ANKARA (AA) - Başbakan Binali Yıldırım, Beyaz TV'de canlı yayınlanan "Referandum Özel" programında ülke gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.
Başbakan Yıldırım, anayasa değişikliğine ilişkin 16 Nisan'da yapılacak halk oylamasından önce son canlı yayın programına katıldığını dile getirdi.
"Ortaya atılan dedikodular tamamen kafa karıştırmaya yöneliktir"
"Eyalet sistemi" iddialarına ilişkin MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve kendisinin açıklamalarını "Fazlasıyla yeterli" bulduğuna yönelik sözlerinin hatırlatılması üzerine Yıldırım, "Bunlar gayet açık, herhangi bir yoruma ihtiyaç göstermeyen sözlerdir. Başından beri zaten Milliyetçi Hareket Partisi ve AK Parti olarak biz, bu anayasa değişikliğini hazırlarken kırmızı çizgimiz olarak üniter yapıyı öngördük ve bu konuda herhangi bir endişeye, tereddüte mahal vermeyecek şekilde titiz bir çalışma yaptık. Üniter devlet yapısı bizim de hassasiyetimiz, MHP'nin de hassasiyeti. Eminim ki vatanını, milletini, bayrağını, devletini seven 80 milyon vatandaşımızın da önemsediği, hassasiyet gösterdiği bir konu. Ortaya atılan bu dedikodular tamamen kafa karıştırmaya yöneliktir. Dolayısıyla Sayın Cumhurbaşkanımızın açıklamaları, bizim açıklamalarımız, Sayın Bahçeli'nin bugünkü en son değerlendirmeleriyle konu tamamen kapanmıştır. Zaten olmayan bir şeydir ve tamamen kapanmıştır." ifadelerini kullandı.
"Gerçek anket sandıktakidir"Anayasa değişikliği halk oylaması öncesinde, bugün yayımlanan bir ankette, yüzde 60,8 oranında "evet" çıkacağı yönündeki sonuçlara ilişkin değerlendirme yapması istenen Yıldırım, ellerinde çeşitli anketler bulunduğunu, kendilerinin de yaptırdığı anketler olduğunu söyledi.
Bu konuda bir prensibi olduğunu vurgulayan Yıldırım, "Gerçek anket sandıktakidir. Sandık olacak, sayım yapılacak, anketin sonucu ortaya çıkacak. Bir seçim olsun, halk oylaması olsun, sonuçlanmadan tahminlerim olabilir ama tahminlerimi paylaşmam çünkü bu, oy verecek vatandaşlarımızın iradesine saygısızlık olur. Ben böyle görüyorum." ifadelerini kullandı.
"Fazlası ballı börek""Anket sonuçlarından yüzde 60,8 çıkması size ne düşürdürdü? şeklindeki soruya ise Yıldırım, "Allah ne verdiyse. Milletimiz neyi takdir ederse iyi bir şey tabii. Ne kadar fazla olursa o kadar güzel. Buradaki esas şudur, 50 artı 1'dir. Bu işin meşruiyeti 50 artı 1 'evet'se 'evet' kazanmıştır. 50 artı 1 'hayır'sa 'hayır' kazanmıştır. Fazlası ballı börek. Fazlasından bir ziyanı yok." diye cevap verdi.
Başbakan Yıldırım, sahayı gördüğünü ve iki aydır vatandaşlarla iç içe olduğunu dile getirerek, "Fotoğraf benim açımdan çok net." ifadelerini kullandı.
"Türkiye, daha güçlenecek"Başbakan Yıldırım, "evet"in ne anlama geldiği yönündeki soruyla ilgili de şu değerlendirmelerde bulundu:
"Evet, 'evet' anlamından çok daha fazlasını ifade ediyor. Burada iki yönlü kampanya var. Birinci kampanya, 'evet' kampanyasının amacı, hedefleri belli. Türkiye'nin geleceğini garanti altına almak. Teröre karşı, ekonomik krizlere karşı garanti altına almak, darbe, muhtıra gibi devlet içindeki paralel yapılanmalara karşı geleceğimizi garantiye almak. 'Evet'in anlamı, esas itibarıyla bu.
