
Giresun
Bakan Yumaklı, merkeze bağlı Sıvacı köyünde zirai dondan etkilenen fındık bahçesinde incelemelerde bulundu, ilgililerden ve üreticilerden son duruma ilişkin bilgi aldı.
Ülkeyi etkileyen zirai don olayından sonra Malatya'da kayısıyla alakalı çalışmaları yerinde incelediklerini belirten Yumaklı, şimdi de Giresun'da don hadisesinden etkilenen ekonomik değeri çok kıymetli bir ürün olan fındıkla ilgili temaslarda bulunduklarını ifade etti.
Yumaklı, 2024'te 717 bin ton fındık üretimi gerçekleştiğini vurgulayarak, "Bunun 324 bin tonu ihraç edildi, yaklaşık 2,7 milyar dolarlık bir gelir ülkemiz ekonomisine katılmış oldu. Elbette zirai don olayıyla alakalı özellikle çok yıllıklı bitkiler dediğimiz meyve çeşitlerinde farklı derecelerde etkilenmeler oldu. Ben özellikle Giresun'un fındık üretimindeki yüzde 13'lük payıyla önemli etkiye sahip olması sebebiyle buradan açıklama yapma ihtiyacı hissettim." dedi.
Küresel iklim değişikliğinin etkisinin artık yadsınamaz bir gerçek olduğunun altını çizen Yumaklı, şöyle devam etti:
"Son 30 yılın en düşük sıcaklığı kayıtlara geçmiş oldu. Artık bundan sonra da çok farklı vesilelerle belki kimi yerde zirai don, kimi yerde sel, taşkın ya da kuraklık gibi farklı şekillerde bu iklim etkisi karşımıza gelmiş olacak. Tarihin en büyük don olayından bahsediyoruz, 34 ilimiz etkilendi. Giresun da dediğim gibi bu illerden bir tanesiydi, özellikle belli bir rakımın üzerindeki tarlalar, bahçeler çok daha fazla etkilendi. Daha ilk andan itibaren ekiplerimiz sahadaydı.
Burada bir parantez açmak istiyorum. Şubat ayının sonlarında Mersin, Adana ve Hatay'da da benzer şekilde, o bölgede üretilen ürünlerin zarar görmesi söz konusu olmuştu. Yine orada da aynı şekilde arkadaşlarımız ilk andan itibaren üreticilerimizin yanında oldular. Burada sadece olay olduktan sonra değil, olmadan evvel de meteorolojinin uyarıları nispetinde ne yapılması gerekiyorsa bunu da üreticilerimizle birlikte yapmak üzere yine arkadaşlarımız sahadaydı. Geçtiğimiz salı gününden itibaren aslında yaşanan bu son don olayının etkilerini azaltmak üzere arkadaşlarımız çalışmalarına devam etti."
"TARSİM sigortası olanlar, sigorta poliçelerinin kapsamında olanlarının ödemelerini alacak"
Yumaklı, bugünün teknolojilerinin yetebildiği, don olayının etkisini azaltabilecek şeylerin sınırlı olduğunu, dolayısıyla da bazı meyvelerde fazla hasar meydana geldiğini vurgulayarak, şu değerlendirmede bulundu:
"Cumhurbaşkanımız açıkladı, tespitler devam ediyor. Bu tespitlerin devamından sonra TARSİM sigortası olanlar, sigorta poliçelerinin kapsamında olanlarının ödemelerini alacaklar. Çiftçi Kayıt Sistemi'ne kayıtlı ancak sigortası olmayanlar için de bu hasar tespit çalışmalarının sonrasında hasarları nispetinde don hadisesinin olduğu zamana kadar o tarla için, o bahçe için ne harcama yapılmışsa, ne gider olmuşsa onların bedelini de hasarları nispetinde alacaklar. Basitleştirmek için ifade etmek istiyorum. Diyelim ki siz bahçenize 1000 liralık masraf yaptınız, hasarınız yüzde 100 ise o 1000 lirayı alacaksınız, hasarınız yüzde 50 ise 500 lirasını alacaksınız.
