleyen binlerce çocuk var. Bunların gerçekten ihtiyacı olan tek bir şey var sevgi, ev ve aile. Çocuk sahibi olmayı kanla, biyolojik çocuk doğurmakla bağdaştıran bir toplumumuz var. Gerçekten sadece doğurmak annelik değil, annelik doğurmadan, kanından olmayan bir çocuğu sevebilmektir ki bu bence çok daha yüce bir şey. O yüzden ben sevgiyi paylaşmayı öneriyorum. Çünkü annelik böyle bir şey."
Kaynak: AA
.
dikGAZETE.com