'Hayır'ın anlamı ne? 'Hayır'ın anlamını çözmek için kimin söylediklerine bakalım. PKK terör örgütü 'hayır' verin diyor. Kandil'den bağırıyor, 'hayır' çıkmalı aksi halde biz biteriz. Bu gayet açık, değil mi? 'Evet' çıkarsa bize hayat hakkı yok. Türkiye, daha güçlenecek ve terörle mücadelesine artık gündeminden düşürecek."
"Çılgınlık yapmaya kalkan bedelini öder"15 Temmuz akşamı Kandil'den sahadaki teröristlere, "Askerlere saldırmayın" anonsları yapıldığını ifade eden Yıldırım, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"16 Temmuz sabahı tekrar bir anons, 'Darbe başarısız oldu, saldırı serbest, ateş serbest.' Bu terör örgütleri birlikte çalışıyor. Bunlar aynı vücudun iki kolu, iki eli gibi. Bunları yöneten tek merkez var. Bu merkez de Türkiye'nin dostu değil, iyiliğini isteyenler değil. 'Türkiye iç meseleleri ile uğraşarak enerjisini tüketsin. Türkiye gelişmesin, büyümesin' hedef budur. FETÖ her gün bir dedikodu, milleti endişeye sevk edecek haberler yayıyorlar. Amaç taraftarlarına moral vermek, milleti huzursuz etmek. 'Acaba bir şey olacak mı?' diye sürekli huzursuz, tedirgin olmalarını sağlamak. Milletimiz rahat olsun.
Milletimiz 15 Temmuz'da görevini yaptı. Sokağa indi, bayrağı düşürmedi, ezanları dindirmedi ve vatanı hainlere teslim etmedi. Şimdi artık görev bizim. Biz onların rahatı için uyanık kalmaya mecburuz. Milletimiz rahat etsin, bir daha çılgınlık yapmaya kalkan olursa, en ağır şekilde bedelini öder ama sonucunu da bilmesi lazım."
"Milletin oyuyla gelen, patronun millet olduğu yerde tek adam olmaz"Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine yönelik "tek adam" tartışmalarına ilişkin açıklamalarda bulunan Yıldırım, Türkiye'de partilerin olduğunu ve seçimlere girdiklerini söyledi.
Yıldırım, "Girecekler. Cumhurbaşkanlığı, 2014'te de seçime girdiler. AK Parti aday gösterdi, karşısında bir sürü parti de tek bir aday gösterdi. Yarıştılar ve kim kazandı? Recep Tayyip Erdoğan. Kimin oylarıyla kazandı? Milletin oylarıyla. Darbeyle mi geldi? 'Tek adam' dediğin darbeyle gelir. Yani milletin oyuyla gelen, patronun millet olduğu yerde tek adam olmaz, 'tek adam' diye bir şey olmaz." ifadelerini kullandı.
Yıldırım, Recep Tayyip Erdoğan'ın 11,5 yıl başbakanlık yaptığını anımsatarak, "İstese de daha fazla da yapardı çünkü millet destek veriyor. Yeni sistemde herhangi bir cumhurbaşkanı 10 yıldan fazla yapamayacak, sınırlama geliyor. 5 yıl artı 5 yıl. Onun için patronun millet olduğu yerde tek adam olmaz. Tek adam görmek istiyorsa Sayın Kılıçdaroğlu, aynaya baksın. 7 seçim kaybedip koltuğunu koruyan bir genel başkan 'tek adam' demektir. Tek olan ne var? Tek millet, tek devlet, tek bayrak, tek vatan. Bunlar tek." değerlendirmesinde bulundu.
"Cumhurbaşkanı ve kuracağı kabine, Meclis'e kanun teklifi veremeyecek"Başbakan Yıldırım, yeni sistemde Meclis'in "sözde" olacağına yönelik eleştirilerin sorulması üzerine şunları kaydetti:
"Bu konuda 'Meclis etkisiz hale gelecek, yok olacak.' söylemi, Meclis'in bir üyesi olan bir genel başkan için, aynı zamanda bir milletvekili olan genel başkan için doğrusu hiç yakışmayacak bir şey. Ait olduğu siyasi kurumu bu kadar itibarsızlaştıran bir genel başkan ben görmedim. Böyle bir şey yok. Meclis'in yetkileri artıyor, azalmıyor. Mevcut yetkilerinden elinden giden iki tane şey var. Biri gensoru, ikincisi güvenoyu. Bunlar niye kaldırıldı? Çünkü sistem değişiyor. Yani hükümet sandıkta kurulduğu için güvenoyunu millet veriyor, başbakanlık müessesesi Bakanlar Kurulunda olmadığı için, cumhurbaşkanlığında yetkiler birleştirildiği için gensoru müessesesi otomatik olarak kalkıyor ama onun yerine başka denetim mekanizmaları geliyor.
