İslamabad
ABD Başkanı Donald Trump'ın görev süresinin ilk yıllarında Pakistan'ı Taliban'a güvenli bölgeler sağlamakla suçlaması, Twitter'dan yaptığı açıklamalar ve Pakistan'a 1,1 milyar dolarlık askeri yardımı kesme kararı gibi bir takım gerginliklere sahne olan ABD-Pakistan ilişkileri, Washington yönetiminin Afganistan'da Taliban ile barış müzakerelerine başlama kararı ve Afganlar arası müzakereler ile görece ivme kazandı.
Pakistanlı uzmanlar, ABD Başkanı seçilen Joe Biden döneminde ABD-Pakistan ilişkilerinin nasıl şekilleneceğine, bölgesel ve küresel aktörlerin ilişkilere dair AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.
"ABD'nin Çin'e sert tutumu Pakistan'ı zor durumda bırakır"
İslamabad Stratejik Çalışmalar Enstitüsü (ISSI) uzmanlarından Muhammed Faysal, Biden yönetiminden ABD'nin Güney Asya politikasında kaybettiği dengeyi geri getirmesine yönelik beklenti olduğunu, İslamabad ve Washington'un ise bölgesel jeostratejik meselelerde farklı bakış açılarına sahip bulunduğunu söyledi.
Faysal, Biden yönetiminin muhtemelen Çin'e karşı sert politikalar uygulamayı sürdüreceğini ve bu durumun Pakistan'ı zor duruma sokacağını ifade ederek, "İslamabad yönetimi, Çin ile ilişki seviyesinin düşürülmesinin isteneceği bir pozisyonda olmak istemeyecektir. Biden yönetiminin Afganistan ve Çin'e dair yaklaşımları, Pakistan-ABD ilişkilerinin gidişatını etkileyecektir." dedi.
Öte yandan Faysal, Biden yönetiminin ABD'nin Afganistan'dan askerlerini çekme kararını sürdüreceğini ancak ABD özel kuvvetlerinden bir grubu terörle mücadele operasyonları için Afganistan’da bırakmasının muhtemel olduğunu dile getirdi.
ABD ve Pakistan'ın Afganistan barış sürecindeki iletişimlerini devam ettirmeyi sürdüreceklerini ifade eden Faysal, İslamabad'ın Washington yönetiminin Afgan barış sürecindeki yaklaşımıyla ilgili herhangi bir değişiklik sinyalini yakından izleyeceğini ve ABD'nin Afganistan Özel Temsilcisi Zalmay Halilzad'ın geleceğini de bu kapsamda yakından gözlemleyeceğini vurguladı.
"Biden, Keşmir konusunda Hindistan'a baskı uygulamaz"
Biden'ın adaylık sürecinde Hindistan'ın Keşmir politikasını eleştirdiğini anımsatan Faysal, "Biden'in başkanlığı döneminde ise Hindistan’a bu konuda (Keşmir meselesi) bir baskı uygulayacağını düşünmüyorum. Fakat Pakistan, Biden yönetiminden Keşmir konusunda Hindistan'a baskı yapmasını bekleyecektir." ifadesini kullandı.
Faysal, Biden'ın Hindistan Başbakanı Narendra Modi ile olan ilişkisini Pakistan'ın yakından takip etmesi gerektiğine işaret ederek, "Çünkü ABD Başkanı Donald Trump ile Modi arasındaki kişisel yakınlık Modi'yi baskı politikaları uygulama noktasında cesaretlendirdi. Yeni ABD yönetiminin Hindistan liderliğiyle ilişki kurma şekli, Hindistan’ın yerel ve bölgesel meselelere yaklaşımını yeniden düşünmesine yol açacak." dedi.
