Batuhan Yaşar'ın "Tel-Aviv ve Moskova ile sınırlı değil. Washington-Brüksel-Bağdat-Kahire" başlıklı yazısı şöyle:
"Dış politikada baş döndürücü gelişmeler yaşanıyor. Daha İsrail’i konuşurken, atılan imzaların mürekkebi bile kurumamışken, Rusya bombası patladı.
Hep söylenir, dış politikada ebedi dostluklar ve düşmanlıklar yoktur. Ebedi çıkarlar her şeyin önündedir. Yeni şartlar oluşmuşsa, konjonktürel revizyonları yapmaktan daha doğal ne olabilir ki?
İsrail ve Rusya ile normalleşme sürecine yönelik sosyal medyada çevrilen saçma sapan eleştirilere bakıldığında en başta paralel yapının tutuştuğunu görmek mümkün.
Bu adamlar nasıl bir ruh hâli içindedir anlamak imkânsız. Ülkenin yanmasını, yıkılmasını ve çökmesini hem istiyorlar hem de bunun için ne varsa çekinmeden yapıyorlar.
Çok ilginç bir hastalık hâli.
Neyse konumuz bu değil.
Başbakan Binali Yıldırım daha Başbakan olmadan ne demişti:
“Düşmanlarımızı azaltacak, dostlarımızı arttıracağız.”
Gerçekten terörle mücadele böylesine yoğun devam ederken, PKK ve DAEŞ bütün güçleriyle Türkiye’nin üzerine gelirken, özellikle İsrail ve Rusya konusunun çözülmesi çok önemliydi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan son dönemde aslında bu değişikliklerin sinyalini hep veriyordu.
Öyle de görülüyor ki çok kapsamlı stratejik oyun planı hazırlamış şimdi de uyguluyor.
İş sadece Tel-Aviv ve Moskova ile de sınırlı değil. Adım adım gidelim isterseniz.
- İsrail ile varılan mutabakat en başta Filistin ve Gazze halkının lehinedir. Netanyahu, “Anlaşmanın İsrail ekonomisine muazzam etkileri olacaktır. Muazzam kelimesini özellikle kullandım” dedi. İsrail ile normalleşme, Suriye ve terörle mücadeleye de olumlu yansıyacaktır. Normalleşmeyi, ekonomik ilişkiler ve bölgesel iş birliğinde daha çabuk hissedeceğiz. 1990’lı yıllardaki abartılı, tek taraflı ve İsrail’in çıkarlarını gözeten durumdan artık tamamen çıkıldığı ve balans sağlandığı görülüyor. Şimdilerde kazan kazan formülü yürürlükte.
Özel Ulak
- Biz İsrail anlaşmasını konuşurken manşetlik haber Rusya’dan geldi. Öyle anlaşılıyor ki son 15 günde kapı arkası diplomasisi bayağı bir çalışmış. Her şey, bütün altyapı hazırlanmış. Bu altyapı hazırlanmazsa siz adım atarsınız ama bir bakarsınız boşa düşmüşsünüz, attığınız adımlar karşılıksız kalmış.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mektubu özel uçak ve özel ulak ile Moskova’ya ve Kremlin’e ulaştırıldı. Sırf bu olay bile konuya verilen ihtimamı ortaya koyuyordu.
Mektubun karşılığı fazla gecikmeden geldi ve Kremlin Çarşamba günü saat 12.00’de Putin’in Erdoğan’ı telefonla arayacağını açıkladı. Bu bir nevi teşekkür telefonu anlamına geliyor. Normalleşmenin çok hızlı bir şekilde gerçekleşmesi hedefleniyor. Rusya ile normalleşme demek, ekonomi ve turizmden öte Suriye’de elimizin güçlenmesi demek, uçaklarımızın Suriye üzerinde uçabilmesi demek. (DAEŞ’le mücadelede hayati bir durum)
PYD ve YPG konusunda bundan sonra olacakları bekleyip göreceğiz. Ankara’nın bu konudaki beklentileri büyük. Dolayısıyla konu ta PKK’ya kadar uzanacak. (Rus füze ve silahlarının PKK’nın eline geçmiş olması ve Süper Kobra’nın Rus füzesi ile düşürülmesi)
Ankara-Brüksel hattı
Perşembe günü 33. Fasıl (Mali ve bütçesel hükümler) müzakereye açılacak. Hükümetler arası konferans gerçekleştirilecek. Vize serbestiyetinin Eylül-Ekim gibi yürürlüğe girmesi için yapılacaklar konuşulacak. Türkiye, Birleşik Krallık'ın AB’den çıkış kararını kendi lehine olabilecek tüm platformlarda sonuna kadar kullanacak. AB’nin ısrarla istediği terörün tanımı konusuna ara bir formül bulunacak. (Bu formül kesinlikle Türkiye’nin terörle mücadelesini akamete uğratmayacak.)
Tahran’la başlayan normalleşme
- Aslında her şey, İran’la başlamıştı. Biliyorsunuz ilişkilerimiz ta 600 yıl öncesine dayanıyor. 3 ay önce başlayan olumlu süreç özellikle ekonomi alanına pozitif yansımış görünüyor. Türk iş adamları Tahran’da âdeta iş kovalıyor.
Binali Bey’in jesti
- Bizim de bulunduğumuz AK Parti’deki büyükelçiler iftarında Başbakan Binali Yıldırım Irak’ın yeni Ankara Büyükelçisine güzel bir jest yaparak Ankara’ya, Türkiye’ye hoş geldiniz, dedi. Irak’a onun bunun dolduruşuna gelmeyin mesajı verildi. Türkiye ile yapılacak iş birliğinden elde edilecek kazanımların devasa olacağı güneydeki bu komşumuza anlatılmaya devam edilecek.
Mısır ve Libya açılımı
- Mısır ile de biliyorsunuz bir süredir normalleşmeye yönelik mesajlar veriliyor. Aynı İsrail’de olduğu gibi büyükelçilerin karşılıklı olarak atanması hedefleniyor. Yine Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’na büyük iş düşüyor. Libya ile de kapanan/kapatılan kanallar yeniden açılmaya çalışılıyor. Türkiye’yi Libya’da bundan sonra daha sık göreceğiz.
Yahudi Lobisi
- Ve sona sevgili dostumuz müttefikimiz Amerika Birleşik Devletleri kalıyor. Sona derken yanlış anlaşılmasın, şeytan kulağına kurşun bir süredir Suriye’de güzel bir iş birliği var. Ama şu kadarını söyleyelim, İsrail ve Rusya ile normalleşme her anlamda Ankara’nın elini rahatlatacaktır. İsrail’le normalleşme demek Washington’daki Yahudi lobisi ile de normalleşme demektir.
Bunun anlamını uzun uzun anlatmaya gerek yok sanırım."