Amman
Trump yönetimi, Ürdün'ün Filistin'e coğrafi yakınlığı ve her iki ülkenin ortak demografik yapısı nedeniyle krallığı en çok ilgilendiren mesele olan Filistin meselesinde haksız ve oldukça taraflı bir siyaset izledi.
Amerikalı politikacıların dediği gibi Washington'un stratejik müttefiki Ürdün, bölgesel meselelerle ilgili en önemli ABD kararlarına her zamanki gibi etkili bir katılım sağlayamadı.
Uluslararası ilişkiler yorumcularının belirttiği şekliyle "güç dengesi" ilkesini gerçekleştirmek, ABD'nin büyük bir güç olarak uluslararası ittifaklarının kapsamını genişletmesini zorunlu kılıyor. Bu durumun, coğrafi olarak kriz ülkelerinin tam ortasında yer alan Ürdün başta olmak üzere bölge ülkeleri ile ortaklık ilkesinin güçlenmesine yol açması bekleniyor.
AA muhabirine konuşan Ürdünlü siyasi analist ve uzmanlar ise Biden döneminde Ürdün ve ABD ilişkilerinde büyük bir atılım olacağını söylerken ve iki ülkenin yeni dönemde yakınlaşacağı tahmininde bulundu.
Trump döneminde ilişkiler soğudu
Filistin-İsrail konusunda uzman akademisyen Ahmed Said Nevfel, AA muhabirine verdiği demece "Beyaz Saray'a kim gelirse gelsin, ne kadar kötü olursa olsun, Trump'tan daha kötü olmayacak." sözleriyle başladı.
Donald Trump için "siyasetçi değil iş adamı" ifadesini kullanan Nevfel, Trump'ın kötü yönetiminin sadece Filistin meselesinde değil tüm uluslararası meselelerde hatta ABD iç işlerinde bile sınıfta kaldığını söyledi.
"Ürdün, Filistin meselesine çok sıkı bir şekilde bağlıdır. Bu sebeple Trump döneminde Ürdün ile ABD arasında soğuk rüzgarlar esti. Bu konu ile ilgili olarak iki ülke arasında herhangi bir resmi ziyaret yapılmadı veya istişare gerçekleştirilmedi." şeklinde konuşan Nevfel, Ürdün'ün, ABD ile ilişkiler kurmaya çalıştığını, ancak Washington'un mülteciler konusunda tutumu ve UNRWA'ya yardımları askıya almasının Ürdün'ün siyasi pozisyonuyla çelişiğini söyleyerek iki ülke arasında ortak paydaların ortadan kalktığına dikkati çekti.
Trump'ın açıkladığı ve birçok Arap ülkesinin desteklediği sözde Yüzyılın Anlaşması'nın, Ürdün'ü Kudüs'ten izole ettiğini ifade eden Nevfel "Biden Ürdün'le ilişkilerine sıfırdan başlamayacak çünkü önceki başkan Barak Obama'nın yardımcısı olduğu dönemden beri, Ürdün'ün Filistin meselesi ve diğer Arap ülkelerini ilgilendiren meselelerle ilgili tutumunu gayet iyi biliyor." diye konuştu.
ABD yönetiminin demokratik ülkeleri desteklediğini ve Ürdün'ün de halkından büyük bir destek alarak Filistin meselesine sahip çıktığını söyleyen Nevfel, Ürdün halkının bu tutumunun Biden yönetimi karşısında büyük bir koz olacağına ve ABD'nin bunu göz önüne alacağına işaret etti.
Ürdün ve ABD siyaseti birbirine yakınlaşıyor mu? şeklinde yöneltilen soruya Nevfel olumlu bir şekilde "Olabilir, ancak Ürdün Filistin meselesindeki koordinasyonun artırılması için Arap ülkelerinin desteğine ihtiyaç duyuyor." yanıtını verdi. Ürdün'le İsrail arasında bir barış anlaşması olduğunu hatırlatarak, Ürdün'ün İsrail'le bugün Arap ülkelerinin yaptığı gibi değil, Filistin meselesini çözerek normalleşmek istediğini söyledi.
