USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000
Siyaset

'Başika'da askerlerimiz var olmalı'

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin Başika'daki askeri varlığına ilişkin, "Başika'da askerlerimiz var. Olmalı mı? Olmalı. Niye gittik oraya? IŞİD terör örgütüyle mücadele etmek için. Etmeli miyiz? Evet etmeliyiz." dedi. - Anadolu Ajansı

'Başika'da askerlerimiz var olmalı'
16-10-2016 19:27
Google News

İSTANBUL

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin Başika'daki askeri varlığına ilişkin, "Irak Başika'da askerlerimiz var. Olmalı mı? Olmalı. Niye gittik oraya? IŞİD terör örgütüyle mücadele etmek için. Etmeli miyiz? Evet etmeliyiz. Ama bir kişinin kalkıp Dubai televizyonuna yaptığı bir açıklama, her şeyi berbat etti. Mezhep endeksli bir dış politikanın çağrısını yaptı." dedi.

Kılıçdaroğlu, Silivri'deki Eser Diamond Hotel ve Convention Center'da Trakya Bölgesi'ndeki tarımla ilgili sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle bir araya geldi.

Basına kapalı gerçekleşen toplantının ardından düzenlenen "Trakya Tarımının Sorunları ve CHP'nin Çözümleri" toplantısında konuşan Kılıçdaroğlu, üreticilerle bir araya gelerek onların dertlerini ve kendilerine yönelik eleştirilerini dinlediklerini söyledi.

Siyasal iktidarların devleti yönetmek için geldiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ama devlet nasıl yönetilir? 'Her söyleneni gerçekleştirelim, bakalım ne oluyor'. Ülkeyi bu anlayışla yönetirseniz, kaosa sürüklersiniz, geleceği sağlıklı kurgulayamazsınız. Ülkeyi yöneteceğimiz zaman, ülkenin sorunlarını önce yetkililerden, bu sorunları yaşayanlardan dinleyelim, bir planlama yapalım ve ona göre yönetelim. Ülkeyi yönetmek sıradan bir olay değildir. Çok karmaşık bir olaydır. Bir sorunu çözelim derken 3 soruna yol açabilirsiniz. O halde yapmamız gereken geleceği düşünmek, geleceği iyi kurgulamak. Buna planlama diyoruz. Bir ülke sağlıklı planlamayla yönetilir. Ülkenin 30, 40, 50 yıl sonrasını düşünmeden, bugünkü kaygılarla yola çıkıp ben sorunu çözeceğim diye yola çıkarsanız, ülkeyi sağlıklı yönetemezsiniz."

Kılıçdaroğlu, dünyada yayınlanan uluslararası kuruşların istatistiklerinin 25, 30 yıl sonrasının planlamasını yaptığını, gelişen olaylara göre bunların revize edildiğini dile getirerek, şöyle devam etti:

"2015'te gelip Ergene Nehri'nde yüzeceğim' diye seçim öncesi bu demeci veriyorsunuz. 2016'yı bırakıp 2017'ye giriyoruz. Bu sözü söyleyen bakan acaba gelip Ergene Nehri'nde yüzecek mi? Yüzemeyecek. Ben de biliyorum, siz de biliyorsunuz. Sormamız gereken soru şu. Gelip bana beni aldatmak için demeç veren, hedef gösteren kişi, bu hedefi gerçekleştirmediği zaman vatandaş olarak ne yapacağım? Bu soruyu sormayıp sürekli aynı yalanların arkasına takılırsak ülkeyi sağlıklı yöneten bir iktidara kapı aralamış olmayız. Bugün en çok düşünmeye, sorgulamaya ihtiyacımız var."

"Trakya'nın tarım toprakları tehdit altında"

Kılıçdaroğlu, Trakya'nın birinci sınıf tarım arazileriyle zenginleştiğini ancak tarım ürünleri ve tarım topraklarının tehdit altında olduğunu, bu konuda konuşan herkesin kaygısının "Trakya'nın tarımı ne olacak, Trakya gelecekte ne olacak"ta birleştiğini ifade etti.

Bu kaygıların giderilmesinin politikacıların elinde olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, sorunların akıl, birikim ve deneyimle, demokratik bir ortamda çözülmesi gerektiğini belirtti.

Kılıçdaroğlu, kendisine, çiftçinin ektiği ürünün karşılığını alamadığı, fiyatta sorun olmadığı ancak girdi fiyatlarında sorun yaşandığı şeklinde sorunların aktarıldığını ifade ederek, girdi fiyatları yüksek olduğunda çiftçinin sattığı ürünün karşılığını yeterince alamadığını ve ürünü ekmekten vazgeçtiğini dile getirdi. 

