USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000
Politika

Bakan Bozdağ’dan dokunulmazlık açıklaması

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, "Soruşturma usulü Ceza Muhakemesi Kanunu’na göre yapılacaktır" dedi.Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, yargı muhabirleriyle iftar yemeğinde bir araya geldi. İftar sonrası gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtlayan...

Bakan Bozdağ’dan dokunulmazlık açıklaması
18-06-2016 13:26
Google News
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, "Soruşturma usulü Ceza Muhakemesi Kanunu’na göre yapılacaktır" dedi.
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, yargı muhabirleriyle iftar yemeğinde bir araya geldi. İftar sonrası gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtlayan Bozdağ, dokunulmazlıkların kaldırılmasıyla ilgili soruya, "Dokunulmazlık dosya sayısı 799’du. Bunların 682’si TBMM’de, 117’si Adalet Bakanlığı’nda bulunuyordu. Biz yasanın çıkacağı gündeme gelince Adalet Bakanlığı dosyaları Meclis’e göndermedi, geri gelme ihtimali olacağı için iki iş olmasın diye. Adalet Bakanlığı elindeki 117 dosyayı mahal cumhuriyet savcılıklarına gönderdi. Yasanın yürürlüğe girdiği günü takip eden gün veya aynı gün onları gönderdik. Meclis Başkanlığı’nın Başbakanlığa, onların da bize gönderdiği dosyalar şuanda Bakanlıkta. Ceza İşleri Genel Müdürlüğü tarafından geri göndermek üzere üzerlerinde çalışılıyor. Hazırlıkları bitti. Önümüzdeki hafta içerisinde onlar tamamen gönderilecek. Çünkü kanun gereği de biz onları 15 gün içerisinde göndermek zorundayız. Şuanda hangi dosya nereye gidecek onların yazıları yazılıyor. Hazırlıkları devam ediyor. Onlarda bitti. Bu hafta itibariyle inşallah önümüzdeki hafta onların hepsi mahal cumhuriyet savcılıklarına intikal ettirilecek. Bu dosyaların içerisinde Cumhurbaşkanına hakaretle ilgili dosyalar var. 301’inci madde kapsamında olan dosyalar var. Cumhurbaşkanına hakaretle ilgili dosyaları savcılıklar izin almak için yeniden Adalet Bakanlığı’na gönderecekler. Çünkü Cumhurbaşkanına hakaretle ilgili soruşturmanın devamı yapılabilmesi Adalet Bakanının iznine bağlı. 301. maddede ise kovuşturma aşamasında, izni savcılar Adalet Bakanlığı’ndan isteyecekler. Kovuşturması 301’in Adalet Bakanının iznine tabi. Bu iki grup dosyanın Adalet Bakanlığı’na gelip, buradan tekrar izin verildiği takdirde dönmesi gerekiyor. Diğerleriyle ilgili tamamen süreç savcılıklar tarafından işletilecektir" diye konuştu.

"SORUŞTURMALAR İL CUMHURİYET BAŞSAVCILARI YA DA ONUN GÖREVLENDİRECEĞİ BİR BAŞSAVCI VEKİLİ TARAFINDAN YAPILACAK"
Bakan Bozdağ, şöyle devam etti:
"Dokunulmazlıklarla ilgili dosyaları inceleyecek savcılar, ceza işlerinin yayınladığı bir genelgemiz var bizim, milletvekillerine ilişkin soruşturmalar il cumhuriyet başsavcıları ya da onun görevlendireceği bir başsavcıvekili tarafından yapılacak. Kamuoyunda herkes soruşturmaları yapacak gibi bir algı var. Halbuki bu soruşturmaları illerin cumhuriyet başsavcıları yoğunluk olması veya başsavcının görevlendirmesiyle başsavcı vekilleri tarafından yürütülecektir. Onlar takipsizlik kararı verebilirler. Dava açma kararı verebilirler. Takipsizlik verirlerse dosya ona göre kapanacaktır. İtirazlar olursa ona bakılacak. Ama dava açma yönünde karar verilirse iddianame düzenleyip mahkemeye göndereceklerdir. Süreç ceza muhakemesi kanunundaki usulü göre işletilecektir."