Elbette bu bir süreç ve bir takvimi var. Tamamen fiziki şartların da bu hasar tespitine izin vermesi gerekir. Bazı yerlerde bu daha çabuk olacaktır, bazı yerlerde belki biraz sarkacaktır ama bu işlemi gerçekleştirmiş olacağız. Genellikle açıklamalarımızı yaparken meyve çeşitlerinde diye bahsettik, 34 ilde 16 çeşit ürünün etkilendiğinden bahsettik. Çok sıklıkla geldiği için şimdi bu ürünlerin hangilerinin olduğunu ilk kez burada açıklamak istiyorum; armut, ayva, badem, ceviz, elma, erik, fındık, kayısı, kiraz, limon, mandalina, nektarin, portakal, şeftali, üzüm ve fıstık."
TARSİM'in önemine dikkati çeken Bakan Yumaklı, şunları kaydetti:
"Ekonomik ağırlığı çok yüksek olan ya da bir ilin geçim kaynağı olarak adledilebilecek ürünlerin sigorta oranları maalesef düşük, istediğimiz seviyede değil. Bugünden itibaren, bugünden tezi yok bütün üreticilerimizi TARSİM sigortası yapmaya bu vesileyle davet etmek istiyorum. Elbette biz bunların çalışmalarını yapacağız, çok farklı belki kampanyalarla yapılması gereken birtakım uygulamalarla bunların dağılmasını, genişlemesini sağlayacağız ancak şunu belirtmek istiyorum: Bu, sadece devletin arzusu nispetinde başarılı olabilecek bir husus değil, üreticilerimizin de buna destek vermesi gerekir.
Diyelim ki sizin ürününüzün dondan ya da farklı iklim koşullarından etkilenmesi söz konusu olabilecek, bunun için de bazı ekipmanlar var, siz bu ekipmanları almak istediğinizde bunun yarısını devlet olarak biz karşılıyoruz zaten. Eğer devlet olarak yarısını karşıladığımız bu ekipmanı siz kullanıyor iseniz bunun tarım sigortası poliçe bedelini yüzde 25 ile yüzde 35 arasında bir iskontoyla yapıyoruz. Eğer bu bahçe sahibi kadın ise genç ise bu kardeşlerimizin de bu poliçe bedellerinden belli oranlarla indirim almasını sağlıyoruz. Aslında bakarsanız poliçenin yapılması sadece bir iradeye kalmış oluyor."
Yumaklı, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Çoğu yerde söylentiyle işte çok farklı şeyler duyuyoruz. Buradan tekrar belirtmek istiyorum. Poliçe yapımıyla alakalı yani sigorta yapımıyla ilgili sağdan soldan söylenenlerle değil, bizim arkadaşlarımızın söyledikleriyle lütfen işlem yapılsın, buna göre hareket edilsin. Ben zaten ilgili arkadaşlarımıza da gerekli talimatı verdim, bu hasar belirleme ve tespit çalışmalarından sonra Türkiye'de arkadaşlarımızın gitmediği, uğramadığı, bunların anlatılmadığı hiçbir nokta olmayacak. Çünkü biz bu konudaki hani sadece duyumlara ya da söylentilere göre sigorta yapılmadığıyla ilgili de maalesef bazı bilgiler edinmiş olduk bu süreçte. Dolayısıyla mutlaka halletmemiz gereken başka bir husus."
