USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000
Çevre-Hayat

Bedri Ayseli 50 yılı aşan sanat yaşamını anlattı: Yaptığım besteler Diyarbakır'a özlemimden geliyor

"Diyarbekir Elleri", "Ağlama Yar Ağlama", "Diyarbekir Küçeleri" ve "Kırklar Dağı" gibi birçok esere ses veren ve Diyarbakır sevdasıyla tanınan sanatçı Bedri Ayseli, 50 yılı geride bıraktığı sanat yaşamında gönüllerde taht kurdu.

01-04-2021 17:15
Google News

DİYARBAKIR

Diyarbakır'ın Sur ilçesinde 1946'da doğan, ilkokulu ve ortaokulu burada tamamlayan, lise yıllarında ise İstanbul'a yerleşen Ayseli, Marmara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesinden 1975'te mezun oldu.

Türkülere gönül veren Ayseli, diş muayenehanesi açarak uzun süre işi ile sanat hayatını birlikte yürüttü.

Müzikolog Sadi Yaver Ataman'dan nota, usul ve makam dersleri alan, seslendirdiği türküleri ve besteleriyle hafızalarda uzun süre yer edinen Ayseli, sanat yaşamı boyunca birçok ödüle de layık görüldü.

Ayseli, sınavla girdiği TRT'de uzun yıllar programlar yaptı, Kültür ve Turizm Bakanlığı Türk Halk Müziği sanatçısı kadrosundan emekli oldu.

Sanat yaşamı boyunca 8 kaset, 17 plak, 6 CD çıkaran, 3 sinema filminde oynayan Ayseli, anılarını "70'inde Bir Çocuk" kitabında topladı.

Tüm telli sazları çalan, "Hamayli Boynundayım" türküsüyle tanınan Ayseli, derlediği "Suzan Suzi" türküsünün filmini de gönülden bağlandığı memleketi Diyarbakır'da çekti.

"Sazım kapının eşiğindeki süpürgeydi"

Sanat yaşamını anlatan Ayseli, gençlik yıllarında radyo ve televizyonun bulunmadığını, bu nedenle sürekli misafirliğe gittiklerini, orada sohbet esnasında sık sık türkü söylediğini belirtti.

Sesinin güzel olduğunun farkında olmadığını ifade eden Ayseli, "Sazım olmazsa türkü söylemem, sazımı getirin derdim.

Sazım, kapının eşiğindeki süpürgeydi. Çöp koparırdım ve başlardım çalmaya. Sesimin güzel olduğunu o zaman anladım.

İlkokulda müsamerelere çıktık. İstanbul'a gittikten sonra lise yıllarında duydum ki Fatih Halkevi'nde müzik dersleri veriliyormuş.

Gidip kaydımı yaptırdım. Sadi Yaver Ataman'dan ders aldım hatta değerli sanatçımız Belkıs Akkale de oradaydı.

İstanbul'a gittikten sonra Orhan Gencebay, Yılmaz Güney, Arif Sağ, Nuri Sesigüzel gibi sanatçılarla tanıştım.

1968-1970 arasında sınavı kazanıp TRT'ye geçtim. TRT'ye geçtikten sonra şöhret yolları açılmaya başladı." diye konuştu.

Amcasının ısrarla söylemesini istediği "Hamayli Boynundayım" türküsünü seslendirdiğini ve çok beğenildiğini dile getiren Ayseli, vatani görevini tamamladıktan sonra televizyon programlarının devam ettiğini, yurt dışı ve içinde konserler verdiğini kaydetti.

Bir süre sonra ABD'ye gittiğini anlatan Ayseli, "Bana ne vaatlerde bulunuldu, yok dedim. 'Diyarbakır'da, o topraklarda öleceğim.' dedim ve geldim, pişman da değilim." ifadelerini kullandı.

"Son olarak Suzan Suzi'yi çektik"

İstanbul'da gittiği bir plak şirketinde tanıştığı Orhan Gencebay'ın kendisine eser verip seslendirmesini istediğini anlatan Ayseli, ayrıca Yılmaz Güney'in oynadığı "Çirkin Kral" filminde türkü söylediğini belirtti.

Ayseli, 3 filmde oynadığını, çok film için de teklif geldiğini belirterek, "Türk Halk Müziği okuyanlar furyası vardı ve sürekli film çekiyorlardı.

Ben de düşündüm ve dedim ki 'Arkadaş ölüm var, film çek hatıra kalsın, ileride çocuklar oturup izler.' 3 film arka arkaya çektik.

Son film olarak 'Suzan Suzi'yi çektik. O da Diyarbakır'da çekildi. Film için destek aldık çünkü çok değerli bir eser.

İnşallah pek yakında vizyona girecek. Valimizle görüştük, Diyarbakır'da büyük bir gala yapmak istiyoruz." şeklinde konuştu.

Diyarbakır'ı çok sevdiğini ve sık sık geldiğini, Diyarbakırlıların da kendisine çok değer verdiğini ifade eden Ayseli, kente özgü türkülerin bilinmesi, tanınması için büyük çaba gösterdiğini söyledi.

Bedri Ayseli, memleketine ve türkülere sevdasını şöyle anlattı:

"Türkülerin hepsinin anlamı çok güzel ve çok derin. Tabii insan kendi yazdığı ve bestelediği türküyü okuyunca mutlu oluyor.

Bunlardan birisi de 'Diyarbekir elleri' türküsüdür. Bunu okuyunca çok duygulanıyorum. Nereye gitsem de okumamı istiyorlar.

Yaptığım besteler Diyarbakır'a özlemimden geliyor. Buraya geldiğim zaman ilham alıyorum. Hasret bunların doğuşuna vesile oluyor.

O kadar Diyarbakır'ı seviyorum ki buraya gelmek için bahane arıyorum. Gece rüyalarıma giriyor.

Sevmesem, duygulanmasam, hissetmesem bu eserleri nasıl yaparım?"

Kaynak: AA

dikGAZETE.com

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
ÇOK OKUNANLAR
ARŞİV ARAMA
PUAN DURUMU TÜMÜ
GÜNÜN KARİKATÜRÜ TÜMÜ
Günün çizgisi
ANKET TÜMÜ