Pakistan kontrolündeki Azad Cammu ve Keşmir Cumhurbaşkanı Serdar Mesud Han, Cammu Keşmir'de 100 günü geride bırakan Hindistan ablukasını yabancı bir gücün sömürgeciliğine benzeterek, "Cezayir on yıllar süren köleliğin ardından özgürlüğüne kavuşmadı mı? Birleşmiş Milletler kurulduğunda 51 üyesi varken bugün 193 üyesi var. Bu kadar ülke sömürgeden nasıl kurtuldu? Hindistan da bölgede sömürgeci bir güçtür. Keşmir bugün yabancı işgali altındadır. Bir gün sömürgeciler, sömürdükleri yeri terk eder ve Hindistan da buradan çekilecektir." dedi.
Hindistan, 5 Ağustos'ta kontrolü altında tuttuğu Cammu Keşmir'e Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) kararlarıyla özel statü sağlayan anayasanın 370'inci maddesiyle demografik yapıyı korumaya yönelik 35A maddesini kaldırdıktan sonra bölgede sokağa çıkma yasağı başlattı.
İki ülke arasındaki Keşmir sorunu, İngiltere'nin 1947'de Hindistan'dan çekilirken, prenslik şeklinde yönetilen Keşmir'i kendi kaderini belirlemek konusunda serbest bırakmasıyla başladı.
Nüfusunun yüzde 90'ı Müslüman olan Keşmir halkı, 1947'de Pakistan'a katılmaktan yana tavır alsa da dönemin prensi, Hindistan'la birleşmeye karar verdi. Pakistan ve Hindistan'ı, Keşmir konusunda karşı karşıya getiren ilk savaş o dönemde yaşansa da iki ülke, Keşmir nedeniyle iki kez daha savaştı ve defalarca da savaşın eşiğine geldi.
Bugün, Keşmir'in yüzde 45'i "Cammu Keşmir" adıyla Hindistan'ın, yüzde 35'i ise "Azad Cammu ve Keşmir" adıyla Pakistan'ın kontrolünde. Bölgenin yüzde 20'sine ise Çin hakim.
Uluslararası kararlar ise tartışmalı bölge kabul edilen Keşmir'de egemenlikle ilgili kararın referandumla belirlenmesi, belirlenene kadar ise bölgelerin demografik yapısının korunmasını istese de Hindistan 5 Ağustos'ta attığı adımla, Cammu Keşmir'i resmen kendi toprakları gibi yönetecek yasal değişikliği yaptı.
Hindistan bu adımın ardından bölgede sokağa çıkma ve iletişim yasağı başta olmak üzere birçok kısıtlamayı hayata geçirdi. Bölgeye uluslararası gözlemci, basın ve kendi milletvekillerinin girişini dahi yasaklayan Hindistan ise bu adımların sebebi olarak ayrılıkçı gruplarla mücadeleye işaret ediyor.
Azad Cammu ve Keşmir Cumhurbaşkanı Serdar Mesud Han, 100 günü geride kalan Cammu Keşmir ablukasını ve bu dönemde yaşananları AA muhabirine değerlendirdi.
SORU: 5 Ağustos'tan bu yana abluka altındaki Keşmirlilerin hayatında pozitif değişiklikler yaşandı mı?
CEVAP: Hindistan'ın ablukaya başladığı 5 Ağustos'tan bu yana Keşmirlilerin hayatında hiçbir pozitif değişiklik olmadı hatta durum daha kötüye gidiyor. Kendi kaderini belirleme hakkını talep eden, özgürlük isteyen hatta Hindistan'dan yana olanlar dahil tüm siyasi liderler tutuklandı ve işkence görüyor. Hint kadın dernekleri tarafından hazırlanan bir raporda yaşları 12'ye kadar inen 13 binden fazla genç erkeğin kaçırıldığını ve Hint hapishanelerine gönderildiğini görüyoruz. Kadınların namusuna dokunuluyor, insanlar çocuklarını okula gönderirse kaçırılacağından korktuğu için okullar boş.
