HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken, çözüm süreciyle ilgili, 'Toplumun büyük çoğunluğu barış istiyorsa, barış sadece heyetlerin katılacağı bir toplantıyla gelecek kadar yakınsa hiç kimsenin bu süreci bitirme ya da sürece sırtını dönme gibi bir lüksü olmadığı kanaatindeyiz' dedi.
HDP Grup Başkanvekilleri İdris Baluken ve Pervin Buldan, parlamentoda basın toplantısı düzenledi. Toplantıda basın mensuplarının sorularını cevaplayan Baluken, HDP’nin kapatılacağı iddialarına, 'Şüphesiz ortadaki durum Sayın Cumhurbaşkanının HDP’ye yönelik psikolojik saldırı kampanyasının üst aşamasıdır. Dokunulmazlıklar ya da parti kapatma hedefi üzerinden partimize diz çöktürmeye çalışan bir anlayışla karşı karşıyayız' yanıtını verdi.
Erken seçim tartışmalarıyla ilgili soruya ise Baluken, 'Ülkenin içine girdiği savaş çıkmazının tek amacı var, o da muhtemel bir erken seçimde HDP’yi baraj altına düşürmek ve AKP’nin 7 Haziran’da başaramadığı HDP milletvekillerinin gasbını sağlayarak Tayyip Erdoğan’a yeniden başkanlık yolu açmaktır. 8 Haziran’dan itibaren bunun işareti ve startı verilmişti' diye konuştu.
'Çözüm süreci bitti mi?' sorusuna yanıt veren Baluken, 'Bizim başından beri çözüm sürecinde referans aldığımız temel şey, haklarımızın bu konudaki isteğidir. Çözüm süreciyle ilgili ortaya çıkan halk iradesi son derece nettir. Özellikle 7 Haziran seçiminde bu sorunların parlamento çatısı altında müzakere mekanizmaları kullanılarak hızla kalıcı barışa gidilmesiyle ilgili çok güçlü bir mesaj Türkiye sandıklarından çıktı. Sürecin toplumsallaşmasıyla ilgili daha bir ay önceki hükümet yetkililerinin açıklamalarına bakabilirsiniz' karşılığını verdi.
ÇÖZÜM SÜRECİ
Çözüm sürecine Türkiye’nin yüzde 70’inin destek verdiğine dikkat çeken Baluken, şöyle devam etti
'Ortada bu kadar büyük barışla ilgili toplumsal talep varken biz çözüm sürecinin mutlaka sonuca götürülmesiyle ilgili bir çaba içerisinde olacağız. HDP olarak bugüne kadar AKP ya da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yaklaşımlarından çok halkın taleplerini esas aldık, bugün de bulunduğumuz nokta aynıdır. Dünden beri özellikle kamuoyunda yoğun bir şekilde tartışılan bir gerçeklik var. Barışa sadece bir hafta kalmışken, çözüme sadece bir toplantı uzaklıktayken Türkiye bir savaş girdabına içerisinde sokulmak isteniyor. Eğer toplumun büyük çoğunluğu da barış istiyorsa barış sadece heyetlerin katılacağı bir toplantıyla gelecek kadar yakınsa hiç kimsenin bu süreci bitirime ya da sırtını dönme gibi bir lüksü olmadığı kanaatindeyiz. HDP olarak Beşir Atalay ya da Tayyip Erdoğan’ın söylemlerinden çok 7 Haziran’da ortaya çıkan mesajlar, yüzde 70’e varan toplumsal destek ve dünya müzakere örnekleri üzerindeki modelleri baz alıyoruz. Çözüm sürecinin kalıcı barışa gitmesi için HDP olarak sonuna kadar çaba içerisinde olacağımızı tekrar yineliyoruz. Bu konuda demokrasi ve barış cephesini genişletme ihtiyacı var.'
DEMİRTAŞ KILIÇDAROĞLU İLE GÖRÜŞECEK Mİ?
'CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile Selahattin Demirtaş görüşecek mi?' sorusuna yanıt veren Baluken, 'Resmi olarak randevu talebi ya da o şekilde görüşülmüş bir konu yok. Ancak hem partimiz hem de CHP içerisinde bulunan milletvekillerinden bu gidişatla ilgili kaygı duyan, bu savaş konseptine karşı bir şeyler yapılması gerektiğini düşünenler bu görüşmenin faydalı olabileceğini düşünüyorlar. Bizler yaptığımı ikili görüşmelerde, sohbetlerde böyle bir görüşmenin bu gidişata karşı toplumu rahatlatabileceğini düşünüyoruz.
Ülkeyi savaşa girdabına götüren bir süreçte halkımızın çaresiz olmadığını göstermesi bakımından bu görüşme faydalı olur düşüncesindeyiz' ifadelerini kullandı.