"NE KADAR ZAMAN ALIR ŞİMDİDEN BUNU SÖYLEME İMKANIMIZ YOKTUR"
Dokunulmazlık fezlekelerinde dosyalar çok fazla olduğu için mahkemelerde davalar uzarsa ve yeniden milletvekili seçilmeleri durumunda sürecin nasıl işleyeceğinin sorulması üzerine Bozdağ, "Tamamen yargının takdirinde olan bir süreç. Bunları hızlandırma veya yavaşlatma gibi bir yetkimiz yok. Tamamen yargının kendi usulleri içinde işleyişiyle ilgili bir konudur. Milletvekilliği süresi içinde yargılamalar biter, mahkemelerin verdiği kararlar kesinleşirse o zaman işlem görecektir. Eğer bu kararlar mahkumiyeti gerektiren kararlarsa o zaman Yargıtay bunu TBMM Başkanlığı’na gönderiyor. Başkanlık TBMM Genel Kurulu’na sunuyor, Genel Kurulda okunduğu an ilgili kişinin vekilliği düşer. Bu kaç günde, kaç ayda olur ilk derece mahkemesi karar verecek, daha sonra istinafa gelecek. İstinafta kesinleşen dosyalar olabilir veya Yargıtay’a gelmesi gereken dosyalar olabilir, Yargıtay bozar onları bilemeyiz. Bu bir zaman alacaktır. Ne kadar alır şimdiden bunu söyleme imkanımız yoktur. Seçim olursa 2019’u kastediyorum, 2019’a kadar dosyalar neticelenmezde seçim olur da dokunulmazlığı kaldırılan kişiler yeniden milletvekili seçilirse o zaman dokunulmazlık yeniden bu dosyalarla ilgili de avdet etmiş oluyor. Bunun tek istisnası ağır cezayı gerektiren Anayasa’nın 14. maddesindeki durumlar hariç diyor ya 83’üncü madde o kapsama giren durumlar hariç. Bunların dışında kalanlar yeniden dokunulmazlık kazanıyor. Eğer bu kapsama giren varsa onların soruşturması, yargılaması yeniden vekil seçilseler de devam edecek" ifadelerini kullandı.

"TAVSİYEM BU KONUDA BÜTÜN MİLLETVEKİLİ ARKADAŞLARIMIZIN YARGILAMA SÜREÇLERİNE YARDIMCI OLMASIDIR"
Milletvekillerinin ifadelerini alma sürecinin nasıl işleyeceği ve başsavcılıkların milletvekillerini zorla getirme durumunun olabileceği yönündeki tartışmaların sorulması üzerine Bakan Bozdağ, "Soruşturma usulü Ceza Muhakemesi Kanunu’na göre yapılacaktır. Oradaki usulde kişilerin ifadesi nasıl alınacak, çağrı nasıl yapılacak bunların hepsi detaylı yazıyor. Cumhuriyet savcılıkları bu usule göre hareket edeceklerdir. Tavsiyem, bu konuda bütün milletvekili arkadaşlarımızın yargılama süreçlerine yardımcı olmasıdır. Çünkü hepimiz yaptığımız işin hesabını millete veriyoruz ama yargıya düşen bir konu olunca da yargıya da gidip orada sorulan sorulara cevap vermemiz daha doğru olandır. AK Parti milletvekilleri çağrı üzerine gidip ifadelerini verecekler. Herhangi bir başka arayışları olmayacaktır. Dilerim ki CHP’nin, MHP’nin, HDP’nin sayın milletvekilleri de bu konuda yasaların emri neyse ona uygun hareket ederler. Ama biz gitmeyiz zorla götürsünler, şöyle fotoğraf verelim kameralara evden zorla alırken veya parlamentodan zorla alınırken, gürültü patırtı çıksın gibi bir düşünce varsa bu fevkalade yanlış olur. Herkesin hukuka saygılı olması ve hukukun doğru işlemesine yardımcı olması gerekir" açıklamasında bulundu.
Devletin içerisinde hem PKK terör örgütüne sempatizanlığıyla bilinen hem FETÖ ile ilgili Devlet Memurları Kanunu’nda bir değişiklik olup olmayacağı sorusuna Bozdağ, "Devlet Memurları Kanunu veya özel kamu çalışanlarına ilişkin kanunlar var. O kanunlarda disiplin hukukuna ilişkin hükümler var. Terör örgütlerine yardım eden, destek veren onlarla birlikte hareket edenlerle ilgili bizim disiplin hukukuna ilişkin yeteri kadar hüküm var. Sorun kanun eksikliğinde değil, bu kanunların uygulamasının eksikliğindedir. Hatırlarsanız Başbakanlık bu konuda bir genelge yayınladı. Bütün idarecilere kanunların ilgili hükümlerini hatırlatarak bunların titizlikle uygulanmasını istedi. Kanunlar uygulanırsa buradaki sorunlar çözülür. Terör örgütüne yardım yataklık ediyorsa bunlarla ilgili suç soruşturmaları kapsamında cumhuriyet savcıları gereğini yapacaklardır. Suçu sabit olursa mahkeme sonucunda bir ceza alacaktır. Öte yandan idarenin de bu gibi konularda yasaları işletmesi doğal olandır" dedi.
Teröristlerin suç işlemeyeceğine kanaat getirilerek serbest bırakıldığı haberleri hatırlatılarak Terörle Mücadele Kanunu’nda bir eksiklik olup olmadığı sorusuna Bozdağ, "Etkin pişmanlık Türk Ceza Kanunu’nun 221. maddesinde var. Bundan istifade edip sonra çıkanlar olabilir. Yargılama sürecinde alacağı ceza az olduğu için böyle bir takdirle karar çıkmış olabilir. Genel değerlendirme yapmamak lazım. Bir kişiyle ilgili canlı bomba olacak bu diye bir iddia varsa bunu savcılıkların da mahkemelerinde dikkate alması ve ona göre değerlendirme yapması doğru olandır. Hakimlerin veya savcıların görevini kötüye kullanmaları veya ihmal etmeleri sebebiyle böyle bir şey olduğuna dair herhangi bir kişinin iddiası varsa o zaman bunu HSYK’ya iletmesi lazım" değerlendirmesinde bulundu.