En karmaşık dönem
Milletvekili ve eski bakan Muhammed el-Mumini, Trump dönemindeki Ürdün ilişkilerini "en karmaşık dönem" şeklinde yorumladı.
AA muhabirine konuşan Mumini, "Ürdün Kral II. Abdullah liderliğinde bölge meselelerinde anlaşmazlıklar ortadan kaldıran, istikrarı zedeleyen olayların karşısında duran ve barış odaklı her zaman etkin ve dengeli bir dış politika izledi." ifadelerini kullandı.
Biden'ın daha önceki tecrübelerinden Ürdün'ün bölgede oynadığı rolü bildiğini söyleyen Mumini, "Sanıyorum ki Biden döneminde Ürdün-ABD ilişkileri daha önce olmadığı kadar yakınlaşma gösterecek. ABD, Ürdün'ün Ortadoğu'daki rolünü göz ardı etmeyecektir." dedi.
Ürdün'ün birçok bölgesel meselede etkin rol oynadığını belirten Mumini konuşmasında "Filistin birinci meselemiz ve önceliğimiz. Politikalar ve politikacılar değişse de Ürdün Filistin meselesine karşı duruşunu değiştirmeyecektir. Bizim gün geçtikçe güçlenen tarihi, coğrafi ve ideolojik taahhütlerimiz var." ifadelerine yer verdi.
Trump döneminde Ürdün'ün siyasi rolünde düşüş yaşandı
2013 yılında kurulan "Daha Güçlü Ürdün" Partisi Genel Başkanı Rula el-Hurub, Amerikan Demokrat Partisi'nin hak ve özgürlüklere önem verdiğini, değerlerini ABD'ye getirmeye çalıştığını söyleyerek, Demokrat Parti'nin Trump'ın bıraktığı imajı onarmaya çalışacağına işaret etti.
Biden göreve gelince Ürdün için durumun daha iyi olacağını söyleyen Hurub, Trump'ın ise İsrail dışında kimsenin çıkarını düşünmediğine dikkati çekerek, "ABD'deki demokratlar, stratejik kararlarda her zaman Ürdün'ün fikirlerine başvururlar. Ürdün Trump döneminde eskiden sahip olduğu rolünü kaybetmesinden sonra, Biden döneminde yeniden etkili olabilir. Trump döneminde ise daha çok Körfez bölgesindeki ülkelere önem verildi." dedi.
Başkan Donald Trump'ın açıkladığı sözde "Yüzyılın Anlaşması", iki ülke arasındaki ilişkileri teste tabi tutmuş ve Ürdün yönetimi ve halkı tarafından büyük bir tepkiyle karşılanmıştı.
Ürdün, barışın sağlanması için 1967 sınırları içinde başkenti Kudüs olan tam bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasının gerektiğini dile getirse de Trump'ın bu isteğe kulak tıkadığı belirtiliyor.
Ürdün yönetimi ve halkı tarafından tepkiyle karşılanan "Yüzyılın Anlaşması" planında, Kudüs'ün tamamının "İsrail'in başkenti" olarak kalması, kurulacak Filistin devletine ise Doğu Kudüs ile işgal altındaki Batı Şeria arasında yer alan kenar mahallelerde yeni bir başkent inşa edilmesi hedefleniyor.
ABD başkanlık seçimlerini kazanan Joe Biden'ı ilk defa Ürdün Kralı II. Abdullah tebrik etmişti. Bu durum, ABD Başkanı olarak Biden'ın seçilmesinden Ürdün'ün duyduğu memnuniyeti ve iki ülke arasındaki stratejik ortaklık ilişkilerini pekiştirme isteğini gösterdi. Biden'dan önceki Trump yönetimiyle Ürdün arasındaki ilişkilere, dört yıl boyunca durgun ilişkiler hakimdi.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com