Meclis'in iki türlü görevi var. Birinci görevi, yasa yapmak. Şu anda da Meclis yasayı yapıyor ama getirilen değişiklikle Meclis'te yasa tekliflerini milletvekilleri verecek, hükümet değil. Cumhurbaşkanı ve kuracağı kabine, asla Meclis'e kanun teklifi veremeyecek. Sadece bütçe kanunu verecek çünkü bütçe hükümetin işi. Cumhurbaşkanlığının bütçesi olacak, bir yıl boyunca nereye ne harcayacağını yazacak, çizecek. Meclis de onu inceleyecek, görüşecek, tartışacak, onaylayacak. Aynen bugün de olduğu gibi, değişen bir şey yok."
"Seçen kimse aynı zamanda seçilebilmeli"Başbakan Yıldırım, seçilme yaşının 18'e indirilmesinin "gençlere yönelik rüşvet olduğu" yönündeki iddiaların hatırlatılması üzerine şu değerlendirmelerde bulundu:
"18 yaşını dolduran herhangi bir aday oy veriyor. Şimdi getirdiğimiz ne? Seçme ehliyeti varsa, seçen kimse aynı zamanda seçilebilmelidir. Demokrasinin gereği budur, hukukun gereği budur. Bunu, bir rüşvet gibi gençlere tanımlamak, gençlere en büyük hakarettir. Sanki gençler önemsiz, seçilme hakkı vererek gençlerin aklını çelmek istiyoruz. Öyle anlaşılıyor. Bu gençler, onların bu şekilde nitelendirdiği, dikkate almadığı bu gençler, 15 Temmuz gecesi sokaklardaydı ve devleti, milleti, bayrağına sahip çıktı ve hayatını ortaya koydu. 39 tane gencimiz, 18-25 arasında şehit oldu. Bu gençlerin ruhunu sızlatmaya hakkınız var mı?"
Türkiye'de 18 ve 25 yaş arasında 9,5 milyon genç bulunduğunu anlatan Yıldırım, yurt dışındakilerle 59 milyon seçmen olduğunu söyledi.
"Türkiye büyümeye devam edecek, refah artışı olacak"Başbakan Yıldırım, "Yeni sistem vatandaşın refah düzeyini, geçim bütçesini etkileyecek mi?" şeklindeki soru üzerine şunları kaydetti:
"Şüphesiz olumlu yönde etkileyecek. Çünkü güçlü hükümet olacak, sandıkta hükümet belli olacak. Zamanı çok etkin kullanacak ve artık zaman kayıpları olmadığı gibi ekonominin büyümesi, yatırımların gecikmeden yapılması, yeni iş, aş alanlarının oluşması mümkün hale gelecek. Ülke öngörülebilir olduğu için 5 yıl boyunca iç ve dış yatırımcı da ona göre planlarını, projelerini ertelemeyecek. Dolayısıyla Türkiye büyümeye devam edecek, refah artışı olacak."
Yıldırım, AK Parti'nin hava yollarından şehir hastanelerine, eğitimden tarıma ve demokrasiye kadar yaptıklarını insanların gördüğünü, her şeyin ortada olduğunu ifade etti.
"Yatırımcılar Türkiye'ye güveniyor"Bugün 300 kilometrenin üzerindeki Ankara-Niğde Otoyolu'nun ihalesinin yapıldığını, 5 teklifin geldiğin anlatan Yıldırım, en az süreyi verenlerin ihaleyi kazanacağını belirtti.
