Batuhan Yaşar’ın “Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın çok riskli yolculukları” yazısının tamamı ise şöyle:
“Yayından çıkınca üzerimi değiştirmek için eve ulaştığımda saatler 09.10’u gösteriyordu.
Kapıdan içeri girer girmez hiç uyumadan gelmemi bekleyen kızımın sımsıkı sarılışını hiçbir zaman unutamayacağım.
Sabaha kadar bizi izlemiş ama en son Meclis’e atılan o bombanın ardından burnu kanamaya başlamış. Durduramamışlar, hastaneye gitmişler.
Bütün çocuklar benzer şeyleri yaşadı dün gece..
TGRT yayınlarından fırsat buldukça binamızın terasından durumu izlemeye çalıştık.
Terasımız hem TBMM hem de Genelkurmay’a hakim olduğu için olup biteni çok net görebiliyorduk.
Hepimizin vergileriyle alınan o F-16’lar âdeta tekerlerini değdirircesine TGRT binasını teğet geçiyor, Genelkurmay ve TBMM’nin üzerinde de ses hızını aşıp o korkunç gürültüleri çıkartıyordu.
Pislikler..
F-16’larla bizi korkutacaklarını sandılar.
Hava Kuvvetleri ile darbe yapacaklarını zannettiler.
Kameraman arkadaşım Mehmet Tiren ‘5 tane F-16 var abi’ diyordu.. Sadece 5 tane var..
-Sadece 5 tane var-cümlesinin hepimiz için psikolojik önemi büyüktü.
F-16’ların ardından bu kez Süper Kobralar sahneye çıkıyor ve Genelkurmay ve TBMM’ye mermi yağdırıyordu.
Düşen her bombanın ardından binamız sallanıyordu.
F-16’lar göğü yırtarcasına üzerimizden geçiyor, Kızılay’da halkın dağılması için ses bombaları bırakıyordu.
O F-16 pilotları ile mutlaka yüzleşeceğiz.. Ama mutlaka..
1980 darbesinde Kenan Evren bile Milletin Meclisine bir tek kurşun bile sıkmamıştı.
Bu şerefsizler millî iradenin tezahür ettiği o yüce Meclis’i tam 7 kez F-16’larla vurdu.
Bu şerefsizler, adiler sanki PKK hedeflerine saldırır gibi Milletin Meclisini F-16’larla, Süper Kobralarla ateş altına aldılar.
Evet dün gece yaşadıklarımız şaka değildi.
Hepsi gerçekti.
Olmaz, olamaz diyorduk. 2016 yılının dünyasında darbe nasıl olabilirdi ki.
Ama oldu.
Darbenin planlandığı 3 önemli merkez vardı.
Jandarma Genel Komutanlığı, Mürtet Hava üssü ve Güvercinlik’teki Kara Havacılık Okulu.
Kabul edelim ki, 17-25’ten beri hiçbirimiz Cumhurbaşkanı Erdoğan kadar paralel yapıyı ciddiye almadık.
Kesinlikle dün gece onun dik duruşu sayesinde ilk demokrasi meşalesini ateşlendi.
TGRT’de bize cep telefonu ile görüntülü bağlandı.
Canlı yayında bütün Türkiye’yi meydanlara davet etti.
İşte bu çağrı, evet bu iş oluyor diye cesaretlenen darbecilere en büyük darbeyi vurdu.
İşte bu çağrı darbecilerin kara kuvvetleri ve jandarma ayağını ortadan kaldırdı.
Halk tankları ele geçirdi.
Sokaktaki askerleri etkisiz hâle getirdi.
Kara gücü, halkın karşı darbesiyle etkisizleştirilen bu kalkışım için artık geri sayım başlamıştı.
MİT’i ve polislerimizi de unutmuyoruz tabii.
Onlara da büyük şükran borçluyuz.
Biz de bir taraftan kesintisiz yayınlara devam ediyorduk.
TGRT ekranlarından, Özel Kuvvetler Komutanı Tümgeneral Zekai Aksakallı ve 8. Kolordu Komutanı Korgeneral Yılmaz Uyar, canlı yayında olaydan tam haberi olmayan ve kandırılan askerlere emir veriyor, kışlaya dönün çağrısı yapıyor ve bu eşkıyalığı tanımadıklarını açıklıyorlardı.
İşte Ankara ve İstanbul’da bunlar yaşanırken, darbecilere son darbeyi indirmek için Cumhurbaşkanı Marmaris’ten hava yoluyla İstanbul’a, Başbakan Yıldırım da İstanbul’dan Ankara’ya kara yoluyla hareket ediyordu.
F-16’lar Meclisi, sivil halkı bombalarken Cumhurbaşkanı, düşürülme tehlikesini hiçe sayarak uçağına İstanbul istikametini verdi.
Darbeden kaçmak varken darbenin tam üzerine gitti..
TGRT’de canlı yayında tam da bize söylediği gibi yaptı:
“Kefenimi giyip oraya halkımın arasına geliyorum..”
Uçak güvenlik gerekçesiyle bir süre havaalanının üzerinde tur attı.
Ama sonunda indi ve Cumhurbaşkanı halkla buluştu.
Yan yollar.. Tanklar önünü kesti..
Uçaklar Ankara üzerinde alçaktan uçmaya henüz başlamamıştı.
Başbakan Binali Yıldırım o sırada İstanbul Dolmabahçe’de çalışıyordu.
Haber gelince makam arabası ile Ankara yönüne hareket etti.
Tam da Fatih Sultan Mehmet Köprüsünden geçmişlerdi ki tanklar köprüyü trafiğe kapattı.
İlk durak, Tuzla’daki evi oldu.
Başbakan buradan canlı bağlantılarını gerçekleştirdi.
Tuzla’da 2 saat kaldıktan sonra, yine kara yolu ile Ankara istikametine hareket talimatı veriyordu.
Güvenlik gerekçesiyle otoban ve E-5 kullanılmıyordu. Yan yollar kullanılarak kısa sürede Bolu’ya ulaşılıyordu.
Tam bu Bolu girişinde ana yola çıkarken tanklar Başbakan’ın konvoyuna dur işareti yapıyordu.
Ancak konvoy durdurulmasına fırsat vermeden hızla tankların yanından geçerek yoluna devam etti.
Yaklaşık 1 saat sonra Karayollarının yol üzerindeki bir tesisinde ikinci mola verildi.
Başbakan buradan yine haber kanallarına bağlandı, duruma hakim olduklarını anlattı.
Karayollarındaki 3 saatlik molanın ardından yine yan ve tali yollar, zaman zaman da ilçe güzergâhları kullanılarak Ankara’ya Çankaya Köşkü’ne ulaşıldı.
Darbecilerin ağırlıklı çoğunluğunun albay, tuğ ve tümgeneral olması dikkat çekicidir.
Jandarma 28 Şubat sürecinden beri hep sıkıntılı gidiyor.
Hem de hiç vakit kaybedilmeden İçişleri’ne devri gerekiyor.
Sizce 2016 yılının dünyasında nasıl bir ruh hâliyle bu kalkışma yapılabilmiştir..
Haşhaş içerek mi?
Ben asıl şimdi stratejik ortağımızın FETÖ tutumunu merak ediyorum...”
