Diyarbakır’da bulunan Başbakan Ahmet Davutoğlu, siyasi partilere yaptığı “teröre karşı ortak deklarasyon” çağrısını bir kez daha yineledi.
Dün gece yarısı Diyarbakır’a gelen Başbakan Ahmet Davutoğlu, Ulucami’de kıldığı bayram namazının ardından 11 Eylül’de merkez Yenişehir ilçesindeki bir çorbacıya yapılan saldırıda hayatını kaybeden Osman Çetin ve Şeyhmus Sanır’ın aileleri ile kahvaltıda buluştu. İki aileyle Osman Çetin’in evinde görüşen Davutoğlu, daha sonra AK Parti Diyarbakır İl Teşkilatı’na gelerek, partililerle bayramlaştı. Burada konuşan Davutoğlu, Diyarbakır’ın kadim kültürün devamı olan ve o köklü geleneği sürdüren güzel şehirlerden biri olduğunu belirterek, “Dün Konya’da arifeyi yaptım, bugün Diyarbakır’da bayramı yapıyorum. Nasıl arife bayramdan ayrılamazsa, Konya Diyarbakır’dan ayrılamaz. Bursa Ulucami’deki Ezan-ı Muhammedi Diyarbakır Ulucami’deki ile aynıdır. Allah bu kardeşliği bütün fitnelere, teröre ve baskılara rağmen sürdürmeyi nasip etsin” dedi.
“MÜCADELEYİ HEP BİRLİKTE VERİRSEK ANLAM TAŞIR”
Bayramlarda ilk kahvaltının ailelerle yapıldığını anlatan Davutoğlu, “Biz de bu bayram kahvaltısını iki güzel aile ile birlikte yaptık. Geçtiğimiz günlerde bir çorbacıya polislerimizi şehit etmek için yapılan saldırıda şehit olan ve orada yemek yiyen bir kardeşimiz ile kendisine hizmet eden garson kardeşimizin evini ziyaret ettik. Saldırıda ölen Osman Çetin’in evini ziyaret ettik. Eşimle ve çocuğumla birlikte rahmetli Osman beyin eşi, evlatları ve torunlarıyla birlikte kahvaltı ettik. Şeyhmus Sanır’ın babası ve akrabaları da oradaydılar. Ne acı bir tecrübe ki Osman beyin oğlu Veysel ve nişanlısı bugünlerde düğün yapacaklardı. İşte insani hikaye burada. Osman beyde tek oğlunun düğün hazırlığı için çarşıya gitmişti. Bu hainler, alçakla saldırılarıyla hem Türkiye’yi kana bulamak istediler hem de bu ailelerin bayram ve düğün sevinçlerini yaşamasını engellediler. Bugün orada olduğumuzda gözlerindeki muhabbet ışığı hepimize aydınlık verdi. Terör ve şiddet nerede ve ne şekilde olursa olsun bütün bir millet için acı ve hüzün dolu günler getirir. Teröre karşı verdiğimiz mücadelede bu masum sivil şehitlerimizin yakınlarının yanımızda olduğunu görüyoruz. Bu mücadeleyi hep beraber verirsek anlam taşır. Ülkenin meselelerini konuşma imkanı varken, bunun yerine alçakça terör saldırıları ile kalleşçe kurdukları tuzaklarla bayramımızı karartmak isteyenlere karşı bütün millet omuz omuzayız” diye konuştu.
“AYRIMLA YAKLAŞIRSAK MAKAMLAR HARAM OLUR”
Türkiye’de Diyarbakırlıyı Konyalıdan ayırmak ve “sizin etnik kökeniniz, mezhebiniz şu” diye ayrımcılık yapanların karşılarında olduklarına dikkat çeken Davutoğlu, şunları söyledi:
“Bir an bile ayrımla yaklaşırsak bu makamlar mevkiler bize haram olur. Hiçbir aileye bir daha evlat, baba, kardeş açısı düşmesin diye çalışmaya devam edeceğiz. Çözüm süreci ile 30 yıl süren kavgayı bitirmekti hedefimiz. Herkesin kendi dilinde kendini ifade edebilmesi, kimsenin ayrımcılığa tabi tutulmamasıydı. Bunun içinde son derece kapsamlı reformlar yaptık, yapmaya devam edeceğiz. Kürt vatandaşlarımıza baskı ve zulüm oluşturan, Diyarbakırlıları katleden terör örgütüne karşı da biliniz ki her türlü tedbiri aldık. almaya devam edeceğiz. Huzur Diyarbakır’ın her sokağına, Türkiye’nin her köşesine egemen olmadıkça mücadelemiz durmayacak. Bundan emin olunuz, milletinize devletinize güveniniz.”