İhaleye ilişkin henüz karar verilmediğini anlatan Başbakan Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:
"11 yıl 10 ay 17 gün teklif veren var. Buna yapım süresi de dahil. 4 milyar yatırım yapacak, 300 kilometre otoyol, 3 şerit geliş, 3 şerit gidiş. Bunu da yapımı dahil 12 yıl işletecek. 4 sene bunun yapımı sürer. 8 yılda 4 milyar yatırım yapacak ve otoyolu da size bırakacak. İş yapmak bu. Yatırımcılar Türkiye'ye güveniyor. Halk oylamasının sonucunu zaten küresel uzmanlar, değerlendirme kuruluşları satın almış vaziyette. Borsa yükseliyor, Türkiye'ye yatırım çağrısı yapıyorlar. Bir yandan da günah çıkarıyorlar. 15 Temmuz'dan sonra notu düşüren, Türkiye'nin görünümünü kötü olarak ilan edenler, Türkiye'deki, ekonomideki gelişmeleri gördüler. Şimdi, 'Türkiye'nin nisandan itibaren ekonomik göstergeleri çok iyi olacak, iç ve dış yatırımcılar Türkiye'ye yatırım yapmaya devam etsin' diye açıklama yapıyorlar. Fikirlerini değiştirdiler ama biz bu sürede çok tedbir aldık."
Yıldırım, mobilyada ve beyaz eşyada KDV indirimi yaptıklarını, bu indirimi eylül sonuna kadar uzattıklarını dile getirdi.
30 Haziran 2016 sonrasına ait prim ve vergi borçlarının yeniden yapılandırılmasının yapılmadığını, darbeden sonra işletmelerin sıkıntıya düştüğünü anlatan Binali Yıldırım, bunun içinde bir düzenleme yapacaklarını vatandaşa müjdelediklerini aktardı.
"Her halükarda sandıktan tek başına iktidar çıkacak"Yıldırım, cumhurbaşkanının kaç yardımcısının olacağının sorulması üzerine, bir veya daha fazla olabileceğini, bunun cumhurbaşkanının takdirinde olduğunu, anayasanın buna imkan verdiğini anlattı.
Türkiye'nin bir yönetim geleneği ve teamülleri olduğuna işaret eden Başbakan Yıldırım, şunları kaydetti:
"Bugünkü anayasada Bakanlar Kurulu'nun kaç bakandan oluşacağı yazmıyor. Bir tane başbakan diyor ama bakan sayısı vermiyor. Vermiyor diye bugüne kadar hükümetler 100-200 bakan mı atadı? En fazla DSP koalisyonu dönemindeydi, 36 bakana çıktılar. Biz geldik indirdik. Şu anda 25 bakan var ve bu sayının daha da aşağı çekilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Gelişmiş ülkelerde bakan sayısı azaltılır, yetki devri yapılır. Az gelişmiş ülkelerde ise bakan sayısı artar. Bakan sayısının artmasının sebebi, tek başına iktidar yoksa anlaşabilmek için. Bakan sayısını artırarak bir çözüm buluyorlar. Bu sistem onu ortadan kaldırıyor. Her halükarda sandıktan tek başına iktidar çıkacak."
"Canının istediği kişiyi seçerse hesabını öder"Yıldırım, "Cumhurbaşkanı yardımcısında hangi kriterler aranacak" şeklinde soru üzerine, "Milletvekili seçilme yeterliliğine sahip olması yeterli ama cumhurbaşkanı seçeceği başkan yardımcısını mutlaka dikkatle seçecektir. Neden? İşlerin büyük kısmını başkan yardımcısı yapacak. Bir sonraki seçimde başarılı olması için ehliyetli insanları seçmesi lazım. Canının istediği kişiyi seçerse hesabını öder. Böyle bir şey olur mu? Bunlar, olmayan şeyler üzerinden bir takım gerekçeler üretip insanların kafasını karıştırmak. Başka bir amacı yok bunların." ifadelerini kullandı.
"Seçimi belirleyen ülkenin şartlarıdır"Cumhurbaşkanının kararname çıkarma yetkisinde bir sınırlama olup olmayacağının sorulması üzerine Yıldırım, yeni sistemde kanunların ve cumhurbaşkanlığı kararnamesinin bulunacağını söyledi. Cumhurbaşkanı kararnamesinin, mevcut Bakanlar Kurulu kararnamesine benzetilebileceğini dile getiren Yıldırım, cumhurbaşkanının idari konularda kararname çıkaracağını, temel haklar, kişi hak ve ödevleri, kanunda açıkça belirtilen ve anayasada kanunla düzenlemesi öngörülen konularda kararname çıkaramayacağını söyledi.
