İSTANBUL (AA) - "Fetih Marşı", "Kalk Yiğidim", "Bayrak", "Dua" ve "Naat"ın da yer aldığı önemli şiirleriyle bilinen, cumhuriyet dönemi Türk şiirinin önemli temsilcilerinden Arif Nihat Asya, vefatının 45. yılında anılıyor.
"Bayrak Şairi" olarak bilinen ve şiirlerinde sade bir üslup kullanan Asya, Tokatlı Ziver Efendi ile Tırnovalı Zehra Hanım'ın tek çocuğu olarak, 1904'te Çatalca'nın İnceğiz köyünde dünyaya geldi. Asıl adı Mehmet Arif olan şair, henüz 7 günlükken babasını veba hastalığından kaybetti.
Annesinin yeni bir evlilik yapıp Filistin'e gitmesiyle akrabalarının yanında büyüyen Asya, Birinci Dünya Savaşı yıllarında "Gülşen-i Maarif Rüştiyesi"ne gitti. Bu dönemde hakim olan milliyetçi duyguların etkisiyle şiire başlayan şair, eğitimini parasız yatılı olarak Bolu ve Kastamonu liselerinde sürdürdü.
Hocası Enver Kemal Bey'in yönettiği "Gençlik" dergisinde ilk şiirleri yayımlanan Asya, öğrenimine "Darülmuallimin-i Aliye"nin (Yüksek Öğretmen Okulu) Edebiyat Bölümünde devam etti. İlk şiir kitabı olan "Heykeltıraş", 1924 yılında bu okulda öğrenciyken yayımlandı.
9. dönem Adana milletvekilliği yaptıOkul yıllarında İstanbul Postanesi ve Anadolu Ajansında da çalışan şair, son sınıftayken ilk eşi Hatice Semiha Hanım'la evlendi ve bu evlilikten iki çocuğu oldu.
Asya, mezun olduktan sonra Adana Lisesi ile kız ve erkek öğretmen okullarında 14 yıl edebiyat öğretmenliği ve idarecilik yaptı. Öğretmenlik yaptığı dönemde Üsküdar Mevlevihanesinin son şeyhi Ahmet Remzi Akyürek'le tanışan Asya, milli şiirlerin yanı sıra bir Mevlevi edasıyla tasavvufi şiirler yazdı.
Şair, 1940 yılında, 5 Ocak Adana'nın kurtuluşu için kaleme aldığı "Bayrak" adlı şiiriyle tanındı ve "Bayrak Şairi" olarak anılmaya başlandı. Bu şiir, önce "Görüşler" dergisinde, daha sonra da "Bir Bayrak Rüzgar Bekliyor" adlı şiir kitabının 1946'da çıkan ilk baskısında yer aldı.
İlk evliliğini sonlandıran şair, kimya öğretmeni Servet Akdoğan ile ikinci evliliğini yaparak bir kız, bir erkek çocuk sahibi daha oldu.
Asya, 1950-1954 yıllarında yürüttüğü 9. dönem Adana milletvekilliği görevinin ardından çeşitli yerlerde öğretmenlik yaptıktan sonra 1962'de emekli oldu. Emekliliğinin ardından İstanbul'da bazı gazetelerde yazılar yazan şair, 5 Ocak 1975'te tedavi gördüğü Ankara Numune Hastanesinde hayatını kaybetti.
Kahramanlık ve tarih duygusu, din, aşk, tabiat ve memleket güzelliklerini şiirlerine konu edindiArif Nihat Asya'nın şiirlerinde halk ve divan edebiyatı nazım şekilleri yanında modern edebiyatın nazım şekilleri de yer aldı. En çok kullandığı nazım şekli olan rubailerden oluşan 5 ayrı kitap kaleme alan Asya, kahramanlık ve tarih duygusu, din, aşk, tabiat ve memleket güzelliklerini şiirlerine konu edindi.
Türkiye'nin farklı bölgelerindeki okullara ismi verilen, adına her yıl şiir ezberleme yarışmaları düzenlenen Asya'nın mısraları, edebiyatçı, siyasetçi ve kanaat önderlerinin konuşmalarında bugün de sıkça yer bulmaya devam ediyor.