“BİZ KARDEŞLİĞİ ESAS ALIYORUZ”
Ziyaret ettiği üçüncü güzel ailenin ise AK Parti ailesi olduğunu vurgulayan Davutoğlu, “Türkiye’nin her yerinde AK Parti ailesi buluşuyor, kucaklaşıyor ve bayramlaşıyor. Kimse kimseye ‘kökenin, mezhebin nedir?’ diye sormuyor. Başka hiçbir partide bu birlik yok. Bakınız ideolojik farklılıklar nelere sebep oluyor. Dün faşist bir gazetede Cumhurbaşkanımızın, ‘Yerli ve milli milletvekili istiyorum’ demesi üzerine bazı arkadaşlarımızın resimleri yayınlandı. ‘Bunlar mı milli?’ diye soru sordular. Cevdet bey, Mehdi bey ve Galip bey ile birçok arkadaşımız, ırkçı yayın yapan o gazetenin yazarlarından çok daha millidir ve bu toprakların sahibidirler. Bir tarafta bölücü terör örgütünün Kürtçülüğe dayalı faşizm anlayışı, diğer tarafta bu kafa tasçı zihniyetin Türkçülüğe dayalı faşizm anlayışı. Biz mübarek bayram gününde 78 milyonun kardeşliğini ve İslam dünyasının kardeşliğini esas alıyoruz ve bunun gereğini de İslam dünyasının her yanına yaymaya kararlıyız” diye konuştu.
“HİÇBİR BASKIYA BOYUN EĞMEYECEKSİNİZ”
Bölge insanının 7 Haziran seçimleri öncesinde çok büyük baskılara maruz kaldığını bildiğini de anlatan Davutoğlu, şunları kaydetti:
“Bu baskılar karşısında yiğitçe milletin birliği ve beraberliği, AK Parti’nin kutlu yürüyüşü için büyük fedakarlıklar yaptığınızı biliyorum. Onun için bugün buradayım ve sizlerle beraber en güçlü mesajı vermek için aranızdayım. 1 Kasım’a giderken bölgedeki AK Parti kadroları ayakta olacak. Hiçbir baskıya boyun eğmeyeceğiz. Bingöl, Diyarbakır, Hakkari ve Bitlislilerle birlikte omuz omuza demokrasiyi, milli birliği ve beraberliği savunacağız. Sizlere güveniyorum. Sizlerin gelebilecek her türü baskı karşısında AK Parti ailesinin içinden gelen güçlü ses ile birlikte 1 Kasım’a doğru en dirayetli ve basiretli yol ile yöntemle mücadele edeceğinize inanıyorum.”
“BASKILARA KARŞI HER TÜRLÜ TEDBİRİ ALACAĞIZ”
Davutoğlu, 1 Kasım seçimlerine giderken şiddet ve teröre karşı ortak tavır sergilenmesi yönünde siyasi partilere yaptığı çağrıyı da anımsatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Her yerde barıştan söz eden HDP’liler 20 Temmuz’da silahlanma ve ayaklanma çağrısında bulundular. Zannettiler ki biz Doğuyu ve Güneydoğu’yu onların merhametine ve terörüne teslim edeceğiz. 23 Temmuz’dan sonra gördüler ki meşru hükümetin ve güvenlik birimlerinin kamu düzenini sağlama sorumluluğu yerine getirilecektir. Baskılara karşı her türlü tedbiri alacağız. Bu mücadele silahlar bırakılana kadar sürecektir. ‘Gelin bütün partiler olarak teröre ve şiddete karşı ortak bir deklarasyonda bulunalım’ dedim. İki gün önce yine bulundum. Sayın Kılıçdaroğlu olumlu bir cevap verdi. MHP ve HDP’den olumlu çağrı alamadık. Eğer bu çağrımıza bir cevap verilmezse o zaman sorumluluk MHP ve HDP yetkililerinin üzerinde olur. Hiçbir şekilde hiçbir vatandaşımızın seçime giderken kendisini güvensiz hissetmemesi için tedbirlerimizi alacağız.”
