MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, kendisine, muhtemel üçlü koalisyonun başbakanı olma teklifini yapan CHP lideri Kılıçdaroğlu’na sert eleştiriler yöneltti.
MHP
Genel Başkanı Devlet Bahçeli, CHP Genel Başkanı
Kemal Kılıçdaroğlu'nun koalisyon çağrısı ve "Gel
başbakan sen ol' teklifini sert sözlerle eleştirerek, 'Sayın Kılıçdaroğlu, şahsıma başbakanlık teklifinde bile bulunmuş, bizi HDP ile yan
yana koymuştur. Merakımdan soruyorum Kılıçdaroğlu! Başbakanlık makamına şahsıma lütfetme yetkisini kimden ve
nasıl almıştır! Bu ne pişkinliktir" dedi.
7
Haziran seçimlerinin
ardından düzenlenen ilk MHP
Grup Toplantısı saygı duruşu ve
İstiklal Marşı'nın okunmasıyla başladı. Toplantıda partililere hitap eden Bahçeli, muhtemel koalisyon hükümetinin uyum ve
işbirliği temelinde
bina edilmesi
için ilk formül
olarak AK Parti-HDP koalisyonunun akla en yatkın seçenek
olduğunu belirtti. 'AK
Parti ile HDP'nin toplam 338 kişilik milletvekili
sayısı belirledikleri siyasi amaçları için yeterli olacak' diyen Bahçeli, 'Bu iki parti
çözüm isimli ihanet sürecinde aynı kareye girmişlerdir. Bu iki parti Oslo'dan İmralı'ya uzanan terörle müzakerelere birlikte omuz vermişlerdir.
Ve bu iki parti 28
Şubat 2015 günü Dolmabahçe Sarayı'nda, İmralı canisinin 10 maddelik ihanet metnini beraberce onaylamışlar, Türkiye'ye müştereken çelme takmaya azmetmişlerdir. Çözüm isimli ihanet sürecinin amaç, kapsam ve uygulamasını aşama aşama görmek bizlerin ve aziz milletimizin en
doğal hakkıdır. Madem çözülme süreci her şeyin önündedir, madem
Erdoğan çözüme başını koyacak
kadar inanmıştır, o zaman AKP ile HDP'nin önüne geçen yoktur. AKP ile HDP'ye sesleniyorum; eğer samimiyseniz, söz ve beyanatlarınızın arkasında duracak kadar yürekliyseniz, işte size fırsat, işte size imkan. Haydi durmayın, beklemeyin; çözüm koalisyonunu kurun da görelim. Süreç iktidarına
ortak olun da milletimiz asıl ve gerçek niyetlerinizi görsün ve tanısın' ifadelerini kullandı.
'Merak ediyorum, bu 63'lükler niçin konuşmaz,
neden devreye girmez?' diye
soran Bahçeli, '1 Ağustos 2009'da tedavüle giren 12 kötü adam,
Abant Toplantıları'nda boy gösteren kerameti kendinden menkul sözde
yazar ve gazeteciler nerelerdedir? Bunlardan niçin ses çıkmaz? Çözüm şakşakçıları, çözüm baronları, çözümün kiralık
kalem ve zihniyetleri konuşmak için daha neyi beklemektedir? AKP ile HDP
arasında çoktandır fiili koalisyon zaten vardır. Bu iki partinin tek yumurta ikizi olduğu ayan
beyan ortadadır. O zaman beraberliklerini bir koalisyon protokolüyle tescillemeleri tutarlılık gereği makul ve
yerinde olacaktır' dedi.
"AKP-CHP KOALİSYONUNUN KURULMASI AN MESELESİ"
AKP ile HDP
mutlu sona kavuşmak
yerine ayak sürümeyi tercih ederlerse,
Türkiye seçeneksiz değil' diyen Bahçeli, 'AKP-HDP olmazsa, toplamda yüzde 65,82 oy
oranı ve 390 milletvekiliyle AKP-CHP koalisyonu kurulabilecektir. CHP Genel Başkanı, 'Rövanşist olmayacağız' diyerek hükümete açık kapı bırakmıştır. AKP Genel Başkanı bu açıklamayı çok olumlu bulmuş, atılan pası almıştır. Karşılıklı uzatılan zeytin dalları AKP ile CHP
arasındaki buzları eritmeye başlamış, el altından yürütülen görüşmeleri hızlandırmıştır.
Seçim Beyannameleri ve programları birbirine benzeyen bu iki partinin koalisyonda buluşmaları Türkiye'nin de hayrına olacaktır.
Küresel sermaye AKP-CHP'ye göz kırpmaktadır. İş alemi AKP-CHP'ye koalisyon tembihinde bulunmuştur. ABD ve AB ise bu ortaklığa dünden razıdır. CHP Genel Başkanı, AKP dışındaki
hükümet seçeneklerini kurnazca sıfırlayarak
kendi önünü açmıştır. Nitekim AKP-CHP koalisyonun
kurulması da an meselesidir' açıklamasında bulundu.
"KILIÇDAROĞLU BAŞBAKANLIK GANİMETİ Mİ BULDU?"