"Zirai don olayında yağlı tohumların etkilenmesi söz konusu olmadı"
Bakan Yumaklı, gündeme getirilen bazı konulara ilişkin de şu değerlendirmede bulundu:
"Bu olaydan sonra gerçekliği maalesef bizim tarafımızdan bu şekilde olmadığı ifade edilen hususların tekrar tekrar gündeme getirildiğini görüyoruz. Ne peki bu? Bu zirai don olayında etkilenen sadece meyve türleri oldu, bu bahsetmiş olduğum 16 tür. Bunun dışında ülkemiz için önemli olan stratejik ürünler diye tabir ettiğimiz buğday, arpa ve benzeri hububat, fasulye, nohut, mercimek gibi baklagiller, ayçiçeği ve kanola gibi yağlı tohumların etkilenmesi söz konusu olmadı.
Yani şöyle bir ibare var, kullanılıyor bu, 'Artık yurt dışına bağımlıyız, gıda arz güvenliği açısından çok büyük sorun olacak ülkemizde.' Böyle bir şey kesinlikle söz konusu değil. Bahsetmiş olduğum etki bu ürünlerde oldu, bu ürünlerin yetiştirildiği illerde oldu. Ülkemizin herhangi bir şekilde gıda arz güvenliğine ilişkin problem yaşaması söz konusu değil. Bu sözleri söyleyenlerin amaçlarını kendilerine bırakıyorum.
Hatta ben bu uyarıyı yaptıktan sonra, 'Köylüye niye böyle söylüyorsun?' diyorlar diye de başka dedikodu yayılmaya başladı. Benim burada bahsettiğim üreticiler, köylüler, çiftçiler değil; sorumluluk sahibi olması gereken, temsiliyeti olanların bu konulardaki açıklamaları. Bunun ne üreticiye ne tüketiciye faydası var, sadece tabiri caizse kaos ortamı oluşturmakla ilgili bir niyet.
Hiçbir şekilde bunlara itibar edilmemesini özellikle istirham ediyorum. Bizim ülkemiz güçlü bir ülke, Sayın Cumhurbaşkanımızın bu konulardaki hassasiyetini herkesin bildiğini de görüyoruz, müşahede de ediyoruz. Dolayısıyla bunlara vaziyet ederken hiç olmayan bazı ortamların varmış gibi sunulmasının da doğru olmadığını, hiçbir kimseye fayda sağlamayacağını ve bu düşüncelerin art niyetli düşünceler olduğunu tekrar ifade etmek istiyorum."
Yumaklı, 16 ürünün ekildiği ve hasadının yapıldığı illere "geçmiş olsun" dileklerini iletti.
İnceleme sırasında Giresun Valisi Mehmet Fatih Serdengeçti, AK Parti Giresun Milletvekilleri Ali Temür ve Nazım Elmas, TARSİM Giresun Bölge Müdürü Bülent Yaşaroğlu, İl Tarım ve Orman Müdürü Muhammet Angın, Giresun Orman Bölge Müdürü Ahmet Ulukan, Giresun Ziraat Odası Başkanı Nurittin Karan da yer aldı.
"46 ilde, 624 yerde farklı versiyonlarıyla bu mücadele devam ediyor"
Fotoğraf: Gültekin Yetgin/AA
Yumaklı, Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü bünyesindeki Fındık Araştırma Enstitüsü'nde yaptığı açıklamada, enstitünün dünyada örneği bulunmayan 90 yıllık bir kurum olduğunu söyledi.
Enstitüde özellikle kalite, verim artışı ve yeni AR-GE çalışmaları yapıldığını belirten Yumaklı, son dönemde ise Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü ile fındık bahçelerinin yenilenmesine ilişkin önemli çalışmalar ortaya konulduğunu ifade etti.
Küresel iklim değişikliğinin çok çeşitli etkilerinin artık şiddetli şekilde görülmeye başladığını vurgulayan Yumaklı, bazen zirai don, bazen de kahverengi kokarca gibi zararlıların etkileriyle bunları gözlemlediklerini anlattı.
