Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Mardin'de bir araya geldiği gençlerin sorularını yanıtladı.
Çeşitle temaslarda bulunmak üzere Mardin'e gelen Bakan Çavuşoğlu, Büyükşehir Belediyesi Gençlik Merkezi Dış Politika Atölyesi'nde gençlerle buluştu. Merkez hakkında Vali ve Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Yaman'dan bilgi alan Çavuşoğlu, gençlerle sohbet etti. Gençlerin dört dilde seslendirdiği türküye eşlik eden Çavuşoğlu, daha sonra merkezdeki Dış Politika Atölyesi'nde verilen eğitime katıldı.
Atölyede bir akademisyenin Afrika ile ilgili bilgilendirmede bulunması üzerine Çavuşoğlu, gelecek sene Türkiye Afrika Birliği zirvesini düzenleyeceklerini söyledi. "Afrika ile ekonomik ilişkilerimizi güçlendirmek istiyoruz." diyen Çavuşoğlu, bu konuda edinilen tecrübelerden faydalanmak istediklerini belirtti.
"BM'nin de artık İstanbul'da gençlik merkezi olacak"Bir öğrencinin NATO gibi büyük kuruluşlarla irtibat kuramadıklarını belirterek bu konuda destek talep etmesi üzerine Çavuşoğlu, bu arzularından dolayı gençlere teşekkür ederek şöyle konuştu:
"Türkiye olarak çok taraflılığı, yani küresel bir hukuk sistemini savunuyoruz ama etkin birçok taraflılığı da savunuyoruz. Şu anda BM dahil uluslararası ve bölgesel örgütlerin de gelişmelerin gerisinde kaldığını, sizin gibi gençlerin de beklentilerini karşılayamadığını görüyoruz. Yaşanan sorunları çözemediğini veya ön alıcı çözümler üretemediğini görüyoruz. Cumhurbaşkanımızın teklifi ile BM'nin de kabul etmesi ile BM'nin de artık İstanbul'da gençlik merkezi olacak. Diğer taraftan tüm bu ülkelerde bizim misyonlarımız, daimi temsilciliklerimiz var. Bu daimi temsilciliklerimiz aracılığıyla arkadaşlarımıza gerekli talimatları vereceğim ve oradaki temaslarınızı inşallah sağlayacağız. İleride gitmek isterseniz hem lojistik hem de diğer destekleri size seve seve veririz."
"Dünyada en çok insani yardım yapan ülkeyiz"Türkiye'nin son 18 yılda büyük hamleler yaptığını, artık Türkiye'nin tüm dünyada takip edilen bir ülke haline geldiğini ifade eden Çavuşoğlu, bu nedenle beklentilerin de çok olduğunu söyledi.
Çavuşoğlu, dünyada çok sorun bulunduğunu, insani krizlerin olduğunu dile getirerek "Ama Türkiye olarak dünyada en çok insani ve kalkınma bakımından yardım yapan ülkeyiz. Ayrıca gerek coğrafyamızda gerekse dünyanın her yerinde çatışmalar, sorunlar var. Bu sorunların çözümü konusunda da Türkiye oturup, beklemiyor, bazen fikir veriyor bazen düşüncelerini paylaşıyor ama çoğu zaman da masanın etrafında olarak bu sorunlara çözüm aramaya çalışıyor ya da çözüm arayışlarına katkı sağlıyor." dedi.
Bugün değişen dünyada küresel sistemin sorgulandığına işaret eden Çavuşoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yani BM'nin etkinliği, diğer bölgesel örgütlerin gücü ya da tüm bu sorunları çözmede başarısı ya da hakların beklentisini karşılayıp, karşılamadığı sorgulanıyor. Türkiye de bu konuda sadece eleştiri yapmıyor, yeni dünyaya küresel sistemin başta BM olmak üzere entegre olmasını, ayak uydurmasını, dolayısıyla kendisini reforma tabi tutmasını söylüyor. Bunun için de fikirler üretiyor. Arabuluculuk gibi önemli bir inisiyatifin eş başkanlığını hem BM hem AGİT hem de İslam İşbirliği Teşkilatında sürdürüyor. Bugün sadece kendi coğrafyamızda değil Latin Amerika'dan Asya'ya, Pasifik ülkeleri ve Afrika'ya kadar açılım politikaları ile kurumlarımızla artık her yerdeyiz. Böyle olunca da her yerde sözü dinlenen bir ülke oluyor, adaleti, hakkı savunuyoruz."
"Türkiye olarak çok taraflı ve dengeli bir dış politika izlemeye çalışıyoruz"Çavuşoğlu gençlerin dış politikaya ilişkin sorusu üzerine, "Uluslararası ilişkilerde sürekli dost ya da sürekli düşman yoktur. Ülkelerin menfaatleri her zaman ön plandadır. Ülkelerle menfaatleriniz bazen örtüşebilir bazen de çakışabilir. Türkiye olarak çok taraflı ve dengeli bir dış politika izlemeye çalışıyoruz." diye konuştu.