Aynı konuda çıkan kanun ile kararname arasında bir uyuşmazlık olursa kanunun geçerli olacağını ifade eden Yıldırım, kararnamenin bu kadar gözde büyütülmemesi gerektiğini dile getirdi.
"Hayır çıkarsa erken seçim olur mu?" sorusu üzerine Yıldırım, "Nereden çıkmış? Bugün böyle kuzu gibi mülayim davranan anamuhalefet, öyle birtakım şeylere girebilir. Bu mümkün ama seçimi belirleyen ülkenin şartlarıdır. Ülkede işler yolunda gidiyorsa, vatandaş memnunsa durup dururken seçim yapmanın siyasi bir bedeli olur. Seçim hakkı Meclisindir, her zaman seçim kararı alabilir ama alması için şartların oluşması lazım. Ülkede terörün azması, güvenlik sorunu çıkması, ekonomik kriz olması, ülkeyi yönetme sorunlarının had safhaya çıkması, tehditlerin artması lazım. Bunların hiçbiri ortada yokken durup dururken niye seçime gidilsin?" ifadelerini kullandı.
"Halkoylaması sonrası Bakanlar Kurulunda değişiklik olabilir deniliyor, hatta MHP'li bakanların kabinede yer alabileceği söyleniyor" ifadesinin kullanılması üzerine Yıldırım, "Bir kere öyle bir şey yok. İkincisi, öyle bir konumuz, gündemimiz yok, konuşmamız da yok. Bunu net söyleyeyim. Bakanlar Kurulu meselesi... Zaman zaman iktidar kan tazeleme yapar. Bu 65'inci hükümette de oldu. Gelecek zaman içerisinde de olabilir. Bu her zaman mümkün. Sayın Cumhurbaşkanımızla istişare ederiz, uygun görülen zaman ve zeminde olabilir. Yani hiç olmayacak, hemen yarın olacak diye bir şey söylememiz doğru olmaz." değerlendirmesinde bulundu.
"FETÖ ile mücadelede işin seyri değişecek"FETÖ ile mücadele konusundaki son durum ve bu konuyla ilgili herhangi bir yol haritası olup olmadığına ilişkin bir soru üzerine Yıldırım, bu konuda izlenecek yolun belli olduğunu, devlet içinde bir kalıntılarının kalmayacağını söyledi.
FETÖ'nün devlet, yargı, ordu, polis içerisindeki ve ticari hayattaki uzantılarının tamamen yok edileceğini dile getiren Yıldırım, şöyle konuştu:
"Bütün alanlarda devletin içerisine bir kanser hücresi gibi girmiş bu yapı tamamen temizlenecek. Burada herhangi bir gevşeme söz konusu değil. Özellikle 15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili bugüne kadar 27 ilde 126 dava açıldı, görülüyor. Ayrıca bugüne kadar 30 bin 292 FETÖ mensubu görevden uzaklaştırılmış, 96 bin 764 kişi memuriyetten çıkarılmış ve 21 bin 803 kişi de düzeltici işlemle görevlerine iade edilmiş. Toplam şu anda açığa alınan ve memuriyetten çıkarılanların sayısı 127 bin 56. Ayrıca bölücü terör örgütüyle ilgili de benzer bir çalışma var. Yani PKK ve DHKP-C'yi kastediyorum. Görevden uzaklaştırma 145 kişi, görevden çıkarma 3 bin 494 kişi, toplam 3 bin 639 kişi, göreve iade edilen 11 bin 130 kişi.
Baştan beri söylediğimiz bir şey var. Bu, çok karmaşık bir yapı. İlişkileri, ilişki ağı, günden güne daha çözülmemiş ilişkiler var. Şu ara çok önemli bir tespit yapılmış durumda. Bu tespitin sonuçları, FETÖ ile mücadelede bize ciddi imkan sağlayacak. İşin seyri değişecek. Bunlarla ilgili detaylar önümüzdeki günlerde netleşecek, bu kadar söyleyeyim."
Muhabir: Sinan Uslu, Duygu Yener, Yeşim Sert Karaaslan, Mümin Altaş, Burcu Çalık,Yıldız Aktaş,Yıldız Nevin Gündoğmuş