"Üretime ve huzura ihtiyacımız var"

Kılıçdaroğlu, Türkiye'de, yeni bir yönetim anlayışına ihtiyaç olduğunu ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu memlekette her şeyden önce üretime ve huzura ihtiyacımız var. Memleketin bu kadar derdi var. Terör almış başını gidiyor. Her gün şehit haberleri. Yurt dışında tanklarımız var. İşsizlik almış başını gidiyor. Bir kişinin özel bir derdi var. 'Benim koltuğum ne olacak?' Ya sen, çiftçinin, esnafın, sanayicinin, ihracatçının, işsizin derdini dinledin mi? Oğlunu askere gönderen annenin sesini duydun mu? Duymadın, görmedin. 'Ne istiyorum?', 'Koltuk istiyorum'. Sana zaten bu ülke en önemli koltuğu vermiş daha ne istiyorsun kardeşim. Biz kendi ülkemizde barış içinde yaşamak istiyoruz, herkesin kazandığı, ürettiği, kimsenin zarar etmediği bir ülke istiyoruz."

Dış politikanın tarıma, ekonomiye nasıl darbe vurduğunun görüldüğünü anlatan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"Dış politika milli olmak zorundadır. İktidar ve muhalefetin beraber karar aldığı bir alandır dış politika. Dış politikada konuşurken gırtlağınızda 9 boğum olduğunu düşüneceksiniz. İç politikadaki gibi esip gürleyemezsiniz. Irak Başika'da askerlerimiz var. Olmalı mı? Olmalı. Niye gittik oraya? IŞİD terör örgütüyle mücadele etmek için. Etmeli miyiz? Evet etmeliyiz. Ama bir kişinin kalkıp Dubai televizyonuna yaptığı bir açıklama, her şeyi berbat etti. Mezhep endeksli bir dış politikanın çağrısını yaptı. Ne oldu? Irak Başbakanı dedi ki; 'Başika'dan, bizim topraklarımızı terk edin'. Ağır bir şey.

Bütün ülkelerin askerleri var orada, bizim de var. Çağrı yaptık Irak Hükümeti'ne. Biz orada Irak halkının güvenliğini ve IŞİD terör örgütünden Irak'ı kurtarmak için oradayız. Irak'ın toprak bütünlüğüne saygılıyız. Ama birileri böyle konuşmuyor. Musul operasyonu başladı. Türkiye masanın dışında. Niye masanın dışında. Benim ağırıma gidiyor. Ben kendi ülkemin çıkarlarını savunmak ve korumak zorundayım. Ama bu dış politika Türkiye'yi felakete sürüklüyor. Yanlış bir politika izliyoruz. Mısır'la kavga ettik. Mısır ile ne derdimiz var bizim? Mısır Ro-Ro seferlerini iptal etti. Tırlarımız Mısır'a gidemiyor. Kim zarar etti? Beyefendi yine koltuğunda oturuyor, yine esip, gürlüyor. Tır şoförlerine, ihracatçılara bir sorun bakalım bu işin sorumlusu kim?"

CHP olarak Mısır'a eski iki büyük elçi olan milletvekillerini gönderdiklerini hatırlatan Kılıçdaroğlu, bu görüşmede her iki ülkenin kültürlerinin ortak olduğunu, Mısır ve Türkiye arasındaki ilişkilerin düzelmesi gerektiğini söylediklerini belirtti.

Kılıçdaroğlu, "Biz düzeltmeye, onlar bozmaya çalışıyor. Bu yapı en tehlikeli yapıdır. Bu anlayış, en tehlikeli anlayıştır. Dünyanın her tarafında kapının önüne bırakılan bir Türkiye var." diye konuştu.

"Bize Atatürkçülüğü de yanlış öğrettiler"

Bilgi üreten bir toplumun güçlü bir toplum olabileceğini ifade eden Kılıçdaroğlu, "Ne demek Atatürkçülük? Atatürkçülük, üretim demektir. Üretirseniz güçlü olursunuz. Niçin? Mustafa Kemal Atatürk, Kurtuluş Savaşı'nın ardından Barış Anlaşması'nı imzaladıktan sonra ne diyor? 'Savaş meydanlarında kazandığımız zaferleri, ekonomik zaferlerle taçlandıramazsak bu ülkenin bağımsızlığını koruyamayız'. Bize Atatürkçülüğü de yanlış öğrettiler. Bunun da en büyük sorumlusu Kenan Evren ve arkadaşlarıdır." dedi.

Toplantıya, CHP Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun, CHP İstanbul İl Başkanı Cemal Canpolat, CHP Tarım Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Başdanışmanı ve Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlu, Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar da katıldı.

Kılıçdaroğlu daha sonra Silivri Belediyesinin Tarımsal Üretim ve Araştırma Merkezini ziyaret etti. Merkezin bahçesini gezen Kılıçdaroğlu'na, burada üretilen kara buğdaydan yapılan pilav ikram ikram edildi.

Muhabir: Çiğdem Alyanak, Hanife Sevinç


dikGAZETE.com
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
ÇOK OKUNANLAR
ARŞİV ARAMA
PUAN DURUMU TÜMÜ
GÜNÜN KARİKATÜRÜ TÜMÜ
Günün çizgisi
ANKET TÜMÜ