"KAYYUMLARIN GÖREVLERİNİ HERHANGİ BİR BASKI VE TEHDİT OLMAKSIZIN HUKUK GÜVENCESİ İÇERİSİNDE DOĞRU BİR BİÇİMDE YERİNE GETİRİLMESİ İÇİN ONLARA TEMİNAT GETİRMEKTEDİR"
TÜSİAD’ın kayyum düzenlemesiyle ilgili tepkisinin sorulması üzerine Bozdağ, "Kayyumla ilgili düzenleme komisyonda görüşülmedi, görüşülecektir. Orada bir güvence getiriliyor kayyumlara. Onlar önemli bir görev yapıyorlar, risk alıyorlar. Kanunun kendine tevdi ettiği görevi rahat bir şekilde yapabilmeleri için herhangi bir baskı korku olmadan işin doğrusunu yapabilmeleri için onların da güvenceye ihtiyacı vardır. Şuanda hakimler, savcılar yargı görevini yaparken onların da bir güvencesi var. TMSF ile ilgili süreçlerde de el koydu bankalara. Orada da TMSF görevleriyle ilgili benzer teminatlar var. O teminatlar olmamış olsa TMSF o neticeleri alamazdı. Ülkenin hayrına, yararına nasıl olumlu neticeler aldığını hep beraber gördük. Burada da bir suç soruşturması sırasında veya başka şekillerde kayyum atanması halinde kayyumların görevlerini herhangi bir baskı ve tehdit olmaksızın hukuk güvencesi içerisinde doğru bir biçimde yerine getirilmesi için onlara teminat getirmektedir. Öte yandan terörle mücadele son derece önemli. Terörün finans kaynakları var. Terörün finansmanı suçu var bizde. O suç bir karşılık görüyor. Silahlı bir terör örgütüne para aktarılıyor ne yapacağız seyir mi edeceğiz elbette böyle bir şeyi yapan olursa onunla ilgil yargılama süreçlerinde delil varsa dosya durumu uygunsa o zaman kayyumla ilgili atama yapılabilecek. Zaten bu madde yeni bir madde değil. Kayyum atamasına ilişkin madde numarası 133. madde CMK yürürlüğe girdiği günden beri var. O maddeyle ilgili bazı eksiklikler var onu tamamlıyoruz. Sanki yeni bir şey geliyormuş, bugüne kadar yokmuş gibi bir algı oluşturulmaya çalışılıyor. Bu doğru bir algı değil. Bu komisyonda olgunlaştırılacak, genel kurulda da değerlendirilecektir. Bir takım eksiklikleri yanlışlıkları varsa elbette bu süreçlerde düzeltilir. Ama bu doğru bir düzenlemedir" şeklinde konuştu.