"O gün bugündür, benim Bayrak şiirim, bayrağımızın kendisi gibi hepimizin oldu""Bayrak Şairi" olarak anılan Asya, bu şiirin yazılması ve sonrasında gelişen hadiseleri Yavuz Bülent Bakiler'in kaleme aldığı "Arif Nihat Asya İhtişamı" isimli eserinde şu sözlerle anlatıyor:
"Bayrak şiirimi 35 yaşımdayken yazdım. Adana Erkek Lisesi'nde edebiyat öğretmeniydim. Hatay, Gazi'nin gayretleriyle Türkiye'ye bağlanmıştı. O konudaki çalışmaları 1938 yılında başlamış, 1939 yılında neticeye ulaşılmıştı. Türkiye, yeni bir sevinç içindeydi. Bu sevinci, Adana da büyük coşkunluklarla yaşıyordu.Adana'nın Fransız işgalinden kurtuluşu 5 Ocak 1922'dir... Şehrin bir Saat Kulesi var; bir de Ulu Cami minaresi. İşte o Saat Kulesiyle Ulu Cami minaresi arasına, her senenin 5 Ocak kutlamalarında, kocaman bir bayrak asılır. Bayrak diyorsam, öyle böyle bir bayrak değil. On beş izcinin kolları üzerinde taşınan bir bayrak. Vay babam vay. Yani Saat Kulesiyle Ulu Cami minaresinin arasına bir güneş doğuyor. Hatay Türkiye'ye bağlandığı için 1940 yılının 5 Ocak kutlamasının daha bir güzel, daha bir heyecanlı olması isteniyordu. O bakımdan Adana Maarif Müdürlüğünden bizim lise müdürlüğümüze bir yazı geldi. Mealen deniyordu ki ' 5 Ocak kutlamasında, Saat Kulesi'yle Ulu Cami minaresi arasına Adana'nın tarihi bayrağı çekilirken, o güne uygun bir şiirin de, liseniz öğrencilerinden biri tarafından okunması uygun görülmüştür.' Gereğini rica ederim. Lise müdürü bu konuda beni vazifelendirdi. Ben de öğrencilerim arasından üç-dört kişi seçtim. 'Gidip kütüphanelerde araştırın. 5 Ocak kutlamalarına uygun güzel bir şiir bulun. Pek duyulmamış bir şiir olsun. Meşhurların da kitaplarını karıştırın; adı pek duyulmamış şairlerin de!' Çocuklar gittiler. Birkaç gün sonra geldiler. 'Efendim bulamadık' dediler. 'Bulamadık olur mu' diye öfkelendim. 'Gidin gözünüzü dört açarak bir daha araştırın' dedim.
Adana'da Ocak Mahallesi'nde oturuyordum. O zamanlar, bugünkü gibi evlerde günün her saatinde elektrik yok. Geceleri petrol lambası yakıyoruz. El ayak ortalıktan çekilince, petrol lambasının yorgun ışığında, bayrağımıza sığınarak kalemi elime aldım. Şafak sökerken Bayrak şiiri hazırdı. O gece, şiiri nasıl yazdımsa öylece kaldı. Yani üzerinde ikinci bir defa oynamadım. Sabahleyin liseye gidince, ‘Bana Aydın Gün'ü çağırın’ dedim. Aydın Gün, bugün bizim Opera ve Bale Genel Müdürümüz olan Aydın Gün'dür. Bulunup getirildi, şiiri eline uzattım. 'Şunu oku bakayım' dedim. Okudu. Güzel şiir okuyan öğrencilerimdendi. Bayrak şiirini ona bir daha, bir daha okuttum. Mükemmel okuyordu. Bayrak şiirimi, 5 Ocak kutlamalarında ilk defa Aydın Gün okudu ve alkışlandı. O günün akşamı, Halk Evi'nde 5 Ocak Balosu var. Aydın Gün de baloda. Davetliler arasından bir kişi Aydın Gün'ü tanımış ve sormuş, 'Kimin o şiir? Aydın Gün, 'Bilmiyorum efendim.Şiiri bana Arif Hocam verdi. Sonra, sana bu şiir kimin derlerse kimin olduğunu söyleme' diye yanıt vermiş. O zaman mesele anlaşılmış. 'Tamam bu şiir Arif Hoca'nındır' demişler. Bayrak şiirini, Aydın Gün'e Halkevi'ndeki baloda da okutmuşlar. Sonra bir daha bir daha okutmuşlar. İşte o gün bugündür, benim Bayrak şiirim, bayrağımızın kendisi gibi hepimizin oldu. Bu şiir, bana 'Bayrak Şairi' denilmesine yol açtı ki, bu sıfat, benim için altından dökülmüş bir İstiklal Madalyası kadar kıymetlidir."
EserleriDaha önce yayımlanmamış yazılarıyla beraber bütün eserleri 1975-1977 yıllarında 12 kitaplık bir külliyat halinde basılan Asya'nın şiir türündeki eserleri şöyle:
"Heykeltıraş", "Yastığımın Rüyası", "Ayetler", "Bir Bayrak Rüzgar Bekliyor", "Kubbe-i Hadra", "Kökler ve Dallar", "Emzikler", "Dualar ve Aminler", "Aynalarda Kalan", "Bütün Eserleri", "Rubaiyyat-ı Arif", "Kıbrıs Rubaileri", "Nisan", "Kova Burcu", "Avrupa'dan Rubailer", "Bayrak."
Asya'nın, düşünce ve deneme türündeki eserleri ise "Kanatlar ve Gagalar", "Enikli Kapı", "Terazi Kendini Tartamaz", "Tehdit Mektupları", "Onlar Bu Dilden Anlar", "Aramak ve Söyleyememek" ve "Kanatlarını Arayanlar."