İstanbul
Uluslararası hukuk firması Stoke White, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) kontrolündeki paralı askerlerin Yemen'de savaş suçu işlediği iddiasıyla kendisine başvuran müvekkiller adına İngiltere'de Londra Polis Teşkilatı Savaş Suçları Birimine, ABD'de Adalet Bakanlığı Savaş Suçları Bölümüne, Türkiye'de ise İstanbul Başsavcılığına başvuru yaptı.
Başvuru dosyasında Birleşmiş Milletler (BM) ve uluslararası birçok kuruluşun raporlarına ek olarak işkenceye uğrayan tanıkların ifadeleri yer alırken, paralı asker şirketlerinin, başta BAE yöneticileri olmak üzere, Türkiye'nin de terörden arananlar listesinde kırmızı kategoriye eklediği Muhammed Dahlan gibi önemli isimlerle bağlantıları, görüşmeler ve anlaşmalar; belgelerle ortaya konuyor.
Avukatlardan Gülden Sönmez, soruşturma dosyasına ilişkin yaptığı açıklamada, dosyada sundukları belgelerin çok önemli olduğunu ve Yemen'deki savaş suçlarının uluslararası yapısını ortaya koyduğunu söyledi.
BM başta olmak üzere birçok uluslararası kuruluşun, Yemen’de çok sayıda savaş suçu işlendiğine dair raporlar yayımladığını anımsatan Sönmez, "Bizim başvurumuz ise Türkiye’ye sığınmış iki mağdur adına.
Birisi BAE askerlerinin ve paralı askerlerin sorgulamalarına ve işkencelerine maruz kalan birisi, diğeri BAE’nin ABD’li bir paralı asker şirketi vasıtasıyla Yemen’de yaptırdığı suikastlardan sağ kurtulan bir gazeteci.
Her iki müvekkilimiz ve raporlarda yer alan bilgiler ışığında mağdurlar adına ABD, İngiltere ve Türkiye’de açılacak soruşturmaların davalara dönüşmesini istiyoruz." diye konuştu.
Soruşturma için İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına başvurduklarını dile getiren Sönmez şunları kaydetti:
"BAE Veliaht Prensi Muhammed bin Zayed başta olmak üzere emir veren, sorumluluk taşıyan, komuta zincirinde yer alan, suç işleyen siyasi ve askeri figürlerle ilgili bir dilekçe verdik. Ayrıca BAE’nin parası ve direktifleriyle hareket eden Yemenlilerin isimleri de var.
Müvekkilimin şahit olduğu gizli ve bilinen cezaevlerindeki işkence, öldürme ve infaz vakaları da dosyanın içinde yer alıyor. Bu dosyada 47 kişinin ismi geçiyor. Bu isimler BM raporlarında da suçları sabit kişiler."
"Muhammed Dahlan'ın ilişki ağı delillerle ortaya konuyor"
Sönmez, Aralık 2015'te Aden’deki Islah Partisi’ne yönelik suikast girişiminin arkasında ABD’li Spear Operations Group şirketinin olduğunu ve Muhammed Dahlan’ın hazırlık sürecinde ve sonrasında ekiple beraber hareket ettiğini anlattı.
Dosyanın suikast girişiminde rolü olan ABD'li şirket yöneticilerini ve operasyona katılan askerlerini de kapsadığını aktaran avukat Sönmez, şöyle devam etti:
"Muhammed Dahlan isimli şahsın bu şirketle yaptığı mutabakat ve ilişkiler üzerine yapılan operasyona dair deliller mevcut. İki başvuru da Türk Ceza Kanunu'nun evrensel yargı yetkisini tanımış olmasından kaynaklanıyor.
Bu suçların Türkiye mahkemelerinde görülmesi için dosyalar Adalet Bakanlığına sorulacak ve iddianame hazırlanabilecek. Bu şahısların delilleri yok etme ve karartma şüphesi var. Gizli hareket ediyorlar ve suç işlemeye devam ediyorlar.
Muhammed Dahlan suç makinesi gibi hareket eden bir şahıs. Dahlan’ın BAE ya da paralı şirketler adına bu suçları işlemeye özellikle Yemen’de devam etme ihtimali çok yüksek.
Hatta sonuç alamadıkları suikastları başka şirketlere ihale etme ihtimalleri de söz konusu. Türkiye’ye giriş yaptıkları takdirde tutuklanmalarını ve yargılanmaların bu şekilde devam etmesini de talep ettik."