"ŞUANDA BU KONUDA OLUMLU NİYET VAR"
Meclis’te yüksek yargı organlarının maaşları ve özlük hakları üzerinde bir düzenleme üzerinde çalışıldığıyla ilgili soru üzerine Bakan Bozdağ, "Şu anda bu konuda olumlu niyet var. Bir çalışma başladığını söyledim. Sayın Başbakanımızın bilgisi dahilinde yüksek yargıda görev yapanların maaşlarıyla, AYM üyeleri maaşları arasındaki farka ilişkin bir değerlendirme çalışması yapılıyor. Maliye Bakanlığıyla bu konular görüşülüyor. Bakanlık çalışmalarını bitirdikten sonra bir değerlendirme yapılacaktır. Bu da zaman alacaktır. Bu konuda olumlu bir sonuç çıkmış olsa bile bu ancak Eylül, Ekimi bulabilir. BU konuda olumlu gelişmeler önümüzdeki yasama yılında olabilir" ifadelerini kullandı.

"HSYK SEÇİM SİSTEMİNİN DEĞİŞMESİ TÜRKİYE’NİN MENFAATİNEDİR"
HSYK seçim sisteminin değişeceğiyle ilgili soru üzerine ise Bozdağ, şunları kaydetti:
"HSYK seçim sisteminin değişmesi Türkiye’nin menfaatinedir. Mevcut sistemdeki seçimi yaptık. Yargı içerisinde bu seçimler kutuplaşmayı, ayrışmayı, gruplaşmayı arttırdı. Ötekileştirmeyi çoğalttı ve yargıya olan güveni de, yargı görevi yapanların birbirlerine olan güvenini de olumsuz etkiledi. Türkiye HSYK üyelerinin seçimine dair bu usulü değiştirmediği sürece çok büyük bir hata içerisinde kalmaya devam eder. Onun için bizim bunu değiştirmemiz lazım. Bu noktada siyasi partilerle bir uzlaşmaya ihtiyacımız var. Komisyon görüşmeleri sırasında da bunun değiştirilmesi konusunda da olumlu kanaatler siyasi parti temsilcileri söylediler. 2018 seçiminin bu usulde yapılmaması hukuk devleti içinde yargıya olan güven içinde her açıdan önemlidir. Dilerim bir daha böyle bir seçim yapmayız. Bazı çalışmalar var. Biz bakanlık olarak hazırlıklarımız var. HSYK’nın kendi üzerinde durduğu çalışma var. Öte yandan siyasi partilerin 24. dönem parlamentosunda Uzlaşma Komisyonu’nda görüştüğü metin var. Ortada çok sayıda çalışma var. Bu konuda irade olması gerekiyor. Bizim irademiz tam. Siyasi partilerimizde olumlu bir yaklaşım içinde olurlarsa bu konuda adım atabiliriz. Yargıyla ilgili konularda bizim partilerle kolay anlaşabileceğimize inanıyorum. Çünkü Yargıtay’a, Danıştay’a, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi, Askeri Yargıtay’a ilişkin düşünceler hemen hemen bütün partilerde neredeyse benzer düşünceler. Aynı diyebilecek kadar benzer düşünceler. İnşallah önümüzdeki yasama yılında ortak bir adım atmayı başarırız."
Görevini yapmayan hakim ve savcılar hakkında disiplin sürecinin işletildiği ancak soruşturmaların çok ağır ilerlediği ve Bakan Bozdağ’ın yargı içerisinde önemli sayıda yargı mensuplarının paralel yapıyla ilişkili olduğu yönündeki açıklamasının sorulması üzerine Bozdağ, "Şu andaki usul yeterli bir usul. Yavaş işlemesi işin doğasından kaynaklanıyor. Şikayet geldiği zaman önce inceleme başlatıyor, sonra bu soruşturmaya dönüyor. Ondan sonra ayrı ayrı daireler buna karar veriyor. Bunlar içinde öngörülen zamanlar var. Bu normal bir süreç. Ben bu konuda yasal bir düzenleme ihtiyacı olduğunu düşünmüyorum. İşin doğasından kaynaklanan bir yavaşlık var" dedi.

