İstanbul
Üsküplü şair ve müderris Abdülfettah Rauf'un şiirleri 60 yıl sonra okuyucuyla buluşuyor.
Uzun yıllar farklı nedenlerden ötürü eserleri yayınlanamayan Rauf'un şiirleri, Fettah Efendi Eğitim ve Düşünce Derneği tarafından "Yine Vatan İçin" başlığıyla kitaplaştırıldı.
Kitabın tanıtım toplantısı, bu akşam Kuzey Makedonya'nın Üsküp şehrindeki Davut Paşa Hamamı'nda gerçekleştirilecek.
Osmanlı eğitim sisteminde dini ilimlere hakim bir din adamı olarak yetişti
Devrinin önemli şahsiyetlerinden Hacı İshak ailesine mensup Rauf Efendi ve Refiye Hanım'ın oğlu olan Abdülfettah Rauf, 1910'da Üsküp'te dünyaya geldi.
Makedonya Türkleri arasında Fettah Efendi adıyla tanınan Rauf, bazı makaleleriyle şahsi evrakında Fetah İshak veya Fetah İshakoviç imzasını kullandı.
İlk öğrenimini Üsküp'te Sırpça dilinde gören Fettah Efendi, daha sonra önemli Türk eğitim kurumlarından biri olarak gösterilen, Ataullah Kurtiş (Ata Efendi) tarafından kurulan Meddah Medresesi'nde eğitim aldı ve buradan 1933'te mezun oldu.
Fettah Efendi, 1933 ile 1938 yılları arasında Meddah Medresesi'nde kelam ve akaid müderrisliği görevinde bulunduğu gibi Üsküp'teki çeşitli camilerde de fahri vaizlik yaptı.
Osmanlı eğitim sisteminde dini ilimlere hakim bir din adamı olarak yetişen Fettah Efendi, aynı zamanda iyi derecede Arapça ve Farsçaya da hakimdi.
Birçok talebe yetiştirdi
Makedonya Türkleri arasında birçok ismin yetişmesinde önemli rol üstlenen Abdülfettah Rauf, Meddah Medresesi'nin baş müderrisliği görevinde de bulundu.
Medrese kapatılıncaya kadar burada birçok talebe yetiştiren Rauf'un, 1944'de icazet alan öğrencileri arasında Kemal Aruçi ve Türkiye'ye giderek İstanbul Yüksek İslam Enstitüsü ile Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nde uzun yıllar hocalık yapan Bekir Sadak da vardı.
Yugoslavya'ya komünist iktidarı hakim olunca 1945 sonrası başlayan sosyalist dönemde baskılara maruz kalarak tutuklanan ve sürgün edilerek, hapse giren Fettah Efendi'nin vefatına kadar dini görevlerde bulunmasına izin verilmedi.
Hayatının son yıllarında Makedonya Arşivi'nde Kuzey Makedonya'ya ait Osmanlı belgelerini tercüme etmek üzere uzman olarak görevlendirilen Fettah Efendi, 24 Nisan 1963'te Üsküp'te vefat etti ve Butel mezarlığına defnedildi.
Özellikle İkinci Dünya Savaşı sonrasında Yugoslavya'dan Türkiye'ye başlatılan göçe karşı çıkan Fettah Efendi, bu göçün dini açıdan caiz olmadığını söylemiş ve bu görüşünü şiirleriyle de ifade etmişti.
20. yüzyılda gelişen Balkan Türkleri şiirinde özgün bir yer edindi
Abdülfettah Rauf Efendi yaşadığı dönem itibarıyla Balkan Türkleri edebiyatının eski ile yeni şiir arasındaki geçiş dönemi temsilcileri arasında yer aldı.
Şairin Osmanlı eğitim sisteminde yetişmiş olması onun klasik Türk edebiyatı ve edebi sanatlar alanındaki hakimiyetini de artırdı. Şiirlerini toplu olarak yayımlatma imkanı bulamayan şairin ilk şiirleri Üsküp'te çıkan "Sada-yı Millet" gazetesi, "El-Hilal" dergisi ve Sofya'da çıkan "Medeniyet" gazetesi gibi süreli yayınlarda yer aldı.
Fettah Efendi, kelime hazinesinin zenginliği ve Osmanlı Türkçesindeki başarısı ile 20. yüzyılda gelişen Balkan Türkleri şiirinde özgün bir yer edindi.
Mehmet Akif Ersoy, Yahya Kemal Beyatlı ve Necip Fazıl Kısakürek'e de ithaf ettiği şiirleri de olan Fettah Efendi, Balkanlarda aruz vezni ile şiir yazan son temsilcilerden biri oldu.
Aruz ve hece vezni ile yazdığı şiirlerinde yoğun olarak vatan sevgisini işleyen Üsküplü şair, eserlerinde aynı zamanda Osmanlı medeniyetine duyduğu hürmet, Balkan Türklerinin toplumsal meseleleri ve bazı dini konulara şiirlerinde yer verdi.
Abdülfettah Rauf, bulunduğu bütün ortamlarda keskin zekası, etkili konuşmaları ve isabetli değerlendirmeleriyle dikkat çeken bir ilim adamı oldu.
Bu konuda, kendisini yakından tanıyan ve aynı zamanda da talebesi olan Bekir Sadak, "Fettah Efendi daha parlak daha zengin bir zekaya sahip. Hayal ufku geniş, muhakeme gücü yeterli ve susmak bilmeyen bir natıka. Temas ettiği konular umumiyetle ilmi ve edebi." ifadelerini kullanmıştı.
Fettah Efendi'nin öğrencilerinden Cavit Saraç ise onun şiiri ve şiir yazma süreciyle ilgili şu bilgileri vermişti:
"Lügat bilgisi, kelime hazinesi çok geniş. Bu yüzden şiirleri de kafiye ve anlam bakımından kalitelidir.
Bir de onun enteresan bir özelliği de anında bu şiiri tasarlamasıydı. Yani normal bilinenden öte kağıt kalem alıp, oturup düşünüp, şiir yazmazdı.
Mesela seninle burada otururken iki ya da üç şiir yazabilirdi. Bakarken, gülerken, konuşurken aniden herhangi bir mecliste olsa bile oradaki birine 'yaz' derdi ve mısralar dökülürdü dudaklarından.
Bu hayret verici bir şey. Allah'ın müstesna kullarına nasip olduğu vehbi bir özellik."
Balkanlarda Türkçe edebi faaliyetlerin neredeyse durma noktasına geldiği bir dönemde, binlerce mısralık şiirler üreten Fettah Efendi'nin bu durumunu Üsküplü ilahiyatçı ve yazar Süleyman Baki ise "O, yaşadığı dönemde Osmanlı'yı ruhunda yaşayan ve yaşatan bir alim ve şairdir.
Belki de Osmanlı sonrası yetişmiş en büyük ve en güçlü İslam şairidir. Binlerce şiiri olan bu şairimizi maalesef biz, yeterince tanımıyor ve ne de tanıtamıyoruz." ifadeleriyle değerlendirmişti.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com