Bahçeli, 'Hatırlarsanız,
Sayın Kılıçdaroğlu şahsıma Başbakanlık teklifinde bile bulunmuş, yüzde 60'lık bloktan bahsederek bizi HDP'yle yan yana getirmeyi aklından geçirmiştir. Merakımdan soruyorum, Sayın Kılıçdaroğlu Başbakanlık makamını şahsıma lütfetme yetkisini kimden ve nasıl almıştır? Başbakanlık ganimeti bulmuştur da, göz tokluğu, mevki doygunluğu ve alicenaplık göstererek buna bizi mi layık görmektedir? Milletin bize vermediği yetkiyi Sayın Kılıçdaroğlu nasıl sunabilmektedir? Bu ne cürettir? Bu ne pişkinliktir? CHP'nin Genel Başkanı tuzak kuracak başka bir parti bulamamıştır da gözünü bize mi dikmiştir? Kılıçdaroğlu muhtemel koalisyon seçeneklerini sinsice tahrip
ederek AKP’nin
karanlık limanına gözle kaş arasında yanaşmıştır. Bu manevrasıyla sözüm ona bizi zorda bırakmayı, 'her şeyi denedim, ama olmadı' uyduruk gerekçesini imal etmeyi hesaplamıştır. Sayın Kılıçdaroğlu, bilesin ki, bu bayat numaraları hiç kimse yemeyecektir" dedi.
"EMZİKLİ BEBEKLERİN VÜCUTLARINDA AÇILAN KURŞUN DELİKLERİNİ AKLIMIZDAN MI ÇIKARALIM?"
'MHP, PKK'nın siyasi acentesi olan HDP'yle hiçbir şart
altında bir araya gelmez, gelemez' diyen Bahçeli, şunları kaydetti:'Onbinlerce
vatan evladının kanına giren teröristleri kutsamakla kalmayıp içinden çıkan, bölücülüğü pusula yapan, hepsinden önemlisi iradesi Kandil'e ipotekli bir
siyasi parti görünümlü PKK aparatıyla MHP'nin
işi olmaz, olmayacaktır. Ne ibretliktir ki, HDP'yi yok saymamızdan rahatsız olanlar bizi
eleştiri yağmuruna tutmaktadır. Herkes meşrebine ve mayasına uygun konuşmaktadır. Ekranlarda, gazete köşelerinde, uzatılan mikrofonlarda bize
demokrasi dersi vermeye cüret
edenler önce vicdan, aidiyet ve ahlak imtihanından geçmeyi denemelidir.
Bizim kimsenin aklına ihtiyacımız yoktur. Hele hele
kimlik ve köken krizi yaşayanların, insaf ve izan buhranı geçirenlerin bize parmak sallamaları hadlerine değildir. HDP'ye oy verenlere saygı duymak demek, HDP'yi muhatap almak demek değildir.
Şimdi kalkıp bayrağa sarılı
şehit naaşlarını, hıçkıra hıçkıra ağlayan şehit analarını, bir uzvunu kaybetmiş muhterem gazilerimizi unutalım mı? Emzikli bebeklerin vücutlarında açılan kurşun deliklerini aklımızdan
çıkaralım mı? Köy ve karakol baskınlarını, yol kesmeleri, pusu kurmaları, mayınlı
saldırıları olan olmuş bir kere diyerek hafızamızdan silelim mi? Hadi biz unuttuk diyelim, hadi biz milli davadan vazgeçtik sayalım; söyler misiniz bana, 30
yılı aşkın süredir artarak
devam eden zalimliği, işlenen cinayet ve söndürülen ocakların faillerini
tarih ve millet affeder mi? Erdoğan yaşanan ızdırap dolu seneleri hoş görebilir. Davutoğlu geçmişe bir çırpıda sünger çekebilir. 14 ilkeyle avunan Kılıçdaroğlu da bir şey olmamış gibi davranabilir. Hamd
olsun hafızasını kaybetmemiş Milliyetçi Hareket ne hainleri unutur ne de kuzum, yiğidim, aslanım, civanım diyerek gök kubbeyi çınlatan feryat figanları görmez göze alır.
Bu nedenle biz HDP'ye
bakınca flu görüyoruz, görmeye de devam edeceğiz. AKP ile CHP net görüyorsa bizce mahsuru yoktur. Bu durumda, HDP'yi de yanlarına alarak üçlü bir koalisyonu kurmalarında herhangi bir mani hal de olmayacaktır. AKP-CHP-HDP arasındaki nazlı ve kaprisli itiş kakışlar koalisyon nikahıyla muradına ermelidir. Bu üç partinin toplamda yüzde 78,94 oy oranı ve 470 milletvekili sayısı
geniş tabanlı bir hükümetin kurulmasını sağlayacaktır. Milliyetçi Hareket
Partisi ise alayına yetecektir. Hepsinin karşısında tek başına duracaktır. Ana
muhalefet görevini eksiksiz yerine getirerek,
erken veya
zamanında yapılacak bir seçimle tek başına iktidara
gelecek ve Türkiye’yi
kurtarma sözünü harfiyen yerine getirecektir.'
dikGAZETE..