"YAPILAN DÜZENLEME ANAYASAYA UYGUN BİR DÜZENLEMEDİR"
"Yargıtay ve Danıştay Kanunu’nda yapılan değişiklikler komisyonda görüşülüyor. Bugün tamamlanacak" diyen Bozdağ, "Haftaya da genel kurulda gündeme alınırsa tamamlanacak. Kabul edilmesi halinde yasalaşacak. Yapılan düzenleme anayasaya uygun bir düzenlemedir. Ne getiriyor? Yargıtay ve Danıştay üyeleri için 12 yıllık görev süresi getiriyor. Kişinin bir defa Yargıtay ve Danıştay üyeliğine seçilme hakkı getiriyor, ikinci defa seçilememesini öngörüyor. Sürenin kısalmasına uyumlu olarak da daire başkanı genel sekreter başsavcı başsavcı vekili gibi görevlere seçilmek için yasada öngörülen süreleri değiştiriyor. İşin özü bu. Şuanda görevde olan üyelerden seçilmişlerin görevleri devam ediyor. Anayasa çok açık bir şekilde onların görev sürelerini ifade ediyor. Diğerlerine ilişkin de HSYK bir değerlendirme yapacak bu kanunun yürürlüğe girmesinden sonra. Çünkü kadrolar Yargıtay’da 300’e, Danıştay’da 116’ya düşüyor. Bu üyelerin içerisinden seçim yapılacak. Dışarıdan seçim yapmayacak HSYK. Seçilen üyeler görevlerine devam edecekler. Ama 12 yıl süreyle görev yapacaklardır. Yargıtay’ın ve Danıştay’ın bu düzenlemesinin anayasaya aykırı olduğunu söyleyenler anayasaya iyi bakmaları lazım. anayasada 139.madde çok açık hakimlik ve savcılık teminatını öngörüyor. Bu düzenleme bu teminatların hiçbirine halel getirmiyor. Emekliliğe zorla sevk edilmiyorlar, özlük haklarından mahrum edilmiyorlar. Böyle bir şey söz konusu değil. anayasada öngörülmemiş olması kanunla getirilmeyeceği anlamına gelmez. Çünkü anayasa kanunla düzenleme yapılmasına izin vermemiş olsaydı o zaman anayasa 38 maddesi ’ölüm cezası ve genel müsadere cezası verilemez’ diye negatif bir hüküm kordu" değerlendirmesinde bulundu.

"TERCÜME İŞLEMLERİ DE TAMAMLANDIKTAN SONRA BİZ BUNLARIN TAMAMINI ABD’YE GÖNDERECEĞİZ"
Fethullah Gülen’in Türkiye’ye iadesiyle ilgili çalışmaların son durumunun sorulması üzerine Bozdağ, "Bizim iade taleplerimiz mahkemelerin kararlarına göredir. Mahkeme kararında ne yazıyorsa biz ona göre talebimizi karşı tarafa ileteceğiz. Adalet Bakanlığının bunu değiştirme yetkisi yok. Bir yapı terör örgütüyse terör örgütüdür, değilse değildir. Ona yargı karar verecek. Fethullah Gülen ile ilgili de hem soruşturma kapsamında hem de yargılama kapsamında alınmış kararlar var. Bunlar bakanlığımıza geldi. Tercümeler zaman aldı. Şuana kadar 4 dosyanın tercümesi tamamlanmaya yakın durumda. 1-2 dosya var. Onlarla ilgili tercüme işlemleri de tamamlandıktan sonra biz bunların tamamını ABD’ye göndereceğiz. Amerikan makamlarından da Türkiye’nin bu konudaki taleplerine olumlu cevap vermesini bekliyoruz. Bizim Amerika ile olan ilişkilerimiz Amerika’nın bu konuya olumlu bakmasını isteme hakkını bize vermektedir. Çünkü bizde ABD’nin iade taleplerini oluimlu olarak bugüne kadar değerlendirdik. Onlardan olumlu bir yaklaşım beklemek hakkımız" açıklamasında bulundu.
CHP lideri ve MHP liderinin dosyalarının Cumhurbaşkanına hakaret dosyaları olduğu ve bunları tek tek mi inceleyeceği sorusuna Bozdağ, "Dosyaların hiçbirini ben incelemedim. Bakanlığa gönderilecek. Bakanlık inceleyecek, ona göre izin verip vermemeye karar verecektir. Şu anda görmediğim bir dosyayla ilgili şöyle yapacağım demeyi doğru bulmuyorum" yanıtını verdi.
İranlı iş adamı Rıza Sarraf ’ın ABD’de yargılanmasının devam ettiği ve Türkiye’den bilgi belge talebinin olup olmadığı sorusu üzerine Bozdağ, "Bu konuda bizden herhangi bir talep yok" dedi.