Hindistan 31 Ekim'de başka bir illegal kararla Cammu Keşmir'in özel statüsünü adeta bir belediye statüsüne çevirerek merkeze bağlı Birlik Toprağı haline getirdi ve iki ayrı bölgeye böldü. Bu adım uluslararası yasaların, BMGK kararları ve uluslararası insan haklarının açık bir ihlalidir. Bu kararlara göre bir yer tartışmalı bölgeyse orayı bölemez ve sınırlarınız içine katamazsınız. Ancak Hindistan bir adım daha ileri giderek Pakistan kontrolündeki Azad Cammu ve Keşmir ile Gilgit-Baltistan'ı da açıkladıkları haritalarda Hindistan'ın parçası olarak gösterdi. Bu bize Hindistan'ın ne kadar agresif bir politika izlediğini gösteriyor.
SORU: Keşmir'in bu süreçteki kayıpları nedir? Kaç kişi hapiste ya da kayıp?
CEVAP: Bu sayıları kesin olarak bilemiyoruz çünkü bölgede kesin bir abluka ve iletişim blokajı var. Bazı yayın kuruluşları birtakım bilgileri edinmeyi başardı. Hindistan'ın bölgede durumun normal olduğuna ilişkin iddialarını çürütür nitelikte ölümlere, işkenceye ve protestolara ilişkin bilgiler edinebiliyoruz. Tüm bölgede her gün protestolar ve çatışmalar yaşandığını, Hint güçlerinin geceleri ya da günün erken saatlerinde evlere baskınlar düzenlediğini görüyoruz. Ancak bunlar bizim abluka altındaki bir bölgeden alabildiğimiz küçük bilgiler. Buz dağının görünen yüzü bu ancak yaşanan tüm dehşeti bilemiyoruz.
SORU: Keşmir'e dikkat çekmek için attığınız adımların sonuçlarını alabildiniz mi?
CEVAP: Bu noktada Cammu Keşmirlilerle dayanışma içinde bulunan Türkiye'ye teşekkür etmek istiyorum. Özel olarak da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a 5 Ağustos'un hemen arkasından güçlü bir destek açıklaması ve BM Genel Kurulu'ndaki konuşması için teşekkür ediyorum. Keşmirliler ve Pakistanlılar olarak Türkiye bizim güvenebileceğimiz bir arkadaş. Sadece Cumhurbaşkanı Erdoğan ya da bakanlar değil tüm Türk halkı Keşmir'in kendi kaderini belirleme hakkına destek oluyor. Azad Cammu ve Keşmir'in ise Türkiye'yle özel bir ilişkisi var çünkü 2005 depreminden sonra Türk kurtarma ekipleri buraya geldi ve bize kurtarma çalışmalarında yardım etti. Türkiye gibi Malezya ve Çin de bize destek verdi.
Uluslararası medyada, Avrupa'da, İngiltere'de, ABD'de görev yapan parlamenterler Keşmirlileri destekledi ve Hindistan'ı eleştiren açıklamalarda bulundu. Hindistan'ın insanlığa karşı bu kadar açık bir suç işlemesine rağmen hükümetler buna karşı sanki Keşmir hiç dünyada yokmuş gibi sessiz ve hiçbir adım atmıyorlar. Özellikle BMGK hiçbir şey söylemedi. Sadece 16 Ağustos'ta Pakistan'ın isteği ve Çin'in çağrısı üzerine bir toplantı yaptılar. O günden beri Keşmir konusuna müdahale etmek, Keşmirlileri soykırımdan korumak ve savaş çıkmasını önlemek için bir daha toplanmadılar.
SORU: Müslüman dünyasının Keşmir sorununa ilişkin attığı adımları ve açıklamalarını tatmin edici buluyor musunuz?
CEVAP: Dünyada düzen bozuldu. Uluslararası kamuoyunun gözetimi altında Keşmir sorununu çözecek ve bu kıyıma "dur" diyecek bir forum yok. Pakistan ile Hindistan arasında anlaşmalar var, BMGK kararları var ancak bu sistem artık çalışmıyor. Peki Keşmirliler adaleti nerede arayacak? Kendilerine karşı başlatılan bu kampanyaya karşı nereye gidecekler? Bu bizim için bir ikilem. Cammu Keşmir'de yaşayan gençler her gün öldürülen kendi insanları için silahlanmaktan söz ediyor ancak Pakistan ve Azad Cammu ve Keşmir siyasi bir çözüm bulmak istiyor. Biliyoruz ki bir savaş çıkarsa bu nükleer savaşa dönüşür ve sadece iki ülke için değil tüm dünya için yıkıcı sonuçları olur.