(İHA)
Dün gece yarısı Diyarbakır’a gelen Başbakan Ahmet Davutoğlu, Ulucami’de kıldığı bayram namazının ardından 11 Eylül’de merkez Yenişehir ilçesindeki bir çorbacıya yapılan saldırıda hayatını kaybeden Osman Çetin ve Şeyhmus Sanır’ın aileleri ile kahvaltıda buluştu. İki aileyle Osman Çetin’in evinde görüşen Davutoğlu, daha sonra AK Parti Diyarbakır İl Teşkilatı’na gelerek, partililerle bayramlaştı. Burada konuşan Davutoğlu, Diyarbakır’ın kadim kültürün devamı olan ve o köklü geleneği sürdüren güzel şehirlerden biri olduğunu belirterek, “Dün Konya’da arifeyi yaptım, bugün Diyarbakır’da bayramı yapıyorum. Nasıl arife bayramdan ayrılamazsa, Konya Diyarbakır’dan ayrılamaz. Bursa Ulucami’deki Ezan-ı Muhammedi Diyarbakır Ulucami’deki ile aynıdır. Allah bu kardeşliği bütün fitnelere, teröre ve baskılara rağmen sürdürmeyi nasip etsin” dedi.
“MÜCADELEYİ HEP BİRLİKTE VERİRSEK ANLAM TAŞIR”
Bayramlarda ilk kahvaltının ailelerle yapıldığını anlatan Davutoğlu, “Biz de bu bayram kahvaltısını iki güzel aile ile birlikte yaptık. Geçtiğimiz günlerde bir çorbacıya polislerimizi şehit etmek için yapılan saldırıda şehit olan ve orada yemek yiyen bir kardeşimiz ile kendisine hizmet eden garson kardeşimizin evini ziyaret ettik. Saldırıda ölen Osman Çetin’in evini ziyaret ettik. Eşimle ve çocuğumla birlikte rahmetli Osman beyin eşi, evlatları ve torunlarıyla birlikte kahvaltı ettik. Şeyhmus Sanır’ın babası ve akrabaları da oradaydılar. Ne acı bir tecrübe ki Osman beyin oğlu Veysel ve nişanlısı bugünlerde düğün yapacaklardı. İşte insani hikaye burada. Osman beyde tek oğlunun düğün hazırlığı için çarşıya gitmişti. Bu hainler, alçakla saldırılarıyla hem Türkiye’yi kana bulamak istediler hem de bu ailelerin bayram ve düğün sevinçlerini yaşamasını engellediler. Bugün orada olduğumuzda gözlerindeki muhabbet ışığı hepimize aydınlık verdi. Terör ve şiddet nerede ve ne şekilde olursa olsun bütün bir millet için acı ve hüzün dolu günler getirir. Teröre karşı verdiğimiz mücadelede bu masum sivil şehitlerimizin yakınlarının yanımızda olduğunu görüyoruz. Bu mücadeleyi hep beraber verirsek anlam taşır. Ülkenin meselelerini konuşma imkanı varken, bunun yerine alçakça terör saldırıları ile kalleşçe kurdukları tuzaklarla bayramımızı karartmak isteyenlere karşı bütün millet omuz omuzayız” diye konuştu.
“AYRIMLA YAKLAŞIRSAK MAKAMLAR HARAM OLUR”
Türkiye’de Diyarbakırlıyı Konyalıdan ayırmak ve “sizin etnik kökeniniz, mezhebiniz şu” diye ayrımcılık yapanların karşılarında olduklarına dikkat çeken Davutoğlu, şunları söyledi:
“Bir an bile ayrımla yaklaşırsak bu makamlar mevkiler bize haram olur. Hiçbir aileye bir daha evlat, baba, kardeş açısı düşmesin diye çalışmaya devam edeceğiz. Çözüm süreci ile 30 yıl süren kavgayı bitirmekti hedefimiz. Herkesin kendi dilinde kendini ifade edebilmesi, kimsenin ayrımcılığa tabi tutulmamasıydı. Bunun içinde son derece kapsamlı reformlar yaptık, yapmaya devam edeceğiz. Kürt vatandaşlarımıza baskı ve zulüm oluşturan, Diyarbakırlıları katleden terör örgütüne karşı da biliniz ki her türlü tedbiri aldık. almaya devam edeceğiz. Huzur Diyarbakır’ın her sokağına, Türkiye’nin her köşesine egemen olmadıkça mücadelemiz durmayacak. Bundan emin olunuz, milletinize devletinize güveniniz.”