Rusya ile Türkiye ilişkilerine değinen Çavuşoğlu, şunları söyledi:
"Rusya ile Suriye ve Libya'da karşı taraflarda olmanın avantajını bugüne kadar olumlu kullandık. Libya'da bir ateşkes varsa bugün yine Rusya ile Türkiye sayesinde, Cumhurbaşkanımız Erdoğan ile Putin'in çağrısından sonra bir ateşkes olmuştur, ihlaller evet var. Diğer yandan başından beri Rusya rejimi destekliyor biz de karşıyız. Bir milyona yakın insanın ölümünden doğrudan sorumlu olduğu, her türlü vahşeti sergilediği için biz rejimin Suriye'yi birleştiremeyeceğini düşünüyoruz. İdlib'de Rusya, rejimi durdurmak konusunda maalesef üzerine düşeni yapmadığı gibi destek de verdi. Şimdi Ankara'da heyetlerimiz görüşüyor. Akşam döndükten sonra tekrar bir durum değerlendirmesi yapacağız. Tüm bu zorluklara rağmen Rusya ile kalıcı ve bağlayıcı bir ateşkes için çaba sarf ediyoruz."
Çavuşoğlu, "Bir ülke ile belli konularda anlaşamayabilirsiniz ama bir konuda anlaşamadık diye tüm bağları koparıp, ondan bundan pişmanlık duymak doğru olmaz. Burada gerçekçi olacağız. Enerji kaynakları ve güvenlik dahil her alanda bir tarafa, bir ülkeye bel bağlamak doğru değil. Türkiye olarak çok taraflı ve dengeli bir dış politika izlemeye çalışıyoruz." ifadelerini kullandı.
İdlib'deki gelişmelerGençlerin İdlib'de yaşanan gelişmelere ilişkin sorusunu Çavuşoğlu, şöyle yanıtladı:
"Esed rejimi bu çatışmalarda zor duruma düşünce İran ve Rusya'nın desteğini istedi ve iki ülkenin desteği açıkça ortada. Biz başından beri bu soruna bir siyasi çözüm bulma arayışı içinde olduk. Rusya ile İran da rejimin garantörü oldu. Bazen sorunları çözebilmek için farklı taraflarda olmanın avantajı var. Bu nedenle Astana ve Soçi süreçlerini, özellikle Halep'teki katliamdan sonra işleterek sahadaki sükuneti sağlamaya çalıştık. Fakat maalesef son zamanlarda özellikle rejimin, destekçilerinin de hava desteği başta olmak üzere verdiği güçle saldırganlığı arttı. Ve maalesef terörle mücadele kisvesi altında başlatılan bu saldırılarda sivil, çocuk, kadın ayrımı yapmıyorlar. Şu anda yerinden edilen insanların, yani evlerini terk eden insanların yüzde 40'ından fazlası çocuk. Kadınları da dahil edersek yüzde 60-70'e varıyor. Kış şartlarında biz onlara briketten evler yapmaya çalışıyoruz. Kurumlarımız, AFAD'ımız, Kızılay'ımız yoğun çalışıyor. Almanya'nın küçük bir destek sözü oldu ama daha gelmedi."
Rejimin saldırılarının nedeninin siyasi çözüm yerine askeri çözüm istemesinden kaynaklandığına işaret eden Çavuşoğlu, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Siyasi çözüm nedir? Herkesin bir araya gelmesi, yeni anayasa, seçim kanunu, ülkenin seçime gitmesi. Bu ne demek? Demokrasi. O ülkeler içinde en büyük tehdit kendi halkları için demokrasidir, yani halkın söz sahibi olmasıdır. Maalesef dünyada bu var. İdlib'de rejimin ve destekçilerinin kisvesi altında terör örgütleri, radikal gruplar var. Bu radikal grupları buraya kim getirdi? Halep'ten koridor açtığımız zaman sivilleri kurtarmak için, rejim ve destekçileri El Nusra teröristlerini silahları ile bıraktılar, İdlib'e gönderdiler. Bunların burada bulunmasını bahane ederek radikal, sivil veya ılımlı ayrımı yapmadan saldırarak burayı ele geçirmekti, şimdi onu yapmaya çalışıyorlar."
Gençlerin, "Yabancı dil öğrenirken kullandığınız bir metot var mı?" sorusunu da yanıtlayan Çavuşoğlu, özel bir metodun olmadığını dil öğrenmeye yatkın olduğunu aktardı. Dil öğrenmeyi sevdiğini ama öğrenmek için de çaba gayret gösterdiğini kaydeden Çavuşoğlu, "Eğitim hayatımda şunu gördüm ki bir şeyi eğer gerçekten istiyorsanız, öğrenirsiniz. Örneğin Rusça öğrenirken günde 10 saat çalışıyordum. O nedenle dile karşı yatkınlığın olması ve sevmek önemli ama çalışmazsanız, öğrenemezsiniz." şeklinde konuştu.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com