Müslüman dünyasının tepkilerine gelince, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Keşmir'e destek açıklamaları yaptı, Hindistan'ın attığı adımları kınadı ve ablukanın kalkmasını istedi. Bu nedenle İİT'ye müteşekkiriz. Ancak bazı ülkeler Hindistan'dan yana taraf oldu. Bu katliamın sorumlusu Hindistan Başbakanı Narendra Modi'yi bu adımları attıktan sonra ödüllendirdi. Buradaki insanların bundan dolayı doğal olarak kalbi kırıldı. Bu ülkeler Pakistan'ın yıllardır yakın dostları. Hindistan'ın adımlarını tanıyan ülkeler aynı zamanda Pakistan'la da sıkı ilişkiler içerisinde. Pakistan ekonomik ve stratejik ilişkileri bulunan bu ülkelerle diyalog başlattı çünkü onlar Modi'yi dünya lideri olarak görüyor. Bu Pakistanlıların ve Keşmirlilerin kalbini kırıyor. Ancak bu Dışişleri Bakanlığı için diplomatik bir mücadele haline geldi. Söz konusu ülkeleri Keşmir halkını desteklemeye ikna etmeleri gerekiyor.
SORU: Keşmir'in yeni stratejisi ne olacak?
CEVAP: Benim Cumhurbaşkanı olarak birliği sağlamak, konuyu uluslararası kamuoyunun gündeminde tutmak, yaklaşık 10 milyonluk diasporamızla Keşmir davası için destek bulmak gibi görevlerim var. Keşmir'in durumunu uluslararası medyada anlatmamız gerekiyor. Hindistan halkına da ulaşmamız gerekiyor. Orada Modi hükümetinin adımlarından şikayetçi birçok aydın var.
Uluslararası alanda düşünce kuruluşlarıyla ve parlamenterlerle ulaşıyorum. Türkiye'de de medya ve düşünce kuruluşlarınca çok sıcak karşılandım. Konuşmalarıma katılım ve destek çok iyiydi. Bunun yanında Körfez ülkelerinde, Avrupa'da, Kuzey Amerika'da ve İngiltere'de de iyi tepkiler alıyoruz. Hindistan'ın insanlığa karşı yaptıklarını saklayabileceği, yıllardır kurdukları Keşmir hakkında Hindistan'a karşı konuşulamaz tabusunu yıktık. İnsanlar Keşmirliler için sesini çıkarıyor. Keşmir'in çektiği bu ilgiye yoğunlaşmalıyız.
SORU: Keşmir'de sözünü ettiğiniz zulüm ne kadar sürecek ve ne zaman sona erecek?
CEVAP: Hindistan gözüyle bakarsak sonsuza dek sürecek. Cammu Keşmirlilerin gözünden bakarsak onlar bu baskının her türlü mücadeleyi vererek yakında sona ereceğini söylüyor. Tüm diplomatik, politik, iletişim imkanlarını kullanarak sona erdirmek istiyoruz.
Cezayir on yıllar süren köleliğin ardından özgürlüğüne kavuşmadı mı? BM kurulduğunda 51 üyesi varken bugün 193 üyesi var. Bu kadar ülke sömürgeden nasıl kurtuldu? Hindistan da bölgede sömürgeci bir güçtür. Keşmir bugün yabancı işgali altındadır. Bir gün sömürgeciler, sömürdükleri yeri terk eder ve Hindistan da buradan çekilecektir. Biz inancımızı kaybetmedik, Keşmirlilerin kendilerini savunma hakkı vardır. Keşmirliler son 72 yıldır savaşıyor, 500 bin can verdiler ve hala teslim olmadılar. Hindistan bölgeye neden korkarak 900 bin asker yerleştirdi? Silahsız sivillerden mi? Cammu Keşmir bölgesi polis müdürüne göre bölgede silahlı, eğitimli militanlar bulunuyormuş. Sayısı 200-300 kişiymiş. Bu kadar insan için mi 900 bin asker yerleştirdiler? 300 kişiyle savaşmak için 900 bin asker gönderen Hint ordusu cesur bir ordu mu? Gerçek şu, Keşmirliler Hindistan kontrolünde yaşamak istemiyorlar. Eminim ki özgürlüğümüzü kazanacağız.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com