Başbakan Davutoğlu, resmi temasları kapsamında
bulunduğu New York’ta, BM Genel Sekreteri Ban-Ki Moon ile yaptığı
görüşme sonrasında basın
toplantısı düzenleyerek gazetecilerin sorularını yanıtladı.
BM Genel Sekreteri ile Suriye’de uzlaşma sağlama planı
üzerinde bir fikir alışverişinde bulunulup bulunulmadığı sorusuna cevap veren Davutoğlu, “Maalesef uluslararası toplumun Suriye ve Halep’teki durumla
ilgili çok açık ve net bir
stratejisi olmadı” diyerek şunları söyledi:
“Geçmişte çoğu zaman
Türkiye’nin de bazen devrede olduğu geçici ateşkesler ilan edildi. Ama rejim hiçbir zaman bu ateşkeslere saygı göstermedi, itibar etmedi, sözünde durmadı. Nitekim Halep’te de Staffan de Mistura’nın iyi niyetleri çabaları karşısında rejim saldırılarına
devam etti. Ve Suriye muhalefeti de haklı
olarak Halep’te geçici olarak çatışmaların durması diğer şehirlerde, Şam’da, Hama’da, Humus’da, Dara’daki insanların
geleceği anlamında bir şey
ifade etmiyor. Dolayısıyla çok daha kapsamlı çabalara
ihtiyaç var. Biz
bunları tartıştık. Bu sabah da ABD’deki Suriye
Ulusal Konseyi temsilcileriyle
bir araya geldim.
Türkiye olarak biz her zaman Suriye Ulusal Konseyi ve Suriye muhalefetinin temsilcileriyle bu konularda gayret göstermeye hazırız. Yeter ki
kalıcı barışın önünü açacak ateşkesler sağlansın. Yoksa rejimin taktik manevralarına
esir düşmemek lazım.”
“BAN’IN ŞAH FIRAT OPERASYONU’YLA İLGİLİ OLUMSUZ İFADESİ OLMADI”
Ban Ki-Moon ile yaptığı görüşme sırasında Şah Fırat Operasyonu konusundaki değerlendirmelerinin ne olduğu sorulan Başbakan Davutoğlu,
operasyon konusunda BM Genel Sekreteri’ne bilgi verdiğini söyleyerek, “Zaten operasyonun yapıldığı gecenin sabahında da BM’yi bilgilendirmiştik. Şah Fırat Operasyonu Türkiye’nin ulusal haklarının korunduğu bir operasyondur. Türkiye, 1921’de
Fransa ile
yapılan anlaşmada
Süleyman Şah’ın Türbesi’nin olduğu makamı
Türkiye Cumhuriyeti toprağı olarak
kabul ettirmiştir. O zamandan beri de
yeri üç kere değişti. Bu operasyonda da
yeni bir yer değişimi söz
konusu oldu.
Türkiye’de de zikrettiğim gibi
bugün Sayın Genel Sekreter’e de
izah ettim. 572 personel, 100 tank ve
zırhlı araçla bu operasyon başarılı bir şekilde tamamlandı. BM’de kayda geçti. Sayın Genel Sekreter’in de bu konuda herhangi bir olumsuz ifadesi de
olmadığı gibi zaten
doğal olarak Türkiye
kendi ulusal haklarını kullandığı
için BM kayıtlarına bu şekilde geçmiş oldu” dedi.