"BAŞKANLIK SİSTEMİ OLSA SAYIN KILIÇDAROĞLU’NUN, SAYIN BAHÇELİ’NİN ŞİMDİYE ADINI BİLE TÜRKİYE KAMUOYU UNUTURDU"
Anayasa ve başkanlık sistemiyle ilgili soru üzerine ise Bozdağ, şunları söyledi:
"Anayasa konusu Türkiye’nin değişmez değiştirilemez hatta belki değiştirilmesi teklif edilemez konulardan biri haline geldi. Türkiye bu gündemi tüketmediği sürece tartışmaya devam edecektir. Dileğimiz yeni anayasa konusunun artık bir şeklide karara bağlanmasıdır. AK Parti yeni anayasa taslağı önerisi hazırlayıp bunu parlamentoya sunacağını daha önce açıkladı. Bu çalışma tamamlandıktan sonra kamuoyuyla paylaşacağı hem de TBMM gündemine gelecektir. Bizim sayısal çoğunluğumuz bunu Meclis’ten çıkarmaya yetmiyor. Başkanlık sistemi Türkiye’nin anayasa gibi değişmez gündemlerinden. Türkiye başkanlık sistemine geçecek ama ne zaman geçecek onu kimse bilmiyor. Erken geçmesinin Türkiye’nin yararına olduğuna inanıyorum. Şuanda Türkiye’de yasama, yürütme, yargı erklerinin ilişkileri tartışma konusu. Hükümetin istemediği bir yasanın TBMM’de görüşülme imkanı var mı? Bugün mü bu böyle 23’ten beri böyle. Bizden önceki hükümetler döneminde de bu böyle. Bir noktayı bile değiştirmez. Çünkü hükümeti içinden çıkaran grup kendini yürütmenin bir parçası olarak görüyor. Yürütmenin başarısını kendi başarısı, başarısızlığını da kendi başarısızlığı olarak görüyor. Yürütmede parlamentodaki grubun başarısını kendi başarısı olarak görüyor, başarısızlığını kendi başarısızlığı olarak görüyor. Bu bugünün fotoğrafı değil, 90 küsür yıllık Türkiye Cumhuriyetinin yürütme yasama ilişkisi aynen budur. Bundan sonra da öyle olacaktır. Yasama yürütmeyi birbirinden ayırmak son derece önemli. Başkanlık sistemi olsa milletvekillerini kim belirleyecek? Milletvekillerinin başarısı benim kanaatim dar bölge seçim sistemiyle beraber olursa iyi olur. O zaman milletvekilleri her bölgeden bir tane çıkacaktır. Her yerden bir vekil çıktığında genel başkanlar kimi yazarsa yazsın halkın sevmediği birinin oradan çıkıp Meclis’e gelme imkanı yok. Başkanlık sistemi değişimi en fazla hayata geçiren yegane sistemdir. Başkanlık sistemi olsa en başarılı başkan kaç yıl görev yapar? 4 yıl kabul edersen 8 yıl yapar. 8 sene sonra o başkan gidiyor. Kaybeden kaybettiği gün gidiyor. Amerika’da 8 yıldan fazla başkanlık yapan var mı? Türkiye’de en güçlü liderin siyasal ömrü bile başkanlık sistemi olsa 10 yıldan sonra yeni bir lider gelir. Kaybedenin siyasetten kaybolduğu bir sistem. Kazananın da en fazla iki kez kazandığı üçüncüsünün olmadığı sistem. Bu yenilenmeyi değişimi dinamizmi beraberinde getiriyor. Onun için kaybedenlerin hiçbirisi başkanlık sistemini istemez. Çünkü eğer başkanlık sistemi olsa Sayın Kılıçdaroğlu’nun, Sayın Bahçeli’nin şimdiye adını bile Türkiye kamuoyu unuturdu. Obama’da şimdi gidiyor. Türkiye’de başkanlık sistemi olsaydı değişim halk tarafından yapılırdı kaybedeni halk göndermiş olurdu. Başkanlık sistemini güçlü lider ister. Zayıf liderler başkanlık sisteminde halk tarafından asla kabul görmezler. 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimi bunun bir provası olmuştur. AK Parti adayı Sayın Cumhurbaşkanımız oldu. Diğer partilerin genel başkanları adaylık cesareti gösterebildiler mi? Kendilerini belki o güçte görmediler. Başkanlık sistemi olduğu zaman iki adayda güçlü olacaktır. Sonuçta kim kazanırsa Türkiye kazanacaktır. Başkanlık sistemi kutuplaşma ayrışma olmaz. Türkiye’de maalesef başkanlık sisteminin uğradığı iftiralar çok yüksek. Bu sistem tartışılmıyor. Parlamenter sistemle mukayese edilmiş olsa o zaman vatandaşımız kararını net verecektir. Tartışmayarak milletin bu sistemi öğrenmesini istemiyorlar. Ama artık atı alan Üsküdar’ı geçti, vatandaş bu sistemi çok iyi öğrendi."