"Biden, Pakistan'ın iç işlerine daha müdahil olabilir"
Lahor Barış Araştırması Merkezi (LCPR) Araştırma Görevlisi Bilal Gazanfer, ABD'nin Pakistan ile ilişkilerini her ne kadar kurumsal süreklilikte yönetse de kişisel yakınlıkların ilişkilerin doğasını değiştirebileceğini ifade ederek, bu bağlamda Pakistan’ın yeni ABD başkanının ülkenin iç meselelerine müdahil tutumuyla karşılaşabileceğine işaret etti.
Gazanfer, Afganistan'daki barışın tesisinde Pakistan’ın oynayacağı büyük bir rol olduğunu dile getirerek, "Yakın gelecekte ABD-Pakistan ilişkilerinin seyri Washington yönetiminin Güney Asya’daki politik ve stratejik hesapları için önemli bir unsur olan Afganistan barış süreci tarafından tanımlanacak." dedi.
ABD’nin Çin ve Hindistan ile ilişkisinin Pakistan’la ilişkilerini de etkileyeceğini belirten Gazanfer, "Bu sebeple Pakistan, kendisini Washington’un Güney Asya politikasıyla dostane bir şekilde uyumlu tutmak için yeni unsurları belirlemelidir. ABD’nin Hindistan ile ilişkileri Pakistan ile ayrıştığı noktalardan en önemlisi. Bu sebeple Yeni Delhi ile ilişkiler, İslamabad ile ABD ilişkilerini büyük ölçüde belirleyebilir." ifadelerini kullandı.
"İkili ilişkilerin, üçüncü tarafların çıkarlarından okunması bırakılmalı"
Gazanfer, Biden yönetiminin Afganistan'daki barış sürecine desteğinin süreceğini bununla birlikte insani meselelere ve Taliban’dan Afganistan’daki diğer paydaşlara daha fazla politik yer vermesini istemesi gibi demokratik değerlere daha fazla önem vereceğini belirtti.
Afganistan'da barış sürecini raydan çıkarabilecek tutumların ABD ile Pakistan arasında bir çatlak oluşturabileceğini ifade eden Gazanfer, Afganistan'ın her ikili ilişkilerde yol ayrımına veya yakınlaşmaya yol açabileceğini vurguladı.
Gazanfer, "Pakistan-Çin, ABD-Hindistan ilişkileri önümüzdeki dönemde Pakistan-ABD ilişkilerini belirleyecek. Bununla birlikte her iki ülkenin de ikili ilişkilerini üçüncü tarafların çıkarlarının merceğinden okuma alışkanlığından kurtulmaları gerekiyor." dedi.
Hindistan kökenli "Kamala Harris" vurgusu
Milli Savunma Üniversitesi (NDU) Uluslararası İlişkiler Bölümü araştırma görevlisi Amir Abdullah Han, Biden'ın Hindistan kökenli yardımcısı Kamala Harris'in varlığının ABD’nin Hindistan’a daha fazla öncelik vermesini muhtemel kıldığını ve bunun Pakistan ile ABD ilişkilerini zorlayacağını söyledi.
Han, Pakistan için soru işaretlerinden birisinin Kamala Harris olduğuna işaret ederek, "(Kamala Harris) Hindistan lobisi tarafından Yeni Delhi’nin Afganistan’da büyük bir rol alması konusunda kullanılıyor mu bilmiyoruz. Bu durum Pakistan-ABD ilişkilerini parçalayabilir ve tüm Afgan barış sürecini tehlikeye atabilir." dedi.
Güney Asya Stratejik İstikrar Enstitüsü'nden (SASSI) siyasi analist Maria Sultan ise geçmişte ABD'li demokratların Pakistan’ı ikili ilişki kurulacak bir ülke değil, ABD’nin Hindistan ve Afganistan stratejilerinin bir parçası olarak gördüğünü anımsatarak Biden ile birlikte bu durumun tekrar yaşanabileceğini ifade etti.
Sultan, bunun iki ülke arasında yeniden istikrarsız ilişkilere yol açabileceğini kaydetti.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com