Sönmez, paralı asker şirketlerinin savaş metotlarını değiştirdiğini vurgulayarak, konuşmasını şu sözlerle tamamladı:
"Paralı asker şirketleri güçlü, yeni ve sıra dışı aktörler. Devletlerden bağımsız özel şirketler olarak çalışıyorlar ve hukuki dokunulmazlık istiyorlar.
Daha önce Irak’ta, Afganistan’da, Suriye’de ve Libya’da benzerlerini görmüştük. Şunu net bir şekilde söyleyebiliriz ki, Yemen’de daha farklı, organize bir model uygulandı.
BAE’nin düşman gördüğü aktörlerin yok edilmesi için Muhammed Dahlan ve adamlarının görevlendirilmesi, parasal durumlar, bu şirketlerle ne kadara anlaşıldığı, eylem başına ne kadar alacağına kadar tüm detaylar konuşulmuş ve anlaşmalar olmuş.
Para ve güç ilişkisiyle, Dahlan’ın, ABD’li 3 paralı asker şirketiyle ilişkisini ortaya koyduk. İki dosyada da çok önemli deliller ve bilgiler var.
Biz BAE'nin organize savaş suçlularını ve bu operasyonlara katılan uluslararası yapıyı delilleriyle ortaya koyduk, tüm suçluların yargılanmasını istiyoruz."
"2 sene hapiste birçok işkenceye maruz kaldım"
Şikayetçilerden Adel Salem Nasser Mofgah, BAE’nin kiraladığı paralı askerlerin kendisine işkence yaptığını, onlarca işkence ve infaza şahitlik ettiğini anlattı.
2016’da tutuklanarak gizli bir cezaevine gönderildiğini söyleyen Mofgah, şunları kaydetti:
"Orada bize köpeklerle işkence ettiler. Demir borularla, söylemeye utandığım şeyler yaptılar. Yemen Cumhurbaşkanı Yardımcısı gibi üst düzey yöneticilere suikast yapmam için 1 milyon Suudi Arabistan Riyali teklif ettiler.
Kabul etmedim. Kabul etseydim ailemi BAE’e götürüp orada tutacaklarını ve suikasttan sonra serbest bırakacaklarını söylediler. 2 sene hapiste birçok işkenceye maruz kaldım.
Erkeklere tecavüz ediliyordu ve onları, ailelerine de tecavüz etmekle tehdit ediyorlardı. Hem dövdüler hem aç bıraktılar. Kollarımızı arkadan bağlayıp asıyorlardı ve yaralarımıza tuz basıyorlardı.
Burada iki sene kaldıktan sonra bir sene kaldığım diğer hapishanede ise hiç Yemenli yoktu. Hapishanedekilerin tamamı BAE’den gelen kişilerdi. Bize yapılanları asla unutmayacağız.
Suçluların ve bu suça karışan herkesin cezalandırılmasını, sadece benim için değil tüm insanlık için istiyorum. "
Yemen'de 2015'te gerçekleşen suikast girişiminden kurtulan gazeteci Abdullah Suliman Abdullah Daubalah ise bu olaydan sonra ülkesini terk etmek zorunda kaldığını söyledi.
Husilerin Sana’yı kontrol etmeye başlamasının akabinde Yemen'de "mülteci" konumuna düştüğünü ve Aden’e yerleştiğini söyleyen Daubalah, suikast girişimini ve sonrasında yaşadıklarını şöyle anlattı:
"Yemekten yeni dönmüştük. 10 kişilik bir basın ekibiydik. Patlatılmak istenen binanın üçüncü katında ofiste çalışıyorduk. Ofise girerken sokakta iki askeri araç gördük. O zamana kadar o caddede hiç askeri araç yoktu.
Arkadaşımız ofisten çıktıktan 10 dakika sonra binanın önünde patlama oldu. Biz aşağıya bakarken ikinci patlama oldu. İkinci katımız Islah Partisi’nin ofislerinden biriydi. Ama suikast girişiminde istedikleri hedefe ulaşamadılar.
Bu suikast girişimlerinden sadece biri. Birçok gazeteci arkadaşımı ve dostumu suikastlarda kaybettim.
Ben de suikast girişiminin ardından önce Ürdün'e gittim, ardından Türkiye'ye sığındım. Suçluların yargılanmasını istiyorum."
Kaynak: AA
dikGAZETE.com