HÜKÜMET KURMA ÇALIŞMALARI
Baluken, 'AK Parti ile CHP arasındaki koalisyon görüşmelerinden umutlu musunuz?' sorusuna şöyle cevap verdi:
'Halk 7 Haziran’da bir koalisyon kurulması gerektiğini sandıklara çok net olarak yansıttı. Bu konuda tereddüde mahal bırakmayacak şekilde kendi ilkesel pozisyonumuzu koruyarak ortaya çıkacak bütün formülasyonlara yapıcı anlamda destek sunmaya hazır olduğumuzu da ifade ettik. Her türlü formüle destek sunabileceğimizi, bu konuda AKP-CHP formülasyonunun Türkiye’yi rahatlatacağını ifade etmiştik. Ama başından beri hükümet kurma yetkisini Başbakana verme konusunda süreci geciktiren, koalisyon arayışlarıyla ilgili bütün süreçleri itibarsızlaştırmaya çalışan, erken seçim arayışlarını her fırsatta kamuoyunun gündemine getiren Sayın Cumhurbaşkanı, bu koalisyon seçeneğinin hayata geçmesini istemiyor. Çünkü koalisyonun hayata geçmesi durumunda kendisinin kırıntılarıyla sürdürmeye çalıştığı başkanlık rüyasının tamamen biteceğini biliyor. O nedenle ülkenin geleceği için değil kendi kişisel geleceği için hızla erken seçime gidilmesi gerektiğini düşünüyor.'
DOLMABAHÇE MUTABAKATI
Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan’ın 'Dolmabahçe Mutabakatı olmadığı' yönündeki açıklamalarının hatırlatılmasıyla ilgili Baluken, 'Ortada bir mutabakatın olmadığını söylemek her şeyden önce kendi emeğini inkar etmek anlamına gelir. Yalçın Akdoğan çok iyi biliyor ki Dolmabahçe Sarayı’nda üstelik Başbakanın Çalışma Ofisi’nde, Başbakanın orada olmamasını Başbakanlık Çalışma Ofisi’nde açıklama yaparak süreci desteklediğini sembolik olarak gösteren o resme gelmeden önce o metin pek çok yerde müzakere edildi. Hem heyetlerimiz arasında hem AKP’nin müzakereyi yöneten heyetiyle devletin ilgili güvenlik birimleri arasında hem de bizim heyetimizle Kandil arasında günlerce süren görüşmelerden sonra müzakere edildi ve müzakere edilen metinlerin son haliyle İmralı Adası’na gidildi.
Sayın Öcalan’ın ortaya koyduğu yaklaşımla orada bir mutabakat metni şeklinde kabul bunun kabul edilmesi ve her iki tarafın katılacağı ortak bir açıklamayla kamuoyuna duyurulması konusunda anlaşıldı. Bunu en iyi bilen Yalçın Akdoğan’dır. Bunu inkar etmeye kalkmak bütün bu süreç içerisinde kendi emeğini inkar etmeyle eş anlama gelir. Bu konuda umarız en azından çözüm sürecini yürüten heyetin üyeleri Cumhurbaşkanının göstermiş olduğu doğrultudan çok sürecin gerektirdiği dürüstlük içinde hareket ederler ve kamuoyuna o şekilde açıklamalarda bulunurlar' şeklinde konuştu.
Baluken, 'Seni Başkan yaptırmayacağız' gibi bir şey asla çözüm süreci masasında konuşulan bir konu değil. Sanki çözüm sürecinde Tayyip Erdoğan’ı başkan yaptırmakla üzere bir şey konuşulmuş da oradan vazgeçilmiş gibi bir imaj yaratmak her şeyden önce yürütülen çözüm süreci çalışmalarını kamuoyuna yanlış aksettirmeye yönelik bir psikolojik kampanyanın başlatıldığını gösterir. Çözüm süreci masasında kendi hegemonyasını, tek adam hegemonyasını dayatan hiçbir şey asla masaya gelememiştir, masada konuşulmamıştır. Bundan sonra da eğer süreç herhangi bir yerinden devam etme durumuna gelirse asla masaya gelmeyecektir' ifadelerini kullandı.
BAŞBAKAN DAVUTOĞLU’NDAN MESAJ ALDINIZ MI?
'Koalisyon görüşmelerinde Başbakan Ahmet Davutoğlu’ndan çözüm sürecinin bittiğine yönelik bir izlenim aldınız mı?' sorusuna Baluken, 'Başbakanın hem bizle yapmış olduğu görüşmelerde hem de birkaç gün önce yaptığı açıklamalarda çözüm sürecinin devam etmesiyle ilgili ifade ettiği hususlar son derece nettir. Başbakan eğer gerçekten yetkili bir başbakansa çıkıp birkaç gün önce kamuoyuna açıklamış olduğu iradenin arkasında olup olmadığını ifade etmek zorundadır. Cumhurbaşkanının söylemleriyle sağa sola savrulan, kendi iradesinden vazgeçen, ortaya koyduğu söyleme sahip çıkmayan bir başbakan her şeyden önce en büyük haksızlığı kendine yapmış olan yetkisiz bir Başbakan olarak kamuoyunda değerlendirilir.
Bizimle yapmış olduğu görüşmede de çözüm sürecinin devam etmesiyle ilgili çok açık ve net cümlelerle konuştu. Nitekim partimizde son yapmış olduğumuz görüşmeden sonra da kamuoyuna verilen mesajlarda da bir koalisyon görüşmesinden çok çözüm sürecinin geleceğiyle ilgili bir tartışmanın yürütüldüğü gerçeğiyle ortaya çıkmıştı. Sürecin tekrar rayına oturması açısında belli düzeyde heyet görüşmelerinin yapılması gerektiği hem toplantıda hem kamuoyuna yapılan açıklamalarda ifade edilmişti. Ama görülüyor ki hem Yalçın Akdoğan hem de Sayın Başbakan bir hafta önce söyledikleri şeyleri unutarak psikolojik algı operasyonunun parçası haline geliyorlar' karşılığını verdi.
dikGAZETE.