"SEÇİM SİSTEMİ BİR ANAYASA KONUSU DEĞİL, YASA KONUSU"
Yeni anayasa değişikliğinin içerisinde dar bölge seçim sisteminin olup olmayacağı sorusuna Bozdağ, "Seçim sistemi bir anayasa konusu değil. Yasa konusu. Seçim kanunu tartışmaları sırasında tartışılacak karara bağlanacak bir konu. Zaten anayasa da böyle bir şey yok. 2012 Eylül ayında Cumhurbaşkanımız bir açıklama yaptı. Kongre sürecinde bazı demokratikleşme adımları atılacaktı. Bunlarla ilgili açıklamalar yapıldı. ’Biz dar bölge seçim sistemine varız. Daraltılmış bölge seçim sistemine de varız. Mevcut halin devamına da varız. Barajın indirilerek mevcut halin korunmasına da varız’ dedi. O zaman siyasi partilerin hiçbiri buna olumlu cevap vermedi. Seçim beyannamemizde ve hükümet programımızda siyasi partiler kanunuyla seçim kanunlarının yeniden yapılması var. Biz Adalet Bakanlığı olarak bu konuda iki ayrı bilim komisyonu kurduk. Çalışmalarını devam ettiriyorlar. Her iki komisyonda taslak çalışma yaptı. Süreçler devam edecek. Ondan sonra TBMM’ye gelecektir. Tarih olarak bu yılın sonu yeni yılın başı gündeme gelebilir. Seçim kanununu baştan sona yeniden yazan bir kanun tasarısı. Şuanda bunlar henüz kararlaştırılmış değil. Taslakta konular alternatifli duruyor. Şuanda tartışılmış konular değil. Kanun tasarı haline geldiğinde bu tartışmalar netleşmiş olacaktır henüz bu aşamaya çok var" cevabını verdi.

"İFLAS ERTELEMEDE BİR DÜZENLEME GELİYOR"
"Çek senet suçlarında hapis cezasının tekrar mı geliyor, iflas erteleme usulünde de bir değişiklik düşünüyor musunuz?" sorusu üzerine Bakan Bozdağ, "İflas ertelemede bir düzenleme geliyor. Çünkü maalesef çok kötüye kullanılıyor. Şuanda bazı yerlerde gazetelerde iflas erteleme alınır, uzatılır şeklinde gazete ilanı veren insanlar çıktı. Maalesef yargıyı da kullanmak suretiyle iflas erteleme usulü ayrı bir dolandırıcılık gibi ortaya çıkıyor. Bunu ortadan kaldırmak mağduriyetleri önlemek, kötüye kullanıma son vermek için iflas ertelemeyle ilgili hükümlerde çok önemli düzenlemeler geliyor. Ayrıca çek kanunuyla ilgili önemli düzenlemeler geliyor. Çek kanununda hapis konusu da yeniden tartışılacak. (Hapis) yani gelecek inşallah" açıklamasında bulundu.
(İHA)
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNANLAR
ARŞİV ARAMA
PUAN DURUMU TÜMÜ
GÜNÜN KARİKATÜRÜ TÜMÜ
Günün çizgisi
ANKET TÜMÜ