“BİZ KARDEŞLİĞİ ESAS ALIYORUZ”
Ziyaret ettiği üçüncü güzel ailenin ise AK Parti ailesi olduğunu vurgulayan Davutoğlu, “Türkiye’nin her yerinde AK Parti ailesi buluşuyor, kucaklaşıyor ve bayramlaşıyor. Kimse kimseye ‘kökenin, mezhebin nedir?’ diye sormuyor. Başka hiçbir partide bu birlik yok. Bakınız ideolojik farklılıklar nelere sebep oluyor. Dün faşist bir gazetede Cumhurbaşkanımızın, ‘Yerli ve milli milletvekili istiyorum’ demesi üzerine bazı arkadaşlarımızın resimleri yayınlandı. ‘Bunlar mı milli?’ diye soru sordular. Cevdet bey, Mehdi bey ve Galip bey ile birçok arkadaşımız, ırkçı yayın yapan o gazetenin yazarlarından çok daha millidir ve bu toprakların sahibidirler. Bir tarafta bölücü terör örgütünün Kürtçülüğe dayalı faşizm anlayışı, diğer tarafta bu kafa tasçı zihniyetin Türkçülüğe dayalı faşizm anlayışı. Biz mübarek bayram gününde 78 milyonun kardeşliğini ve İslam dünyasının kardeşliğini esas alıyoruz ve bunun gereğini de İslam dünyasının her yanına yaymaya kararlıyız” diye konuştu.
“HİÇBİR BASKIYA BOYUN EĞMEYECEKSİNİZ”
Bölge insanının 7 Haziran seçimleri öncesinde çok büyük baskılara maruz kaldığını bildiğini de anlatan Davutoğlu, şunları kaydetti:
“Bu baskılar karşısında yiğitçe milletin birliği ve beraberliği, AK Parti’nin kutlu yürüyüşü için büyük fedakarlıklar yaptığınızı biliyorum. Onun için bugün buradayım ve sizlerle beraber en güçlü mesajı vermek için aranızdayım. 1 Kasım’a giderken bölgedeki AK Parti kadroları ayakta olacak. Hiçbir baskıya boyun eğmeyeceğiz. Bingöl, Diyarbakır, Hakkari ve Bitlislilerle birlikte omuz omuza demokrasiyi, milli birliği ve beraberliği savunacağız. Sizlere güveniyorum. Sizlerin gelebilecek her türü baskı karşısında AK Parti ailesinin içinden gelen güçlü ses ile birlikte 1 Kasım’a doğru en dirayetli ve basiretli yol ile yöntemle mücadele edeceğinize inanıyorum.”
“BASKILARA KARŞI HER TÜRLÜ TEDBİRİ ALACAĞIZ”
Davutoğlu, 1 Kasım seçimlerine giderken şiddet ve teröre karşı ortak tavır sergilenmesi yönünde siyasi partilere yaptığı çağrıyı da anımsatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Her yerde barıştan söz eden HDP’liler 20 Temmuz’da silahlanma ve ayaklanma çağrısında bulundular. Zannettiler ki biz Doğuyu ve Güneydoğu’yu onların merhametine ve terörüne teslim edeceğiz. 23 Temmuz’dan sonra gördüler ki meşru hükümetin ve güvenlik birimlerinin kamu düzenini sağlama sorumluluğu yerine getirilecektir. Baskılara karşı her türlü tedbiri alacağız. Bu mücadele silahlar bırakılana kadar sürecektir. ‘Gelin bütün partiler olarak teröre ve şiddete karşı ortak bir deklarasyonda bulunalım’ dedim. İki gün önce yine bulundum. Sayın Kılıçdaroğlu olumlu bir cevap verdi. MHP ve HDP’den olumlu çağrı alamadık. Eğer bu çağrımıza bir cevap verilmezse o zaman sorumluluk MHP ve HDP yetkililerinin üzerinde olur. Hiçbir şekilde hiçbir vatandaşımızın seçime giderken kendisini güvensiz hissetmemesi için tedbirlerimizi alacağız.”
(İHA)