Yumaklı, kahverengi kokarcanın sadece bu yıla ait bir konu olmadığının altını çizerek, şöyle devam etti:
"2017 yılında ülkemize Gürcistan'dan giriş yapmış bir zararlıdan bahsediyoruz ancak 2022-2023 pandemi yaptığı bir döneme denk geldi. Kahverengi kokarcanın etkilerinden muzdarip olan 13 ilimizin valileriyle birlikte kasım ayında bir toplantı yaptık. Orada mücadele planımızı oluşturduk, hep birlikte istişare ettik ve uygulamaya aldık. 46 ilde, 624 yerde farklı versiyonlarıyla bu mücadele devam ediyor."
Sadece ilaç değil biyoteknik mücadelenin de önemli olduğunu vurgulayan Yumaklı, feromon tuzaklardan kahverengi kokarcanın düşmanı olan samuray arısına kadar birçok yöntemi kullandıklarını aktardı.
Kahverengi kokarcayla mücadelede, kırsalda ilaçlanması gereken depo, odunluk, kullanılmayan bina gibi yaklaşık 400 bin yapı olduğunu tahmin ettiklerini dile getiren Yumaklı, ancak uygulamaya başlandıktan sonra 660 binin üzerinde bu tür yapının ilaçlandığını kaydetti.
"1 milyon samuray arısını doğaya salmış olacağız"
Yumaklı, samuray arısı üreten Fındık Araştırma Enstitüsünün biyoteknik mücadelenin önemli örneklerinden biri olduğunu belirterek, şu değerlendirmede bulundu:
"Bütün dünyada, kahverengi kokarcayla mücadele eden ülkelerin, samuray arısı üretimiyle ilgili yayımladıkları rakamlar var. Şu ana kadar bizim gördüğümüz, farklı ülkelerin en fazla 240 bin üreteni oldu. Ancak geçtiğimiz yıl sadece Türkiye çapında 200 bin üretilmişti, TAGEM'in bağlı enstitüleri 1 milyona kadar çıkmış olacak. Yani kahverengi kokarca mücadelesiyle 1 milyon samuray arısını biz doğaya salmış olacağız."
Kahverengi kokarcanın sabit bir zararlı olmadığını dile getiren Yumaklı, "35 kilometre uçabilen, çok kolay kolay da etkilenmeyen bir zararlı. Başta fındık ağaçları olmak üzere çok önemli ölçüde yeşil meyvelere, sebzelere zarar veriyor, dolayısıyla bu mücadele son derece önemli." diye konuştu.
Mücadelenin, sadece Bakanlığın yaptığı eylem planını uygulanmasıyla mümkün olmayacağını ifade eden Yumaklı, "Aynı zamanda vatandaşlarımızın da bize bu konuda destek olmaları gerekiyor. Bunu hep ifade ediyoruz yani bir bölgede, bir köyde, bir alanda yüzde 90 oranında siz gerekli ilaçlamayı yaparsınız ama yüzde 10 buna ilgi göstermezse, daha sonra yapmış olduğunuz tüm mücadelenin boşa gitmesi mümkün." dedi.
Yumaklı, kahverengi kokarcayla mücadele alet ve ekipmanlarının kırsal kalkınma destekleri arasına alındığını ve yüzde 50 hibe desteği sağlandığını söyledi.
Kahverengi kokarcayla mücadeleye katkı veren tüm paydaşlara teşekkür eden Yumaklı, "Çünkü bu komple bir mücadele, bu mücadeleden galip geleceğiz, ondan hiçbir şüphemiz yok. Sadece biraz sabır, disiplin ve hep birlikte çalışmaya ihtiyaç var." ifadelerini kullandı.
Yumaklı, Fındık Araştırma Enstitüsündeki Biyolojik Mücadele Laboratuvarı'nda doğaya salınacak samuray arılarının ana kolonilerinin parazitlenmesini gerçekleştirdi.
Keşap ilçesi Düzköy köyündeki ilaçlama çalışmalarını da inceleyen Yumaklı, feromon tuzaklarla ilgili bilgi aldı.
Kaynak: AA
.
dikGAZETE.com